25 Ağustos 1932 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 15

25 Ağustos 1932 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No*1880—195 SERVETİFÜNUN 207 KOM AMI Yazan: Şemsettin Cem — Teirika 6 — Yalnız bir bahar! O zaman bu ses ve bu şarkı daha yakından, kulağımın dibinden aksetmeğe başladı. Bunu Siret söyliyordu. Bütün vücudumu bir ürperme aldı, bana acip gelen Siretin şarkı söylemesi değil bu dakikada şarkı söylemeye hevesi olmaşı, * — Siret dedim, Şarkı söyleyen sen misinf — Benim, Fikret, o kadar çok daldın ki canım sıkıldı. Ve Siret şarkısına devam etti, Ben de beraber söylemeğe başladım. Gecenin sükütu içinde ikimizin sesi akisler yap- mağa başlamıştı. Evvela yavaş bir sesle başladığımız şarkıya yüksekten devam ettik. © Şarkı bitti. Sireti kollarından tuttum yatağa yatırdım, ben de kenarına iliştim. İçime garip bir neş'e gelmişti, yüzünü saçlarını öpüyor, ellerimle kollarını, göğsünü sıkıyordum. — Pek mi müteessirsin Siret, pek mi sıkılıyorsun! Mahzun, mahzun yüzüme baktı: — Soruyor musun, Fikret dedi. Burada tam bir hapisane hayatı yaşayorum. Darılma, sen benim ha- etımın yegâne neş'esiain, seninle her yerde beraber bulunmağa razıyım. Lâkin eskiden her gün başbaşa idik. Şimdi sabah gidiyorsun. Bu müddet zarfında ben pek yalnız kalıyorum. Ve Siret ağlamağa başladı. Hem ağlıyor, hem söyleyor, bütün kalbini döküyordu. Her cümlesinde beni kırmamak için çabaladığı halde bütün istira- bına sebep olduğumu saklayamayordu. Ağzını kapattım. Yeter, sus Siret diye bağırdım. Bir çok hisler, haklı ve ya haksız olduğum, onu müteellim etmek ve ya bunu beni çok sevmedim hamletmek gibi hotbin ve diğer gâm hisler içimde kaynaşmaya, başladı. Fakat bir tanesi hepsini sustu- ruyor, hepsini bastırıyor, büyük bir şiddetle benliği- mi şarsıyordu. Bu ses bana haksızsın diye bağırıyordu. Ve o akşam yeni bir program çizdik. Hiç bir baloyu, hiç bir eğlenceyi kaçırmayacaktık. Fırsat buldukça gezecektik. Bu karar beni de memnun etti, Belki hayatın mânasız eğlenceleri beni de oyalar içimdeki bu usanel bu bezginliği izâle eder diyordum. VEL “İlk işimiz Nigârla kocasını evimize davet etmek oldu. Bir cums günü geldiler boynumuza atıldılar, yanaklarımızdan öptüler: a — Nerelerdesiniz, sizi gören ne olur diye bir sü- rü sitemkâr laflar, biri bırakıp biti konuşuyor. Nigâr büsbütün hoppa olmuş, şımarık, yüzsüz bir kadın. Kocası yani arkadaşım iyi bir çocuktu onu da bil- hassa halim ve sâkin olan tabiatı için severdim. Nigâr onu da baştan çıkarmış. O kibar ciddi, terbi: yeli çocuk, mini mini yüzsüz çocuklara dönmüş. Hele Nıgârn onun üzerindeki hâkimiyeti. Hayret. Nigâr kaşlarını çattığı zaman söylediği lafı yarım bırakıyor öksürüyor bir takım câli hareketleri bize çaktırmamak isteyordu, arkadaşım: — Fikret, dedi. Seni bir yalnız bulsam anlatacak o kadar çok şeyim var ki! Nigâr bu lafa hemen atıldı: — Ya benim Fikret bey! görsen, toplantılarda olsun, balolarda, çaylarda olsun sizin hakkınızda ne dedi kodular.. Bu cümle Siretin pek canını sıktı, maksadı Nigâra çatmak. Fakat her halde bu ilk görüşüşümüzü mü- nasip görmedi ve arkadaşıma hitâben: — Sizin Fikreti bu güne kadar görmedim deme- niz hayretimi mucip oldu. Halbuki Fikret her gün mektebe gidiyor. Evet ama Siret hanım, Fikreti bir mektepde görseniz, şaşarsınız. Fikret ârtık eskisi gibi değil. O şen bülbül gibi öten Fikret şimdi sessiz; münzevi bir çocuk oldu. bilmem evde nasıl Fakat ben geçen gün yanına sokularak: — Fikret seninle biraz konuşmak istiyorum de- miştim. Bana öyle fena bir tarzda «Şimdi vaktim yok, başka zaman..» diye cevap vermesin mi, derhal yanından uzaklaştım. Ben Fikretin en iyi arkadaşlarından birisi böyle bir muameleye maruz kaldıktan sonra başkalarının hatır sormaya cesaretleri ne gezer, mamefi bu Fik. ret için hiç de iyi bir vaziyet değil, Herkes bizim gibi olsa. Ne pis, ne fena dedi koduler yapıyorlar. Ve üç gün sonra arkadaşımla Beyoğlunda bir gazinoda oturuyorduk. O gün evdeki hikâyesine devam etmesini rica ettim. İyi ki hatırlattın diye başladı, esasen ben de geni ilk yalnız bulunca anlatıcaktım. Ve neler neler? Hakikaten ne çirkin iftiralar bit- tabi bunların mühim bir kısmı Siretin, dolayışile arkadaşımın akrabaları arasında dönen laflar. Mektepdekiler o kadar mühim değil, Yalnız be- nim gidişimden, tahsilimi ikmal edemeyeceğim kanaat getirenler, hatta değil bu sene sınıfı geçmek ve mezun olmak bir daha fakültenin semtine bile uğ- rayamayacağımı iddia edenler bile olinuş. — Devamı var —

Bu sayıdan diğer sayfalar: