23 Temmuz 1936 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 13

23 Temmuz 1936 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

140 SERVETİFÜNUN ağlıyor ve camımı ıslatıyordu; onu her şeye tercih et- meğe çalışıyordum.) LE Nathanağl, sana şehirlerden bahsedeceğim. İzmiri gördüm; uyuyan güzel bir kız gibiydi; Na- poli, yıkanan şehvetli bir kadın gibiydi; Zaghouan, fecrin yaklaşmasile yanakları kızaran bir kabyle çoban çocuğu gibiydi. Cezayir, aşk yüzünden güneşte titri- yor ve akşamları aşk yüzünden kendinden geçiyordu. Şimalde, mehtapta uyuyan köyler gördüm; evlerin duvarları kâh sarı, kâh maviydi; evlerin ötesinde ova uzanıyordu; tarlalarda çesim değirmen taşları sürükle- niyordu; ıssız kırlara çıkışlar ve uyuyan köylere dö- nüşler vardı. Şehirler ve şehirler vardır, - Bazan insan, onları orada kimin kurduğunu bilemiyor. - Oh! Şark şehirleri ! Cenup şehirleri. Gece vakti çılgın kadınların gelip hayal kurdukları basık tavanlı şehirler, beyaz taraçalar. Eğlenceler; aşk bayramları; uzaktan, yamaçlar üzerinden görünen avizeler gecenin karanlığı içinde bir fosfor- lanış gibi görünüyorlardı. Şark şehirleri; alevlenen bayram; oradaki mukaddes denilen sokaklar kahvehanelerie doluydu. Bu yerlerde haşin bir musikinin raksettirdigi âlüfteler görülür. Be- yazlar giyinmiş araplar ve aşkı anlıyabilmeleri için bana pek küçük görünen oğlanlar orada dolaşırlardı. (Önlar arasında dudakları, ana kanadına sığınmış yav- ru kuşlardan daha sıcak olanları vardı.) Şimal şehirleri! İskeleler; fabrikalar; dumanı semayı kaplıyan şehirler; âbideler; müteharrik kuleler; aza- metli taklar; caddelerdeki geçit merasimi; yağmurdan sonra parıldıyan asfaltlı yollar; geniş caddelerde sara- rp solan kestin: ağaçları; sizi daimi surette bekliyen kadınlar; öyle mülâyim akşamlar vardı ki en hafif bir ley >» bayılıvereceğimi sanırdım. ? onbir — Kapanışlar; demir kepenklerin keskin zan beldeler; geceleri, Issız sokaklarda dolaşırken, fareler acele acele lâğamlara koşuşurlardı. Bodrum pen- cerelerinden yarı çıplak adamların ekmek yapmaları gö- rünürdü. a LR — Ey kahvehaneler! — Gecenin pek uzun bir vak- mn em mn e İzmit kâğıd fabrikasının ve vin yeni tekmillenen munzam binalarına bir görünüş No.2083—398 tine kadar çılgınlığımın sürdüğü yerler. En nihayet lâkırdı ve şaraplar uykuyu getiriyordu. Kahvehaneler ! Kibar halktan mâda kimsenin giremediği zengin ay- nalı ve resimli kahvehaneler olduğu gibi gülünç şarkılar söylenen ve kadınların, dansetmek için eteklerini pek yükseklere kaldırdıkları küçük kahvehaneler de vardı. İtalyada yaz geceleri açılanları vardı ki, gelip bu- ralarda limonlu güzel dondurmalar yeni Cezayirde, keyif verici maddeler iile, bir yer var- dış burada beni az kalsın öldüreceklerdi. Ertesi sene polis burasını, şüpheli kimseler geliyor, diye kapattı. Kahvehaneler |... Fas kahvehaneleri! — Bazan bu- ralarda hikâyeci bir şair uzun uzun hikâyeler anlatırdı. Nice defalar onu, anlamadan, dinlemeğe gelmiştim. sahra kenarında sakin ey Babülderbin küçük kahvesi, senin, gündüz sonlarile sükünet dolan toprak kulübeni kahvelerin hepsine tercih ediyorum. Gelir orada otu- rur ve yorgun güne istirahat getiren geceyi seyreder- dim. Yanımda hazin bir kaval sesi yükselirdi. Hafızın terennüm ettiği ey küçük Şiraz kahvesi seni düşünü- yorum. Sâkinin döktüğü şarap ve aşkların sarhoş ettiği Hafız, güllerin eriştiği taraçalırda sakit duruyor ve gre sâkinin yanında gecenin gündüz oluşunu iyor. Nathanağl, seninle m e seyretmedik.. Yaprakların hatlarını da daha görme Ağaç yaprakları; mahrecleri Mare yeğ mağara- lar; taharrük; eşkâlin telâtumu; parçalanmış cidarlar; üzerine çıkılan dalların elâstikiyeti; müdevverleşmiş. sallanmalar; höcreler ve safihalar. Dallar gayri mutazam bir tarzda sallanıyor; çünkü onların elâstikiyet kabiliyeti muhtelif olduğundan rüz- gâra mukavemet kudretleri de muhtelitir, Rüzgârın on- lara verdiği sadme dahi muhteliftir! v.s. — Başka bir mevzua geçelim... Hangisine? Burada terkip olmadığı için intihap dahi yoktur. Âmade bu- lunmak Nathanaği, âmade bulunmak. Ani bir dikkat ve bütün hislerin iştirakile bizzat kendi hayatının duy- gusunu (tarifi müşkil) haricin tekâsüf ettirilmiş hissinde aramalı (veya mütekabilen). — Anlıyorum; bu delikteyim; orada batıyor: YÜRÜYÜŞ İnkılâb Türkiyesinin Fikir Gazetesi Olacaktır ! | AĞUSTOSTA ÇIKIYOR!

Bu sayıdan diğer sayfalar: