7 Eylül 1934 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

7 Eylül 1934 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ehemmiyeti, mutat ruzname- den ziyade Sovyet Rusya'nın ler Cemivetine azalığı o meselesi Cemiyetin 1919 senesinde ter hinde üç büyük devletin teşki - memesi yüzünden Milletler &i hakiki bir milletler parlâmentosu olamamıştı. Bu üç büyük devlet A- merika, Sovyet Rusya ve Almanya İ- di. Bunların her biri ayrı ayrı sebep- lerle Milletler Cemiyetine aza olma- müşte. Cemiyet büyük milyasta Amc- rika Cumhurreisi Wilson'un teşebbü- sile kurulduğu halde | Amerika'nın bu teşkilâta girmemesi hayretle kar- yıl anmıştı. Ancak bir takım dahili po- litika e bir takım da ha- rici mülâhazalarla Amerikalılar Av- rupa işlerinden uzakta kalmak istedi- ler. Almanya'ya gelinçe; bu devlet harpte mağlüp olmuş, ağır sulh şart- larına katlanmak mecburiyetinde kal- mışlı. İlk seneler müsavi bir devlet vaziyetinde cemiyete girmesi mevzuu bahis değildi. Ancak nihayet Alman- ya 1925 senesinde girdi Rusyanın ilk zamanlar girmemesi- ne sebep, bu memlekette 1917 sene- sindenberi kabul edilen sistemin ay- kırılığı idi. Sevyet Rusya, hudut mef- humu tanımıyan bir sınıf hükümet tösisini hedef olarak kabul ettiği i çin diğer devletlerle münasebetler Bi tanzimde müşkülât çekiyordu. O zamandanberi vaziyet hayli o değiş- miştir, Sovyet Rusya ile diğer mem- leketlerin rejimleri, arasındaki uçu- ram kalktığı gibi, Rusya bir takım âmillerin tesiri altında bu devletler a- raw konserine girmek lüzumunu his- ir, Sovyet Rusyayı — yanlızlık siyasetinden alarak tekrar bu de letlor arası konserine girmesine delâ- let eden büyük devlet Fransadır. Ko- münizmanın en büyük düşmanı olan bu kapitalist devletin bu devletler a- ü indeki yeni rolü, dünya siyasetinde- tihaleye delâlet e- den bir hâdisedir. ... Asamble ve konsey azalığı Sovyet Rusya Milletler Cemiyet no aza olacak. Ayni zamanda in konseyinde de kendisine daimi azalık verilecektir. in iki, daha doğrusu üç nevi azahı lâzım gelen muvakkat a- zalıklar ve her üç senede müddeti bi tkten sonra yeniden intihap edilen yarı daimi azalıklar. Daimi azalar şunlardı: İngiltere, Fransa, Japonya, İtalya, Almanya, Şimdi bunlara Rus- ya da iltihak edecektir. Ancak Rusya cemiyete girerken, Japonya ile Al- manya cemiyetten o çekiliyorlar. Bu bakımdan cemiyet büyük bir devlet kazanıyor, Fakat iki büyük (devlet kaybediyor. Cemiyetten çekilmek için ili sene evvel haber vermek lâzımdır. Gerek Japonya ve gerek (o Almanya haber vermişler fakat henüz aradan iki sene geçmemiştir. Sovyet Rusyanm azalığı bir takım itirazlara sebep * olacaktır. Ancak Fransa, İngiltere ve İtalya Rusya'nın azalığına yardım etmeğe karar ver- diklerinden bu azalık için lâzım ge- len reylerin temini mümkün görü yor. Evvelâ cemiyet azalığı için A- samble'nin üçte iki ekseriyeti temin edilmeli. Sonra konseyin daimi azı için bu meclisin ittifakı ârâs el. i. Nihayet bu ittifakı ârâ da Asamble'nin o ekseziyetine iktiran etmeli. Bu izahattan anlaşıla- cağı vizere, en müşkül mesele kon- seyde ittifakı temin etmektir. ... Şark Lokarnosu Sovyet Rusya'nın Milletler Cemi- yetine girmesi, bu budunlar arası kon- serine daha şümullü iştirâkinin bir başlangırı olacaktır. Bir defa comi- tükayu temine matuf bir Lokarno im- zalanması kararlaşmıştır. Fransa bu- na önayak oluyor. Hatırlardadır ki Sovyet Rusya böy- le bir misakın imzasını evvelâ Lehis- tana, sonra da Lehistanla > beraber Almanyaya teklif etmiş, her iki dev- let te reddetmişlerdi. O zamandan. son- ra Fransa bu Şark misakı fikrini be- nimsemiştir. İngilizleri de buna ima- le etmişler ve Sovyet Rusya'nın ce- miyete girmesinden sonra Şark Lo- karno'sunun imzası kararlaşmıştır. He- men şunu söyliyelim ki İngilizlerin bu Lokarno'ya iştirâkleri mevzuu ba- his değildir. İngilizler, Sovyet Rusya Milletler Cemiyetine girmek şartile bu fikre itiraz etmemeği taahhüt et- miş bulunuyorlar. Yoksa İngilterenin Garp Lokarno'sundan maada Avru- pa kıtasında hiç bir taahhüde giriş miyeceği Ingiliz devlet adamları ta- rafından bir çok defalar söylenmiş tir. Ancak bu meselede en mühim nok- ta Almanya ile Lehistan vaziyet Almanya girmemeğe Karar miş görünüyor, Lehistana gelince; bu devlet henüz son sözünü söylememiş olmakla beraber, Almanyadan çekin- diği için Şark Lokarno'suna girmeğe pek taraftar olmadığı anlaşılmakta © dır. Diğer taraftan bu Şark Lokarno'su için hazırlık devam ederken, üç Bal: tık devleti kendi aralarında bir itilâf imzalamış . ya, Letuanya ve Lâtvya arasmdaki itilâf, Küçük tilâf devletleri arasındaki mukavele yi nümene olarak almak istemiştir. Ancak Küçük İtilâf mukavelesinin as- keri tarafları bu Baltık itilâfmda yolc andinavya memleketlerinin de ında bir mukavele imzalamala- rı görüşülecektir. Bu suretle Avrupa» nın küçük devletleri grup grup mu- kaveleler imzalamış olacaklardır. Or- ta Avrupada Küçük İtİâ€, © Cenubu şarkide Balkan şimali şarkide ltık Tülâfı, Şimalde de İskandinav. ya itilâfı, Bu kombinezonli her biri birer “büyük devlet, telâkki e- dilecek olursa, bu devletler arası mü- nasebetleri yeni bir merhaleye gir- miş olacaktır. ... Hütler'in iki nutku Alman Çumhurreisi ve Başvekili Hitler on gün içinde iki mühim nu- tuk söyeldi. Bunların biri, geçen gün Coblenz'de Sare mmtakasnın — Al manyaya geri verilmesi için propa- yanda mücadelesini açan mutuktur. İlcincisi de milli sosyalist fırkasınm Nurenberg'de yaptığı senelik kongre- de söylediği nutuktur. — Hitler artık Almanyada ihtilâlin gayesine vardığı» pi ve Almanyada bin sene ihtilâl mıyacağını söylemiştir. şi İerile ihtilâlin daimi olduğunu iddia eden inkılâpçılardan ayrılıyor demek. tir. Hari gelince; Cumhurreisi, Fransa ile Almanya a rasında araziye ait yegâne ihtilâfın Sarre'dan ibaret olduğunu bir defa daha söylemiştir. Coblenz un shemmiyeti şu noktadadır ki, Hit ler'i dinlemek için Sarre mtakasın- yüz bin kişi bu şehre gelmiş- lerdi. Bu, Sarre'da ârâya müracaat edildiği zaman rey verecek olanlar yüzde kırkını teşkil ediyor. Bir taraftan Hitler nutkur-ı söylerken, diğer o taraftan da Sarre'da 66 bin muhalil iştirâkile bir nümayiş yi pılmakta idi. Muhalifler aradim Sosyalistler, Komünistler, Katolikler ve Lberaller vardı. Garip bir kom- binezon. Görünüyor ki bunların akıl ları başlarına sonradan gelmiş, Hitler iktidara laşmış olsalardı, Almanyayı anarşi & çine atan ve nihayet Hitler'in de ikti. dara geçmesine £ sebep olan vaziyet meydana gelmezdi. Sarre mmtakasındaki ârâya mü- rTacaatın ne netice vereceği hakkın- da birçok tahminler ileri sürülüyor. Öyle anlaşılıyor ki netice & Papa'nm bir sözüne bağlıdır. Bu mintaka hal- kı mutaassıp Katolik © olduğundan Papa'nın bir veya diğer tarafı ilti- yet duktan sonra Şarkta ista. | zam etmesi, netice üzerine âmil ola et'in Edebi Romanı: 5 ATEŞ BÖCEKLERİ Yezin: Nezihe MUHİDDİN ekmek tutmasına taraftardı. Anne- | ğunun verdiği derin malümat kar- si ise yirmi dördüne basan sevgili oğlunun birân evvel mürüvvetini görmek istiyordu. Haceri beşik ni- şanındanberi öz bir gelin gibi be- nimsemişti. İki komşu hanım ço- cuklarma yabancı — gözile bakmı- yorlardı. Niyazi Bey tamamile ka- na bağlı ve muti hoş tabiatli bir kılıbıktı. Fakat Şaban efendi evinde sesi ve şamatası du- yulan hâkim bir erkekti, kadınm düşüncelerine, (o kararlarma öyle körü körüne boyun eğecek bir pı- sırık değildi. İhtiyar mübaşir müs- takbel gelininin her şeyini beğeni- yor; fakat adliyeciliğini bir tür. İl havsalasına sığdıramıyordu. Ka- dından hâkim veya avukat ona or. ğü zaman letihzalı ir gü pısk i en an (o ağzının ke narında acı bir buruşuk peyda olu- ol maz bir hezildi!. Allâh fesup hanallah!.. Hacer genç arkadaşının bütün kusurların: hoş görecek ka- dar ona ki amansız bir zaaf hissediyordu. Onun her kusurun: her ihmalinde bir zarafet, bir mü: tesnalık, bir hususiyet seziyordu. Genç adamı o kadar benimsemişti ki nazarında başka erkek mefhı kalmamıştı. Bazan O tesadüf e ları favorili züppe kırması gençle- re bir ucube gibi baktığı halde bü- tün bunları Necata o kadar yakış- tırıyordu ki!.. Genç adamın kendi. nin bile mânâ vermekten âciz bu- b peh me gürültüsü şiirle- nde o, derin ve geniş mevzular buluyordu. © #09 Necat arkadaşlarile sık sık Be- yoğlundaki çay salonlarına deva- ma başladıktan sonra Hacere bir | besleme kız kadar ehemmiyet ver. MİLLİYET “CUMA 7 EYLUL 1934 Sayımızı bileceğiz! Nasıl gizli varlık (1) larımız bi: rer birer ortaya çıkarılıyor, Toprak altında yatan erkenelerimiz (2) iş- letilmeğe başlanıyorsa gizli kalıp kü tüğe geçmeyen topluluğumuz (3) da öyle devşiriliyor. Duyuyoruz? kütüğe geçmeyen çocuklar ve bü» yükler şimdiden üç milyonu bul- muş. Demek üç milyon | kişidaha kazanmış oluyoruz. Yasaya (4) kt- lak asmıyarak gizli o kalan çoluk çocuğunu kütüğe yazdırmayanlar berge (5) ye oğrayacaklar. Çünkü, çoğalmak, artmak ülkü- müzün ana kollarından biridir.Biz- de “cumhuriyet,,in kuruluşuna ka- dar bütün işler gizli kapaklı idi.Bu- dun, (6) nesi varsa beylikten (7) izlerdi. Atalar, beylik çeşmeden ıçmezlerdi. Bugün o çağlarda değiliz. Törü- den hiçbir gizlimiz kalmamalıdır. Bilmek gerek ki başımıza geçenler bizim için çalışıyorlar. Arada ay: rdık seçilik yok. Kaç kişi olduğumuzu öğrenmek için yakında büyük bir yoklama da- ha yapılacak. Bu yoklama günü gel meden kendilerini saklayıp kütüğe yazdırmamış olanlar tezi tezine gi. dip yazdırmalıdır. Şu birkaç yılın içinde ne kadar arttığımızı yoklama sonunda öğre- neceğiz. Koyunlarının sayısını bil- meyen çobanın sürüsüne kurt girer, demişler. Biz çoğaldıkça gücümüz de artıyor. Balkanlardan ve daha şuradan buradan akın akın gelen göçmen (8)lerle umulur ki yirmi milyona yaklaşacağız. En büyük © varlığın bilir, Italya ve Yugoslavya Italya Başvekili Mussolini de har- bin yarmki değil, bugünkü bir mese- le olduğunu bildiren bir nutuk söyle- di. Italya askerlerinin manevralar - dan sonra söylenen bu rutukta İtal ya Başvekili, Almanya ve Yugosla yayı ima ederek bazı ihtarlarda da bulundu. Bir taraftan böyle tehdit edici nu- tuklar söylenmesi, diğer taraftan da Italya tarafından Avusturya ve Ma caristanı himayesi altına alınmak iste- | delâlet eden bir siyaset takip edilmesi, Yuzöslaryada endişeler u- yandırmıştır. Yugosl rici si“ yasetine istikamet veren âmil Italya» dır. Yugoslavya Italya ile dost olan » ların düşmanı, İtalya ile düşman 0- lanların dostudur. Busun içindir ki Almanya ile İtalyanın mıştır. Almanya da sadan koparıp aldığı gibi, Yugoslav. yayı o kazanmak için çok çalışıyor. Yugoslavyanın en ziyâde korktuğu, Orta Avrupada İtalya hekemonya - sının üdür. Buna mâni olmak için Ayusturyanın Almanyaya iltiha- kma bile razı olmağa hazırdır. Viyanada çıkan Reiehapost gaze - tesi, Almanya ile Yugoslavya arasın- daki yeni yakmlık — hakkında heye- canlı bazı ifşaat yapıyor. Bu Avus- turya gazetesine göre, Almanya ile Yugoslavya Avusturyayı parçalamak ve Triyesteyi de için arı da bir mukavele © imzalamışlardır. Bu neşriyat Yugoslavya (tarafından derhal tekzip edilmiştir ve doğru ol- madığı da aşikârdır. Bununla bera - ber, bu şekilde neşriyat haddizatınd. yapılması, 'ugoslavya ile ği memeğe başlamıştı. Genç kızın mü- tevazi, sokulgan hallerinimuhitine karşı gösterdiği müsamahaları ba- sit bir ruhun noksanları gibi telâkki alarma, annesinin cumba- sohbetlerine, kahveci - Tığ Murat beyin teklifsiz şakalarına, eski muşamba kokan sofralarına, Aksa- ray mahallelerinin kendine mahsus hayatma Necat gibi sinirlenip is- yan etmiyordu. — Etrafındakilere müstehzi, azametli, kuşbakışı baka- mıyordu.. Aşıboyalı evin kızlarile görüşmekten nefret etmiyor. Kom- şu Habibe mollanın suallerine gü- leryüzle cevap veriyor ve bayram- larda elini öpüyordu. Bütün bunla- rın genç kız için ayrı ayrı zevkle- ri vardı. Bütün bu basit şeylere birer zevk çeşnisi veren hiç şüphe yok Neca- tn varlığı, komşuluğu; genç ada- mın bütün ruhuna © örülüp sinmiş mevcudiyeti idi, Sevgili arkadşının O gece Melihanm uykusu kaçmıştı. Tahtakuruları bir taraftan, sivrisinek- İer bir taraftan onu rahat bırakımamış- İardr. Karyolada doğruldu. Odasında ber gece yirmi beş mumluk bir ampul yanardı. Meliha üzt kattaki dada ya- payalnız yatmağa razı olduğu zaman her gece bu yirmi beş mumluk ampu- lün sabaha kadar odasında yanmasını tart olarak ileri sürmüştü. Karanlık- tan korkardı. Her genç kız gibi. Meliha, sivrisineklerle o gece harbet | ©. Tahtakuruları ile boğuştu. Ve miha-| yet kalktı, karyoladan indi. ponponlu terliklerini gi serinlemek için balkonun Meliha, balkonda bir gölge gördü. Siyah kalın kaşlı, oesmer bir erkek, parmaklığa yapışmış, kımıldamıyor, M ona bakıyord ha odanın kapısı» na koştu, Ki i, Avazı çıktığı kadar haykırdı, V. ip bayıldı. Melihanm sesi den yukarı fırladılar. Odada Meliha- yı arkaüstü halınm üstünde boylu bo- Yuna uzanmış yatmış — buldular, Bal- İkon kapısı açıktı. Balkona koştular, Siyah kalın kaşlı esmer bir genç par- maklığa yapışmış, sinmişti. Yakaladılar. Limon koklattılar, su serptiler. Ko- lonya ile bileklerini, şakaklarını oğdu- Tar, Meliha ayıldı. İp merdivenle termanıp balkonda ya kalanan kalın kaşlı, esmer harsız bek- ———— çokluk olduğunu unutmak doğru ol maz, Sayımızı bilmek kendimizi öğren mektir. M. SALÂHATTİN (4) Varlık—Servet karşılığı,(2) Erkehe maden,(3) Topluluk — nüfus karşılığı, (4) Yasa — kanun, o (5) Berge — za (6) Budun — millet (7) Beylik — 'kümet (8) Göçmen — Muh. | ya arasında bir yakınlıktan korkuldu- İ ğuna delâlet eder. v.s Amerika'nın kalkınması grammın iyi. yürümediğine delâlet ©- den büyük bir grev başlamıştır. Fil- hakika mensucat işçileri arasında #a- lı gününden itibaren başlayan grev, ilk günlerde bildirildiği kadar büyük değildir. Bununla beraber ili üç yüz bin işçinin alâkadar olduğu anlaşılı yok, Görünüyor ki bir senedenberi bik dilen kalkınma programı müyor, Bu programın bir senelik tat- bikatınm neticesi O hakkında geçen hafta dikkate şayan istatistikler neş- #ice şudur: 1933 senesi hazir: Amerikada çalışan işçilerin mi 37,860,000 iken, 1934 senesi ha: nmda 40,180,00) olmuştur. Yani iki buçuk milyon kadar işçiye iş bulün- ipakla beraber, henüz on milyon ka" miştir. İşçinin aldığı ücretlerin vasa- ti yüzde sekir buçuk arttığı görünü - yor. Fakat buna karşı yaşamak mas- rafı yüzde dokuz buçuk & kadar art. mıştır. Binaenaleyh işçi bir sene ev- velisine nisbetle yüzde bir daha fe- na bir vaziyettedir. Ancak vaziyetin en fenası şudur iktisadi kalkınma © hareketinde ilk büyük hamle yapılmıştır. Son ay içinde hareketin gerilemekte olduğu- na delâlet eden bazı (o emarelet var- dır. Sonra bu hareketi idare edenler arasında da şiddetli bir ihtilâf çık. mıştır. Her halde şu netice çıkıyor ki Roosevelt tarafından bir sene ev- vel karşılanan meseleler hâlâ o gün - kü şümul ve ehemmiyetlerini muha- faza ediyor. Ahmet ŞUKRU | da, alelâde görüşmelerde, tabii ba. kışlarda bile, etrafr, hiç bir ei ve yabancılık duymadan il küçük oda» sına çekildiği zaman kendi öz mu- hitine kavuşmuş olurdu. Bu sevimli odada bütün candan hatıraların senbolleri vardı. Ruhunu, dimağı- nı tatmin edecek her şeyi temin et- mişti. Genç kız başka bi; layarak mesut olmağı de; âleminde yükselerek yaşamağı kur- muştu. Belki bu bir kanaati, fakat hiç bir zaman aciz (değildi. Eğer son zamanlarda Necatın aykırı mu& meleleri kalbini incetmese ne kadar TE olacak ve mesut edebilecek til... Hacer Necattan ayrıldıktan son- ra odasına pek - kırgm bir kalple dönmüştü, Bir haftadanberi kurdu- ğu hayaller hep birden yıkilmiştı. İçinde sızlayan derin acı gözlerini mütemadiyen yaşla dolduruyordu. AŞK VE FERAGAT redildi. İstatistiklerden anlaşılan ne- eve giye teslim olundu. Karakola gönderil- li Bekçi de, karakoldakiler de hirsr- za hayret içinde kaldılar. Bu adam yirmi beş yirmi altr yaşla- rında, üstü başı temiz, pak, kibar yapı. b bir di ınlıydı. Şirketlerden birin- de iyi bir memuriyeti vardır. Onu der- hal tanıdılar. — Balkonda ne işiniz vardı? dedi- ler. — Pürasız kalmıştım. Başka bir cevap alamadılar. O ka- dar sıkıştırdılar, “siz memursunuz, pek paraya muhtaç olmasanız gerek,, de ler. "Sonra tahsil ve terbiyeniz sizi kate sevkedebilecek vaziyette değ dir, işin aslını söyleyiniz.,, "Belki mah- küm olmazsınız,, dediler, fakat o, — Parasız kahmıştım. Kumar iptilâ- $ı, beni sirkate sevketti. Yakalandım. Cozamı bekliyorum dedi. Ve hınçkırı- yordu. Müstantiklikte, müddeiumumilikte, de ayni şeyleri söyledi. Onu iki seneye mahküm ettiler. Cürmü meşhut ve iti- raf, Esbabı müşeddidesine rağmen iki sene ile doğrusu ucuz kurtulmuştu. Hapse girdi. İlk gününden © hatırasmı yazmağa başladı. İlki sene bilâ fasıla bu deftere bütün hayatı, tarzı maişetini, düşünce- leri şklarını, hepsini, her şeyi yaz- mıştı. Kalın beş defter oldu. Hapisten çık- tıktan sonra macerasını gazetede ro- man halinde tefrika ettirmek istiyor- du. Matbaaya kolunda bu beş kocaman defterle geldiği zaman ona: Mevzuunu anlat brkalım dedik, tlerin birinde memurmuş. Ka- dıköyünde Melihaya — rastzelmiş. Bu tesadüf onda çok garip bir haleti ru- hiye uyandırmış. İpnotize edilmiş gibi ardından sürüklenmiş, Meliha köşke girmiş © da dönüp gitmiş. Şimdi her- ir, köşkü tevaf eder. leri tekrar gelir ve geç dururmuş, Kendi kendine: yacaklar ya, diye söylenirmiş. Nihayet işi azıtmış. İp merdivenle balkona tırmanmağa kadar işi ileri gö- türtüş. eki dedik yaknlandığınız zâ- man niçin “hrrsz değilim, âşıkım,, de mmediniz. — Kimse inanmazdı. Sonra onu da İekelemiş olurdum. Halbuki onun biç bir şeyden haberi yoktu. Biz hepimiz onu bu. foragatin kar- şitinda hayret içinde dinlerken o rica ediyordu. — Şunları bir tefrika etsek, Ben kendisine romanının tefrika €- | ırsız diye yakala- | mandi.) 2120 21,30 Radye mrkestenii A, 1348 m, kmneri, 102 Bsh Şanyhaya kadar, ağ PRAG, 470 m. yolensel kankeri. Arap müzükisi. 224 A 2eH 21,204 Musabab z ie ri ii aratından könse: 545 Ks. BUDAPEŞTE, 550 m. 20251 Çit yiyana onünri. 2: 2 L ., oparas 351 Dane plüklarr, 24,152 Sait 20: Radyo orkestrası. 20,451 Murahnbe 15: Zagrepten nakil. 22,45: Reklârlnr. Pik - Haberler. 23,201 Plâk. Ze Kahyebi ne kanseri, APOLİ - BARİ 0: 2130: “La vedova allegra, ME Mi F. Leharm epereti. MILANO - TÖRİNO - FLORANSA, 21,45: Una visit age audi simli ralf* i, 22,15: Musahaba, 22,25: nak ke sar, 24: Haberler, “ 592 Khz. VİYANA 607 m. 200 öztem, 21 Alü in meerlerinden konsa 23,30 Haberler, 23,50 Askf” ana halli musikisi. 960 Kız. BRESLAU, 316 m. 20 Şen pliklar, 2045 Siyasi hab Haberler, 21,18 Vebarin eserleri mamış parçalar. Kim. KÖNİGSBERG 281 m 20,15 Cimnastik, 2045 Siyasi kına babi ler, 21 Haberler, 21,15 Veber'in eserleris konser, 21,45 Rhun'de bir ey isimli neşriyek 22 Morertm eserlerinden konser, 23 Habe” ler, 23,0 Gece konseri. au asuman TAKSİM Belediye Bahçesi Bugün saat 11-13 de caz sast 17 de ve gece sant 22 de gayet zengin Varyete Proğramı (2401) m amaa 'dilmesine imkân olmadığını söylerk** “bir küçük hikâyecik yazabileceği” vadetmiştim. İşte o valimi yerine 8 tirmek için bu hikâyeyi yazdım. Me” zu doğrudan doğruya başımdan 2999 olan adamın dilinden dinlenmiştir platonik bir aşkın ve foragatin Sö kâfatı olarak yzılmıştır. # ş Makbule ADNAN Metre - Goldwin - Mayer Filimleri Türkiyede işletilmesi Beyoğlunda Ipsk, Melek ve Elhamra ve İzmirde Elhamra sinemaların! idare eden İpekçi Kardeşler | şirketi düryanm en büyük ve mükemmel filimlerini yapmakla maruf METRO - GOLDWIN « MAYER Şirketinin bütün filimlerini Türkiyede işletmek hakkını almış olduğunu mühteren müşterilerine ihbar ile kesbi şeref eyler, Bütün cihanın en büyük ve en maruf artistlerinin temsil ettiği ve bU inevsimde şehrimizde en büyük muvaffakiyetleri kazanacağı şüphesiz ola John o Gilbert. METRO - GOLDWIN - MAYER Gilimlerinden bir kaçınm isimlerini lâm bir vazife biliriz. KIRALIÇE KRISTIN ârtisileri Greta Garbo v9 ÇALINMIŞ AŞK: ŞEN DUL: artistleri MAURİCE CHEVALIER ve JEANNETTE MAC DONALD, DANS RUYASI: artisti John Crawford. KEDİ ve KEMAN: artistleri Ramon Novaro ve Jeanmette Mac Donald. TARZAN ve ZEV- CESİ: artisti Johnny Weissemuller. BIZDEN SONRA TUFAN: artisti GRETA GARBO artişi” leri John Crawford ve Gary Cooper. RASPOUTINE ve ÇARIÇE: artist” leri John ve Lionel Barrymor. ESKIMO - SAAT 8 ZIYAFETİ ilahe TAŞRA SINEMALARI SAHİPLERİNE METRO filimleri için eskiden mukavele yapmış veya yeniden yapmali İsteyen taşra sahiplerinin bugünder itibaren bize müracaat etmeleri lâzım geldiğini arz ederiz. bile itina etmişti. Masum bir emel. le, epeyce bir fedakârlikle bu mu- karrer gezinti için hazırlanmıştı. Öğleden sonra Kumkapı taraflarım- da üç smıflık bir Rummektebinin türkçe muallimli ir senedenbe. ri yapıyordu. £ Yirmi üç lira tutan maaşt, le mütevaziane giyinmesini temin etmişti. Babası- na artık yük olmıyordu. Dersleri ve vazifesile çok meşgul olduğun- dan tuvalet meselesine o kadar « hemmiyet vermiyordu. Esasen sa- delikten hazzederdi. Hayatta ken- dini ancak Necata beğendirmek €- melinde idi, Çok küçüktenberi ona da alışık olduğu için aşırı süslen- meğe lüzüm görmüyerdu. — Yakm zamanlara kadar Necatın rabıta- sına emindi. Fakat genç adam bir- denbire değişince Hacer de bir kuş- ku hasıl olmuştu. Hele beraber bir gezmeye gidecekleri zaman mutla- ka bir yenilik yapmak arzusuna kapılıyordu. Bu pardesü ile şapka- yı, bir kenara artan beş on girme; da bir terziye ısmarlamış ta içinde iki defa Beyo; bir sokağında bulunan yüksek dindirmek için okumak istedi, vafafk olamadı. Hiç bir şey al yordu. Fikri mütemadiyen sini yalnız bırakan vefasız $yl” meşguldu. Samimi dertlerini yecek hiç bir kimsesi yoktü çö. maddi bir iştir diye acemi cuklarınn vazifelerini asli eği ğe çalıştı. Bu iş te tahami iyecek kadar müz'iç oldU çeri sini bir tarafa içi nin önüne oturdu. ; bostanın yeşilliğine pl Hai di leri kadar ersan s ne İazmmı temizlerkesn kalı, #e9l J*n

Bu sayıdan diğer sayfalar: