6 Ekim 1932 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 15

6 Ekim 1932 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No. 1886—201 Bu kadın beni seviyor mıydı? Bu arzuya bu ih- tirasa, bu düşkünlüğe ne isim vermeli? Bu insanın kalbine kat'iyen hitap edemeyen, yak nız bir yığın alevle et ve damarlarını tutuşturan kadın ne demek istiyor Bu damı bir aşktır? Bu kadın benim Sireti, ve Siretin beni gibi mi seviyor? Fakat hayır! bence aşk bir kutsiyet ifade eder, O bir his âlemidir. Onun madde ve ihtiraala alâkesi yoktur. Sevgi: İlk kıvılcımını İlahların kalbinden alan bir kaynaktır. Bu sönmeyen ateşten her düşünen kafada ve her çalışan kalpte bir zerre var. Halbuki ihtiras ve arzular bu ateşi söndüren bir deniz, bu saf ve İlâhi duyguların kıymet ve güzel- liğini örtüleyen bir gecedir.. Hayır! Nigâr sevmeyor, Nigâr arzu ediyor.. sevdiği XV Yemekten &onra Nigârla yine bağçeye çıktık. Bilmem neden? Bu kadın yanımda olduğu zaman eşkisi kadar müfrit düşünmeyorum. Bu kadına kazşı olan nefret hislerimde hafif bir tebeddül oluyor. Onu o kadar hakir görmek istemeyorum. Ona bir az müsadekar davranmakta, içinden gelen, man- tık ve kadınlık gururuna rağmen önüne geçemediği bu çılgın arzunun elinde muvakkat bir zaman için esir olmakta beis görmeyorum. Bu her halde ona bir az da acıdığımdan olacak, Nigâr belki kendisi farketmeyor lâkin onun bu 26- bun ve zavallı halini bütün berraklığı ile görüyor ve acıyorum Yürüyortiz. . Otların, yaban güllerinin arasından kendimize yol açarak ilerleyoruz. Nigâr koluma bü- tün kuvvetile asılıyor, ara sıra başını omuzuma da yayor ve bazan o kadar çok sokuluyorki nefesinin sıcaklığını bütün yüzümde his ediyorum. Bu akşam da ay ne güzel, sik, sik yüzüne duva- ğı düşen bir gelin gibi, ince beyaz bulutların ara- sından kurtulmak için koşuyor.. koşuyor.. ve bir an geliyorki gökte küçük bir bulut bile görünmeyor.. O zaman ay yorulmuş gibi birden duruyor. Sa- nıyorum, nefes alıyor ve yeni bir koşuya hazırlanıyor. Yine böyle bir akşamdı. Çamlıca da belki aynı manzarada bir tepe.. Zâten gece olunca ayın insanı doyurmayan ışıgın da her taraf birbirine benzer, Evet, yine böyle bir bayırın ortasında idik, Siret bana o gün okuduğu bir romanı anlatıyordu. Birden ellerimden tutmuş ve: — Biliyor musun Siret demişti! Tıpkı böyle mehtaplı bir gecede romandaki gencin sevgilisi ölü- yor.. ve sabaha kadar aya bakarak ölüsüne ağlayan genç, artık mehtaplı gecelerde evinden dışarı çıka- maz ve aya bakamaz oluyor.. Acaba biz de bir gün, böyle aya bakınca bir şeyler hatırlaya bilecek miyiz 1... SERVETİFÜNÜUN 303 Büyük Dil Kurultayı — 292 inci sayfadan mabaat — mühim bir nutuk söylemiştir. İkinci toplanışta tep- kilat ve takrirler ve temenniler encümenlerine aza seçilmiştir. Teşkilat encümenine (o Başmuharririmiz Ahmet İhsan Celal Sahir, Ali Canip, Seflet, Saadet Zihni İbrahim Necmi, Celal Ferit, Sait Asaf, Hamit, Hilmi Nusret Kemal, Ferit Zühtü, Zahide, Meliha muzaffer hanım ve beyler. Takrirler temenniler encümeninde Reşat Nuri, Hasan Âli, Reşeni, Ahmet Cevat Ragıp Hulusi, Rükneddin, İsmail Fethi, İhsan, Sadri Etem İsmail Sıddık, Baha; Mehmet Vahit. Hakkı Nezihi beyler seçilmislerdir. Doktor Saim Ali bey Türk dili ve Hint- Avrupa dillerinin münasebetlerine Ahmet Cevat bey Türk dili ve Sumerce arasındaki münasebete dair birer konferans vermislerdir. Ahmet Cevat beyden sonr& Sofyadan gelen profesör Agop Martoyan efendi bir konferans vermiş ve sözlerini şu suretle bitirmiştir. — 1200 sene evvel orhan nehri kenarında Fültekin tarafından izhar edilen arzu, 12 asırlık bir kayıtaızlıktan sonra Gazi Mustafa Kemal hazretleri- nin yaratıcı elile tahakkuk etmiş. olacak ve bütün dünya Gültekinin tarihi sözünü tekrar edecektir: Bengin 11- tuta olur tacisen Türk Budur. Yani « Ey türk milleti sen ebedi bir imperator luğu muhafaza edeceksin.» Bu toplantıda İstanbul'da bulunan Amerika or- duları Erkânı harbiye reisi ceneral Moe Arturde hazır bulunmuştur. Üçüncü toplantıdada müzakere ve konferanslar devam etmiştir. Kurultayın perşenbe gününe tesadüf eden dör- düncü içtimamdea Türk Dili tetkik cemiyeti namına Ragıp Hulusi, Samih Rifat ve Hasan Ali beyler bi- rer konferans vermişlerdir. Bunlardan başka Köse Raif paşa zade Mehmet Fuat, Apdullah Battal, Zo- kir Kadri beylerde kendi tezlerini izah edeceklerdi, Fakat vakit kalmadığından bunlar diğer toplantıya kalmıştır. Onun için bu ietime, pek dolgundur. Vaktim mü- saadesizliğinden geçen toplantıdan kalan konferans- lardan başka Ali Canip, Ahmet Cevat, Reşat Nuri ve İhsan beyler birer konferans vermişlerdir. Bu toplantıda Fuat Raif beyle Yusuf Ziya bey arasında münakaşalar olmuştur. Kurultayın müteakip cilşelerinde Abdülhak Ha» mit, Seyi, Hüseyin Cahit, va Halit Ziya beyler söz söylemişlerdir. m———— m m amm ga — Yoruldum.. azıcık oturalım Fikret! Oturduk. Ay koşmaya ve Nigâr konuşmaya baş- ladı, Kollarımı sıkarak, ellerimi öperek, saçlarımı okşayarak anlatıyor. Ben yalnız aya bakıyorum. — Çevir başını azıcık ta benim yüzüme bak, Ve zorla başımı döndürüyor. Boş mânasız nazar- larla Nigârın yüzüne bakıyorum. — Devamı var —

Bu sayıdan diğer sayfalar: