16 Mart 1939 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 5

16 Mart 1939 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

EEE No. 2921 —536 UYANIŞ Matbuat Dünyamızda; Hadiselere Bakışlar Telif hikâyecilik—akademi K. Hulüssi ve bahar hikâyeleri Telif hikâyecilik : Nükteci, şirin dostum Nusret Safa Coşkun, edebiyat ülkemizin fahri imamlığını yaparak ismi gi» bi coşkun bir eda ile iki ellerini açmış, «telif hikâyeciliğimizin ru- huna elfatiha!...» diyor, ve edebi- yat müminlerini, (tercüme hikâye- ler) aleyhine, azad kabul etmez bir cihada davet ediyor. Ben Nu -Se-Co'nun, bu cihg- dına can ve gönülden, koşarak katılırım. Auwcak izin verirse, şunu söyleyeyim: Ortada telif hikâyeci- liği diye bir nesne, bir anka kuşu var mıdır ki, böyle hikâyecilik el- den gitti, kefere emteası piyaaa- mızı kaplıyor, diye haykırıyor. Zevki selimine inandığım girin dostum, çıkan telif hikâyeleri, tahamınül ederek, bağrına bir aa- bır taşı basarak, sonuna kadar okursa, acaba bu hikâyelerin telif kâftanlarının altından sırıtan frenk görhleklerini fark etmez mif... Bir kaç isim müstesne, telif hikâyele- rin çoğu, kendisinin de bildiği gi- bi apartmasyondur, doğru dürüst bir adaptasyou bile değil. Gazete- lerde çıkan tercüme hikâyelerin, ekseriya edebi değer bakımından bir kıymet ifade etmedikleri mu- hakkak. Bunun da mütercimin kaba- hatinden ziyade, zavallı yazı eci- rinin elde ettiği maddi karşılığın Mes'ut bir nikâh T. 0. Nafia Vekâleti İstanbul Bilekirik izleri U. mildürlüğü me murlarından ve meomuamızın 8d mimi dostlarından Turan Faik Yaymoğlu ile Devlet demiryolları müntesiplerinden Bay Sadroltinin kıçı Enise Siber'in bu hafta ni- kâhları tora kılındı. Meomuamız yem evlilere sonsuz saadeiler temennisile en sıcak ve derin tebriklerini sunar. gülünçlüğünden ileri geldiğini ze- ki, polemikçi dostum da kabul eder. Bununla beraber, neşredilen tercüme hihâyeler arasında en u&- ta telifcilerimizin bile künhüne varamadığı bir ustalıkla yazılmış ve dilimize çevrilmiş eserler bu- lunduğunu da kendisine haber versem; ve ben edebi kıymetten uzak, en küçük bir orjinallik bile göstermeyen, daha fecii, bütün at- moaferi yabancılık kokan telif hikâ- yesi okuyacağıma, » kalite bakımın- dan fena da olsa - tercüme bir hi- kâye okumayı tercih ederim, der- sem, dostum Nusret Safa Coşkun bana gücenir mi acabat... Akademi meselesi; Birçok meselelerin hallaç pa- muğu gibi atıldığı bir devrede (Halid Fabri üstadımızın himmeti: le) bir de akademi meselesi orta- ya çıktı. Gazetelerde anketler bir- birini takib ediyor. Akademi ol sun mu, olmasın mı)... Biz fikir- lerimizi, gene bu sütunlarda söy- lemiş, ve bütün yazı erbabının bir araya gelerek, birbirlerini tauıma- larına yarayacak bir çatının kurul- masının lüzumundan bahsetmiştik. Her nedense, edebiyat ocağımızın kadın ve erkek mensublarını - istis- nasız - yaşca kendisinden büşük sayan, ve onlara “edebiyatcı ağa- beylerime, ablalarıma..,, diye hitab eden Muazzez Tahsin Berkand da bu fikrimizi müdafaa etti, Mücer- red manâsında akademi lâzım mı- dır$.. Değil midirf.. Bunu müne- kaşa etmemekle beraber, öyle bü- tün satvet ve ihtişamını parlak üniformalarında, kılıçlarında, ve (gedik) usullerinde arıyan bir (akademi) bizim anlayışımıza uy- maz. Bize, muharriri, gazetecisi, edibi, hikâyecisi, romancısı, gairi ile, bütün yazı erbabını birbirieri- ne tanıtacak, sevdirecek, bir lon- ca lâzımdır. İşte okadar, meselesi Kenan Hulüsi ve bahar hikâyeleri :. İedi meş'alenin en uşta ele- manlarından fakat o uisbetfw en münzevi «ermitlerindeu- olah © dib ve Kenan Hulüsi, diyebilirim ki devrimizin en kuvnili hiküye cisidir. Bütün mevzularını yeril hayattan alan, gene öz muhitinin rekkieri, kokuları ile bezeyen fren- gib kawpiyon eşyasına aslâ göz atmıyan Kenan Hulüsi, ne Tuzık ki edebiyatımızın ermitidir. Onlar gibi kendi hücresine çekilmiş, haric hareket, faaliyet dünyasından uzak» laşmışdır. Kozasının içinde, bize, iddiasız, gösterişe kapılmayan her biri bir «sanat müjdecisi olan hikâyelerini dokur!. 20 inci asır Türk edebiyatının en orijinal ro- manlarını hazırlar,. Anlaşılan edebiyatımızın bu de- gerli ermiti, harici hareket, faali. yet dünyasına çıkmıya karar ver- miş. Zira bahar kokularına bürü- nerek bir kat daha tatlılaşan sesi kulaklarımıza kadar geliyor; de- gerli hikâyeci ve edib hikâyeleri. , nin bir kısmını yakında, «Bahar hikâyeleri» ismile neşredecek.. Te- lif hikâyeciliğin ruhuna oelfatiha okuyan şirin dostuma Hu, Se, (o. nun kulakları çınlasın... Gelecek Sayıda Senfoni! Halid Fahri Ozansoy'un en yeni, en güzel şiiri

Bu sayıdan diğer sayfalar: