28 Mart 1929 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 14

28 Mart 1929 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

266 UYANIŞ No. 1702—17 NESIR : Benim sabahlarım Zulmetle zıyanın mücadelesinden sabahın muzaffer ve gecenin mağlup çikacakları anla- şıldığı anda, uykudan uyanıyorum. Saadetin matrut olduğu yatağımda, zülmetle yanın cidalinden sabahın zaferle çıkmağa hazırlandığı, ve aşıkların bir daha sevişmek için kendi. kendilerine ouyandıkları dakikada ben de uyanıyorum. Ve o zeman, gözlerim açık, şâadetle aşkın artık matrut oldugu boş yatağımda düşünüyorum. bir kaç nüvazişten sonra belki hiç dönmemek üzere gideceğini hesap ederek ağlayan kadını, bir tek gecesini daha satın almağa iktidarı kalmamış olduğu maşukasını başkalarına bırak- mamak için üzun uzun Sevgilisi o uyanınca öldürmeği düşünerek yaşlı gözlerle seyreden erkeği, ve gözler açılır açılmaz, sanki iki yüksek dağdan hızla düşmüş birer büyük su gibi birbirlerine kavuşacak bahtiyar çiftleri hatırlıyorum. Yatanların ipek- lere serildikleri şızlayarak uykusunu lardan, kemikler uzanılan ince ve şiltelere yatakta arzu ve aşkın zaferlerini düşünüyorum. Ihtirasın sihrile miskin ve ameli- manda erkeklerin bir an için zinde ve tuvana kesilerek, çirkin ve ve taze göründükleri gibi zıyanın ihtişamlı yatak murdar kadar, nice ihtiyar kadınların güzel yerlerden, ilâhi bir bedia kendilerini tenvir ettiği enfes aşk çiftlerine kadar, hayalimle her taralı dolaşıyo- rum. Ve sevgiliyi gösterdiği için bazı odalarda bu gyaya derin bir minnet duyulduğu halde, bazi odalarda: da çabuk işitir gibi oluyorunı. Evet, sevişmek için ihtiyarlarile uykudan uyandıkları saatte ben de «Eyvah sabah oldul.. Eyyah, nakadar sabah oldu!» diye edilen tazallümleri aşıkların bit daha boş ve zevkin ziyaret etmeyeceği yatağımda uykudan uyanıyor, artık birdaha uyumuyorum. Ve bu geçmiş bir alüftenin, uzun ihtimamlarla hazırlanıp süslendikten sonra, hiç bir arzu ve heves uyandırmayacağını bile bile bir zevk meclisine iştiraki kadar hazin, elim oluyor!.. Nahit Sırrı A Şiir: affet! > Gerdikçe çelik yay gibi âsâbimı şehvet, Rabbim beni affet ona eylersem ibadet. Sevda, o alev yüzlü fecir kalbi sararken). Rabbim, beni affet ona eylersem ibadet. Beni Girdaba çeken bir büyü kaynardı sesinde,. Sıksam onu ben kollarımın mengenesinde. a Var çöllerin ateş sami kızgın nefesinde, Rabbim, beni affet ona eylersem ibadet. ŞEHAP NAFİZ TERCÜME ÖĞLE —LECONTE DE LİSLE— dei Öğle - bu yazlarin kralı — semalardan düşen gümüş bir örtü gibi etrafa saçılmış. Hava hiç netes almaksızın uyumakta : yer ateşten elbisesi altında uyuşmuş gibi... m ydan geniş, tarlalarda hiç gölge yok; suyu çekilmiş lela sürüler sulanıyor ... Kenarları gölgeli orman yolu hareketsiz uyumakta .. sak Yalnız, olmuş e başakları altın bir yaldız denizi gibi uzaklara doğru yayılm Uykuyu istihfaf ör mukaddes toprağın bu sakin e daima dik duran başları ile güneşin darbelerini içiyorlar .. kik Onlar tozlu ufukta ölecek olan muazzam ve ağır bir dalga ile atila İ mırıldanırlar e Biraz uzakta, birkaç beyaz öküz otların üzerine yatmışlar ve sarkık kalın gerdanlarına salyalarını akıtarak dertli fakat muhteşem. nazarlarile içlerindeki sonsuz hulyalarını takip ediyorlar Hüseyin Necmettin. «<Paravan:dan bir şiir : Gölgeler içinde Gölgeler ne hoş, büküle büküle İniyor karşı yamaca bu akşam! şu ince kâküle iş Ruhumla böyle süzülüp karışsam, Gölgeler gibi büküle büküle. Ben de şu kumral, Bahçelerde son güller dökülüyor, Ömrümüz gibi bahar da geçici! Sevgilim, şimdi ne hazin gülüyor Şu koyu yeşil gözlerinin içi, Yeşil bir mehtap ruha dökülüyor. Halit Fahri

Bu sayıdan diğer sayfalar: