8 Şubat 1935 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

8 Şubat 1935 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TP 7 i ; ç / i Yap, olünü yapacaktı. 0 NYİ Ormanlı imparatorluğu hâ- yö alacaz, bazan pepat, bazan ii Onların bildiğini bile- İN tem ber bakımdan modern hiz ik Çi ka in icabatından hariç i- İİ Yani ini bile teokratize ediyor. Tarihin yü - İiemie Takdimi hi e e ez, a Orada (Lâ Türki) mizi li li “Bu ka- ğ Yüzde, dedi. > ai ini ty etmedi. halada, # VR a, e kararnamesi ne kili- havrayi memnun eds. ş erden 4 al ,, Mu, akibeti muhakkak böyle in afak olmaktan © vazgeçin, iin Vaka in bu kanum Ni bu kanuna Kaldırmak her. Müahedesi; itüld, > İN a e er anlarınızı eder ö Ni a. Bu arzu o günkü (hükümetin belli başlı © prensiplerinden biri idi Kurü- iyi kanununu Bu komisyonların reisleri ile konuş- tum. Bu komisyon reisi By Hacı A - . Şimdi muhtelif mahkeme aza - sındandır. Diğer komisyon o reisi de Bay Müstafa Fevzi idi. Bay Hacı Adil kanunu medeninin ile | hukukunun bir kısmı ile ve satışa ait kısmın bit- üğini söyledi. Onların noktai mazarı- na göre parça parça yapılacak kanun » lar meclisten parça parça | çıkacak - tı. Halbuki bunlar parça parça çıkarken tatbikatta diğer kanunlarla çarpışacak karışıklık olacaktı. Yeni lâyihalarda » ki esasla eski esaslar arasında | büyük farklar vardı. Hukuku aile, vesayet ve miras bir - birinden ayrılık kabul etmiyen, zinci » rin halkaları gibi biribirinden ayrıl « mıyan esaslardır. Bu 150 maddelik eser, o muhtelif memleketlerin kanunlarından mülhem i- di. Halbuki o muhtelif devlet kanım - ları muhtelif hukuk sistemlerine bağlı- sakat bir şey söylenmiş olmaz. “Bayanlar, Baylar, Kanunu medeni şeriat Halbuki bunların fikirlerini bir ara- da bir halita gibi mezcederek kanun in şündüğüne inanamam. Havra hukuku bir çok esasatı ihtiva eder, Fakat bunu Fransız kanunu medenisi ile bir ayar - dadır diyemem, İnanamam, Zira hukuk her hangi bir devrin siyasi, içtimai, ik- tisadi hakımdan bir çok formül halin - de konmuş esaslarıdır . 20 inci asır medeniyeti ile 10 uncu asrın ayni medeniyet «seri olduğunu kabul etmek kendi manasını kaybet - mek demektir. Hülâsa böyle bir takım ( faşideleri telif ederek, Kurumu Vüsta ile muasır medeniyeti (o bir araya getirerek eser ir pa- pas elbisesi, başında bir silindir şapka gözünde monokl... Bu nedir? diye 60- ruyorsunuz. Kurunu Ulâ ile bugünü telif etmek istiyorum, diyor. Komisyonların yaptığı iş te bundan istiyorlardı. Bi N mışlardı ki o kadar ısrara rağmen im kân kalmadı. Komisyonları ö yapmak) fikrinden vazgeçmeleri için (bize göre kanun dağıtmaktan başka çare kalmadı. Bu komisyonların ü yorlardı. Bay Mustafa Fevzinin başkanlığın- da çalışan vecaip (o komisyonu da ayni seyi anlıyordu. Hattâ merhum bir.çok defalar Imamı Azamda bir çok fikirler var diyordu. : Kanun yapanlar bazı şeyleri mese- lâ Siyam kanununu, Fransız kolonisi olarak Cerayirden kanun almağı düşü nüyorlardı. Ben o devirde adliye işlerinin mesu- lü olduğum için bunları kabul etme - dim. Türk milletini geri olarak kabul €- den bu zovata göre, Avrupaya #muasır devlet haline getirmek imkânı yok - tu, bir Türk olduğum için bumu reddet- tim, İsviçre kanunundan bahsettim. Bu- nu iyi olarak kabul ediyor, fakat bi- zim memleketimize Ouytun değildir Siyam, Mısır, Cezair kanun- nununu ileri sürüyordu. yani İngiliz- ler Adende bir şey olunca gemileri ge- tirirler, evvelâ şehri bombardıman 6- der. sonra muhakeme yaparlarmış... İşte bu z3vat ta bunları istiyorlardı. Türkiye için muasır medeniyetteki devletlerin kanunu lâzımdı. Bence bu milletin seviyesinin Si yam kanunları ile Adendeki icraat bir olduğunu iddia için bir kaf: zumdır. Siyam medeniyeti kad çük bir kafa... Ondan sonra Tü letini böyle mütalea etmek kolaydır. Komisyonların parça parça kanun- ları bir tarafa bırakarak İsviçre ka - nununu alması kararlaştır. Atatürk emredince... Yapyalnız kaldım. Bu esnada tutu- lan yolun doğru olduğunu ve bunda muvaffak olmak lâzem geldiğini Ata- türk söyledi ve emretti, Atatürk emredince başarılmamış bir iş olmadığına inananlardan biri - yim. Bu inan bende son nefese kadar devam edecektir. Derhal Istanbı misyonlar yanan Efendiler Türk milletinin idaresi muasır medeniyetin icabalını kendine mal etmekle tecelli etmiştir. i bu yaşama, kararınm ö- > Feminizm kongresi Başı 1 inci sahifede) gideceğiz. Bayan Aahby oradan Londraya gi. decek, ben de Amstordama dönece - ğim, Burada kaldığımız günler zarfın « da sabahtan akşama kadar çalıştık. diyebilirim. Yapılan hazırlıkların mü- rşısmda, uluslar arası ine dahil olan gruplara birer mektup yazarak, kongreyo işli: rak etmeleri lüzumunu anlattık ve bu kadar mükemmel bir hazırlığa rağ- men kongreye iştirak etmemenin ayıp olacağını ilâve ettik. Burada sizinle beraber çalıştıktan sonra, vazifemizin hakikaten güç ol- duğunu anlıyoruz. Kongreye muhtelif memleketlerden bir çok murahhaslar gelecektir. Bun - lar meyanında Avustraly: rikalılar, Fransızlar, İsveçi veşliler de vardır. Gelecek bu kongre yebilirim. z Bu saray kongre için en mükemmel bir yerdir. İstanbulda bulunduğumuz. memleketimizin en enteresan yecanlı günlerine rastgeldi. İntihabat yapılıyor ve bilhassa ka- dm saylavlar seçiliyor. Bunlar bizde çok iyi ve kıymetli intibalar bıraktı. Gittiğimiz yerlerde bu intibaları en - latacağız, bu samimi duygularımızı söyliyeceğiz., Bayan Ashby'nin nutku Bayan Manus'ün nutku alkışlar - dıktan sonra Bayan Ashby evvelâ In- gilizce ve sonra Fransızca söylediği nutukta dedi ki: Hepimiz nisanda toplanacak kon greyi bekliyoruz. Bir hafta sizlerle be raber samimi surette çalıştık. Bu sa- yede fikirlerimi: ye ve maksat- günler ve hes ————— lacağında hiç kimse şüphe etmemeli - dir. Bunun için en medeni bir devletin bir kanunu medenisini alacağız dedik. İlmi münakaşalar başladı. (Bize göre kanun) tezi yine alevlendi. Bir çok u- kalanm ağzında bu yükseldi. Bu esma- da bir kısmı tercüme müşkülâtından bahsetti. Bir aralık ta benim gıyabımda şun- lar söylendi. al — Efendiler. Ahlkâmı şeriyei mü- esasınt mülhem İsviçre sar getirmekte sebep ne « ir w bana o zaman kanunu mede- comisyon başkanı iç işler ve- Şükrü Kaya haber vermişti. Bu ne demektir? Kapalı cevaplar şunlardır: 1 — Biz o kadar medeni millet de- i Bize ileri milletlerin kanunu zor gelir. Koloni kanunu isteriz. — Her memleketin kendine göre ihtiyaçları vardır. Kanunlarımız bun. lardan mülhem olmalıdır. Bu tezler herkesin ağzında yer tut- tu. Ikisi de reddedildi. Kısaca sebebi reddi söyliyeyis Medeniyet nedir? Biz memleketimizi muasır medeni- yetin hukuk prensipleri ile teçbiz et - mek zaruretinde bulunurken memle - ketimizin ve milleteimizin diğer mil- letlerden seviyece aşağı olduğunu ka» bul edemezdik. Medeniyet nedir? © Medeniyet maddi bakımdan ve mo- ral bakımdan... Eğer moral bakımdan ise, bu kuv- vetli olursa en kısa o zamanda maddi varlık meydana çıkar, Japonlar gibi. Türk milletinin moral bakımdan medeniyeti hangi milletten geri kalır- dı ki Siyam kanununu tatbik et - i ? Biz o milletiz ki Türk medeniyeti- nin yanında Yunanistan, Roma sun - kü şeydir. Ve bugünkü medeniyet ona med- borcunu ona ödem:eli. leniyetlerin beşiğini sal - bihaber koskoca bir millete Siyam ka- nunu teklif ediyordu. E üz maddi bakımdan me - deniyetimiz 20 inci asır medeniyeti - nin tamamen manasını ifa elmiyorsa bu sahada başlıyalı on sene oldu. Üs- tümüz başımız her şeyimiz kendimi- si sene sonra yanımızda komşu - muzdaki milletleri de yedirip içirip giydireceğimize kimsenin şüphesi ol- masını. Manevi cihetten kimseden gerilik kabul etmiyoruz. Gerililk mevzuu bahis ise müsavat isteriz. Fakat en ileriyiz en üstünüz. Yaşamak istiyen bir milletin kendi geri görmesi hakkı yoktur. Böyle üstün gördüğü milletin vera - yetini kabule hazırlanıyor demektir. Türk milleti vasi idaresi altına gi- remez. Türk milleti vasi olur, başkalarını idare eder, fakat biz vesayet altına ölçüsü döğüş - etten üstün bilen ve ya: yeni ve en me: Züşmesini bilmiyen milletler boyunla- rında zincir taşıyorlar. Medeniyet hür- riyet te istiklâldedir. Bu da döğüşme- sini bilen milletin hakkıdır. Biz daha dün Atatürkün reisliği altında bütün dünyayı yenen o müllet değil miyiz?. Bugün nasıl olur da onların idaresi al En pğnei çini günü tekrar devam edecektir. 4 MİLLİYET 8 ŞUBAT 1935 larımızım hep bir olduğunu ve hep ay- ni ülküye hizmet ettiğimizi anladık. Bu gaye etrafında aramızda kurulan dostluk hiç bir zaman unutulmıya - cak olan destluklardandır. Çünkü bu dostluk samimi ve birlikte çalışma esası üzerine kurulmutşur. Kongreye iştirik için memleketini « #e gelecek murahhaslar arasında say- azası kadınlar vardır. A» itün bir fikir beraberliği ol duğunu göreceksiniz. Her memlekette bir çok adaletsiz- likler yapılmakta olduğunu görüyoruz. Bir çok memleketler ya harbe hazır lanmak veya harbin önüne geçmek v: silesile para sarfediyorlar, silâhlanı yorlar, Türkiye bu hususta istisna teş kil etmekte ise de bir çok memleket- lerde bu hal açık surette göze çarpı” yor. Biz, sizin burada yapmak istedi- giniz şeyleri, bütün dünya kadınları için de temenni ediyoruz ve bu hak- sızlıkiarın önüne geçmek istiyoruz. Erkekler bir zamanlar faaliyetimiz- dır, — Biz de bugün bir çok hastalıklar önüne geçmek, harbe mâni olmak ve insanlar arasmda anlaşma ve uyuşma hislerini tesis etmek isti gok alkışlanmıştır. Ozlü bayanlar, bayan Manus ve bana gösterdiğiniz misafirperverlik - ten dolayı teşekkür ederiz. o Kısa bir zamanda sizlerden ayrıldığımıza mü- teessiriz. Fakat nisanda tekrar elele galışacak ve eski dostluğumuzu ilerle- teceğiz.,, Çayda hazır bulunan bayanlar me- yanında saylavlığa namzetliğin koy- muş olan Bayan Mihriye Pektaş ile Türkân da bulunuyorlardı. , Saat 18 de Bayan Ashby ve Manuse iyi seyahatler temenni ederek ayrıl- mışlardır. Kadınlar birliği azası başta reisi Bayan Lâtife Bekir ve diğer bayan - lar bulunduğu halde misafirleri İstas- uğurlamışlardır. Bayan Manus'ün beyanatı Hareketinden biraz evvel Bayan Manus bize intibaları hakkında şu be- yanatta bulunmuştur: -— Nisanda açılacak kongre hazır- irrmın pek mükemmel olduğunu gör Türk kadın birliğini teşkil eden bayanlar hakikaten çok iyi çalışmış - lardır. Diğer memleketlerde birliğe da hil olan heyetlere yazdığımız mektup- larda kongreye muhakkak surette iş- tirak etmeleri lüzumunu bildirdik. lanlı yapılacaktır. Bunların biri versite könferans salonunda sulh ve dir, iğek, Nöiğeriiüe Fapabajı tiymirosundu ve ile kadının hakları ve va - Türkiyede gördüğüm misafirperver. liğe ve bilhassa kadın birliği tarafın - dan, gösterilen hüsnü kabule karşı, ga- zeteler vazıtasile teşekkür etmek iste rim. Kongre teşkilâtı o kadar mükem- meldir ki, Yıldızda toplanacak kon - emma e Saylavlarımız Bugün seçiliyor (Başı 1 inci sayfada) milli havalar çalacaktır. Saat ona kadar bu merasim bit- miş olacaktır. Saat 10 dan itiba - ren reyler atılmağa başlanacaktır. İstnbul kazalarının ikinci mü hipleri şu saatlerde reylerini ata - caklardır. Saat 10 dan 11 e kadar Eminönü kazası ikinci müntehiple- ri İZ ye kadar Fatih, 13 e kadar Adalar ve Bakırköy, 14e kadar Sarıyer ve Beykoz ,15 e kadar Üs- küdar've Kadıköy, 16 ya kadar Beyoğlu,: 17 ye kadar Be- şiktaş kazaları ikinci müntehiple- ri reylerini atacaklardır. İntihabın sonu saat 18 de alın- mış olacaktır. Tasnif gece bitirilecek, intiha- bın neticesi yarınki gazetelerle i « lân edilecektir. Bu gece saat 22 de, İstanbul Halkevi tarafından Pera- palasta bir balo verilecek ve seçi- lecek yeni saylavlar kutlulanacak. tir. Dün, isimlerini yazdığımız ze - yattan başka, yeniden, bir kaç zat müstakil namzetliklerini koymuş - lardır. Yeni isimler şunlardır: Memdulı Edren, Doktor İpokrat, Doktor Habip, İsmail Şefik, Ha - mit Rıfat, Doktor Emil Orhanidis, Keorg Simkeşoğlu, Andonaki Ka- ladi, Abdi, Mehmet Remzi, Evvelce müstakil saylavlık için namzetliklerini koyanlardan avu- kat Ziya (Ziya Molla) ve Bay Ga- lip Kemali namzetliklerini geri al- mışlardır. Bay Mitat Şükrü Bleda Sıvasta boş bırakılan müstakil saylavlığa sabık İttihat ve Terak- ki fırkası umumi kâtibi Bay Mitat Şükrü Bleda namzetliğini koymuş ve evvelki gece beyannamesini Sı- vas intihap teftiş heyeti reisliğine G v 5 | Grip kıyıcı bir hüküm sü- rüyor, herkes hasta! Her evde muhakkak ki üç beş hasta var; Kar yağmazsa ne olacak? İlkin belli belirsiz bir ürperti geliyor, Bu ürpertiye çok defa al- dırış etmiyoruz. Derken: — Apşuvv... Apşuvv... Kendi kendimize : — Hayırdır inşallah... Galiba üşütmüşüz! diye söyleniyoruz. Fakat çok geçmez aksırıklar üsteliyor. Başta ağırlık, dizlerde kesiklik, gözlerde karartı, dudak- larda kuruluk ve boğazda yanık - lık başlıyor. Biz gene, kötüye yormayarak: — Nezle mi olmuşum (o ne?.. bila bir tuhaflığım var san - nes Bu tuhaflık, bir parça daha ar- tınca, bizi doğruca yatağa sürük- lüyor. Adına, bundan yirmi yirmi beş yıl önce paçavra hastalığı denen, sonraları İspanyol grip gibi isim- ler alan bu mevsim hastalığı, ya- hut mevsimsizlik hastalığı, en doğ- rusu mevsimsiz hastalık, İstanbu- lu bu yıl adam akıllı kasıp kavur- du. Yukarıda mevsim hastalığı de- dim: Çünkü, bu hastalık, her za - man kışı bekl, levsimsizlik has- talığı, dedim: Çünkü şubatta ba- har aylarının havası (içindeyiz. Gerekti ki bu havada gripe yaka- lanmıyalım. Mevsimsiz hastalık, o dedim: Çünkü; hastalığın mevsimi olmaz. Hangi ayda, hangi hastalık için: — Bak... buna söz yok! tam mevsimini buldu... deriz? Gazetelerde etrafı kara çerçe- veli ölüm haberlerinin bu ara ne kadar çoğaldığına dikkat isterim. Şehir opereti bile (Deli Dolu) yu oynayamaz oldu. e Artistler; ya- taklarından çıksa da korkarız se- yirciler bu gidişle evlerinden çı - kamıyacaklar. Nezle ile ölüm arasında uzun bir mesafe var, sanılır. Halbuki, nezle, insanı bazan en bulaşık, en korkunç hastalıklardan daha ça - buk öteki dünyaya gönderiyor. Bugünler, yolda kimi görseniz, kimin ziyaretine gitseniz, söz he- men (Grip) in sözü: — Ben, filânca ilâçtan alıyo- rum, büyük faydasını gördüm. Has talığı önlüyor. — En büyük tedbir, (mendil taşımamakmış. Ben burnumu kâ- ğıda siliyorum. — Geceleri yatarken, bir bar - dak ıhlamur içine Hindistan cevi- zi yağından bir nohut tanesi ka- dar kesip içine atmalı. İhlamuru mis gibi kokutur. Sonra da göğtü yumuşatıp öksürüğü keser!.. — Hatmi, mürver, opapatya, ayrık kökü, ihlamur, zencefil, ka- ranfil, darçın, hepsini bir arada kaynatıp dumanı üstüne yuvarla- dıktan sonra yorganı başına çek yat... Sabahleyin, bir şeyin kal maz!.. — Geceleri öksürükten dilim ağzıma girmiyor. Katran şişesi yanı başımda... Uyuyup uyanıp i- çiyorum amma, ne yapsam fayda- SIZ... — Balı iyice kaynat, içine bir kaç parça nöbet şekeri attıktan sonra , biraz nane i'e karıştır. ka- şık kaşık ye... Öksürüğe bire bir - dir! Şıppadak keter... — rımın (içinde bir şeyler çekilir gibi oluyordu. Ak - sama varmadan kafayı yere vur- duk. — Bol portakal, bol limonata... N 1 Amma gıcık vermemesi için şeke rini az koymalı! Bu konuşmalar, bırakılsa, böy. le saatlerce uzar. Bu ara bir yan- dan eczanelere bir yandan da Mr. sır çarşısı esnafına İş çıktı. Evdeki kadınlardan sağlık a- lan Mısır çarşısında soluğu alı - yor. ilâç kokularından gi- rilmez oldu: Keten tohumu lâpa - $ı, tentirdiyot, eczalı pamuk, hat- —— yerel imam Hindistan ce. türlü türlü öksürük b elek ranlı sular... Bütün bunların bir araya gelmesinden ne keskin ne karışık bir koku meydana gelece- ğini siz düşünün. Bununla beraber, grip hasta « lığının hoşa giden bir | yanı da var; İnsana, öyle rüyalar gördü. rür ki, hayalinin kuvvetile tanm » mış en büyük romancılar bile, bu sahneleri icat edemezler. Karşınızda daracık bir kapı... Size: — İçeri gir! Diyorlar, Uğraş bire uğraş... Küçül bire küçül... Tam başınızı sokuyorsunuz. Kapı birdenbire da- ralıyor, baş içerde gövde ve ayak- lar dışarıda, sallana sallana saba- hı ediyorsunuz. Yahut, gök yüzünde, yıldızlar a- rasındasınız. Bir yıldızdan öteki yıldıza uçarken, ayağınız mı kayı yor, gözleriniz mi kararıyor, ne o luyorsa oluyor, birdenbire tepesi üstü yuvi /OrSUNUZ. Tutunmak istediğiniz yıldız - lardan yiyorsunuz yumruğu, Yi yorsunuz tokatı... Yahut sokakta giderken, bir koca arslan önünüze çıkıyor, siz kağışorumuz, arslan kovalıyot, Tam size yetişeceği sırada gene elinden kurtuluyorsunuz. Nihayet ateşler içinde, gözlerinizi açıyor - sunuz ki yata şınızdasımız. Ben kendimce, (Grip) hasta - lığının bu korkunç (o kâbuslarını, severim. Sayıkladığım sırada, yer- de miyim, gökte miyim, farkında olmam, İnsanın bu dünyada kendi kendini unutması, varlığından çık ması da bir başka âlem... Bununla beraber, dilerimki, tutulanlar çabuk iyileşsinler, tu - tulmryanlar da, kendilerini koru - mağı bilsinler... Çünkü grip pek garip bir has talik... Sağı solu hiç belli olmu - yor! Salâhaddin Güngör Hava vaziyeti sünden alına nmalümata göre, son saat içinde hava Karadeniz kıyıların da tamamile bulutlu, diğer yerlerde umumiyetle Bulutlu geçmiştir. Yer yer yağmur ve kar yağış solmuştur. Bu gece on düşük suhunetler sıfı - Sıvasta 13, Kastamonu ve Çorumda 12 Kırşehirde 8, Ankarada 5 derecedir. En yüksek suhunet de 17 derece ©- larak Adanada kaydedilmiştir. Bugün Ankarada öğleyin suhunet sıfırın üs - tünde 6 dereceye kadar şükselmiştir. İSTANBUL, 7. A.A. — Sıfır su hunet derecesine ve deniz hizasi- na indirilmiş barometre bu sabah saat 7 de 754, 14 de 760, hararet derecesi 7 de 6.5, 14 de 4, en yu- karı hararet 7, en aşağı 2,5, rüz- gâr yıldızdan esmişdir. En yukarı sür'ati saniyede -10 metreye cr mıştır. Bugün 14 de kadar vs”-- yağmurun mikdarı 8 milimetredir. uykusuz bir gece takip eder, Her şey fena görünür. İnsan huysuztann, bederlenir ve hiç bir şeyden memnun olmaz, Her muvi ları dinlenmiş bir vöcut ve dinlenmiş sinirlerdir diyetin ilk şarbe Eger sinirli iseniz. Bromural -Knoli- komprimeleri dünya tanır, © sizi kurtarır, Müsekkindir ve uykuyu temin eder ve hiç bir zararı yoktur, bütüm 18 ve 28 aprimeşi havi tüp- Merde ectanerde reçete ME inlır. Xnoll A-G, kimyevi maddeler fabrikaları, Ludwigshafen *(Rhin,

Bu sayıdan diğer sayfalar: