7 Ağustos 1930 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

7 Ağustos 1930 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Blnk x 7 Ağuştos ATSON POSTA 9 » Sayifa S İttihatçılar Divanı Âlide Hesap Veriyorlar Sait Halim Pş. Buna Da Cevap Veremiyor... Cavit B. İstiklââ Mahkemesi Önünde .. Sait Halim paşanın isticvabı bulmak üzereydi, reis in sonuncu mad- desine geçti: — İttihat ve Terakki fırkası memlekette idari bir hercü- merç yaptı. Can, mal ve ırz hürriyyetine musallat olan çe- telere müzahir oldu. Focayia iştirak etti.. ğildir. Reis — Fakat ortada bir çete teşkilâtı vardır. Bunu siz işitmediniz. mi ? dıktan bir hayli zaman sonra işittim ve bir hayli zaman son- | ra mani oldum. ' Reis — Demek buna dair vükelâ meclisinde hiçbir. mü- zakere cereyan etmedi? Sait Halim paşa — Müza- kere ile olacak iş değildi ki. Reis — Fakat olup biteni öğrendikten sonra hiç kimseyi muahaze etmediniz mi? Sait Halim paşa — Ettik, fakat tesiri olmadı. İılicvıp, yapılan fecayi üze- rinde cere yan ederken arka- daşlardan sra — meb'usu Hilmi Beyin hatırına, el'an unutulmuyan bir mesele geldi: — Paşa hazretleri, bizi Ya- kup Cemil B. hadisesi hakkın- da tenvir ederler mi? Sait Halim paşa, — Yakup Cemil, mecnunun biri idi. Ma- amafih başına gelen hadiseden hükümetin haberi yoktu. meb'usu Şemsettin TTTR — Nasıl olur? Hükümet merkezinde bir adam kurşuna dizilit de hükümet bunu işit- mez mi? Sait Halim paşa kızardı. Fakat cevap vermedi, Şeni- settin Bey israr edecekti. Bel- ki de münakaşa uzıyacaktı. Bereket versin Basra mebu'su Hilmi Bey imdada yetişti: — Balkan — muharebesinin s0n günlerinde Balkan devlet- leri arasında ihtilâf çıktığı za- man Edirneyi istirdada teşeb- büs etmiştik. Ozamanlar bu — teşebbüs münasebetile — zahâlileri — ile arkadaşları arasında bir ihtilâf çıktığı söyleniyordu. *“SON POSTA,, NIN Tefrikası Nuri B. ( Kerbelâ ) — Fakat eski bir meseleye ait olan bir sualin bu sırada irat edilmesi- nin manası ne? Arkadaşlar bu haklı itiraza müzaheret etmediler, Sait Ha- lim Paşa da cevap vermiye fırsat buldu: — Doğrudur. Edirnenin is- tirdadına — teşebbüs — edildiği zaman ileri barekette bulun- mayı — istemiyenler vardı. Bu adamlar yürümemek noktasın- da ellerinden — geldiği kadar ısrar ettiler. Sonra da birer hürriyet kahramanı kesildiler. O zaman' bunlarla uzun uza- dıya uğraşmıştım. Reis — İthamname bitti. Sorulacak suâlleriniz varsa so- runuz! Şemsettin Bey gene ileriye atıldı: — Cemal paşanın Suriyede, içlerinde âyandan bir zat ta bulunmak — şartile bir çok kimseleri irade almadan astır- dığını işittik. Bu mesele tah- kik edildi mi? Sait Halim paşa — Hayır. Vakıa soruldu, fakat tamikini atiye talik ettiler, sözde o sıralarda Cemal paşa Mısırı fethedecekti. Şemsettin B. — Biraz sonra bazı aileler Suriyeden Anado- luya gönderilmişti! Sait Halim Pş. — Suriyeye ait herhangi bir hadise sadaret | dairesinde mevzubahs edilmiş değildir. Yarın, Sabık Nafia Nazırı Çürüksulu Mahmut Paşanın İfadelerini Okuyacaksınız! 12 SERVER BEDİ İNGİLİZ CASUSLARI İLE KARŞI KARŞIYA Acaba hakikaten garsonlar- | dan biri mi? Yoksa İtalyan şivesile Fransızca taklidi yapan casuslar mı? Kaj i adam gayet yavaş sesle muştu ; fakat, gar- son da olsa, bitişik odadakileri uyandırmamak için, alçak sesle | İlçııqıııyı mecburdu, bundan y çıkmaz. iveden de birşey anlamak kabil değildi; casuslar arasin- da bir de İtalyan bulunabilirdi. Ali Şakir için kendi namına İstanbuldan gelen bir telgrafı geri çevirmiye imkân yoktu; ( kapıyı açmak ta tehlikelidir. Karar vermek için de pek az bir zamanı kalmıştı. Eğer, di- rrdıld sahiden garsonsa daha tazla bekletmek doğru olmaz- dı. Hemen gitti, garson çağır- mıya mahsuüs zile bastı; eğer dışardaki adam garson değilse, bakiki garson bu zili duyunca arilerimizin Sütunu Sene Çıkmıyan Evrak Karilerimizden Hasan Nutki imzamı- ma taşıyan acı bir mektup akdık, hayret let yüzünden öldü. Küçlk bir çocuğum- Ja kuru başıma kaldım. Sürünüyoruz. Darülücere çocuğu almıyor. — Bilmem avrucuğumu ölümden kurtaracak mer- L—duhlpk:,üıu? Su::hı—l:z'v müraçaatımda “mrayı ek mecbu- riyetindesiniz, diyor. J gene oldüu. ve 6133 evrakıma hâlâ sıra ge- numaralı medi. Elimde şehadetname vardı, mual- Hmlik için müracast ettim. Beni serseri zannettiler. Ne yapayım, nereye müra- esat edeyim ? 1.., *“FEHİM, İN ARKASINDAN Bugün Ustat Fehimi kaybetmiş bu- Munuyoruz. Gazetede ilk serlüvhayı okur ee — Sen de güçtün ha, dedim !.. Mu- harrif Sadıktan sonra bir san'at hocasını daha kaybettik ve düşündüm. Kimbilir arkadaşları ve meslektaş- bilr lan Üstada yakışacak mükemmel Ragıp B. merak ediyordu: çe İ_dım edilenler hıl_h.ndı |e n Baaaa iye Seğiğ öaynn bir irade istihsal edilmez. midi ve * , fiüe üstadı ...mn ..::;ui—. Mı.. &. iresi; | aramederdi ki- Mahmut oe bt u bu irade .ışdırd dairesinden ği T el iaalleeE vit geçmez midi? hayal karşısında afalladım. Mahmut Sa- Sait Halim Pş. — Hayır, | ©ik ve Fehim birbirine çek yakım iki dedi ve anlattı: Meslek hocası ve datadı d er. Mahmut Sadık şanma yakışacak bir — Bir mesele münasebetile l*.'îlî.'ı_'“:ı'.“â'l'“ Fehim de ayni şekilde kumandanlara, harp mevkiinde Aksaray: Nusret Safa cebanet gösteren zabitan ve | CEREYAN VAR, AMPUL YOK efradın — tecziyeleri - salâhiyeti Bu sene mahallemize elektrik ge- verilmişti. Cömal paşa bu ka- | miştir. ve yanıyor, yalnız sokağımızda Vâmba ga rarı o tarzda tefsir tti ki'hay- | tör 'onun için e SÜİ Sia eei Serlili ret ettim. | , gibi ı==ıı. Mahallemize m: — i p i mize bi Ragıp B. — Demek . idam | yese Crn SeL e Tei edilenler iradesiz asılmışlardır. | şan kurtarmasını belediyemizden Sait Halim Paşa/-— Evet! t sokağı: Muhterem. günü — sümmettedarik | asılmış, | CESARETSİZLİĞİN SEBEBİ hatta ismi listede bile yokmuş! Her kartiniz gibi wm Şemsettin B. — Bu) vaziyet | geretede Tütün İnhisan kakl Kargnoda “Cümili paşan Kahi- | “eair yerkie, okuyarak bu. haldı #uallere İştiraki vicdan borcu bildim. neden çıkarmak, mahkemeye | Biz öyleyidir, ufak bir derenli kena- vermek lâzımdı. gidildiğinin beşinci v yında karşıya geçmekten Ürken sürülere benzeriz; İâkin birimiz atladık mı ? Sait Halim Pş. — Evet | arkasından hepimiz utlarız. Evet, her . evvel - böynür büken bir fakat bunu kim yapacaktı. | K2ZZ a. ki bir dereceye kadar bizleri bunda marzur gösterir. muhtacız. BİLET VERMEMİŞLER Size bu cuma günü gördüğüm bir Cemal paşa bir taraftan na- zırdı. Diğer taraftan da Enver paşanın emri altında bir ordu kumandanı idi. £ Ragıp Bey — Bu- mesele- ""î—’.'ı?..','.';'.";l'..',';.îıı_ İki kişl idik. |ler hakkında hükümette dos- SSelaryomş, “plâğma güaü k bti | e sürü para aldılar, vermediler, | yeler var mıdır? istedik “Lüzum yoktur. dediler. Maliye- i li cilerin nazarı dikkat Tılsl:"pğlî:n ::'“mî Bunu Beyazıtta : Muallim Suphi Sait Halim paşanın isticvabı Biz aç ve . GENE TÜTÜN SANDIĞI | bitmişti. Şimdi arkadaşlarını Tütün inhisarı ı.:.ııu dalr mektup- i dinliyecketik, ıd.:ıdı.:ıuıı::':ıîıımî";:ı bir meli- tupta, idaredeki teavün sandığının ka- çaklardan alınan nakdi cezalarla artıml- Ban teahhüt edildiğini, — bu. fasıldan memurlara — İkramiye - suretile (14) bin Hiranin Vekilet tara- istirdat edileceği yerde san- dık tarafından ödettirildiği iddia — edili- yer, sebebi. soruluyor. | gelecek ve dı.,ıniıki seslerden — Hıyır. Mösyö. mesele anlaşılacaktı. | — Pekâlâ.. Size ihtiyacım İki dakika ya geçti, ya | yok, gidiniz! Ali Şakir arkadaşına döndü: — Görüyor musun? Herif- ler hâlâ bizi tanımadılar. Hâlâ başımızın ucundan ayrılmıyor- lar; fakat sen uyu, biraz daha geçmedi, kapı vurulmuştu. Ali Şakir sordu: Ş — Kimsiniz? Biraz evvelki müyen bir ses, gene İtalyan şivesile Fransızca — söyliyerek — cevap | dinlen... Ben sabaha kadar verdi: oturacağım: — Ben, garson.. - Zil çal- — Ben de otururum. Hiç madınız mı? aykum yok. — Ali Şakir, kapıyı açma- İki arkadaş birer cıgara dan sordu: yaktılar. — Bana bir telgraf var mı? İhsan, başlarından geçen ve Hayır, Mösyöl hep- kendi muvaffakiyetlerile — Kapının önünde, yanında | biten vak'aları düşünerek gü- kimse var mı? lümsüyordu. Dedi kiz | ü ; ' “Kadın'Ve Kalp İşleri Suriye'de, İrade - Alınmaksızın A cy Bir Hikâye| D Kadınla Asılanlar Meselesi Tekrarlanıyor? / bevet Şurasından xi | Bizce Bö : Evleneyim Mi? yle Bir Sual Sormak Lüzumsuzdur Dul Mu, Kız Mi? Karilerimden biri bana, bir dul kadını sevcignü -ve onunla evlenmek istediğini soruyor ve ilâve ediyor: — “Ben evlenmek istiyorum, fakat tanıdıklar ve ailem, ka- dın dul olduğu için buna mu- vafakat etmiyer!ar.., Genç kiz. ve dül . kadın. Bu ikisi arasında bizim şark- h telâkkimize göre bekâret farkı vardır. Biz, evleneceği- miz kızın bakir ol &- rar ederiz. Bizce kızın kıyme- ti bekâreti ile ölçülür. Halbuki bu bir fizyoloji hadisesidir. Varlık veya yoklüğü bir fazlar hk veya bir eksiklik husule 'getirmez. Garplılara göre, dul kadınla enç kız arasındaki fark, kab | in bir defa başkası tarafın- dan işgal edilmiş olmasıdır. Fakat, hiç bir aşk ebedi - ol- mıyacağı için nihayet bunun da hükmü yoktur. Bilâkis dul kadının evlen- mek noktasından genç a faik bazı meziyetleri vardır. Evleneceğiniz kızın iyi bir ev kadını olup — olmiyacağını bilemezsiniz. Fa'cat dul, bu sahada tecrübe edilmiştir. Size, beraberinde n getireceğini — evelden tahmin zdeığılınınî ul kadın evlilik * hayatını arıyan — kadındır. İnsanı ydılıı y mes'ut eder. L Sade'Kız. El Basit ve sade bir genç kız elbisesi. Bu elbise basmadan yapılmıştır. Evde kendi ken- Binaenaleyh evlenirken ka- | dinize bu elbiseyi yapabilirsi- dınları dul ve enç kız ayırmak iptidai bi l diye ir hıımfhr ı niz. Esnaf Cemiyetleri| 1930 Demir Bankalardan Sermaye Arıyacaklar Yollarımız Bu sene işlemiye başlıyacak Esnaf cemiyetlerinin, komis- | Glan — hatlarımız şunlardır : yon tarafından yapılarak - tica- ret müdüriğüüne — gönderilen bütçe ve kadroları cemiyetlere tebliğ edilmiye başlanmıştır. Haber aldığımıza göre esnaf yeni kadro ve bütçelerin icap ettirdiği kaydiye — Ücretlerine itiraz etmektedir. Diğer taraftan tesbit edilen sermaye miktarları cemiyetlerin büyük bir kısmında bulunma- maktadır. Bu münasebetle bu gibi ce- miyetlerin — idare — heyetleri, sermaye temin etmek için ban- kalarla müzakerede bulunmayı düşünmektedir. Kaydiye üzerindeki itirazla- rın Ticaret müdürlüğüne bildir- | ilmesinden sonra cemiyetlerin dütçe ve kadrolarında bazı tadilât yapılacağı tahmin edi- liyor. — Bütün tehlikeleri atlat- tık ama, yarın bu evrakı se- faretaneye götürmek te - tehli- keli, Ali Şakir arkadaşının bu endişesine ehemmiyet verme- miş gibi, başını pencereye doğru çevirerek bağırdı: — Ol. Sabah ta oluyor; şimdi birer ıl;uırkı kıh;_e kO.İ; saydı içilirdi doğrusu... Pa Iııgliı.d:::ı zile bas ta birer kahve getirt! Kapının açılması daima tehlikeli. — Biz demin kapıyı açsay- dık, baskına mı uğrardık, — Ona şüphe mi var? Her | | hafifçe | etti. Casuslar tarafından gözet- hususta bu, İngilizlerin usu- Şarkışla - Sivas 92 Balıkesir - Degşirmisaz 162 Irmak - Çankırı 104 Gülbaşı - Malatya 100 Umüm — (kilometre) 458 Kadın Birliğinin Dersleri Henüz izin alınmadığından Türk kadın birliği binasında Fransızca, İngilizce, Almanca dersleri birkaç gün gecikmiştir. Yakında " başlanacaktır. -— TAKVİM — Arabi Rumi N-Rebiülevel - 1348 | 24- Temmuz - 1546 Vakıt-Ezani-Vanati | Vakıt-Ezani-Vasati Güneş | 9.39|$ 1 Akşam 12.— 1927 Öğle — 459 (12.20 | Yataı lı.a:n.ı Hündi 852 |1614 | Tmsak X1 lüdür: Gafil avlamak ve ani baskın yapmak! İngiliz apaşından Er- kuğı harbiye reisine varıncıya l kadar hepsinin sistemi budur. Ali Şakir perdeleri açtı ve elektrikleri söndürdü. Sonra balkona çıktı. Şafakta — Romanın iskeleti görünüyordu, Şehir uyanmıya başlamıştı. Ali Şakir şehri seyreder gibi yaparak yan gözle bitişik odalara baktı ve tam balkon yanındaki odanın perdesinin kımıldadığına — dkikat lendiğini anlamıştı. ( Arkası var) ,

Bu sayıdan diğer sayfalar: