26 Kasım 1936 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 9

26 Kasım 1936 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

, Ne. 2101—416 Maibuaffan Akisler: ——— ——— — Burhan Helge'nin Bir Makalesi ULUS gazetesi muharrirlerinden Burhan Belgenin 11 Bonleşrin 936 tarihli ULUB'ta « Madrid Önünde » başlıklı bir si si çıkı. Son Ispanya hâdiselerini en doğru ve en güzel bir şekilde ifade eden bu yazının bast kısımlarını aşağıya alıyoruz: «...Asilerin emrinde ilk gündenberi, &âsi İspanyol sömürge kıtalarını, muntazam memleket ordusunun en mühim parçasını, yabancı ei ve falan- jistleri yani faşist kıtalarını görüyo Hükümet tarafında işe, ordunun Köni sadık kalan ehemmiyetsiz bir parçası ile milisyenler yani amele ve baik kıtaları bulunmaktadır. Demek oluyor ki, ilk günündenberi daha, âsi ge- rerallerin talim görmüş kıtalarına karşı hükümetin çıkarabildiği kuvvetler, bir başıbozuk kalabalığından ibarettir. var ki, âsi generaller tarafındaki kuvvetlerin yalnız askerlik bakımından telim ve terbiye görmüş olmalarına karşılık, hükümet tarafında dövüşen in- sanlar, fikir ve mefküre bakımından talim ve terbiye görmüşlerdir. İspanya hâdiseleri, bu itibarla, bize, kendi tarihi- mizin iki büyük bâdisesini hatırlatıyor. Bunlardan birisi 31 mart vakasıdır. 31 mert, İstanbuldaki kıta- ların irticâ tarafını tutmalarını ifade eder, Eğero sıralarda, Selânikteki 3üncü yani «Hareket» ordusu olmasaydı, İstanbul üzerine halk kuvvetleri yürüye- cekti İkinci hâdise, istiklâl savaşımızdır, Bu savaşa baş» ladığımız günlerde, ilerliyen yerli ve yabancı orduları ancak şetelerimizle durdurmıya çalışıyorduk. Faket bizim bu en büyük savaşımızı idare eden çşetlerimiz aynı zamanda en büyük kumandanlarımız olduğun- dan ordulara karşı ancak bir millet ve halk ordusu ile karşı konabileceğini anlamakta gecikmiyerek bu orduyu yarattılar ve bu ordunun yardımiyle, bildiği- —.—. a Sİ TP Tİ UYANIŞ | 7 Eski Tarzda; Geçen Günlere İçtikçe o son damlayı firkat kadehinden eçtim o kızıl örten bu denizden Aşkın dudağından emiyorken o ne günmüş Birden süzülen gözlürinin şulesi sönmüş Gördüm o alev gözlerinin renkleri uçmuş Üstünde bütün güllerinin aşkı tutuşmuş Çektimdi elinden tutarak göğsüme birden Bilmem niye kaçtındı o gün ağlıyarak sen Askınla: bütün gölgeli yollar yanıyordu Aleşamla o aşk hissleri hicran tanıyordu İçimi geçen son günü bir lâhzada senden Herkes niye kıskandı o gün hep seni benden! Nihad Said Gençlerin Yazıları: Gurbet Sorma nedir kederin, gittiğin yer neresi. Dağınık harmanların neden kağnısı kırık ? Ufukları darlatan bu unulmaz hıçkırık, Kalbimdeki çağlıyan hangi aşkın deresi?. Yol uzun, elem sonsuz, düşüncem başka başka. Bu ince ırmakların anlıyan yok dilinden.. Henüz gönlüm hür iken, bir sihirbaz elinden Bir bakraç şarab içtim, böyle tutuldum aşka. Gün oldu kederinden, gün oldu sevincinden bir Az mı ruhundan aldım, zevki aşkın içinden ? Hamid Salih Asyalı miz büyük ve eşsiz zafer destanıuı yazdılar (*), İsjınğuda, « Madrid hükümeti » dediğimiz hükü- metin ispanyol halkını temsil ettiğine şüphe yoktur. Karşısında katolik kilisesini, yabancı sermaye Hiwfılü- atlerini, büyük toprak derebeylerini, ispanyol üsilza- delerini ve prenelerini ve, Don Cerloş'a kadar #İnjrii de Katolik Ferdinand'a ve Engizisyon devrine kadar uzanan karanlık bir irtica dünyasını güden bu iapan- yol halkının, canını dişine takarak ileri insun hakla- rını müdafan etmesi kadar tabii birşey tasavvur edilemez. Yalnız bu halk ile onun hükümeti, kendilerini, uzun zamandanberi hazırlanmış bir ordu isyanı kar- şısında görünce, derhal, kendi millet ve halk ordu- larını teşkil edeceklerdi. İspanyol inkılâb hareketinin rehberleri, bunu yapamamışlar yahut bunu yapmakta gecikmişlerdir. Bugün, düşmanı Madrid kapılarına kadar a olmaları, bu ve“ olaa e —.mssazaeamram “e amenassmseae ..... vaa «.. İtmeli nizamı ve meşru bir surette elde edilmiş haklar namına vuruşan ve karşıdaki kuvvet- lerin üstün olmalarına rağmen, davslarını müdafaa etmekteti yılmıyan şuurlu bir halk hareketi, Biz türkler, cumhuriyet ve halk için çarpışmanın ne olduğunu biliriz. Mukabil propagandanın da ne olduğunu biliriz. Bir zamanlar, bizim kuvvetlerimize «şakiler, bağiler» dedikleri gibi başımıza, Avrupanın ayni propaganda merkezleri «haydud başi» adını tak- mışlardı. İnkilâblarını bir halk hareketine borçlu olan bir milletin bir başka miiletin halk bareketi karşı- sında duyacağı şey, ancak müsbet ve lehde bir he- yecanla sevgi olabilir. Madrid sokaklarındaki barikadları başında öleu özbeöz halk çocuklarının destanlara geçecek kahra- manlıkları karşısında bizlerin başka türlü hislerle dolu olmamıza, bizgat tarihimiz mani olsa gerektir. Kaldı ki, bu hususta, menfaat bakımından da söylenecek sözler az değildir...» (9) Türk inkılâb hareketlerinin ilk günündenberi mazhariyeti şu olmuştur ki, Türk ordusu, dalma, ileri fikirlerin ve halk ve memleket menfaatlerinin koruyucusu kalmıştır. Bu, nadir memle- ketlerin kaydedebilecekleri bir mazhariyettir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: