September 19, 1929 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 18

September 19, 1929 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

692 UYANIŞ No.1727—42 bir tokat kendini yere atarak ordan oraya çarpınıyordu. Dişar- dan, Mme Nefe, Nefe Sonundada kuvvetli yerleştirdi. Çocuk, «Gotlop nedir o ?» diye yetişti. Me- aklı ge etmek istiyor, rak etme, git; başına çabuk lir, Burada birisi kabalık Nefe, (o cılız vucüdünden hiç beklemediği o bir kuvvetle, çocugu kaldırarak, ayna- ya götürdü. — Hele bir benziyorsun! Bu bir bestekâr ola- cak ha!.. Böyle bir iğrenç ağlayış! İşte bu söz kü- çüğe dokunmuştu; Ludvik,birdenbire susarak burnunu silmeğe başladı. Bethowen'in maşukalarından Kontes Treze Bronsvik (1774—1861| — Birdaha sefere herşeyden evvel temiz bir mendille gel, sevgili dos- tum ! Küçük, mendili hemen cebine soktu. Nefe — Ha şöyle...Ohalde otur bakalım iskemleye ve beni dinle! Ludvik, benim sana fenalık etmek istemediğime inanıyormusun? — Hayır, inanmıyorum! Neden inanmıyorsun? Çünkü, herkes variasionlarımı beğendi, beğenmediniz. Peki ama, şayet onları güzel bulmadımsa ya- lanmı söyleyeyim?.. Yalancılıktan daha fena bir şey olmadığını bilmiyormusun? hakkım var- bu sözler karşısında gittikçe kızararak, yalnız siz Cevap ver! kendine bak, neye mı? — Evet... —Hocan olmak sıfatile kanaatimi söyleyemezmiyim? — Evet... — Peki, ohalde neden kızıyorsun? Kaba bir adam gibi hareket etmene bir sebep mevcut olmadığını şimdi anladınmı?... Küçük, utanarak sarıktımış, sus- muştu. Nefe, yine, «anladın mı? Diyordu.. — Haydi “Ludvik, g gel bakalım, yine dost olalım; bir daha başına böyle bir şey gelmemeli. Aksi tak- dirde katiyen yüz yüze bakamayız. Vadediyormusun? Ohalde ver elini. Nefe, çocuğun ellerini göstererek ; Peki ama, diyordu, bunlarıda kurulaya bilirdin. Ohalde dinle yavrum... Ben sana hakikaten eyilik et- mek istiyorum; hiç kimse sana karşı böyle düşünmez. Herkes variasionlarını güzel budsa bile, emin ol, yi- ne bir anlamış değillerdir. Ludvik, her halde ilerde yüksek bir insan olman lâzım, değilmi? Ohalde bana inan. daima böyle yaparsan katiyen bir memnun ve müteşekkir kal ki seninle kafasını aşagıya şey Eğer şey olamazsın; bukadar uğraşıyorum... Artik bunlardan bahs etme- yelim... Hem sen benim iyi ve ufak dostumsun. Din- le Ludvik: Her eserisan'at mutlaka yaşanan bir şeyi ihbar etmelidir, aksi takdirde, oşey, bir san'at eseri sayılamaz. Hiç olmazsa biraz çalışıldıktan sonra de- runen bir şey elde edilirse, oturmalı, ve yazmalıdır. Ne olursa olsun, ister nota ister şiir, yahut ne ister- sen O olsun, hakikaten kompoze etmelidir. Çünkü, seda, sevinç tevlit eder. Bu tahminen bir şairin, yalnız güzel sözlerden duyduğu muhabbetten dalayı şiir yazmasına benzer. Ne dimek istediğimi anlıyor- musun? Ludvik, oldukca mükedder bir surat asıyor, ve susuyordu. — Ludvik, dikkat et, sen musikişinas olacaksın. Hiç kendikendine musikinin ne demek olduğunu dusündünmü? Onun dünyadada neye delâlet ettiğini biliyormusun? Ludvik, taaccuple hocasına bakıyordu: — Musiki neye delâlet eder? — Evet... O acaba neden mevcuttur, Cenabıhak onu neden yaratmıştır? Fakat, ba- adi bir için... zavalli ve sevindirmek musikinin —Her halde bizi bam bazen darılıyor, san'at olduğunu söyliyor. — Peki sen ne cevap veriyorsun? — Ben, sizin yanınızda çalışmağa başladığım za- mandanberi (omusikinin katiyen adi bir meslek ol- madığını biliyorum. Nefe, <ohalde'» diye mukabele ederken, çocuğa şiddetli bir buse vermek arzusunu yenmege çalışı- yordu. — Ohalde, musiki nedir? — M. Nefe musikinin ne olduğunu biliyorum. Musi- ki insanları eğlendirmek ye memnun etmek için yapılır. Belkide bir kimseye onu yapmak kolay ya- hut basit geliyor... Her nekadar küçük olsanda onu sana iyice anlatmalıyım. Şimdi anlamasan bile, ne demek iste- diğimi birkaç sene sonra sezersin. Musiki, kelimelerin anlatamadiği şeyleri ifade eder. Çünkü, kelime umumi ihtiyaçlardan hasıl olan ve yalnız insanların birbir- lerile (o anlaşmalarını temin eden zavallı ve zaif bir alettir. Fakat, musiki, benim kast ettiğim hakiki musiki, seni tek bir sesile heyecana getirir, tüy- lelerini ürpertir. Ye- gâne ve hafif bir dar- basile seni sarsar sanki kalbinin koparıldığını duyarsın. Musiki. en nazik hisleri, en çetin arzuları, insani temen- nileri yahut bizi dünyaya bağlayan her ifade eder; değil yalnız bir ifade, hayır! O yüzlerce, ve şeyi binlerce Bethowen'in diğer bir maşukası Gulyetta Kiçardi (1784—1786

Bu sayıdan diğer sayfalar: