6 Ağustos 1936 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 16

6 Ağustos 1936 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No. 2085 —400 sevmektir. Herkes gibi ben de âşık olmak istiyorum, İakat bir türlü bu arzumu temin edemiyorum. — Şu halde sen gönül işlerinde daha çocuksun... — Ohh.. bunu söylemeyinirz. Görmüyor muguunz ben koskocaman bir kızım. Bu sâf sözleri beni ona kalben bağlıyordu. Bu sözünün pek çocukça olduğunu ona hişsettirmemek için, gülüşlerimi dudaklarımda gizledim. Evet o daha aşk çocuğu idi. Onun gönlünde hiç bir erkeğin hayali yoktu. Sevmek ve sevilmek isti- yordu. Susmuş, tırnaklarile oynuyordu. Onu kırmızı du- daklarından öpmek istedim. Nedense bilmem bu gö- bül arzusundan vazgeçtim, Gene onmuu bu susmuş vaziyetinden istifade ederek: — Emel.. seni sevdiğimi ve benimle evlenmeni sana söylersem bana kızarımısın ? diye bu düşünce- lerimi hiç bir mukaddimeye lüzum görmeden söyledim. Kalbimi sıkan ve beni her zaman düşündüren sevgimi ona böylece ifade etmem, hayretini mucip oldu ve sanki beni bu gönül işlerinden çok uzak görüyormuş gibi : — Sizden bu sözü asla beklemezdim, dedi. o O geceden sonra ona hiç tesadif edememiştim. Bir akşam işinden çıkmış gidiyordu. Yanına yak- laştım ve yavaş bir sesle: — Emel, diye seslendim. O ümit etmediği bu sesi duyunca hafif bir ; — Aht! ile.. siz mlydiniz, dedi. — Evet benim. Galiba o akşam bana darıldınız? — Hayır. — Şu halde bu akşam beraber gezemez miyiz — İmkân yok. — Siz istedikten sonra olur zannederim. — Evet, fakat randövüm var. Bu randövü kelimesi beni kıskandırmak için olsa gerek diye israr ettim. o . bekliyor. Onu bu randövüsünden ayırdım. Emeli bu akşam kendime daha yakın buluyordum. © Sanki onunla evlenmiştik. Her sözümü çekinmeden söylemek ve o yakıcı gözlerinin ruhumda ne büyük heyecanlar uyandırdığını, artık onsuz yaşıyamıyaca- Zımı anlatmak istiyordum. Günler geçtikce bütün UYANIŞ 173 — Emel.. Biliyorum, ki sevmiyorsun, Seni ken- dâimden daha iyi tanıyorum. Seni tanıdığım gündenberi yazmış olduğum ya- zılar hep senin hayalinle yaşanmıştır. Hele gözlerin... Evet.. gözlerin. Gözlerin kalbim» dekl sevgilerin ateğidir. : Soruyorum $: Bu gece gözletin neden b kadar | mağrur, neden o kadar yakıcı, keskin bakıyor'ar? Beni çıldırtmak, yakmak, öldürmek için mi 9 Eğer beni sevmedikten sonra Ise «oooh'» o kadar boş ki... Çünkü ben, sevgiyi, aşkı işte senin bu yakıcı gözlerinden aldım. Bu gözlerin aşkını taşımıyan gönül çoktan öl müştür. Bu vakte kadar ancak senin hayalinle yaşa- dım. Sana aşkımı itiraf ettikten sonra, beni sevmez, beni terk edersen, mağrur ruhumia sensiz geçen her günüm inan ki, asla yaşadığıma delâlet etmez. Ve bu geceki mağrur bakışların kime f.. Buna inanmıyan ruhum bak ne diyor: Gözlerin bana hiç de yabancı değil. Onlarda beni arıyor. Ona kalbimdeki aşkının, sevgisinin büyüklüğünü gözleri önüne sermek İstiyorum. Onu kollarımın ara- sına aldığım vakit, bir günahkâr gibi ağlıyordu. Bu gözyaşları beni de kalben ağlattı. — Emel, sus; ağlama,. Anlıyorum. Bu bir akşamın gözyaşları senin de sevmek istiyen kalbinden taşıyot. Sana ilk akşam aşkımdan bahsettiğim vakit beni adetâ hırpalamıştın. Güzel! O akşam benim gözlerim, ölen aşkın &- caklığını bak halâ taşımakta ve saglamakta. Onlarda da yanan, ağlayan, çırpınan emeller var. — Sonu 176ncı sayıftada — — Pazar günü Adaya gideceğiz, bir arkadaşımın kardeşi gidip gitmiyeceğim hakkında benden &öz © güzellikler onun gözlerinde toplanıyor ve ona herkes 5 aşkın perisi ismini veriyordu. o Onu bu randövüsünden ayırdım, Bebek bahçesi- © ne gittik. Sahildeki masaların bitine iliştik. Bu ak- şam gözlerinde beni kıskandıran renkler vardı. Müzik bir Arjantin tangosunu çalıyordu. Tango- nun kıvrak nameleri arasıuda dönen çıfıtlar gibi dönelim, dedim. O: — Hayır.. konuşalım, dedi. İspanyadaki isyancıların umumi karargâbı olan Sevilde radyo istasyonu isyan hareketinin muvaffakiyetle neti- celendiğini, biribirini takiben mühim zaferler elde edil- diğini, pek yakında bütün İapanyaya hâkim olmak mu“ hakkak olduğunu bildirmektedir. Üstteki resimde Sevil şehrinin umumi manzarasını görüyorsunuz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: