4 Ağustos 1938 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 5

4 Ağustos 1938 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No. 2189—3504 Adada skendi adına, bir sokak bulunduğunu söyledi: ğin bu şair Celâl Babıâli caddesinin yarım asır evvelki meşhur yazıcılarındandı ama, Seni temin ederim ki, senin kadar yüksek görgülü ve bilgili değildi. Fakat hayatı olduğu ve geldiği gibi alıp daha ziyade o zamanın «rindmeşrep» denilen takımına karışmıştı. Rindmeşrepler : Şeyh Vasfi, Çelği, Müstecabi İsmet, Andelip, Nuri Şeyda ve duha arkadaşlariydi. Bunlara muarız olarak Muallim Naci, şair Safa, Ahmed Rasim ve saire gelirdi. Tam bu esnada doğau Servetifünun- un edebiyatı cedide şairleri ve muharrirleri ise başta Recnizade Ekrem ve Tevfik Fikret olarak, büsbütün modern yazıcılardı. Yazı ve matbaa âleminde geçen uzun bir ömür bana bunların hepsini tanıttı. Bn güzidelerimizin hayatlarını yakından gördüm, bu bana çok kıymetli hayat dersleri verdi ve nihayet son var- dığım kanaat şudur: Dünyada değişmiyen ve sana fenalık etmiyen biricik sadık arkadaş natürdür ve natür sevgisi insanı son nefesine kadar mesut etmiye kâfidir. Uzun yılların yıprandırdığı sıhhatı korumak üzere şimdi bulunduğum Bağgaştayn bana sade n2- tur sevgisini temin etmiyor. Burada muhteşem dağ- larda, ormanlarda bir büyük terih yaşıyor. Sabahleyin orman içine dalan bir güzel ve fevkalâde nezaretli yolda yürüyordum, İsmi Şiller gezmesi idi. Oturduğum ote- lin adı Mozarttır. Dün gezdiğim bir başka yolun adı Şüber idi. İmparatorların ve prenseslerin adları arasında bunların dahi bulunuşunu bir belediyecilik sanma, Adlarını saydığım bu büyük şairler ve musiki üstatları yetmiş seksen yıl önce buralarda gezmiş- ler, natürü koklamışlar, sevmişler ve çok defa gelip oturmuşlar, Nasıl ki sen şimdi Adayı makalende an- latıyorsun ve şairlik duygularını sayıfaya geçiriyorsun. Halid Fabriciğim, sana o gatırları yazdıran senin şair ruhundur, natür aşıklığındır. Ve bu ruh ve aşktan dolayı sen kendi natürünü değiştiremezsin. Nasıl ki ben uzun bir ömür sayesinde insanlar arasında yap- tığım çok görgülerden hadlerden en iyi arkadaşı na- türde buldum. Natürün cazibesi sayesinde her yerde kendimi mesut buluyorum ve yaşlandıkça dağa, kıra, ormana, dereye, göle ve illâ denize meftunluğum ar- üyer. Bu arada şairlere olan sevgimi ilâve etmeliyim. Dedim ya, hakiki şairlerden başkalarına fenalık gel- miyeceğine tecrübelerimle inandım. İnsanın en iyisi sana fenalık etmiyen ve sana hased edip çekememez- lik göstermiyendir. Bunu da yalnız hakiki şair ruhlu ve natür aşıklarında bulabilirsin. Hasbihal mektubumu bitirmeden 14 temmuz ta- rihli Servetifünun nüshasında okuduğum Muazzez Kaptanoğlunun makalesi beni çok mütehassis etti, Kızımızda çok derin şair ruhu var, natür sevgisi yazdıklarının her satırında görülüyor. Ona buradan candan ve yürekten sevgiler gönderirken böyle dü- şünen ve yazan evlâd bırakan babaya ne mutlu diyorum. Ahmed İhsan TOKGÖZ UYANIŞ 163 Dostluk ve Dostlar! Ulaştım dostlara.. Ulaştım selâm verip Altlirra, üstlere.. Ulaştım. yüreğim dişimde &sılı; Elim yaramda basılı. Dedim ki: dostlar; Pabuçlarım kapıda kalilı, Kinim sokakta.. Bir kahvelik olsun görüşmek istiyorum, ayakta.. Dediler ki: Dost gibi geldin içimize, do'tumuzsun ! Büyüğümüz, küçüğümüz, ultamız üstümüzgün!,. Altıma şilte serdiler. Sofralarında yer verdiler. Gözlerime baktılar garazsız.. Dediler ki: Dostluğun adına, ölüler kalkar ayağa. Dostluk çarık gibi gelmez üyülü takılmağa, Dostluk yürekte baştii çöreklenir. Dost dostu görür yüreklenir. Dost dost için kurşunu dizer ölüm korkusunu; Çözüp atar gözlerinden En rahat bir yaz uykusunu. Dediler ki: Biz senı unutmadık! Dostuna güldü dostluğumuz, Seni kemliyenin #lletini 'wlmadık Yerin hazırdır aramızda ! 'Taşımızdan su ti; gel, Gel otur soframızda! Dostlar sesime &eş, Selâmıma selâm verdiler. Altıma şilte serdiler. Gözlerime baktılar garazaız. Unutmamış beni dostlar. Dedim ki : Ey eski yeni dostlar! Vereyim İZE Gökten ve topraktan esirgediğim En güzel, enjdeğerli şeyimi.. Su olup dökülsün elinize sıcak kanım, Siz bana dostluk masalları anlatın Ben gece bir lâmba gibi yakayım üstünüzde; Adınız, türkünüz, muhabbetinizle Güneş altında olgun bahar yemişleri gibi kızaran yüreğirdi. İlhami Bekir

Bu sayıdan diğer sayfalar: