23 Temmuz 1936 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 4

23 Temmuz 1936 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

130 BSERVETİFÜNUN Dil Tedkikleri : 1 Ri No. zü44—308 Yabancı Kelimeler Türkçede Nasıl Yazılmalıdır? BAŞLARKEN Yabancı kelime, başka dilden gelmiş ve gir- diği dile uyarak şeklini değiştirmeden kalmış kelimedir. Onun için, kökü yabancı olup da türkçeleşmiş bir kelimeyi yabancı sayamayız. Bunlar dilin malıdır, çünkü üzerlerinde dilin, yaptığı tesirlerle, sahipliği vardır. Yalnız, dilin boyunduruğuna hiç girmeden yabancı söylenişi ile duran birçok sözler de var- dır. İşte, yabancı kelime diye onlara denir. Bunlara İngilizler loan - word (ödünç kelime) adını verirler. Çünkü, hakikaten, dilin kendi malı değil, başka dilden öğreti olan aldığı ke- limelerdir. Kökü yabancı olup da türkçeleşmiş kelime- lerin örneklerini dilimize eskiden geçmiş ve yerleşmiş kelimelerde bulabiliriz. Ceket bun- lardan biridir. Fransızların jagwette'i Türk di- linde ceket olmuştur. Burada dilin tam tesiri görülür: Dilmizde İyi € vapmak temayülü; ahenk ka- idemizin sesli harfleri hep ince veya hep kalın yapması burada kendini göstermiştir. Onun için ceket, kökü yabancı olan bir 'Türk sözüdür. Türk imlâsı ile yazmak hakkımızdır. Fakat haut - parleur (0 parlör okunur) hiç bir zaman Türk sözü sayılamaz ve onun için Türk imlâsile yazılamaz. Çünkü onda, yabancı sözün bütün parçaları olduğu gibi duruyor, bu- na karşı, Türk dilinin hiç bir tesiri altında kalmamıştır. Biz bu kelimeyi, onun anlatmak istediği söz bizim dilimizde olmadığı için, ödünç olarak fransızcadan alıyoruz. Eğer dilimize faz- la düşkünsek, bu sözün parçalarını ayrı ayrı bizim dilde bularak onun karşılığını, ayrı bir kelime olarak, yapmağa çalışırız: Haut «yüksek» demektir, parleurde <konu- şan>: öyleyse, yüksek konuşan veya yüksek ses diyebiliriz. Netekim İngilizler bu anlamda loud. speaker, İtalyanlar da alio parlanto derler; bun- ların her ikisi de yüksek konuşan demektir. Yazan: Vahdet Gültekin Böyle kelimeleri bu şekilde kendi dilimize çevirmek ve öyle yerleşmesine çalışmak dile yapılacak en büyük iyiliktir. Milletlerarası bir technigue ıstılahıdır diye Aawi-parleur'ü kullan- mak yanlış olur, çünkü bu kelime her milletin kullandığı bir ıstılah değil, fransızca bir keli. medir. Onun için, eğer dilimizde karşılığını bulamazsak onu, ödünç kelime olarak fransızca imlâsi ile yazacağız. Lâtin harfletile yazan bü- tAn milletler de böyle yaparlar. Bir İngiliz ke- limesi olan foot-ball (futbol) her dilde /oot-ball olarak yazılır. Okuma zorluğu düşünülmez. Çünkü /foot-ball'ü İngiliz okuyuşu ile okumak mecburiyeti yoktur. Her millet bunu kendi al- İabesine göre okuyabilir. Milletlerarası denilen sözlere gelince, bu en ince ve en ehemmiyetli bir bahistir. Bütün mil- letlerin kullandıkları - ama hep aynı şekildedeğii, az çok değişik olarak kullandıkları - muayyen ilim ıstılahları vardır. Bunlar aynı kökten alınmış- lardır ve bu kökler, umumiyetle, eski Yunan veya Lâtin kelimelerinden gelir. Dilimizde fran- sız okuyuşu ile duran #oofologie, anihologie, 10. mantisme, cubisme gibi sözler her dilde - aynı değil - birbirine çok benzer. Kökler alıtımış, ama her dil onu kendi ses ve söyleyiş kaidelerine uygunlaştırarak kendine has bir şekle sokmuş- tir. Sociölogie (sosyoloji) ingilizcede 9y, italyan- cadaâ gia sonlarile biter, isme'li kelimeler de ingilizcede iem, italyancada i##ma şeklindedir. Dil, ancak bu kendine has şekillere sokarak bir sözu kendine mal edinir ve ancak ondan sonra- dır ki o kelimeye türkçedir veya fransızcadır di- yebiliriz. Onun için, bizde 40syoloji yazmak hatadır. Çânkü, eğer türkçe #osyoloji diye söy- İfyorsak bu fransızca okunuşudur. Onun için; kelime bir ödünç kelimedir: fransız yazılışile yazmalıyız. Yahut, onu üirkçelesirmeli, 'Türk ses, okuyuş ve ahenk kaidelerine uygunlaştıra- rak, bize has bir şekilde süylemeliyir. Bu da

Bu sayıdan diğer sayfalar: