28 Ağustos 1941 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 14

28 Ağustos 1941 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dönen yazı ar Fikrettir! Biz şimdiye kadar hicvi, şahıslara karşı çevrilmiş adi bir kin ve tezlil şamatası halinde görmüştük. Halbuki Fikret, şikâ- yet ve tenkidini en yüksek mef- humlara çevirdi ve hücumunu şiddetlendirdikçe ifadesinin müm- tüzişelini artırdı, dünyada (muhal- lelj adını almış en büyük ve en nisşhür nefiselerin yüzde doksanı eskidir. Ne Homer'in, ne Firdevsi nin, ne Dantönin hatta ne de Göte'nin dili bugün konuşulan li- san! asla ve kat'a! Demek ki insanların siması gi- bi, eserlerin semali de bir gün ib- tiyar görünmemek kabil değil, Lâkin nasıl insanların değerini, yüzlerindeki buruşukluklardan çı- karıyorsak, şaheserlerin kıymetle- rini de peğişmesi zaruri unsurlarda aramamalıyız! Maamafih hakikati en serbest ideanlistlikle kovalamak borcumuzdur. Merhum hakkında da elbette öyle yapmalıyız. Zaten bunu tavsiye edenlerin en kuvvet- lilerinden biri olarak bizzat Fikre- ti görmüyor muyuz? Bir yeniçe- rinin resmine bakarak ondaki «ci- billi necdete» hayran olan şair girsie dememiş miydi : “Hak bellediğin bir yola yalnız gi- eceksin!.. Fazıl Ahmed AYKAÇ “Cümhurtyet, p Başkumandanlık Meydan Mmharebesi — Devamı 170 inci sayfadan — 11.— Halkunızın bu merasime kolay ve ucuz iştirâklerini temin için 30 Ağustos günü Aiyon Yo İzmir'den, merasim yeri istasyonu olan Silkişaray'a ucuz tarifeli gi- diş ve dönüş trenleri tertip edile- cektir, 12.-- A) Silkisaray İstasyonu ile, merasim yeri arasındaki mü- nakalât ve merasim yerindeki ter- tibat vo hazırlıklar Kor Komutan- lığınca temin edilecektir. B) Gerek bu münskalât ve erek meragimin hey'eti umu- miyesinde Kütahya ve Afyon vi lâyetleri ve parti teşkilâtları kora her türlü yardımın azâmisini ya- pacaklardır. 160 — Servetifünun — 2349 18.— 30 Ağuston cünü akşamı Afyon vilâyeti Ç, H, P, Reisi Or- du, merasime iştirâk eden hey'et- ler ve halk mümessiileri şerefine Afyonda bir yemek ziyafeti vere- cektir. * Yolculuk Kartpostalları — 172 inci Sayfadan Devm — Derken efendim, kuşluk vakti oluyor, yeni zenginler altınları yüklemek için iki kapalı fayton koşmuşlardır. Çifte kemerlere geldikleri za- man güneş, ot kokusile sarhoş ol- muğtu. Deli Rasim tren yolu bo- yunea kazıklara üç çilelik bir ur- gan germiş, sokmuş bütün davarı içine, kurşun gibi giden tren ekin biçer gibi budamış sürüyü! kırk bir kere maşallâh.. İş bukadarla kalsa gene iyi. Senin deli Rasim kazma ile küre- ği çifte kemerlerin arasındaki top- rağa dikmiş, etrafına işaretler çiz- miş. Yeni zengin budalaları küpler buradadır, davar kaybettik hiç ol- mazda altınları çıkaralım diye ak- şame kadar vurmuşlar kazmayı! dibinden ne çıksa beyenirsiniz ? Sigarasını boyuna tazeleyen adam : — İki küp altın! diye haykırdı, — Hayır, poyraz !.. Üstelik tren köprüsünün temelini bozdunuz diye yeni zenginler kapu kapamaca hapislik ettiler. — Ya deli Rasim ne oldu? — Hâlâ tımarhanede.. Güneş terimi sırtımds kurutu- yordu. Dayı gelmeyecek, mazur görmeli. Çünkü karısna bağır- mıştı. Toprak yolda sıcak, insanın genzini tıkayacak kadar korkunç- tur. Ben de evime dönüp öğle u- kusunu tercib ediyorum.. Cahit 5. IRGAT iğ ARTHUR RİMBAUD -— Devamı 176 uncu sayfada — 23 Ağustos 1891 de kardeşi İsa- belle, ile son seyahati olan Cenup yoluna koyuldular.. Muhtelif şehir- lerden geçtikten sonra işte niha- yet aşk, ilim ve güzellik şehri olan Parise geldiler.. Rimhand'nun burada arı ve tat- lı ne kadar çok hatıraları vardı!.. O eski günlerini yadetmek için bir müddet arabasını istasyonda durduttu.. Parmağıyla göstererek işte İsa- belle diyordu: —Ceetiyligimde sevdiğim kızla aç üyuluğunun istasyon bankı, biraz ötede gördüğün şu dükkân bilet alabilmek için ceketimi sattığım yerdir. Zavallı fakir gençliğim der- ken birdenbire gözü tahta bacağı- na ilişti. O zaman acı ecı gülerek işte bugünkü zengin Rimbaud de- di.. Bilsen İsabelle şu anda ne ka- dar betbaltım!.. Mazim ve halim ikisi cephelerden sefâlet ! * Bu acının tesiriyle hasta tekrar bir kriz geçirerek kardeşinin dizi- ne kapandı. Onun hıçkırıklarln karışık kalın sesi izdirabım şu bağrışlarıyla ife- deye çalışıyordu: (Artık buralarda durmıyalım vur kırbaoı vur arabacı bizi uzak- laştır ve istediğin yere götür.) de ayrı a # Şimdi Rimbaud ölümü andıran karanlıklar içinde arabanın köşesi- ne bözülmüş iniltiye benziyen rüz- gârın ıslığını, nal ve kırbaç sesle- rini dinliyerek sevdiği Paristen uzaklaşıyordu.. Neriman KURTBAY MÜZEDE Harp zengini — Bunlardan ba- na yirmi tane kadar ver! Birdirbir oynayacağım !

Bu sayıdan diğer sayfalar: