29 Aralık 1938 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 6

29 Aralık 1938 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

84 SERVETİFÜNUN No. 2210—325 HMmatör Öiyatro sahneleri arasında Celâl Tahsın ve çocukları Celâl Tahsin ve Kemal Emin Tuhaf bir âdetimiz vardır. Tiyatro denince (Şehir tiyatro- su)nu, «tulüat> denince; (Naşid)i hatırlarız. (Cemal Sâhir, Halk opereti, Ertuğrul Sadettin, Nuri genç ve arkadaşları) gibi resmi kadro dışında çalışan ve muhakkak bir kiymet olan teşekküllerle meşgul olanlarımız, azdır. Şehir tiyatrosu ) hakında her hafta muntazam <tenkid» ler çıkar. Bu ismi geçen veya geç- miyen <trup»lar, haftanın her gününde temsitlerine, - munta- zaman - devam etmekte olduk- ları; hattâ bazan resmi tiyatro. dan üstün bir iktidar gösterdik- leri halde; ayda bir olsun (İs- met Hulüsi)ye iştirak edecek bir insaf sahibinin; bunları ha- tırlamak kadirşinaslığında bu- lunduğuna rastlıyamayız. *Tulüâat» dan bahseden ka- lemler; mütemadiyen (Neşid) i anlatır. Naşid, - hiç gübhe yok ki - <tulüat» da başlı başına bir mevzu, bir vazi, bir şahsiyet- tir. Belki de «ekol» sahibidir. Fakat muhakkak olan bir şey varsa; bu müstesna adamın, bü- tün san'atkârlığına rağmen - O *mekteb»? in yegâne mümessili olmadığıdır. Onu anlatırken: ondan üstün değil; o «Janer>in, bizzat ütadı, - kültür bakımın- dar da - en değerli evlâdı olan : rahmetli (Rıfkı İnce, Fahri İs- met ve üstat kavuklu Ali Tap dun) gibi düne kadar aramızda yaşıyan bu mühim adamlardan - istirdaden olsun - bahseden bulunmaz. - Rıfkı, yirmi beş senelik san'atkârdır. Mülkiye mezunu mekteb müdürü, muhar- rir ve rejisördür. Şahsı hakkın- da, Nusret Safanın, <Sontel- graf> daki bir ropörtajı ile ölü- münü haber veren küçücük «ilân»dan başka yazı çıkma- mıştır. 'Telâkkiler de böyledir. Sahne istilâhları arasında : sık sık kullanılan camatör? ke- limesi, (mübtedi, acemi, toy; Yazan: Ecmel Cemil Cerbezeli hattâ, âciz ve beceriksiz, gibi geri anlam ifade eden acaib manâlarda kullanılır. Halbuki : - tedkik ve mü- şahedeme istinad eden kanaat- lerimle söylüyorum - amatör sahnelerimiz üzerinde, vukufa dayanan bir «teşhis» yapılsa, « profesyonel »lik (o imtiyazını münhasıran kendine tahsis et- mek istiyenlerin, bu çetin yol- da rekabete tahammül edeme- diklerini görürüz. Meselâ : «Fatih Gençler bir- liği> nin, (Ziya)sı, (Musa)sı, her iki (Rahmi)si, (Şevki) si, (Celâl Nail) i; «Beyoğlu? nun (Melihji,« Eminönü>nün (Şinasi dede) si, (Niyazi) si, (Şakir)i, (Saim) i; <Eyüb> ü ihya eden ( Nuri ), ( Ziya )s; - kısa kesmek için yazmaktan vazgeç- tiklerimin de ilâvesile - bir ara- ya getirilse: Bu çocuklar, hiç “Kibarlık Budalaşı, nın Temsilinden bir sahne

Bu sayıdan diğer sayfalar: