30 Temmuz 1936 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 16

30 Temmuz 1936 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a s ue“ 160 SERVETİFÜNUN TESADİFLER — Başı 153 üncü sayıfada — UYANIŞ Yedi günde Ni dn İni a İla gazetesi Telefon : 2-1013 Abonesi: li ii Ton, > Tini 600 Hare Baretemize ilân verecekler, İstanbulda Kamal Salih, ör nda va Huli İlin Şirketine gitmelidir. No. 2084—399 z İman Uyanış Yabancı Me 36 Şvişre İrangıdır. ir sayısı her halde. Karşılaştığım gözlerinde bir tanıdık tebessümü buldum bu sefer. Eski bir ahbab gibi yanına yaklaşarak : — Nasıl, dedim, icradaki işinizi halledebil- diniz mi? Bu cümlem ona sormadığım şeyleri de an- latmasi için yetişmişti. İcradan geriye doğru giderek hemen bütün tercümei halini vapur ge- İinciye kadar anlatıverdi. Ve köprüde ayrılırken eski tanıdıklar olmuştuk biz, Fakat daha ilk buluşmamızda, anneni bize gönder de beni istesin diye, evlenmekten bah- setti, Güldüm ve cevab vermedim.. tabii birdaha da bufuşmadık. Macideyi çoktan unutmuştum. Uykusuz eğ- lence gecelerile dolu bir kıştan sonra baharın ilk müjdecilerile seviniyorduk. Bir gün kapıcı- lar genç bir kadının beni aradığını haber ver- diler. Aşağıya indim ve karşımda beklemediğim bir ziyaretçi olarak Macideyi buldum. Arkasında terziden yeni alındığı belli, fakat iri ve erkek vücuduna uymamış bej renk bir manto ve ya. kasında papatyalar vardı. Dişlerini gösteren gü- lüşüyle elini uzattı ve hiçbir kadında bulma- dığım serbest ve yüksek sesile : — Hain, dedi, sen beni aramazsın ama, bak, gene ben seni unutmadım, -Ve elinde tut- tuğu yaldızlı bir karton parçasını uzatarak ilâve etti-: Seni nişanıma beklerim! Bir halta sonra sırf bir nezaket eseri olsun diye nişanına gittim. Bir iskele gazinosunda o- lan ve daha ziyade imahalle kahvesini andıran bu nişandan ayrılırken tuhaf bir duygu başla- mıştı bende, Ve tenha gece tramvayından bak- tığım serin sonbaharın karanlığında hep onu görüyordum... Vücudünü örtmeden saran su ma- visi dekoltesi içinde iri ve beyaz dişlerini gös- tererek neden beni reddettin diyordu sanki. Kış gene gelmişti. Bir pazar Şehzadebaşı sinemalarımın birinde oturmuş Flim seyrediyor- dum. İki kısım arasında ışıklar yandığı zaman şaşırarak gene Macideyi gördüm. Yanında ihti- yar bir kadın vardı. Dişlerini göstererek güldü ve her vakitki pervasız sesiyle: — Yanımıza gelsene Orhan, dedi. Ve be- ni kayınvaldesine bilmem hangi akrabası diye tanıttı. Bütün İlimin devamınca ateş gibi yanan esmer avuçlarını ellerimde, dizlerini dizlerimde duydum. ,Ayrılırkem parmaklarımı kuvvetle s1- kan elleri avucuma kıvrılmış ufak bir kâğıt bı- raktı. Kağıtta yazdığı yerde ve günde buluştuk. İlk kar yağmıştı.. Hava dondurucu soğuk ve az insanlı sokaklar nefessizdi. Gidinciye kadar hep o konuştu. Betbaht olduğunu.. Kocasının sarhoşluğunu... Geçimsizliklerini ve hâlâ, eski- sinden daha fazla beni sevdiğini anlattı. Veo gün Macide ile ilk defa sarsan bir et ve sinir duy” gusu ile geviştik. Sobasız ve çıplak bir otel odasında yaşadı- gimiz bu sevgi didişmesinden sonra, çıktığımız sokak ılık bir bahardı. Bütün kış, sobasız otel odalarının çıplak ha- vasında, söndürmek istedikçe parlıyan bir ihti- rasın sarsıntılarile geçti. Bahar yeniden geldiği zaman Macide koca- sından ayrılıyordu. Yapmaması için okadar uğ- raştığım halde dinletemedim. Fakat tuhaf değil mi? Her şeyi ile benim olan ve benimiçin her şeyini çiğniyen bu kadında ben şimdi eski tadı bulamıyordum. Sanki, yağmurların çamurlu şi- rıltışında ve karların soğuk beyazlığında bütün bir kışımı dolduran bu dinmez sandığım sevgi, baharın yeşil sükünunda dinlenmek istiyordu. Gönlüm bezgindi, vücudüm yorulmuştu. Göz- lerimin artan gölgelerini ve yanaklarımın derin- leşen çukurlarını en yalansız dost olan aynalar haber veriyordu. Fakat Macide hâlâ aynidi, hattâ daha faz- İasile, Aralarını uzattığım buluşmalarımızda onu: daima daha ateşli, ve istekli buluyordum. Faket bu işi bitirmek lâzımdı. Bu fırsatı ummadığım bir tesadıf verdi bana. Bir gün yanında gördü- güm bir zabiti bahane ederek aramızda her şeyin bittiğini bildiren bir mektup yolladım. Kapıcı- larada tenbih etmiştim. Üstüste beni dairede arıyan Macide hiç bulamadı. 'Tesadüflerle doğarız, tesadiflerde acıyı ve gülmeği bularak yaşarız.. 'Tesadifler birbirimize yaklaştırır ve uzaklaştırır bizi. 'Tesudifler... Siz, hayatın anlıyamadığımız. sırları, hepimizle oynıyan korkunç kuvvetin gö- rünmez elleri misiniz yoksa?. Şehzadebaşı, 23-7-036 Bürhan Arpad AHMED İHSAN Basımevi Ltd.

Bu sayıdan diğer sayfalar: