27 Ekim 1932 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 12

27 Ekim 1932 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

348 SERVETİFÜNUN No.1889—204: Yeni Fıransız edebiyatı Yazan Andr& Maurois Gizli Define | Türkçeye çeviren Bülent Nuri « Hayatın mânâsı nedir?» diye düşünüyordum. Haziran ayının bir pazar günüydü. Parlak bir güneş duvarları istiyordu. Açık pencerelerde gömleklerinin kolları sıvalı adamlar gazeteleri üstünde oyumuşlardı. Mektuplar arasında Amerikadan gelen ağır, kalın bir zarf vardı. İlk onu açmıştım. «Amerikalı anketçi, hayatın mânâsı nedir?» diye «yazmıştı. Heyetçinaslar bize insanların bütün hayatı- «nın bir yıldızın çizdiği hattın bir anı olduğunu Öğ- «rettiler. Tarihçiler bize her tarakkinin vesvese ol «dugunu, her yüktelmesinin inhitatla bittiğini ruhi- «yatçılar, irade ve çunrun tevarüs ve muhitin âciz «aletleri; hekimler atkın mevzii bir birikinti hâdisesi «olduğunu iğlim ettiler. Crmiyetlerimizin haydtı bir «beşeri köcek kayna;masınden, günün birinde orta- «den tilinecek olan geyyarı bir küiten ibarettir. Asla «suyanılmıyan tir uyku olan hezimet ve ölüm ma- «lüm değilse hiç bir çey malöm değildir... Zannet- «miyor musunuz ki modern ilim hize bu hâkikatları «göstererek ve gökleri vaktiyle dolduran ilâbi şahsi- «yetleri boşaltarak bizden insanların yaşamasına mü- «sade eden yegâne hulyaları almış götürmüştür. Şayet «zannetmiyorsanız, hayatın sizce mânâsını, kudrelini- «zin dereceleri neler olduğunu, fesellilerinizi, emel- «lerinizi nerede bulduduğunuzu, nihayet hangi gizli «define üstünde yaşadığınızı bize söyliyehilir misiniz.,» Sokaktan sıcak bir katran kokusu, motor homur- tuları yükseliyordu. Uzun saçlı bir kadın geçti. To- pallıyor ve sepetihde kiraz götürüyordu. Bir kasap çırağı üç tekerlekli arabasını kavrulan ve bomboş sokakta bir sağa, bir sola sürüyordu. Hayatın mânâ- sı nedir? diye düşündüm. Kudretimin derecesi nedir? diye düşündüm. Şu kasap, şu topal kadın, şu şoför hangi gizli define üstünde yaşayorlar? diye düşün- düm. Bir beygir kişnedi; bir polis esnedi. Bir fara- ziye tanavvur etmek hoşuma gitti. Li * & İnsanları aya nakletmiye muktedir havai mermi- nin inşa edildiğini farzedeceğim diye düşündüm. Bir âlim yalnız dünyanın cazibe mıntakasını geçmeğe değil, lâkin sukutu da mukabil istikamette atılan mermiler sayesinde sadmeyi zaif ve tehlikesiz bir şekle sokacak kadar tahfif etmeğe muvaffak olmuş- tur. Fransızlar tarafından meydana getirilmiş ilk mermi ayın etrafını dolaşmıştır, ufki mermiler döne- meçleri almasına meydan bırakınca; vahim tehlike- ler geçirmeksizin hareket noktasına varmıştır. Bunun üzerine ingiliz gönüllüleri bilhassa ayın üzerine ene- cek bir heyet teşkili için müracaat etmişlerdir. Bun- lar oksijen yapmak mermiyi geri döndürmek ve tek- rar dünyaya yollamak. için icap eden levazımatı alar rak dört mermide gitmişlerdir. Burada aya muvasalatı, oraların kagvetini, oksl— jen imalâthanesinin meydana getirilmesini, bir ay umumi valiliğinin resmi teşekkülünü tasvir etmek lâzımdır. Oksijenin ve terkibi bir gıdanın imeli, ü- zerinde ne hava ne de su buharı bulunan bir yıldız- da müşkül olacaktır. Lâkin hikâyeyi basıt cisimlerin terkiplerinin kabil olduğu bir devre koymakta biç mâni yoktur. Müteakıp fasıl, on sene sonra, müktemlekeyi mü— reffeh gösteriyor. Gençler evlenmişler, çocuklar doğ- muş, oksijen pazarı eyice tedarik edilmiş, hizmetçi- ler her sabah, havanoz kolda oraya gidiyorlar, Vel- hasıl ay yüzünde yuşanabilir, sevilebilir, servet ya- pılabilir, düşünülebilir, iztirap çekilebiler, lâkin mi- haniki membaları mahdut olan müstemleke avdet mermisini inşa edememiş, hatta dünya ile irtibata da girişememiştir. Buna rağmen bütün bu İngtilisler İngilterede imişler gibi hareket etmekte devam edi» yorlar. Vali: sör Çarla Solomon, ve leydi Solomon her akşam yemek yimek için giyiniyorlar. Kralın doğumu &enei devriyesinde sör Çarls hasmetpenah şerefine kadeh kaldırıyor ve kadın erkek bütün müs- temlikler, oksijen maskeleri altından : « The King» diye mirıldanıyorlar. Heyecanlı bir lavha. İkinci kısım. İki yüz sene geçmiştir. Ayı şimdi işgal eden arzilerin yedinci ne«lidit. Nufus çok fazla- laşmığtır. Oldukça mes'uttur, ay yüzünde doğmuş. olan bütün bu mahlüklar başka bir hayat tarzı dü- şünmekte güçlük çekiyorlar. Mekteplerde kendileri- ne, gözle görülmiyen bir kıralın tâbileri oldukları. pekâlâ öğretilmiştir. Fakat en iyi kafalar buna inan- mıyorlar. Buna rağmen britanya mukavelenameleri hayat tasarrufatını hâlâ tanzim ediyor ve kanunlar da Büyük Britanya ve Irlanda kralı, Hindistan im- peratoru, Ay hamisi namına istar ediliyorlar. Burada okuyucu Anglo-aylılar arasında bir put- kıran mezhebinin intişarına şahit oluyor. Bir talehe- ve siyasi zümresi arzi efsanelerin idamesi aleyhinde: bir hareket teşkil ediyorlar. Kim, bu kendilerini namına iğare ettikleri kralı bir defa olsun görmüştür. Köhnemiş Anglo-arzi esasatın ve serbestçe yaşamanın vakti gelmemiştir? Genç nesil muvacehesinde büyük muvaffakıyet kazanan bu nazariyeler, muhafazakâr fırkayı tahrik ediyor. « Muhafazakârler, dikkat edi- niz, dizorlar, şayet dünya seyyaresini kralımızdan ve: bize ananelerimizi veren efsanevi Inglizlerden boş addederseniz ey hayatını hayli güçleştirmiş olacaksı- nız. Ondan sonra bu hayatın sizce mânâsı ne olacak? kudretinizin dereceleri neler olecşk? Hangi gizli! defineler üstünde yaşayacaksınız ? »

Bu sayıdan diğer sayfalar: