2 Temmuz 1936 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 19

2 Temmuz 1936 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No. 2080-3953 «Şüpheli ecnebiler... Ve sayıfanın biraz daha aşağısında da, Nikolay Melikovun katili yakalanmak üzeredir.» Cümlelerinin yazılı oldu- gunu görüyordu. IV Mur, çok iyi biliyordu ki, vazifesi, derhal polis komiserliğine gitmek ve kefaletile, tazyik altında bulunan bir masümu tehditten kurtar- maktı. Ortada zaruri bir iş vardı: o da, dostu Halef Beye yardım etmekti. Bununla beraber, polis komiserliğine gitmedi ve hattâ vicdanının emirlerine itaat için Nadejda Sergievnanın evi- ne de uğramadı. Yeni biremre kadar. Değişen bu vaziyetten bir şey anlamıyan Ksaviyeye de bir şey söylemedi. Kendi kendine: «Bu işte Nadejdanın bana hiç bir faydası dokunmaz; ne kin ve ne de aşk onu itirafta mecbur eder. Şu halde hakikat daima gizli kalacak !.» diyordu. Kendisile âdeta kavga ediyordu ve mütema- diyen söyleniyordu. Korkunç haberin doğrulu- gunu ona kim temin edebilirdi? Ortada mevcut olan bir izin hakikâten büyük bir faciaya gitti- ne emin olmadan evvel polisi haberdar etmek lâzım mıydı? Mamafih, Bağdatlı adamlardan da malümat almak mümkündü. Mezopotamya mürahhas heyeti artık Paviyon dü Lakta bulunmuyordu. Sulh konferansı ise, memleketinin ve kendisinin mukadderatı üze- rindeki kararlarını verdikten sonra dağılmıştı. Şeyh Abdülkadir, daima hissiz olarak biri- biri ardına boyuna kahve içiyor; gözlerile ciga- rasının dumanlarını takip ediyor ve ziyaretçi» lerinin daha ziyade seyrekleştiğini ve diğer mü- rahhas heyetlerinin de biribirini müteakip mem- leketlerine döndüklerini henüz farkedebiliyordu. Eğer diplomatlar, onun mülâyemet ve sükünetini bozmamış olsalardı, o hiç bir münakaşaya ka- rışmıyacak ve günlük çalışma neticesinde veri- len kararlarla da okadar alâkadar olmıyacaktı. O, şimdi, yüksek bir kuvvet karşısında derhal çekilmeğe mecbur kalıyordu: Kış!.. Paviyon, soğuk ve rutubete karşı müsait bir melce olamamıştı. Şeyh, bir gün, bardaklardan boşanırcasına yağmur yağdığını görünce, daha fazla tahammül gösteremiyerek, Vagram cadde- sindeki küçük bir otele sığınmış; orada günle- ri çok kederli geçmeğe, ebedi boruuzuna sarı- larak sicak kahvelerle sinemalar arasında mekik dokumağa ve odunla yanan bir ateşin karşısına geçerek tir tir titremeğe başlamıştı. Mur, daracık odaya girişinde onu bu vazi- yette bulunca, uzun zamandanberi gelmediğinden UYANIŞ . 0. ! İlkbahar, Rüzgâr V. s. değil... Ben, sadece Ve şu karanfil | Ne, kim, nasl, nerede? Öğrenmeden tek kimse, Havada bir zaviye Çizip birden uzansam Tarh arasına | Ve yerleşip yok olsam,.. Gözden yok olsam! Dinlensem, dinlensem ! Uyusam, uyusam | Sonra bir gün,.. İşlerken Temmuz güneşi iliklerime Kımıldansam., Gelsem kendime | O zaman.. Kapak olunca tarh,.. bu varlığıma?. Bir solukta canlansam Şu karanfilin Koku çarpan kızıllığında | Mehmed Selim v, g dolayı mahcup olmuştu. Mamafih, hakikatte, hiçbir boş vakti de yoktu. Demek ki, okadar öteşin bir arzu ile istediği tam bir hürriyete ka- vüşmak hiçbir zaman mümkün olamıyacaktı. Yatyanadan ayrıldığındanberi gene eski eserle- rine, yalnızlığına düşmüştü. Hayatı bir karma” karışıklık içinde geçiyordu. Etrafında gördüğü bütün kimseler nefes almadan ve istirahat et- meden âv peşine düşmüşlerdi. Herkesde bir ça- lışma yarışı, bir zevk yarışı vardı. İki adam karşılaşınca biribirlerine el uzetmağa vakit kal- madan geçilmesi, ulaşılması mümkün olmıyan. bir mesafe ile biribirlerinden ayrılıyorlardı. — Bitmedi —

Bu sayıdan diğer sayfalar: