25 Mayıs 1933 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 14

25 Mayıs 1933 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SERVETİKÜNUN No.1919—234 | Yazan ; Roland Dorgeles | Y O e D A ik | verim eden : Ahmet İhsan | Jak titredi: — Telgraf mı * Acaba kimden? Fakat derhal bu telgrafın arkadaşı Jilber'den ola- cağını hissetmişti. Matmazel Nikolay'a sadece, selânı verip e koştu. Biz bepimiz barda idik. Garo gü” lerek dedi ki: — İşte size de bizim gibi telgraf gelmeğe başla- dı. Belki size borsa havadisi veriyorlar. Jak cevap vermedi. Direktorun uzattığı telgrafı aldı. Birkaç adım uzaklaştı. Taflan gaksılarının arka- sında kalan arkadaşlar Jakı göremiyorlardı; ben ol- duğum yerden delikanlıyı pekâlâ tetkik edebiliyor- dum. O raşeli ellerle telgrafı açtı ve içine telâşlı bir göz gezdirdi ve sarardı. Ani bir surette bütün kanı kalbine hücum ederek yürü sapsarı olmuştu. Bana bak- madan başını kaldırdı, telgrafı elinde büktü, cebine sonradan öğrendim, bu telgrafnamede jel mz şu kelimeler vardı; «Dikkat et!» 8 Hindistan yolunda Vapur yalpa vuruyor. Kamarasında uzanmış olan Jak yuvarlak penceresinden vapurun yalpasile kâh gökyüzünü, kâh denizi görüyordu, Vapurun penceresi gökyüzüne doğru kalkınca iri vapur birkaç saniye o vaziyette duruyor, sonra tekrar inmeğe başlıyor; gö- ge bakan kamaranın gözü gökten denize doğru ini- yor, ozaman Jak sade köpüklü deniz görüyor. Vapur tekrar doğrulunca kamaranın gözü ağlamış gibi deniz suyile ıslanıyor. Bir defasında sağ göz ıslanıyor; bir defasında 801 yaşarıyor ve böylece şiddetli ve hara- retli nöbet çeken bir hastanın yatağı içinde kıvran- ması gibi vapur deniz üzerinde muttasıl vaziyet de- giştiriyordu. Şim un mlm yastığa yaslanmış olan Jak kendi kendin — Vapur da İriş gibi! Dedi. Vakıa Jak o gi İni uyuyamamıştı, Vâpu- run Cibotiden b emirleri iie e başladı : vermek ve mâh- yok ! Jilber ba- iy ediyor. Hele Jak sabaha kadar hep b nerek, ihtimal» ler arıyarak uğraştı; fikrini ralli amadı, ter için- de olan vücudu da huzur görmedi. Arasıra uykuya dalıyor, yorgun düşüyor, fakat çok geçmeden elek- trik cereyanına uğramış gibi gözleri açılıyor, yüreği hızlı hızlı atıyor ve olanca metavetini toplayıp: — Bir karar vermeliyim! Diyor. Böyle diyor ama meçhul tehlike karşısında ken- dini şaşkın buluyor ve kalbinin derinlerinden gelen bir ses ona: «Geç kaldın!» sözünü tekrarlıyordu. üşünüyor, anlıyamıyor. Faciayı müteakip arkadaşı Jilberle verilen kararda vapur yolda iken Jilber ona hsberler verecekti. Eğer facıanın Jak'a taalluku mey- dana çıkarsa: <iş olmadı» diye bir telgraf gelecekti. Jak'ın sile ismi «Larji di Novil»dir. Tiyatro idare- sine ve Hindiçini'ye giden vapur idaresine ismini yal nız Larji olarak yazdırdığı için «Jak di Novil» ismin- de bir adam aranırken tabii birdenbire Jak di Novii isminde bir de Larji kelimesinin mevcut olduğunu anlıyamıyacaklardı ve bu isim terkiplerini buluner ya kadar tabii birkaç gün geçecekti. <İş olmadı» telgrafını aldıktan sonra vapurun uğmyacağı ilk iş- keleye çıkıp ortadan kaybolmak kolaydı...» Eğer ümit olunduğu üzere facianın içjüzü anlaşılamayıp Jak'ı aramıyacak olurlarsa Jilber «mukavele imzalandi» di- ye telgraf verecekti ve ozaman korkacak birşey kal- madığını anlıyacaktı. Maceranın iyi kötü cihetleri düşünülüp iki türlü telgraf hazırlaudığı halde niçin «dikkat et !» telgrafı geliyor? Paris'te neler oluyor? Hem Jilber telgrah telsizle vapura vermiyor; vapurdakiler birşey şüphe etmesinler diye düşünmüş olacak ki Ciboti'deki va- pur acenteğini tavassut ediyor... İyi ama Fransa'dan binlerce mil uzakta ve Bahrimuhit ortalarında olan bir adama «dikkat et» ihtarı gelmekle o adam ne ted- bir yapabilir 1... İşte bu meşkük düşünceler Jak'ı asıl tehlikeden ziyade bizar ediyorda. Yoksa iş zan- nolundağundan daha ziyade vehamet mi aldıf... Jak'ın faciayı müteakip ortadan kayboluşunun farkına varıp derhal meselenin hakikatini keşfettiler mif... O za- man ter içinde dönerek ve yatağın çarşaflarına yapı- facia gecesi gözünün önüne geliyor, amcasının köğküne muvasalat ettiğini, kapıyı çaldığını ve am- casının bizzat gelip kapıyı açtığı saniyeyi görüyor... Ve düşünüyor... Hayır, bu cihetten hiç korkusu yok- ta. Jak'ın köşke geldiğini hiç kimse ne görmüş ve ne de kendisini tanım Jak hep bu ein, beyni ba ihtimailerin dolapları içinde idi. Her ihtimali birer birer alıyor, onu en inçe teferruatına kadar tahlil ediyor ve gon- Ta diğerine geçiyor. Fakat bir türtü meçhul çe ve meşkük noktaları anlıyamıyordu. Ozaman arkası da yük altında ezilen bir adamın yükü inin mola taşıma indirmesi gibi yatağından fırlıyor ve göyle diyordu: — Ne imz Vapur Kolombia'ya uğrayınca karıya çıkar ve kaçarım... Karada üre gene şaşırıyordu... Peki ama sevgi- lisi ue olacak 9. Kaçmak kararını verip Hindistan'da yahut Seylan adasında dolaşmak ihtimallerini göze aldığı dakikada Manon'un karşısına dikilmesi bütün taaavvurları yı- kıyordu. Sevgilisini beraber alıp böyle tehlikeli ma ceraya sürükliyebilir mi

Bu sayıdan diğer sayfalar: