18 Ağustos 1938 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 4

18 Ağustos 1938 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SERVETİFÜNUN No. 2191—506 MW A FF T A Y Â Z I 5 I İsevi ve Musevi taifesine Açık mektup !.. Sayın vatandaşım; Aramızda yalnız başka başka peygamberlerin üm- metinden olmak, başka bir mllete mensup bulunmak gibi farklar değil, ayni zamanda fikir ve telâkki ayrılıkları da var. Bizim sizinle aramızda yegâne mesele olarak daima üzerinde durduğumuz dava meşru, bu davanın eşbabı mucibeleri açık ve en sağlam temeller üstündedir. Sizin bize rakib olmakta ısrar eden mukabil davanız ise bir suiniyet ambalâ- jının içindedir. Yıllarca süren bir tecrübe ve sabır devresinden sonra bu hükmü pek acele ve yersiz vermiş olduğumuzu zinhar iddia etmeyin. Ne demek istediğimizi, neyi kasdettiğimizi hemen anlamışınızdır. Sizler bizim vatandaşımızsınız. Her fırsatta Türk olduğunuzu ileri sürersiniz. Bu mem- leketin kucağında her türlü tehlikelerden uzak yaşı- yorsunuz. Başka milletlerin kanına kibrit çakan milliyetçiliğin radikal tezahürlerinden uzaksınız. Ne dükkânlarınız taşlanıyor, ne pılınızı, pırtınızı toplayıp Arzımevude veyahut başka bir diyara hicret etmeniz için maddi ve manevi tazyık ediliyorsunuz. Size hepimizin kolları açıktır. Ne cins ve mezheb ayrılığı güderiz. Memleketin bütün nimetlerinden he- pimiz tabaklarımıza ayni miktarda ve nisbette alırız. Bizim bissemize düşen sizden daha fazla değildir. Dersek ki, bazı sahalarda sizin hissenize isabet eden bizden fazladır, sakın şaşmayın!,, Bütün bunların böyle olduğunu her zaman, her fırsatta siz de tekrar edersiniz. Fakat içinizde öyle: leri var ki, sizinle beraber ayni notadan okuduğu halde falso yapıyorlar. Bizi üzen, itiraf edelim, sinir- lendiren, &izlere olan yakınlığımızın bir lâstik elâs- tikiyetile arasını açan da işte bu falsolardır. Ve gene bu falsolardır ki, bize bir kere daha, kim bilir ka- çıncı olarak, bir defa daha hitab etmek meoburiye- tini yüklemektedir. Sayın Yahudi vatandaşım; sen Flistinde mubarek dilini bu kadar serbet konuşabilir misin ? Sevimli ram vatandaşım; Sana Atina sokakların- da avazın çıktığı kadar rumea şarkılar söyletir, na- reler attırırlar mıl.. İki gözüm Ermeni vatandaşım ; Erivanın göbeginde bile sen dilini bu derece per- vasız kullanabilir misin? Hayır değil mi? Bir defa her şeyden önce zabıtai belediye talimatnamesi buna müsaade etmez. E, benim sevgili azlık vatandaşlarım; madem ha- yır da niçlu Türkiyede bunun aksi yapılır. Niçin içinizde vapurda, tramvayda, trende, en kalabalık yerlerde kendi dilile hem de yüksek tesle, âdeta inadına gibi konuşanlar var? Biz bu işi kavunun çetin müeyyidesine değil si- zin izanınıza bıraktık. Amma velâkin, bilirsiniz ki 53 Yazan ; Nusret Safa Coşkun ikinci olmayınca birinciye rücü işten bile degildir. Bunu ikinciden glıp birinciye yüklemek bizim için hiç le güç olmaz. Şu var ki, bilâistisna bütün teb'asına karşı azami derecede halim ve selim dav- ranan hükümetimiz belkide çok küçük addettiği cihetle kendi büyüklüğile mütenasib görmiyerek bunun üzerinde durmıyor. Fakat bu mes'ele büyümek istidadını gösterdiği için yarın elbette bu işiu mücadelesini bizim kale- mimizden &lir, kendi kat'i kalemile kanun isimli kitabın sayıfalarına yazıverir. Siz de bilirsiniz ki kanun, sayın vatandaşım diye konuşmaz. Sizler bu devletin tebaasındansınız, bir devletin tebaası mensub olduğu devletin dilini konuşur. Bizim resmi dilimiz muhayyer bırakılmış değildir. Farkın- dasınızdır elbet, Türkiye cumhuriyeti hükümetinin dili türkçedir. Ne yahudicemside ispanyolumtrak türkçe, ne mahlut ermenice ve ne de tatavla rumcasıdır. Biz bunun farkında olduğunuzu sanırız. İnsan bu ya dalgınlık icabı, elân öğrenmediseniz ise, lütfen bir kulak veriverin. Hem bunu o kadar güç bir iş san- mayın canım. Bu iki kerre ikinin dört ettiğinden daba malüm bir hakikattir. Bir devlelin tebaası o devletin resmi dilini konuşur. Bu dünyanın dört tarafında böyledir de, niçin bizde değildir. Bunun cevabını sen vereceksin Türk alâmeti farikalı vatandaşım ! Sinirlerimizin tahammülü, gençliğimizin sabrı sizin inadınızdan daha az çetin değildir ama, nibayet hu bizim için bir şeref meselesidir. Mademki ayni devletin çocukları olduğunuz iddiasındayız. O halde lütfen mezheb ayrılığımız gibi bunu da unutalım. Ayni dili konuşalım. Bakın buna mecbur olduğunuzu 8öy- lemiyorum. Mecbnriyet acı, fakat kendi ârzusile ram oluruz tatlıdır. Türkçenin kucağı çokılık ve zevklidir vatandaşım ! GELECEK SAYIDA : Maibuat âleminde akisler bırakarak yeni anketle başlıyoruz : bir edebi Niçin iddiamız yok ? Bugün yazı yazau birçok gençler iddiasız. mistik ve mütevekkil bir edebiyat havası içinde kalıyorlar. Bazıları da, faydasız, hattâ zararlı ve sanatteu uzak boş fikirlerin içinde çırpınıyorlar. İşte Uyanışın yeni edebi amketi, bu mevzua dokunacak, <yeni bir ede- biyat yaratmak» davasını güdecektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: