6 Ağustos 1936 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 8

6 Ağustos 1936 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

, 164 SERVETİFÜNUN Dü Tedhikleri : 3 me e No. 2085—400 Yabancı Kelimeler Türkçede Nasıl Yazılmalıdır? Esasen, yukarda da anlatıldığı gibi, yabancı bir kelimenin telâffuzunu tamamile yazmak im- kânsızdır. Chesterion'un o telâffuzunu çestiriin diye geçirdim. Fakat buda telâffuzun aynı de- ildir. Meselâ, peltek okunur; 4 sesi belli- belirsizdir; vurgu (accent toigue) ilk hecenin üzerindedir; ve bütün bunlar İngiliz diline has olan hususiyetlerdir. Onun için, türkçede gös- termenin imkânı yoktur. Bu yüzden, yapılacak en esaslı ve ilmi şey ismi asıl şeklile yazmak ve kendi dil bünyemize göre okumaktır. Bir başka misal: Faust kelimesini Lâtin alfabesi kullanan her millet Fawsi imlâsile yazar fakat Alman bunu fdvsl şeklinde okur, Fransız f0s£ okur. Bizim de fa-ust diye iki hecede okumamız lâzımdır. Çün- kü dilimizde iki harfin birleşerek bir ses teşkil etmesi (diftongue) yoktur. Misal olarak mahsus Fawst'ı aldım. Çünkü İstanbul Şehir Tiyatrosunda Faust temsil edi- Jirken - aktorların bu ismi zorla favst telâffuz e&meleri kulaklarımıza dokunmuştu. Aktorları- mız bilmiyorlardı ki bir Fransız aktoru hiçbir zaman kendi dil bünyesini zorliyacak kadar Al- man telâffuzunu taklide kalkmaz ve biz de Faust kelimesini Alman şivesile söylemeğe hiçbir su- retle mecbur değiliz. Atatörk, Ankara istasyonunda Başbakan İnönü ile konuşurken Yazan: Vahdet Gültekin Şüphesiz, bir kelimeyi asıl telâffuzile bilmek daha iyidir. Fakat bunun için dil bünyemizi zorlamak icap etmez. TTelâffuzu dilimize uyan- ları, yine asıl imlâlarile yazarak asıl telâffuz- larile söyliyebiliriz. Meselâ, İngiliz nazırların- dan Sir John Simon'ın ismini, pekâlâ, sir con sayman şeklinde okuyabiliriz. Asıl telâffuzu di- limize mükemmelen uyuyor. Fakat, İngiliz ha- riciye nazırı EHden'in adını fân şeklinde okuya- cağız diye dilimizi zorlamamalıyız. Çünkü bu telâffuz dilimize uygun değildir. Yabancı kelimelerin nasıl okunacaklarını da bilmeğe mecbur değilizdir. Fakat bunu yalan yanlış okuyup türkçe yazmakda gülünçtür. Ga- zetelerimiz bu gülünçlüğe defalarca düşmüşlerdir ve düşüyorlar da: Her kelime fransızca imiş gibi okunuyor - çünkü fransizca bilenlerimiz çoktur - ve o şe- kilde yazılıyor. İngiliz kralı George (coro)un ismi hemen daima Jorj yazılır. George kelime- sinin ingilizce de ©60rc okunduğunu bilmiyebi- liriz. Bu, bir hata değildir. Fakat her kelimeyi fransızca sanmak elle tutulur bir hatadır. İspan- yolların g ve j harflerini A okuduklarını bilmi- ye mecbur değiliz. Fakat, son günlerde gazete- mizde bazılarının yaptığı gibi, İspanyol başve- kili Giral'ın adını (Kiral okunur) Jiral şeklinde yazmak hatadır. Fakat, yine her kelimeyi İfransızcaymış gi- bi okumak bazan da iyi netice veriyor: İspan- yolcada jnin R okunduğunu bilselerdi bazı sivri akıllılarımız, bu bilgilerini göstermek için, he- men Don Juan ismini Don Hwan şeklinde ya. zarlardı. Bereket versin, birçok gülünçlüklere düşüren bir sebep burada, bilâkis, bizi başka bir gülünçlüğe düşmekten kurtarmış... Yanlış okunup türkçe yazılan yabancı has isimlerin misalini istediğimiz kadar uzatabiliriz. Çünkü her ismin kendi dilinde nasıl okundu- gunu bilmek için ismi o dili konuşanların a&- zından işitmek lâzımdır.. Bu da her isim için imkânı olmıyan bir şeydir. Yabancı has isimlerin imlâları cins isimle- rinden daha fazla eski kök ve eklerini muhafa- za eder. Çünkü, soyadları, eşsizliklerini müm- kün olduğu kadar muhafaza etmek için, daima

Bu sayıdan diğer sayfalar: