7 Mart 1929 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 7

7 Mart 1929 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

di - No. 1699—14 UYANIŞ 211 HATIRALAR RPir balo hnhailırası Istanbulda 40 sene evel balo ——— A Geçen cümartesi akşamı bizim mesleğin ba- losu Perapalasta veriliyordu, arkadaşlarımın a- rasında bulunmak arzusu benide perşembe ak- şamı Beyoğluna geçirdi. Parlak gözleriyle, güler yüzleriyle ziyaretçileri karşılayan genç mulhar- rirler, bu aile balosünun kapısında gelenleri ağırlıyordu; davetliler ellerindeki kartın ucunu 'kopartarak içeri girerken mmatbuat ailesinden olanlar, kendi evlerine geldikleri için bilet göstermek lüzumundan kurtarılmış idi, ve her şey çok samimi ve çok neşeli idi. Nekadar Istanbulda tam Türk renkli bir içtima salonumuz olmadığı için yine bu kasvetli Perapalasın dar salonlarına sığınmak mecburiyetinde kalmış'idik; bu kasvetli ve çok yazık ki eski zamanda fena hatıralara sahne olmus olan Perapalasın salonundan içeri girdiğim zaman birdenbire beynimi dolduran acı. <levanten» hatıralarını bir an için unuttum, çünkü orası nurlu ve medeni gençliğin güzel ve sevimli Neşeli “Türk çiftlerinin bizim olduğu halde pek simalariyle dolu idi. arasından geçerken, çok seneler. bizden başka olanların kendilerine maledindikleri «Palas» salonunda Türklügün asri ve kaynar hayatını yakından gördügüme çok seviniyordum. Perapalasta bir balo gece- sindeyim. Kubbenin altı güzel giyinmiş kadın ve erkeklerle dolu. Fakat nekadar büyük fark var. Bu kadınların ve erkeklerin hemen hepsi benim milletimden... Ve benim dilimi konu- şuyor. Ben ise vaktiyle burasını Babil kulesi gibi her lisandan konuşanlarla dolu görürdüm; ve Beyoğlu Babilkulesini dolduran o eski halk belki hiçbir milletten olmak davasında bulun: mazdı! Çünkü onlar ““Levanten,, ler idi; yani vatansız, mefküresiz adamlar idi; milliyetlerini yalnız ceplerindeki pasaportlar anlatırdı ve ek- -seriya o pasaportun yazıldığı ecnebi dilini bile sahibi okuyamaz ve söyliyemezdi! Ve bu renk- siz, ruhsuz, milliyetsiz güruh, kendilerini biz- lerden yukarı sanırlardı... daha eski zamalara doğru zihnim yol aldı. Ömründe ilk baloya gittiğimi hatırladım. Mektepten yeni çıkmış idik. Bizi şehadetnameye kavuşturan büyük -imtihanların olarak yakından karışmak Mektep yol- daşlarından bir Ermeninin yardımına sığındık; onun Pankaltıdaki evinde çarşıdan kiraladığı- sıkıntısından sonra ilk Beyoğlunun karnavalına istemiştik. Biz üç arkadaş idik. miz dominoları giydik, yüzümüze maske taktık... Ama ne müthiş helecanlar içinde idik!,.. O tarihte, şimdiki tokatliyanın Fransız tiyatrosu vardı ; bir balo olduğu yerde bir orada verili» karşısındaki kili- tiyatrosu yordu. Alhamra sinemasının senin olduğu yerde ,, Konkordiya ,, vardı; bir balo da orada vardı.. Nihayet daha şıkı olarak "Tepebaşı tiyatrosunda Istanbul Ya- hudileri menfaatine bir balo daha tertip olun- muş idi. Sokaklar karnavalcı ile dolu idi, her lisan konyşuluyordu; sade Türkçe yoktu. Balo- ların ikisini “gezdik, birahanelere baş vurduk .. Fakat! külaklarımız uğulduyordu , pastacılara, Yüreklerimiz çarpıyordu, Türk olduğumuzu bilmedikleri için Beyoğluların bizlere için için vurdukları sözleri işidiyorduk; fakat karşı ko- yamıyorduk! bu kılık ile kendimizi göstermek demekti .. biraz mahvo Imak Dayanamadık , sonra tekrar Pangaltıya geldik, maske ve do- minoları bıraktık... Ha!bak unutuyordum. O vakit ismokin ve frakla gitmek yasaktı, çİs- tanbulin,, denilen Protestan papazlarindan alma önü kapalı “Setre,, leri giydik; tekrar Tepe- başı balusuna döndük; orası da bizi ezdi. Ba- bizden adam daha yoktu ve biz üç erkek arkadaş kolkola idik ! Ruhumuzu çok Arkadaşımın bir ““Palabıyık;; diye çağırırdık ve palabıyık he- pimizden ziyade sinirleniyordu. kadeh daha yuvarladık ; o bize şu cevabı vermişti: şında kırmızı fesile başka on derin bir hüzün sardı. tanesini; mektep lakabiyle Birkaç zaten — Çocuklar, ben dayanamayacağımı, kafam dumanlı, çok içersen mutlaka birisine çatarım, daha fena olur.İyisi mi? Şavuşayım. dedi ve yanımızdan ayrıldı. Kayboldu. Dışarda buram buram kar yağıyordu, İstan- bulun gine büyük kışlarından birisi idi: İki arkadaş kalmıştık. Bir kenara çekilip o zâmanın modası olan kadrilleri, valsları, mazurkaları seyrettik ve'geç (bir vakıtte balodan çıkıyorduk.

Bu sayıdan diğer sayfalar: