22 Eylül 1934 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

22 Eylül 1934 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

leri gölged Horsızlık diyince sakın aklınıza Hollyovood'da yeni tü İtyen gangster'lerin bir yıldızı dağa kaldırmaları, ya- ame kai mile lü öerime anlarda HAİE 00“ ik serbest bırakmaları aklınıza gelmesin... Ba hır. alık başka hırsızlıktır. Maurice Dekobra'nın tabirili güzel sanatlardan biri telâkki edilen harsızlı ika bazı filmler çıktıktan sonra gazetelerdeki Maklıler arasında şöylelerine sık sık tesödüf edilmek» Bedir. “Bu filmde X., Y. in zaferini çalmıştır. Y denilen şahıs senaryonun bilhassa kendisi için ya- lığı, kumpanyanın kendisini baş artist olarak inti- SP ettiği yıldızdır; X ise iinci derecede bir rolde ken | “ilini gösteren ve bütün efkârı umumiyeyi kendisile Meşgul ettirerek baş artisti unutturan bir artisttir. Yeni bir film çevrileceği zaman ilk iş olan roller lır ve en evvel filme reklâm yapacak, larına isimleri yazılacak olan biri erkek diğeri eni iki başartist seçilir ve sonra film çevrilir... İki, ME ey sonra Film ilk gösterildiği saman kümpanya hay- Me içinde kalır. Gazetelerde baş kadın ve baş erkek lerine tayin ettiği artistlerin isimleri bazan hi Mimekte, bazan da ikinci der. Merak geçmektedr. Ve buna mükabil kendisine ikinci İvece rol verilen bir artistten bahsedilmektedir. Böy- vaziyetlerde, eksriya hurapanya baş artistlerin çe Birdikleri sahnelerin çoğunu keser, o zaman yıldızla” ve ikinci roldeki artistin çevirdikleri sahneler he- en hemen aynı uzunlukta kalır. Hattâ bazan ilân - dan başartistlerin ismi kaldırılır da bu birden par. Kyan artisti ismi ile film ortaya çıkarılır. lendi kıymetini göstermek için bütün © vasıtalara, kin şanslara malik olan bir yıldızın elinden, zaferi ini göstermek için sanatından başka bi rşeyi ol < Havan bi rartistin çalmasına hırsezlık diyebilir miyiz? İyide de gösterilen Filmlerin arasında böylelerine öm kadar çok tesadüf etti iy Sarışın rüya,, da Henri Garat'nın en son gösterilen inde zaferi, şöhreti keğdisine toplayan hep Pierre seir değil mi A Şehrimizide bu mevsim gösterilecek filmlerin ara - da da “Hanımlar gölü, nde baş erkek rolü Jean - Sinemalarda şöhret hırsızları Bir çok ikinci artistler birinci artist- bırakmışlardır üz re - Aumont'da baş kadın rolü de Rosine Dercan'a verilmişti; fakat filmin başından sonuna kadar bütün seyircileri alâkadar eden ve sonunda ortadan çekilen Puck şahsiyetini yaratan Simone Simone bilhassa Ro- sine Derean'ı gölgede bırakmıştır. 1934 te çıkarılan bütün filmlerin arasında onuncu dereceyi alan “Büyük oyun,, da Charles Boyer' ye müt hiş rakip kesilen Pierre - Richard - Wilm ile şimdiye kadar oynadığı rollerin en iyisini o meydana getiren Marie Bel” başartist olmalarına ve ayni filmde Charles Vanel kendi iktidarının bile fevkinde bir oyun göster i ilmde hâkim olan bu kudretli artisi ler değil Françoise. Rosay'dir. Sinemadan çıkanların hepsi ondan, onun oyunundan bahsediyor, gazetelerde ilk evvel, ve en ziyade onu methediyorlardı. İşte bazı “zafer hırısızları. ..,, bu hırsızlıkları ile bu artistler kudretli birer artist olduklarını ispat etmiş - lerdir. Bu vaziyetlerde önceden hiç tahmin edilememe lerine rağmen denilebilir ki: Ekseriya bir çocuk büyük bir yıldızın şöhretini göl- gede birakmaktadır: “Mösyö ve Bebe,, de Boby Le Roy, Maurice Chevalier'den ziyade nazarı dikkati cel- betmişti; “Şampiyon,, da Jahie Cooper, Wallace Beery yi unatturda; (Poil de Carotte” ta Robert Lynen Har- ry Baur'u gölgede biraktı, Bundan başka: Bir yıldız için hiç tanınmayan bir yeniye oyun arkadaşlığı etmek kadar tehlikeli bir şey olamaz. Yıldız bu yeni artistten ne kadar kudretli, ne kadar daha mükemmel olursa olsun halk her yeniye karşı duyduğu merah saikasile, bu yeni ile daha siya de meşgul olur ve yıldızı tamamile ihmal eder. Bunun acısını “Aşk resmigeçidi,, nde Maurice Chevalier ziya» desile duydu, Ba Jannette Mac Donald'ın parla. masına yaradı. “42 nci sokakta,, Varner Baxterin şah- siyetinin tamamile sönük kalmasına rağmen karısı Ru- by Keeler herkesin nazarıdikkatini celbetti. Hollyovoo- d'da yenileri tecrübe edenlerden birisi de John Boles'- dur. “Hayatım sana feda,, da İrene Dunne'ün parla » masına yardım etti. (Only Yesterday) de Margaret Sullivan'ın kabiliyetini gösterebilmesine vasıta oldu. Bizim beğendi Kimsenin zevki kimseninkine uymaz. Bunun gibi milletlerin de zevki muhteliftir. Bugün meselâ Marlâne Ditrich Türkiyede herkes tarafından fevkalâde seviliyor. Fa- 'kat acaba, bu cazibeli artist bi Amerikalı gözile ayni derecede rağ bete mazhar oluyor mu? Evet, işte bu nokta şüphelidir. Fakat diyeceksiniz ki o halde Ho- llywood neden kendisini kullanı- yor? Yalnız unutmamak lâzımdır ki Hollywood her yerin zevkine hizmet eden bir şehirdir. Adeta toptancı büyük bir mağazadır. O. nun için müşterisine göre mal ha- zırlanamak mecburiyetindedir. Meşhur film producteur'lerin- den bir adam Amerikada film çe- viren san'atkârların halk arasında uyandırdığı sevgiye dair bir liste vücude getirmiştir. Buna liste de- ğil, adeta barometre demek daha doğrudur. Bu barometreye naza» rTan Jean Crawford en yüksek de « xecededir. Çünkü bu artist gerek Bu hafta İstanbul sine- malarındaki filmler Yukarıdaki resimde Melek sinema- sında gösterilen «Garip bir aşk» filmi den bir sahneyi görüyorsunuz. Bu &i min sanatkârları Frederic March ile” Silvia Sidney'dir. Film bakikaten çok garip bir aşkı temsil etmekte ve bir ar- tst kadınla bir milyoner genç kız sında kalan bir muharririn hayatını an- Jatmaktadır. Milyönelr kız parasile ak- tsiş güzelliği ile muharriri teshir etmiş- tir, Fakat nihayet muharrir kendisi için hayatını bile feda etmeği göze alan mil- yöner sevgilisine dönmektedir asararesseserez Ortadaki resim, Roma çılgınlıkları filminde rol alan Eddie Cantor'u görü. yorsunuz, Film henüz şehrimizde gös- terilmemiştir. Fakat Avrupa gazetele- ri Bddie'nin bu filmde çok muvaffak ol. | Mİ duğunu söylemektedir. easiüeeeksiy enik Aşağıdaki > resim, eSavgon güzelik Her yerde zevk degisiyor Artistlerinde memleketlere göre birer barometreleri vardır Hollywood'da gerek Fransada, ge- rek Birleşik Amerika ( de-letleri dahilinde ve gerekse İngilterede ayni dercede sevilmektedir. Hal- buki zavallı Greta Garbo, İngiliz. ler ve Amerikalılar için büyük bir vedette değildir. Onun yıldızı yal nız Hollywood'da ve Fransada parlamaktadır. Norma Shearer'in ise gördüğü rağbet her yerde çok- tur. Fakat Fransızlar ona pek ku: lak asmamaktadırlar. Diğer taraf- tan Ann Harding, Helen Hayes iki artist daha vardır ki bunlar he- men hemen Fransada hiç tanın- mamaktadırlar. Halbuki ikisinin de gerek Amerikada ve gerek İn- gilterede temin ettiği şöhret çok büyüktür. Size gayet garip bir şey söyle- yelim mi, şu bizim de Fransızların da fevkalâde hoşuna giden Jea- nette Mac Donald İngilterede tist yerine sayılmamaktadır. Ma: löne Ditrich ise Hollywood'da İn- gilterede ve Birleşik Amerika dev- filminden bir sabnedir, Bu filmi Clark Gable ile Jean Harlow temsil etmişler” dir. Film geçen sene Avrupa sinema- larında gösterilmiş ve büyük muvaffakı- yetler kazanmıştır. Vak'a Koşinşin'de sıcağı cehennem, yağmuru tufan olan bir muhitte geçmektedir. Clark Gable yine haşarı, haşin bir delikaniz rolündedir. Jcan Harlow İse, her zamanki gibi sehhar ve cilveli bir kızdır. Bu film İpek sinemasında gösteril mektedir . Türk sinemasında Garba doğru isim. Ji bir film gösterilmektedir. 50 sene evvel Amerika... Binlerce ki- lometre murabbai arazi, bâkir ve sahi siz olarak durmakta... Garp vilayetleri: nin sakinleri olan Yerliler, henüz Mede- Vahşi bir halde hükümeti, işte bu yaşıyorlar... vilayeti vaziyet karsısında. Oklahoma imiz bir artistin meselâ Fransada; veya İngilterede ve yahut birleşik Amerika devletleri dahilinde hiç bir kıymeti yoktur letleri halkı arasında alelâde bir artisttir. Hiç bir fazla şöhreti yok tur. Amerikalılar diyorlar ki: E- vet, bacakları güzeldir. Fakat ken: disi hiç te hoşa gidecek bir tip de- gi! Diğer taraftan Parislilerin ta- pınırcasına sevdiği Claudette Col- bert'in tarzını İngilizler hiç beğen memektedirler. Fakat Kleopatra filmi sayesinde Amerikalılar ara- sında büyük bir şöhret. teminine muvaffak olmuştur. Şimdi biraz da erkek artistlere bakalım: John ve Lionel Barrymore'un ikisi de halk arasında ayni dere- cede sevilmektedir. Fakat en bü- yük muvaffakıyetleri Hollywood ve Fransadadır. Diğer taraftan bütün Fransann ve hattâ bütün Avrupanın en göz- de bir yıldızı olan Clark Gable İngilterede hiç sevilmemektedir . SİNEMALAR MELEK'te: Garip bir Aşk. Mümessilleri: Prederik March ve Silvia Sidney, İPEKTE'te:Saygon güzeli. Mümessilleri; Klark Gable ve Jean Harlow, SÜMER'de: Güzel Fatma Mümessili : Clara Bow. TÜRK'te : Garba Hücum. Mümessilleri : İrene Durne ve Ri- chard Dik. SARAY". Mümessili : Kibar hırsız. Ronald Colman. dahilindeki, bütün sahipsiz araziyi, hal- ka tevzi etmeğe karar vermiştir... Bin- lerce insan, o vahşi memlekete doğru, at- la, araba il yaya olarak koşa koşa akın etmektedir... Bu, Garba hücum *denler mda, genç ve mert bir avukat Yan- cey Cravat da vardır... İşte film bu adamın geçirdiği mace- rilası anlatmaktadır,

Bu sayıdan diğer sayfalar: