23 Temmuz 1936 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 7

23 Temmuz 1936 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No, 2083—398 UYANIŞ 133 limi kaldırıp çenesini tuttum. Okşamak istedim galiba, Fa- kat sıcak ellerim boynuna doğ- ru sarktı. Öbür elim onun ya- nına gitti. «Hayril..» dedi. Hırıltılara söz denmezse son sö- zü bu oldu.. İki elimi, par- mak uçları birbirine deyercesi- ne siktim. Tek eliyle parmak- larımın düğümünü çözmek is- tedi. Fakat mukavemeti sevgi- limin saçını okşar gibiydi, o- kadar yorgun ve tatlı... Elimin bağı çözülünce tah- taların üstüne boylu boyunca düştü. Lâmba yanında patladı, kaldı. Başı yarıldı. Kapıyı ört- meden yavaşça uzaklaştım. Öldü- rülen sevgimin diyetini aldım. Üzak bir karakola gidip: — Arkadaşımı öldürdüm. 'Tes- lim oluyorum! dedim. Komiser dünü bir halde yem baktı. serdiği ia sonra cürüm $a- bit olmadığı için beni serbest bıraktılar. Daima yollarda yürüyorum, damların kenarından kızıl bir leke büyüyor, sabah oluyor, Vü- cudümden ayrılan hislerimin benliği tekrar bana döndü. Fır- tana dinmişti. Geceki yağmurdan yalnız su birikintileri kalmıştı ! Tevfik Ünsi Nesir: Mantonu bana ver, onu her zamanki yerine atayım.. Hem gel şöyle yakınıma 0- tursen.. Ellerin nekadar soğuk, üşüyor mu- sun?, Gözlerimiz için birşey şöylemiydlim... Onlar böyle karşı karşıyaken biz konuşmü- yalım, biç... Onların lisanı daha tatlıdır.. Tatlılık zaten anlatılmamakta değelmidir ?.. Gücendirmekten çok korkarım onları... udyırma gözlerini gözlerimden bu akşam, Böyle saatlayca bak, asırlarca bak.., Onlarla her yerde karşılaştım ben.. Ak. gamları şu sedire yaslandığım zaman seni karşımda görür gibi oluyordum . Bulundu- gum yer nekadar sessiz olursa hayâlim sa- na okadar, güzel şekil veriyor... Senin ne- kadar ruha yakıs olduğunu ve nekadar, gü- zel olduğunu bilmeyen, güzellik kelimesini boşuna barcamış olur. Portren öyle karşimde kaldıkça, kaç de- fa dudaklarım kımıldadı ve ona birşeyler söylemek ve anlatmak istedim,. Onun Için. dir ki, sonraları resınini indirdim; belki böylelikle günlerin sayisini unntacaktım : Günlerce bin teselli peşinde koştum; sonra- ları anladım ki teselli fani kederler içinmiş, Ondan sonra asıl teşelliyi böyle fani bir ö- mür için harçamadım artık.. En büyük te- sellim teselil bulmakta oldu.. Gittiğindenberi takvimin yapraklarını biç koparmadım. Onlar üstüste yığıldıkça gün- leri saymak daha kolay oluyordu. Üç gün odamda kaldım, kapıyı bir defa olsun aç- madım. Kokunu kaybederim diye.. Ellerim- le biçbir şeye dokunmadım; parmaklarım- Aydında Kuyucak istasyonunun ilerisindeki Kuyucak töneli, ge geçen” lerde yağan yağmurların tesirile dolmuştu. Tünel, temizlenmiş, açıl- mıştır. Şu resim, bu tünel yapılırken alınmıştır. DÖNÜŞ daki vahşi tatlılığı kaybederim diye.. ve dudaklarıma hiçbir şey götürmedim, yu kamadım.... Sen yoksun diye çiçekler açmasını, kuş- lar ötmesini unutmuşlardı.... Görüyoruunya sen herşeymişin.. Gülü- yorsun öyle mi?. Hakkın var!.. Çünki sen hiç, sensiz kalmadın!!.. Gündüzleri hiç sev- miyordum, çünki seni elimden alan onlar oldu sade.. ve sanki onlarin malıymışaı sen.. Odamızı nasıl bnldun?... Hele şu köşe” yi orasını nekadar eyi baktım, Orada senin mazin ve bütün bir halin saklı.. Boş kalmadı zaten orası,, Beklemek €n büyük azapmış. anladım !.. Ge birazda bahçeye çıkalım, biraz #ön- ra nerdeyse akşam olacak.. akşam.. O, s€- nin gözlerine benzemek Için koyulaşan, ak» şam... Artık gündüz yola çıkanlar tekrar dönecek ve dün bildik gidenler yarın yaban. cı dönecekler. Hayat hastalarla dolu bir hastahane zaten.. Birinin yerini biri dok duruyorl.. Günler seni beklediler açmadılar, skas- yalar, yaseminler uzamadılar... Değişmiyen ufalnmyan ne var ki?,, Herşeyin aslı haya» tın sonu değil midir?.. Dünya niçin dö- nüyor, güneş niçin süratini arttiriyor?.. Niçin beyazın zıddı var?.. Ohalde niçin di- rinin zıddıda olmasın... Ölüm!.. o da yaşayışm bir başka nevi. «Karon» (9) herkesten uavlum alacak, çün- kü herkes bir orada!.. Ne, 0?.. kapı mı varuluyor?.. Seni al. mağa gelmiş olmalılar.. Fakat nekadar ça- buk,. nemi çıkar?.. Dur., sana beyaz gül- lerden bir demet yapayım.. daha açmadılar ama; Açılanda, oldüğu gibi görünende, ne zevk varki,, Dur,. mantonu tutayım, Artık her akşam geleceksin değilmi?.. Neye su- suyorsnn?.. Susmayı yanlış benimsemişsin senl.. O senm hakkın değil,, Başkalarının şeylerinde ne buluyorsun? Yoksa seni senin kadar anlatamadığım içln mi susuyorsun?.. Bunu zaten yapamaz- dım.. Güzeli, güzel kadar kim anlattı ki; ben de seni anlatmış ve bu korkudan kur- tulmuş olayım... Bu dönüşünde bir sıtma nöbeti sezer gibi oluyorum ben., Ru dünür fal 4 4 Fekat bunlara şimdi ne İmei vari... Kızma bana... İşte bak, ben de susmasını bilmiyor mayuml... N. İlhan Berk İT) Ölülerin ruhları Karon'a Bir nav- lum verirlermiş — Yunan esatirinden.. —

Bu sayıdan diğer sayfalar: