6 Ağustos 1936 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 15

6 Ağustos 1936 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

172 SERVETİFÜNUN İspanyadaki İsyan Gittikçe Büyüyor! İspanyadaki isyan, gittikçe büyümekte ve hükümet kuvvetlerinin mevkii nazikleş- mektedir. Yandaki resimde Malaga şehrinin Umumi manzarasını görüyorsunuz. Bu şehir. deki çarpışmada 500 kişi ölmüş, 2000 kişi yaralanmıştır, Limanda ve sahilde 300 gemi batırılmıştır. Şimal kumandanı general Mola, cehup kumandanı general Frankoya «15 ağustosta Madridde biribirimizin elini sıka- cağız» diye telefon etmiştir. İsyancılar, Madrid üzerine büyük bir taarruz hazırl: yorlar. Madrid, muhasara edilmek üzeredir. ' ye ların hepsinin ismini biliyörutu, dedi; her birinin bir çok ismi, hepsinin de ayrı ayrı meziyetleri vardır. Onların sakin görünen akışları seridir, bu hâl onları yakıci yapmıştır. Endişeli ateşinlikleri, akışlarındaki şiddetin sebebi, şa'şalan da bunun neticesidir. Samimi bir irade onları iter ve sevkeder; nefis bir gayret onları MR ve bitirir. İşte bunun için onlar neşeli ve gü- zeldir Onlar birbirine kuvvet ve meziyet denilen er larla bağlıdırlar, öyle ki e sie Emel hepsine tabidir. Onların her birini çi Özle. rn her biri kendi nn dl Her bil işedi alâkadar olduğu için, tal hiç biri diğerinin yolunu de; in keridi yolunu değiştiremez; i>yolunu takip etmesi icap ettiği tarz- da seçer. mecbur olduğu her şeyi istemek mecburiyetindedir; Bize meş'um görünen oyol bir diğerinin - madem ki her biri tam bir iradeye sahip- tir, tercih ettiği yoldur. an bir aşk onlara reh- ye k eder; Onların intihap etmesi kanunlar vaz eder ki biz onlara tabiyiz; kendimizi onlardan asla kur- taramayız ,, GÖNDERİŞ Nathanaâl, simdi kitabımı at, Ondan eymi Beni terkei, terket bemi. Şimdi sen beni izac “a” tutuyor- sun; Sana hallen ziyade göslerdiğim aşk beni fazla meşgul ediyor. Birisini öğretiyor gibi görünmeklen artık yorgunum. Sana, benim aynım olmam istediğimi ne zaman, söyledim. Beni sevişim, bana benzemediğinden- dir. Öğrelmek!- Kendimden başka kimi öğreteyim? Nathanağl, bilmem, sana ğe mi? Kendimi son derece yetiştirdim okudum, daha da devam ediyorum. Kendimi, yapabileceğim bir işte, taktir etmesin bilirim, Nathanağl, kitabımı ai; o seni lalmin elmesin. Ha- e başka biri tarafından bulunabileceğini zanneime e her şeyden siyade bundan ulan. Yemeklerini ben aradi olsaydım onları yemek için muhakkak ki tş- üham olmazdı; yatağını ben >. mg olsaydım, uyu- mak için muhakak ki —. olmaz Kitabını ai; şunu bil ki onda “ ülen hdi, hayat önünde görülebilecek Aa binbir hdlin biri idir. Sen de köndininkini ara Başka birinin, senin kadar yapa- bileceği bir şeyi yapma. ed ——. — kadar 8öy- liyebileceği ve yazacağı şeyi te, yaz. Ken- dinde, senden başka hiç bir. Tm nim şeylere bağlan ve kondinden, sabır veya sabırsızlıkla varlıkların en eşsizini yarat. BİTTİ. Bir Akşamın Gözyaşları! — Başı 168 inci sayıfada — seymeğe başlamıştım. Eğer Hilminin söyledikleri doğ- ruyaa.. Heyhat! Ne kadar aldanmış Ben işe, o kızda ruhumun en yakın aşk ihtiras- larını keğfettiğime inanmıştım va ona, onun masü- miyetinden istifade ederek bütün düşüncelerimi aç- mıştım. O ise her akşam başka başka erkeklerle beraber. Demek ruhunda sevgi ve aşk için biç bir heyecan ve gurur yok. O, yalnız karaktersiz insanlara mahsus olan ba- si zevkler ardında koşuyor. Onu tam on sekiz aydanberi tanıyordum, Onu hiç bir zaman bir şüphe ile takip etmedim. Sevgimiden ve aşkımdan bir şey ifşa etmemiştim. Baş başa konuştuğumuz vekitler o, tanıdığım kızların hiç birine nasip olmıyan aşk için yüksek duygularını gözlerile bana önlatırdı. Sorduğum en manâlı sualler gayet nazik cevap- larile karşılanırdı. Onu bir akşam eve giderken görmüştüm. Hava çok güzeldi. Her yerde ilkbahar havasının rublari gicıklayan esintileri vardı. Böyle bir hava içinde onunla buluşmak tam fırsattı. Onu seviyordum ve ona katiyen bu vakte kadar bu hislerimi hissettir- memiştim. Beraber kırlara doğru gitmemizi rlca et- tim. Kabul etti, yeşil çimenlerin üzerine oturduk. Güneş tepelerin kızıl renkli eteklerinde çoktan toplamıştı, Arkamızda şehrin gürültüsü de işitilmez. olmuştu, o, bu süküt ve karanlık içinde korkuyordu. — Emel, dedim. Sen hiç sevdinmi! —- Hayır. — Neden? — Sevemiyorum. — Halbuki ben, 'senin bir sevgilin olduğunu duydum. — Yalandır. — Sevmek istemaz misin ? — Hiç istemez olur muyum. En büyük arzum

Bu sayıdan diğer sayfalar: