29 Aralık 1938 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 17

29 Aralık 1938 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 17
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

çe 96 SERVETİFÜNUN No. 2210—3525 UYANIŞ Tedi gönde bir SERVETİFÜNUM yerine çıkar Türk gazelesi || Talelan : 2-1013 KURULUŞU : 1894 Telgral : İstanbul Uyenış Abonesi : Türkiyede; yıllığı 1000, altı aylığı 600 kuruştur. | Yabancı ülkelerde 1250 kuruştur. ir sa) 2Ö Kuruş Gasatemise ilân verecekler, İstanbulda Kamal Salih, Holer Seranon ve Hüli İlân Şirketin; gilmelidir. Altı aydır ona mektub yazmamak için nef- sine, hissine cebredişine şimdi kendisi de şa- şıyordu. Sebebler değil altı ay, ebedi sükünete mec- bur edecek kadar çok ve büyüktü, Artık hiç bir kuvvet bu kaçışta arkasından yetişipde yo- lanu Nurana çeviremezdi. Kararı çok sağlamdı. Mektublarında okadar lirik göründüğü halde karşı karşıya gelince nerede ise tanımamazlık- tan gelecek olan bir vefasız, bir kararsız sev- giliye dönmek mi?. Bu tezad yüzünden mektublarının herhangi bir yerden kopya edilmiş beylik aşk mektubları olduğu hükmünü vermiş, nefreti kin derecesini bulmuştu. Çılgın gibi seven bir adam, sevmekle sev- memek arasında buhran devreleri geçiren bir kıza tekrar kollarını ve gönlünü açarsa bütün hayatınca belki de o kadını nedamet içinde kıv- randırmiış olmaz mı! Kapısının vurulması ile bütün zihninden ge- çenler uçup gitti. — Giriniz. Hastabakıcı bir kartvizit uzattı : — Efendim, sizi görmek istiyorlar. Kartı okudu. Bu beklenmedik ziyaretçinin kim olduğunu anlamak bir bayli güçtü. Bu adı derin mazi sisleri arasında hatırlar gibi oluyor, fakat kendisile alâkasının derecesini bu- lamıyordu: <Mühendis Cabir Güler» Koridora çıktı. Uzaktan, gelenin kim oldu- gunu tanımıştı: eski mekteb arkadaşlarından gamsız Cabir. Cabiri bir gören bir daha unutmazdı. Vücu- düöuün okadar bariz hususiyetleri vardı... Sıralardaki sevimliliğini hiç kaybetmemişti. Hayatı büyük bir mekteb olarak kabul edenler- den olduğu için mekteble hayat arasında büyük farklar bulmamıştı. Pijamasile odasının kapısı önünde duran sıra arkadrşı Macid, kolundaki pardesüsünü asmadan, koştu ve boynuna sarıldı. — Filozoftum, seni buralarda mi görecektik ? Ne oldun böyle. Bu ne teşrifat, hastahanede seni ziyaret için isbat hüviyet mi edeceğiz? Macid : — Başını dinlemeğe geldim buraya.. İşime « gelmiyenier ziyarete gelirlerse fazla hasta olurum. Bunun için hemşireler beni arıyanın huviyetini ve kartını sorarlar. Şimdi anladın mi? Macidin yanaklarından öptükten sonra çan- tasını, pardesüsünü asmağa başladı. — Hani, sende de hiç hasta hali yok Ali, mallah... — Burası mektebdeğil ki, «zorders>, <«mü- zakere korkusu» hastalığına tutulup da revire girdikten sonra iyi oluveren insanlar bulunsun. — Ben her zaman derdim, gene de derim. <Bizim filozof Eflâtundan da zekidir, Arif usta- dan da> gördün mü, benim tembelliğimi, revire kapağı atmak için uydurduğum martavalları unut- mamışsın. Şimdi yüzüme vuruyorsun. Macid, Cabiri odasına aldı; gülerek : — Şimden sonra Etflâtunu, Aristoyu daha iyi tanıyacağım, Onların yolunda yürüyeceğim. Beni tebrik de etmiyotsun... — Neo, seni öbür dünyaya davet mi ettiler?. — Şakayı bırakalım da bu görüşme saade- tine nasıl kavuştuğumu anlat. Nerelerdesin? Şimdi karşımda gördüğüm şu bizim gamsiz Cabir mi? yoksa aldanıyor miyim? Doğrusu bu ani ziya- ret beni biraz korkutuyor. Neticede ince bir he- sap işinin çıkmasından korkuyorum. Hayirola? — Teessüf ederim, ben bu kadar menfaat- perest bir adam mıydım. — Değildin ama, hayat pekâlâ seni değiş- tirebilir. Macid «nitekim ban de değiştim, bir kım sevdim> diyecek oldu, iddiasını ispat için kul- lanacagı bu delili tehlikeli bularak vazgeçti. Cabir, elini arkadaşının omuzuna koydu : — Haklısın Macid, hem ticaret, hemde 2i- yaret için geldim. — Bilmez miyim. Bir taşla iki kuş vurmak... — Âma bu ticaretin geçer akçası yok. — O ne demek? — Hiç!. Durdular. Sükütu yırtan Cabir oldu : — Azizim, emin ol seni andığım ve aradı- gım zamanlar çok oldu. Fakat izini bulamadım. Seni bilirim, bir kayboldun mu zorla ele geçer- sin. Tabirimi mazur gör, baykuş gibi insandan kaçarsın.Şimdi de nihayet buldum diye sevinirken dört beş sene tekrar kaybedeceğini galiba. Avru- paya tahsile gidiyormuşsun öyle mi? — Evet ama bunu sen nereden öğrendin ? — Devamı var — AHMED İHSAN Basemevi Ltd.

Bu sayıdan diğer sayfalar: