28 Ağustos 1941 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 4

28 Ağustos 1941 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

tarafından işgal muharebesi, sonra, Balkan muharebesi patladı ve Bi- hayet 1914 Umumi harbine girdik. Benim sevgili kardeşim Suad ile sik sık dünya ahvalini konuşur- vu Bundan 25 yıl önce bile Suad My, Awrapayı hakiki rengile ve ağ tarafile görürdü. Bundan dolayı garb diplomasisine hiç itlmat ede- mezdi. İşte Bu hisler Suad Davâzı bizim 1918 mütarekesinden ve Ata- türkün ilk milli teşebbtüslerinden sonra can ile baş ile milli mücs- dele tarafına çekti. Ankarada Ha- rieiyede vazife aldı oraya gitti. Milli mücadele muhitinde iş ba- şında olanlara kendini sevdirdi. Mukaddes Lozan sulhu imzalanıp Türkiye Cümhuriyeti olanca şan ve gerefile kurulduktan birkaç se- ne gonra Cümhuriyetin Roma bü- yük Elçisi oldu. Kıymetli arkada şımı 1928 de Parisde rastlamıştım, Romaya gidiyordu. Lâtin harfi inkılâbı yeni ilân olunmuştu, Beni Romaya davet eyledi, çok dostca ve kardeşce geldiğimi istedi. Ken- disinin Romaya avdetinden biraz sonra Romaya gittik. Romada çok tatlı bir kaç haftalar geçirdik. Bu tatlı günleri asla unutamam. Tam manasiyle dost ve arkadaş olarak beni aramıştı. Fırsat düştü; Roma- da matbuat idaresine bağlı bir te- şekkülde Lâtin harflerinin tarafı- mızdan kabulünden dolayı Fran. sızca bir konferans verdim. Ara harflerile Lâtin harflerinin farkla- rını ve yazmak okumakta gençlere verdiği zorlukları ve kültür inki- şafına getirdiği gecikmeleri anlat- tım. Bu da benim için çok tatlı bir hâtıra olmuştu. Aradan yıllar geçiyordu. Suad Davaz Romadan Paris büyük el. giliğine geçmişti. Milletler cemi- yeti müzaharet kurumu namına yahut parlamentolar birliğine iş- tirak için harpten evvel arasıra Avrupaya gittikce mutlaka Suad Davazı görürdüm. Otnrur dertleşir- dik ve her seyahatimde onun Av- rupada hazırlanan tehlikeli dev- relerin uzak olmadığını işaret et- mesi bana istikbale korku ile bakmak duygusunu verirdi. Çünkü Suadın bir çeyrek asır süren siyasi hayatı hep Avrupa siyaset adam- larile temas ederek geçtiği için tecrübesi çok idi, görgüsü ve mu- hakemesi son derece etraflı ve dürüst idi, Ve gülerek bana şöyle derdi : 170 — Servetifünun — 2349 — Malüm ya bu dediklerim diplomat lisanı değildir; tarih ve iktisad bakımlarından kendi aklı- ma göre tahlil eyliyorum ve böyle düşünüyorum. Diplomatlarla gö- rüşürken en büyük sanat söz söy- lemektir, takat dimağda ve ruh. taki dayğuları asla sezdirmemek lâzımdır, Suad Davaz kşrdeşim insanları iyi tanımıştı, insanların düşük ta- raflarını çok iyi bilirdi. Garezin ve hasedin ne büyük âmil olduğunu anladığı için birgün söz arasında şöyle demişti: — Kardeşim; en esaslı cihet kimseye kötülük yapmamakdır ve başkasının malına dokunmamak- tır. İkinci cihet de hesetle ve ga- rezle sizin arkanızdan sölenecek şeylere ehemmiyet vermemelidir. Hakikatler, geç, erken daima, bir ortaya çıkar. Suad merhum israfı hiç sev- mezdi ; hususi hayatının hesabını iyi bilirdi. Muamelesi çok doğru idi. Zaten israfı sevmiyenler ve hesabını iyi bilenlerin hayatları muvazeneli olduğu için hased €- denler le garez besliyenler karşıla- rındaki bu nevi adamların düz- gün ve tabii hayatlarına hücum etmek için bin türlü iftiralar icad ederler, Kıymetli Sunadile en son ar- kadaşlığımız 19386 Montrö konie. ransında oldu. Glaskovda bir top- lantıdan ben doğruca Montroye gelmiştim. 1923 Lozan konferan- sının güzel bir neticesi olan Mon- trö boğazlar konferansı beni çok alâkadâr etmişti. Boğazlar kon- feransını merakla ve dikkatle ta- kib eylemişdim. Bunlar dahi bana Suadın görüşlerindeki isabetleri bir daha teyid etmişti. Montrö- deki hâtıralarımızdan bir tanesi- nin fotoğrafını mukaleme ilâve eyliyorum. Montrönün yerli halkından, bir eski arkadaşım beni ve Suadıevine yemege davet eylemişti. Bu bir hakiki İsviçreli aile sofrası idi. Karı koca ve oğuldan mürekkep aile arasında çok samimi olarak yemek yedik, tatlı tatlı konuştuk. Ailenin oğlu Suadla beni yemek odasının ufak balkonuna oturttu ve gördüğünüz resmi çikardı. Rahmetli kardeşim bu aile haya- tuna iştiraktan çok zevk almıştı. Ailenin ufak apartımanından çıkıp merdivenlerinden inerek sokağa ayak attığımız zaman Leman gö- | Harb Vaziyeti | Şark cebhesinde : 3 ncü Alman Taarruzu Şark cebhesinde 3 üncü Alman taarruzu başlıyalı 3 hafta oluyor. Bu taarruz başlıca iki istikamette inkişaflar gösterdi: Ukraynada ve Leningrad bölgesinde. Ukrayna harekâtı ilk günlerde büyük bir sür'at, âdeta bir yıldırım sür'ati iginde cereyan etti ve Niko- layefin sukutu, Odesanın muhasa- rasına kadar verdı. Şimal cebhe- sinde de Almanlar Leningradın dış müdafaa hatları önüne kadar geldi- ler, Ancak, her iki cephede birden ilk günlerde büyük ilerlemeler te- min eden bu harekât son birkaç gün içinde gene yavaşlamış) gö- rünüyor; okadar ki, bir hafta evvel mubasara olunduğu bildirilen Ode- sa bile hâlâ düşmedi. Keza Lenin» grat bölgesinde de harekât taarruz ordusu lehine inkişaflar kaydetmek- le beraber, 1914 temposile yürü- or. Mamefih, 3 üncü Alman taar- ruzu, taarruz ordusuna temin 6tti- ği faydalar bakımından, 2 ncisinden pek farklıdır ve Alman ordusunu varılması gereken hedeflere çok yaklaşmıştır. Bunlar arasında büş- lıca hedefi Moskova teşkil ediyor; Almanlar Moskovaya vardıkları takdirde, harbin birinci safhası ka- panmış ve zaferle neticelenmiş ola- caktır. Fakat, acaba bu, kıştan ev- vel tahakkuk edecek mi$ Alman- lar eğer Sonbahara tekaddüm eden şu günlerde Leningrada girerlerse, bu mümkün olur; aksi halde, sade- ce Alman - Sovyet harbi değil, bu harbin 1 nci safhası da kışa kalacak, yani gelecek ilkbahardan evvel ne- ticelenmiyecek demektir. Kudret Cemil lünün sakin ve lâtif manzatasına bakmış idi ve şöyle demişti: — İhsanımf en parlak diplo- matik ziyafetler ve çok kalabalık yemek sofraları, hiç bir zaruan bende bu akşamki tatlı hisleri uşandıramamıştır. Tam manasile birbirine bağlı bir İsviçreli aile... Aile kadınının hazırladığı leziz ve -- Devamı 174 inci söhifede —

Bu sayıdan diğer sayfalar: