27 Ağustos 1931 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 7

27 Ağustos 1931 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

pe No.1828 —143 kere, size bile bukadar eüçlükle yazılarımızı okutursak başkalarını ne söylemeğe hakkımız kalır? Üstüstüne aylardır uslu akıllı, mantığı ve duygusu yerinde şiirler yazdım, edebiyatta hak dinden, doğru yoldan ayrılmadım, kafiye- lerimi, vezinlerimi ölçerek, biçerek kullandım, ilâç için iki dost satırı ile hatırımı soran olmas dı. Fakat vaktaki bilerek ve inat için geçen hafta fariki dalâlete saptımı, derhal pat... sizin istihya satırınız etiseme yapıştı, Vakıa buda #alir diyeceksinizr. Sâtir ama, lügattaki manası ayrı... öteki sayfaya serilir, bu ise keser. İşte aradaki fark! Demek oluyor ki edebiyat meydanında hüne- rimizi göstermek için bundan sonra tepetaklak yürümekten başka çüremiz kalmamıştır. Ya sü- küta eyvallah diyip içimizi çeke çeke buna kak lanacağız, vahut böyle hiç olmassa bir Hikmet Feridun dostumuzun it&bını olsun işitmek için mecimma sayfalarına kuyruklu yıldızlarla çevrili Dada şiirleri dizeceğiz. Bu felâketin ikisi orta- sı varsa ve eğer bunu siz keşfedebildinizse, ne olur, Allah aşkına, banada öğretin! Bari bün- dan sonra bir de o yolu deniyelim. Aksi tak- ditde istikbalde ortaya dalın ne'alameot şiir ör- nekleri atacağımızı ancak Cenabıhak bilir. Artık bakalım; Marinetti tarzında noktasız, virgülsüz, fakat müsavi, zait,tarlı ve darp işaretli kübik şiirler mi olür, yoksa Ilia Selvinski'vari konstrüktivizm nümnneleri mi, veya yine daha açıkça ve daha kaçıkcı Dada oyuncakları mı? Hele Dada... Bu ekolün bu kömik ismini Paris'te Tristan 'Tzara, 1916 senesi şubatının seki- zinci günü akşaminın saat altısında bulmuş! Gel isterseniz, Feridun kardeş, biz de şöyle sekiz on ahbap bir akşam toplanalım, yine böy- le edebiyat münekkitlerinin #aati saatine kayde- decekleri büsbütün yeni, büsbütün aykırı bir edebi ekol keşfedelim, Bari Avrupa'da olsun meşhur oluruz. Edebiyatımızda bu suretle - Ka- tölerden şikâyet eden çarliston kafalı ve Grenk üzümü gibi ekşi sözlü vatandaşların iddinsı hi- lâfına - beynelmilel şölretlere sahip olur. Dada hakkında 1918 de intişar eden üçüncü bir beyannamede şu nokta ilân ediliypr: e müsavalı, evet ile hayırın ayni yeti... Gel istersen, aziz arkadaş, biz de kıymetsiz- liklerin her sahada gördüğümüz müsavatinı ve doğru ile iğrinin ayniyetini ispat edelim! Parisli şairlerin bu üçüncü Dâda manifes- tinden bari şu satırları da nakledeyim : < Şimdiye hadar wlünganç cins tarafından, rahatça anlaşmalardan ve terbiye taâmüllerinden uzaklaştırılmış olan bütün vasıtaları öğrenmek; SERVETİFÜNUN “cidden maharet göstermişsiniz! Ey, düşünün bir im 195 Düda; mantığın ilgası, hilkatleki âcizlerin dans Dada; bütüm silsilesi meratibin ve içlimai mua delenin bizim uşaklarımız tarafından liymetler olarak tesisi: Dada; herşey, bütün şeyler, hisler ve züulmetler, hattimiistekimlerin dezahürleri ve vâzik sademesi, milcadele içindir ; Dada; hatıra nan Ulgaaı; Dadas peygamberlerin ilgası; Dada; istikbalin ilgosu: Dada; âniyetlen vicude gelen her tlâha mirakaşasız kabiyetle iman ;. Dada, Görüyorsunuz ya,Hikinet Feridun Bey! Dada neleri ilga etmiyor ki... Halbuki göçen hafta ben, murabbahı, müsellesli ve yıldığlı, küreli şiir savfamla yalnız zevkiselimi! ilga «tim! bu nun da günnhi bu bid'ati ilk defa icat edenlerin boynuna! Bu açık mektubumüu bitirmeden, aziz ve Zarif münekkidin, sizin benim şiirim hakkındaki yazınızın da Dada usulüne ve prensibine tama- men uygun olduğunu müsaadenizle haber vere vim. Siz de, bazan, taamül çerçevesi haricine çıkarken, bütün incelik ve zarafetinize rağmen, Dada'ya kurban gidiyorsunuz. Misali de, haşa huzurdan kaydile anlattiğiniz Parisli eşek hikâyesidir. Filhakika kuyruğunun ucuna taki- lan boya fırçasını tuvale çarpa çarpa o eşek her halde güzel bir tablo vücude getirmiş ki yine sizin naklettiğiniz üzere bunu ümmücihan beğenmiş, ressari meşhur ve zengin olmüş, hakiki San'atkâr ise ahırında böşboşuna anir- mış durmuş! Eh, olabilir... fıkra değil mi? ne olmaz ki... Maamafilh ben ( Tatıtadan Apaşlar )i kimseye beğendirmek için yazmadığım cihetle bu cihet- ten müsterihim. Beğendim diyen bir tek kişi çıkarsa hayret eder ve Nasrettin Hoca'nın camide eşeğini arıyan adam hikâyesini düşünerek müteellim olurum. Nitekim işte siz de befen- memişsiniz, Haklısınız, dostum, başka ne diyeyim. Zannederim artık anlaştık. Zaten anlaşma- mitmıza imkân da yoktu. Yalnız biraz müsama- halı davranmak ta münekkitlik şanıtıdandir,. unutmayın. Bunu da, elinizi vicdanınızın üzerine koyürak bir dakika için tastik etmelisiniz. Parisli eşeğin eserini insanlar “beğenmiş, bunu tebii görüyorsunuz da kaziyenin aksini sanki niçin kabul etmiyorsunuz? Bırakın canını, bazan da insamlarıneserini - varsa eğer - “ekilen beğensinler! Haydi artık Allaha ısmarladık, dostum!,.. Dilerim ki kaleminizden hep böyle kan dam herdem &#we bir ilham ile a bahar taraveti gelsin ve ancak . zek cümlemizle beraber Dada şerri masun bulundursun.. Amin!

Bu sayıdan diğer sayfalar: