30 Temmuz 1930 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

30 Temmuz 1930 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

"SON 4: Dört Arkadaş, Bu Geçitten Sürünerek " İlerliyorlar, Çok Zahmet Çekiyorlardı EVELKI TEFRİKALARIN — | HULÂSASI Bizans zından'arısdân - birinde | Adama mahküm- olarak bekliyen- | bir Arâp gencini İmperatorun kı- n Evdoksiya “gizlice ” Furtarıyor ve beraber ata binip . kaçıyorlar. | Peşlerinde Bizans süvarileri. Nihayet” Bisânsı muhasaradan | Arap ördugühna vasıl ' oluyorlar. Şimdi, Kyışdağı manastırındayız. Bizanslıların — elinden — kurtulan Arak serdarı, orada — üç papas yakalatıyor ve onları tazyikle is- tievap ediyor. Nihayet soğuktan - titriyor- muş gibi dişleri çatırdıyarak: — Öldürünüz! Diyebildi. — Ne? Öldürünüz! — Diyorum. Söylemiyeceğim! Serdar eŞ'alnıp. daha pa- paslar elirken bunların şehirden £ nasıl — çıkabilmiş olduklarını düşünmüştü. Ve üzli bir. yel olması lâzımgelb . liğini de —tahmin — etmişti. Papasın son cevabi da - bü | tahmini kuvvetlendirmiyor mu idi? Serdar;bir dakika düşündü. En; ufak — bir- tereddüdün papasları ebediyen — sustura- | cağını anladı. İlk hareketini | tekrar etü. Koyu bir su fışkırdı ve bu da birincisi gibi böğürerek yere yuvarlandı. | Sıra, şimdi üçüncü rahibe | gelmişti. Serdar, yaklaşmak için tek bir adım attı. Papas, serdardan — evvel — davrandı. Fısildar gibi: — Fazla söyletmeyiniz, be- ni de öldürünüz ! diye yalvardı. | Serdar okadar asabileşmişti ki elinden hançerini kaldırıp attı. Emretti: — Çabuk bir ateş yakmız! Askerler, derhal etrafa ya- yıldılar; çalı, çırpı. hazırlandı. Az sonra kızıl bir alev, çatır- dıyarak yükseldi. Bu arada, papasın ayakkapları da çıka- rılmıştı. Bir nefer;” kargısinın veunu korların içine daldırdı. İyice - kızgınlaştırdı. — Serdarın emrini-bekliyordu. Yaküp bih İsa; höşuna git miyen bu * söyletme usulüne baş vurmadan evel bir daha sordu. — Söylemiyecek misin, pa- pas- efendi ? Yoksa- başlıya- hm mı? Papas, hiç cevap vermedi. Yalnız başını salladı: — Başlayın! Demek istiyor gibidi. Demiri kızdıran nefer, sımsıkı tutulan papasın aya- ğgile tırnağı arasına demiri Müthiş: bir feryat yükseldi. | Fena bir yanık kokusu orta- lığı kapladı. Rahip: | — Yeter, diyordu, yeter. | Söyliyeceğim. ' şam, Serdarın yüzü güldü. Bir işaretle —işkenceyi — durdurdu ve sordu: İ — Şehirden nasıl çıktmız? | — Bizim: manastırın * altin- | dan şehir haricine yol vardır. Oradan! — Biz de bu yoldan şehre girebilir miyiz? — Hayır yol dardır. An- cak beş, on kişi geçebilir. Bir şebhri zaptedecek kadar kuv- vet geçemez! RLe... EBÂ EYYUBİ ENSARİ Serdat' “Yâkubün papastaii * | oğlu YAKUP BİN İSA AMCASINI DİNLİYORDU öğrendiği bu sır, Arap ordu- sunun yalnız kumandanlarına | bildirilmişti. Askerden gizli tutulmuştu. Halife Müaviye'nin Yezit böyle — istemişti. Çünkü Bizans casus'arına ak- eünksinie Kürkülayerda, Bir. defa Bizanıllar bunu - öğrenir- “lerse mukabil tedbir alabili- lerdi. Halbuki uzun zamandanbe- ri Bizansı muhasara eden Araplar, bu sır vasıtasile eme- lerine erişebilirlerdi. , Halife Muaviye, bu yoldan istifade çarelerinin araştırılması için oğlu Yezid'i, Peygambe- rin eski bayraktarı (Ebâ Ey- yubi Ensari) ile beraber ordu- |: ya yollamıştı. Serdar Yakup | ise Ebâ Eyyubünn - yeğeni idi. Halifenin murahhasları gelir gelmez bir meclis kuruldu. Söze ( Ebâ Eyyup) başladı: — Oğlum Yakup. Bizansın gizli yolunu öğrenmekle - kar- deşlerine — yaptığın — iyiliğin derecesi çok büyüktür. Fakat yarım kalan bu işi tamam etmek lâzım! i Serdar, hürmetle başını eğ- li — Emrinizi bekliyorum. — © halde” bu yolu bizzat tecrübe etmeli, Bizansa girme- Tisin. — Baş üstüne, Bu scfer söze Yezit karıştı: — Birkaç arkadaşınla be- 'razlı, Ali de Şamlı idi. tarafındaki — hendeğin — içinde dört gölge, sürüne sürüne iler- | liyordu, Öndeki, serdar Ya- kuptu. Yanındaki de, sırasile (Ali bin Sa't), (Caferi Şirazi), (Amr bin Hasan)dan ibaretti. Hasan Medineli, Cafer Şi- Papasın tarif ettiği gibi hareket etmiş, kolaylıkla yolu bulmuş- lardı. Fakat bu yol adeta dar bir lâğım mecrasını andırıyor- du. İlerliyebilmek için de ba- zen iki kat yürümek, — çok defa da sürünmek icap edi- | Bu Hal, tabit 'çok zahröötli — Galiba (Kostantiniye)ye girelim derken mezarı boyla- dık gibi! dedi. Bu” lâtife, canları - burun- larına gelen arkadaşlari afasında — hiç * bir — akis* yapmadı. Yalnız Cafer şöyle bir cevap verir gibi oldu. — Bu Bir şey değil. Ben tam üç gün toprak altında kaldım. (Arkası var) Şirketlerde-İstiklâl Koca Şehre işte Böyle Meydan kuyo : raber Bizansa girmenin büyük | — bir faidesi daha olacaktır. Geçen gün yakalanan bir esir, su ile sönmiyen bir “ateş , bulunduğunu haber vermişti. Bu sırrın öğrenilmesi de pek büyük yardım olacak- tır. İstiyorum ki bu “ateş, i bulan adamı da beraberinde getiresin? Yahut ta bu sırrı bilenleri | ne yapıp, yapıp Bizans içinde mahvedesin. Serdar Yakup, elini göğsü- | ne götürdü: —Alâ aynü verre's! Bu ak- arkadaşlarımla beraber Bizansa gireceğim. Tam bu sırada, bir asker, | elinde bir emirname ile içeri girdi. Ebâ Eyyube uzattı. Eba Eyyup, mührü serdara verdi: — Oku, dedi, sonra mü- hürlersin. Fakat mührü tekrar iste- rim. Çünkü Peygamber haz- retlerinin yadigârıdır. Ve Yezit bin Muaviye ile birlikte çadırdan çıktılar. yT Ç Dutünyadisin Manastirı *“Kâligâfya,, kapısının garp | diğind Bu Rıhtımsız Yerlerden de! Para Alıyorlar Rıhtım şirketi, rıhtim olmıyan | yerlere çıkan mallardan da | ücret alıyor. Bunu he <es bi- | liyor. Tüccar şikâyetçi, halk za- rarda. Fakat bu iş yine devam edebiliyor. Ayrıca, bu ücretlerin dere- cesi de fazla görülüyor. Meselâ sadeyağın tonundan (100), zey- finyağından (35), arpadan (6), buğdaydan (8) kuruş almması | fahiş addediliyor. Fakat bu şi- | kâyetlere rağınen, şirket, bil-i Şirketin, "bükün 'Dir şebre | | 16— Yezk () Vmiştik. Hâlâ cevap alamadık. :POSTA Son Posta'nın!ı Bilmecesi i Bilmecemiz | 45678 91011 ';::" yürüyerek | ortadaki | || Soldan Sağa: Y — Çok yalvarırken söylenen sey-(li)p 3 —- Hamamlarda ateş yakilan yer: (6) | 4 — Dışın tersi (2) çabucak (5) | $ — Piyanko çekilmesi (6) 6 — Edat (2) fakat (3) 7 — Mekânlar (6) 8 — San'atkâr (6) edat (2) 9 —— Ölü (3), uzaklık - eaatı (2) Azamızdan 11 “E Körpe'ağaç (5) kamer (2) | Yükardan Aşağı : 15 Taşralı (9) 20 3 4 -Edat (2) metin (4) 4 — Sayı (2) bir Türk şairi (4) zi 6 7 Doğru 7 — bran 6) 8 — İstanbulda bir semt (8) 9 — Edat /2) " 105 Bir vilâyetimiz (6) 11f Kendimizi gösteren “Farisi teli he 4 (5) Şaka (4) | | nasılı meydan okuyabildiği. . tahkik etmek istedik. Bize verilen cevap şu oldu. * Aldığımız parayı mukavele icabı- olarak alıyoruz. Esasen bu “hak mukabilinde bütün tesisatımızı hükümete terkede- ceğiz.'Daha evvel limanın in- kişafını temin etmek için Nafıa vekâletine bazı tekliller yap- Bu cevyap gelinciye kadar da bir.şey söyliyemayiz.« .| bulamıyordu. Temmuz 30 — Çocak Sütera —| Bu Yıldıza Gidilecek Yolu Bulunuz Yildıza Nasıl Gidilir? | Sabrınıza - emin — misiniz ? | Öyleyse * bu “oyunu — tecrübe | ediniz. BUNU BULUNUZ bir defa tecrübe ediniz. Her | halde hoş bir. vakir geçimiş | | |— Saklambaç Cici, Bici, - Kuku, İnci ile beraber saklambaç oynıyorlar- M | Ebe olmak sırası İnciye gel- mişti. Üçürsaklanmak için gü- zel bir yer ararken Bici'nin gözüne kocgman bir su fıçısı | “— Buldum çocuklar, dedi. | Eğer bu fıçının içine girersek İnci pizi dünyada bulamaz. ,, Hepsi birer birer “fıçının içine atladılar. Ciçi: “— Öldü, diye bağındı. ci de aramıya başladı, Bakmadığı yer kalmadı, nere- | ye saklandıklarını bir - türlü | Tam fıçinin yanmdan gı.—' Sıhhatimiz 680 kişiye bir doktor düşüyor | Etibba odası Bir istatistik | yapimıştar. Be, sağallesiya < gn | Zonguldak, Bolu, Bilecik, Bur- ! | sa, Kocaeli, Tekirdağı, Kırk- | lareli, Edirne ve İstanbul ile | beraber — üçüncü — mımtakayı | teşkil eden — yerlerde âza (1449) dur, Bu adede doktorlarla bera- er diş tabipleri de dahildir. Yine bir hesaba göre İstan- bul'da (680) kişiye bir doktor, (3500) kişiye de bir diş dok- toru isabet etmektedir. Vilâ- yetlerde ise (8300) kişiye bir doktor, (42) bin kişiye bir diş tabibi isabet etmektedir, Posta kutulatı açılıyor mu ? Beyoğlu semtindeki posta kötılarını açıldığıda- 'dair "pos sta ve telgraf baş müdürlü- ” a Oyunları çerken Kukunun — sesini duy- masın mı? Çünkü Kuku bir sevincinden hiç rahat duramı- yordu. İkinci de buldum diye se- vincinden ölüyordu. Ama hiç sesini çıkarmıyordu. İçinden : — Şimdi ben onlara bir oyun yapayım da onlarda gör- sünler! diyordu. Gitti bahçeyi — suladıkları lâstik 'boruyu “aldı bir ucunu musluğa, Ööteki ucunu dâ ya: vaşçacık'fiçının deliğine' geçirs di, 'musluğu açtı. ç Fakat Cici, Bici, Küku dâ işi çakmışlar, daha su " onlara gelmeden hemen fıçının üstüne çıkmış'ardı. ç Kazalar Banyolarda İmdat Vesaiti Noksan Son zamanlarda — muhtelif deniz — hamamlarında — birçok kazalar olmuştar. Geçenlerde Florya'da “18,, yaşında bir mektepli, Kumka- pı'da bir genç boğulmuşlardı. Evvelki gün de Kalamış de- niz banyolarında iki müessif hadise olmuştur. Bir genç, yüzerken - ayağına “ Kramp,, girmiş ve kurtarılamıyarak bo- gulmuştur. Yine Kalamış hamamında Süreyya Paşa ailesine mensup bir genç kız boğulmak üzre iken tesadüfen bir — garson - tarafından kurtarılmıştır. j Her sene yaz mevsimin- - de bu gibi hadiseler olmak- — tadır. Bunun da sebebi de- , niz banyolarında — cankurtaran vesaitinin bulunmamasıdır. Emianet, bu ciheti nazan; » İşte Rıhtım şirketi meselesi - yünetbir Hükbar — yapılmıştır. | dikkate almalı, *bü mübim we denilen işin en son safhası! 'ahkikat yapı'maktadır. hayati işi ihmal etmemelidir. j

Bu sayıdan diğer sayfalar: