Aboneler yüksek görüntüleme limiti, sayfa indirme ve diğer özel özelliklerden yararlanır.
B e SA N A — - a -- * İ | | | 0 B'Tiillı'illere Para l itihatçılar Divanı Âlide Hesap Veriyorlar.. a KT — SON POSTA — — Enver Paşa, Karadeniz Hadisesini Kabineye Nasıl Tebliğ Etti? Bu Tebliğ, Adeta Bir Lâtifeyi bi Artık bütün günümüz meclis 'M'mm dört duvarı arasında g eli;"’"ı Sabahleyin erkenden hd.:m' akşam geç vakte kalıyoruz. Geçen gün sordular: a Demek iş bu kadar çok? Ba’ğn savdım: v Evet, dedim ve Y:,emiş oldum. ima geç akıa erken geliyoruz, ve Fîkitvahe kadar — kalıyoruz. letin ,Pütün yaptığımıziş dev- 'dih-_alflbetine intizaren yek- rtetp Özle hasbühalden iba- sö beyB“d:et versin beşinci şu- m:% n arkadaşlar için :ğm“l“mı olanları dinlemek Sikinta var, Eğer o da olmasa Bu dan çatlıyacağız. oğltün. 10 Teşrinisani 334.. elli €den sonra saat üçü | Seçe — toplandık. Sabık di"liy:e hazırı İbrahim Beyi Be eğiz, Bulu hce Cavit B. gibi, Çürük- R. bi ut Pş. gibi, İbrahim ııtfı 1 harbe girmekliğimizi nıelînıyenl"in fikirlerini dinle- L.nı;mhaîlmızı bu belâya s0- dahj dinlemekten daha fay- aelîühakîka Enver ile Cemal Yet lerse ve söylerlerse niha- âı'f'erdir. Halan İcahim Bey> uğini'afhalann nasıl inkişaf et- R _dinliyeceğiı. ezber- kendilerini müdafaa ede- | Her gün celse açılmadan evel itina ile önüne koyduğu sual kâğıdina bakmıyordu bile: —Harbe vakitsiz ve sebepsiz girdik, diyorlar. Sabık Adliye nazırı İbrahim Bey bu fikirde değildi. Daha doğrusu fikrini bu cümle ile ifade etmiyordu; Ben zannediyorum ki, harbe girmedik, fakat bir emri vaki karşısında kaldık. Karadenizde vukua gelen hadisenin nasıl olduğunu bi- lirsiniz. Arife günü akşam üzeri sadrazam — Paşayı — görmiye gitmiştim, pek iyi hatırımda değil amma, — zannederim ki Derken Enver Paşa geldi : — Şimdi bir telsiz telgraf geçiyor. Bundan karadenizde Rus donanması ile bizim do- nanma arasında bir hadise olduğunu anlıyorum, dedi. Ah, şu Adliye nazırının ye- rinde olsaydım, o dakika da mutlaka sorardım : — Pş. Hz. şu telsizin geç- tiğini masıl gördünüz, derdim. telsiz denilen şey camit eşya- dan değildir, göze görünmez, demek size çekildi, veya geti- İbrahim Bey anlatmıya de- vam ediyordu: —Enver Paşanın bu sözünü işitir işitmez şaşırdık ve fena halde sıkıldık. Vak'anın nerede 'olduğunu' sorduk. e c Enver Paşa sarih tafsilât Andırıyordu... vermekten çekiniyordu: — Boğaz haricinde "olmuş, demekle iktifa etti. Sait Halim paşa çok müte- essirdi: — Ben, donanma Karadenize cıkmasın demiyar midim, di- ye söylendi ve bir telâş baş- ladı. Hepimiz meyustuk. Der- ken Sait -Halim paşa pek iyi bilmiyorum, ya seryaverini, veya tercümanı Esat beyi — ça- ğırarak Rusya sefiri M. (Dö- Girs) e gönderdi bu memur M. Dö Girse: — Karadeniz'de bir: vak'a hâdis olduğu söyleniyor, doğ- ru mudur, değil midir, eğer doğru ise nasıl olmuştur, di- yecek, tafsilât istiyecekti. Yaver veya tercüman - çıkıp gittikten sonra bir müddet sustuk. Yekdiğerimize ne söy- liyeceğimizi bilemiyorduk, Sonra — tedricen — dillerimiz açıldı. Fakat yakıcı mevzua temastan korkuyorduk. Başka mevzular etrafında konuştuk. Ertesi gün bayramdı. Mua- yede resmi vardı. Gittim. Fakat sadrazam gelmemişti. Muaye- deyi müteakip yalısına gittim, evindeydi ve müteesirdi. Beni görünce: - — Bu hadiseden sonra artık vazifeye devam edemiyeceğim, dedi. T Ben buna muterizdim : — Âcele etmeyiniz, dedim, Meseleyi tahkik edelim, belki önüne geçebiliriz, dedim; ? « İstifade ediniz| lecektir. mukabilindedir. 4-Her 4 ku ilâve edilmelidir. -« Her kupon üzerindeki tarihten bir hafta müddetle muteberdir. SON POSTA yı okuduktan sonra ilân kuponunu saklayı- nız. Bundan 5 adedini ilânınız ile birlikte bir zarfa koyarak posta ill idarehanemize gön- deriniz. Ilânınızın gazeteye gir- mesi için bu kadarı kâfidir. — SÖON POSTA —— BEDAVA İLÂN KUPONU 19- Ağustos - 1930 gatırdan fazlasına 2 MUZAAF VE AMERİKAN— Defter tutma usulleri kısa bir müddet zarfında ve az ücretle öğretilir. Galatada Aslan hanında Ziya Bey 1 -- İlân 5 nbrırgrf iyeçektir. : 2..,.Haııhr4heî=henp edi- B 3 —- Her ilân 5 adet ilân kuponu BB BİR ECZACI İŞ ARIYOR— “8,, sene pratik görmüş müstait bir eczaci kalfamyım. Muvafık maaşla her | yerde çalışabilirim. İzmir Kemeraltı No, 60 — Mehmet Yümnlü, DEVREDİLECEK DÜK- KÂN — Galatada Topçularda Nişancı dükkânı takımile devren satılıktır. Dük- kâna müracaat. ADADA KİRALIK ARA- BA İSTENİYOR — Bir tek atı kısrağı ber brik :re:l:ı Büy&kıııı:!ıdı 'm::gnakbh üzere bir iki aylık kiralanmak isteniyor. Adres: Galata posta kutusu 36. ZAYİ — Vergi makbuzlarını, ev- rakı saireyi bir miktar parayı muhtevi çantamı çarşamba günü tünelle Sirkeci arasında düşürdüm. Bulanın, ( para ken- disine) evrakımı göndermesi rica olu- nür. Kasımpaşa Bahriye caddesi No. 58 de M. Sami, ı<al'îlerimiz Yarın, İbrahim Bey Tarafından Verilen %matın Geri Kalan Kısımlarını Okuyacaklardır| x Evzlat komisyonundan: Tuka ay Askerlik şubesinde l&iu:"t malül gazilerle yetim- Para V© şehit yetimlerine ait _Wtevmtı 20 Ağustus 930 : “müsadif — çarşamba Cektir kadar devam ede- Yür. SS uîl“ek Ticaret Mektebi Mekşalbul — Yüksek — Ticaret E?lül' ine talebe kabulüne (1) lmleş * , Paşlanacaktır. Yüksek Orta - mektep, ameli w mektep mezunları “ SN PosTa, Telefon Şirketinden Ziyan İsteniyor Henüz geliş, geçişe açılma- mış olan Selâmi — çeşme- Maltepe yolu üzerinde telefon girketi — tel geçirmek — için üç yerden uzün delikler aç- mak suretile tahribat yapmış- tır. Bu yolun müteahhidi bu kısmın on senelik daimi tami- ratını kabul ettiği için Nafıaya müracaat ederek zarar ve ziyan talep etmektedir. Yollar baş- mühendisliği vilâyet vasıtasile | telefon şirketine müracaat et- SERVER BEDİ İNGİLİZ CASUSLARI İLE KARŞI KARŞIYA KÜ be'kere-daha varolda n Ali Şakire de bir getirdi. Bu mektup aadandı: Lg_:.“hirBeıçikıukaı ek lıldwd."“ldımve dışarı ko- Diy dolaşiyorum.,, dan YOTdu, Ali Şakir, kadın- İan ::n"lde istiyerek loca- ber Hevbarun Siydi ve kendi elbi- sesini de ona verdi. Cebindeki ufak makiyaj kutusunu çıkara- rak yüzünü tamamile değiştir- di ve İhsana dedi ki: — Ben buraadan çıkıp dos- doğru garin arkasında, bir gün seninle önünden geçerken çok beyendiğimiz otele gidi- . Sen şimdi locaya in, kadına benim gittiğimi haber söyle. Beraber buradan çıkın, iki üç otomo- bil değiştirerek ve takip edil- UÜzüm Enstitüsü Ankara, 17 ( Telefon ) — Manisada açılacak lan üzüm enstitüsü müdürlüğüne Ameri- kada stajını bitiren Reşat B. tayin edilmiştir. Bir Komisyon Daha Gıda maddeleri, Ticaret odasında toplanan bir komisyon vasıtasile tesbit edilecektir. Bu esaslar konduktan sonra karış- tirdan maddelerin bozukluk nisbetini anlamak daha kolay olacakmış. Fesüphanallah... mediğinize kat'iyen emin olarak otele gelin. . Ali Şakir, bardan kolayca çıktı ve bir otomobile atlıya- rak evvelâ kendi apartımanına gitti. Kapıcı onu bu kiyafe- tinde tanımadığı için hangi numaraya gideceğini ıormı:ıı"tu- Ali Şakir, kendi dairesinin numarasını değil, başka bir numara söyledi. (Çünkü, İtalyan polisinin kendi dairesini taras- sut ettirmesi pek mümkündü. Dairesine girdi, — alelâcele elbise değiştirdi ve sokağa çiktı, otele gitti. Artık rahattı. Ertesi gün Alman sefaretanesinin delâle- tile şehirden kolayca uzaklaşa- cağına emindi. 4 Polislerin Futbol ' Maçı Polis memurlarından ibaret olmak üzere bir futbol takımı teşkil edilmiştir. Polis takımı bugün Taksimde — Kasımpaşa kulübü birinci takımı ile bir maç yapacaktır. ' Sinemalarda tenoru Mari bari egi Elhamra— Etuval — Çıplak âşıklar | 'em'ın' Ekler — Serseriler kıralı Alkazar— Düşman kardeşler Opera — Kıraliçenin ger- danlığı Şık — Demir avcıları Fransız — Ateş Taksim bahçesi— İspanyol Şimdi bi yordu. Geceyi Markeza - ile geçirmek, - İhsanla İspanyol kadınını çok beklemedi. Kadın büyük bfl' neşe ile gelmişti. Ali Şa- kiri kolayca kaçabildiği için tebrik etti. ÂAli Şakir eğlentiye otelde devam etmek istiyordu. Mü- kellef bir sofra tanzim ettirdi ve balkonda oturdular. Kadının arzusu ile Ali Şakir hayatını anlatmıya başladi. O kadar kanaatkârane ve nükteli bir dille anlatıyordu ki Markeza, fasılasız gülüyordu. İhsan bir müddet — sonra onları yalnız bıraktı. Kadın iyice sarhoş olmuş görünüyordu ve yalmız kalınca Şakirin kucağına oturdu. felâket geleceğini düşünebilir HAKİKİ HAYAT HİKÂYELERİ : 1 İ Konaktan Hizmetçiliğe 3. İki Kardeşim Başın- dan Geçen Macera Tekrar İstanbula döndüm. Ben Çatalcada iken neler olmuş: Kızkardeşim bir zabitle sevişmiş, evlenmiş, öteki ay- yaştan ayrılmış ve namuskâr bir hayata girmişti. Kızkardeşim İstanbula - gel- diğimi öğrenince beni aradı;, buldu. İki gözü iki çeşme ağlı- yordu: — Ablacığım, ablacığım... beni affet, benim yüzümden çok azap çektin, bedbaht ol- dun, saçlarına ak düştü. Ben bütün - günahlarımı biliyorum. Ben de çok azap çektim, ben |de çok ağladım. Fakat, insan her zaman kendine hâkim olamıyor, ne- yapayım?. Birçok felâketlerle sarsılmış, sersem olmuştum; ©o adam beni pen- çesine aldı, fakat şimdi ben tamamile kurtuldum. Bu sözleri hüngür hüngür ağlıyarak söylüyordu. Ben de müteessir oldum, ben de ağ- ladım, — kızkardeşimi — kucak- ladım, — Çok büyük felâketler geçirdik, neler çektik, neler.. Hayatta bir sen ve bir ben kaldık, bundan sonra, bari, hiç olmazsa birimizden birimiz bahtiyar olsak, dert görmesek.. Nihayet kızkardeşim, -kocası ve ben bir evde oturmıya baş- ladık. Acı hatıralarımi unutmıya çalışıyordum, Evimize gelen gençlerden biri, evvelâ uzaktan, benimle meşgul olmıya başladı. Sonra 'bir gün böni “Park gazinosuna götürdü, benimle evleneceğini vadetti. | Fakat, ben bu vaade alda- narak ona teslim olmayı hatı- rımdan geçirmiyor, kızkardeşi- min geçirdiği acı tecrübenin derslerinden istifade ediyordum. Bu adam da bana karşı fena maksatla hareket etmiyor, eli- me bile elini sürmüyordu Bana karşı samimi olduğuna yaşıyordum. Nihayet, ilk genç- |liğimde çektiğim bütün ıstırap- lardan kurtulacak, beni seven bir adamla, bir çatı altında, meşru surette yaşıyacaktım. Bu adamı, kız kardeşimin kocası da tanıyor ve hakkında hep iyi şeyler söylüyordu. Artık burada başıma bir Balkonda epey kaldılar ve Sabah yaklaşıyordu. İkisi de odaya girdiler. Kadın Şakiri kovaladı ve: — Senin ebedi kadının ol- mak isterdim, dedi. Ve bir karı koca gibi ya- tağa girdiler. Kadın lâmbayı söndürdü. On dakika sonra, Ali Şakir birdenbire elini arkasına gö- türerek beline sarılmış olan Markezanın kolunu yakaladı ve o kadar şiddetle sıktı ki, ka- din hafif bir çığlık kopardı. Odo:îı sabahın ilk ışıkları giriyordu. Ali Şakir doğruldu ve bir saniye evvel kadinın elinden düşürttüğü ince uzun İspanyol / hançerini buldu: midim? Bu adam çapkın de- ğildi, ayyaş değildi, serseri değildi, benimle gönlünü eğ- lendirmek istemiyordu. Ne ola- bilirdi? Güzel şeyler ümit et- miye hiçbir mani görmüyor- dum. Fakat, evleneceğimize bir hafta kala, hükümet, kocam olacak zatı tevkif etmez mi? Meğer siyasi işlerle uğraşırmış ve hükümet cnu arıyormuş. Tabii benim böyle şeylere ak- hm ermediği için — şaşırdım, kaldım. Bu ümidim de boşa çıkmiştı. Artık, hayatta hiçbir. ümidim kalmadı. : Tamamile - meyus -ol- muştum. Neşesiz, sessiz yaşı- yordum, haftada bir kere bile gülmüyordu. Nihayet harp bitti. Kızkar- deşim kocasile Antalyaya gitti. Şimdi oradalar. İzmirde hayır sahibi bir in- san beni himayesine aldı, ora- da alnımın terile çalışıyor, ha- yatımı kazanıyorum. Fakat an- lamadığım bir nokta var. Al- lah, felek, kader, her ne ise dünyanın bütün felâketlerini benim üstümde mi denedi? Be- nim bu cezayı çekmek için suçum ne idi? İşte kolay ko- lay cevap verilmiyecek bir sual, bir muamma. Yarın başıma büyük bir fe- lâket daha gelmiyeceğinden hiç emin değilim: Yaşamaktan gözüm yıldı, -— SÖON — Kutsi Bey Şehremaneti Sıhhiye müdür muavini Kutsi Bey bir sene müddetle tahsil için Amerika'- ya Rokfeller müessesesine gi- decektir.. Tahsisat ve harcirah müesseseye aittir. ——— CEqUBî AMERIİIKAYA Müreffehen ek istiyen B yolcular. her halde İNGİLİZ ROYAL MAİL LAYİN Kumkâjınvasırn MUAZZAM ve HTEŞEM vapurlarile seyahat etmelidirler. TÜRKİ acentesi N. A. Köostantinidis & Iîâ:ıdiye müracaat olunma- Tel. B. 3126. Galata Rıh- | tım caddesi No. 27-29 ' D ÂANIN her tarafına VAPUR ve ŞİMENDİFER B bileti verilir. — Markeza, dedi, bana bu gece verdiğin lezzeti hayatımla ödetecektin değil mi? Fakat, bereket versin ki ben daima herşeyden şüphelenen bir ada- mım ve demin kolunun gayri tabii bir şiddetle yukarı kalkı- şından şüphe ettim, Şonra yataktan atlıyarak yavaş yavaş giyindi. Markeza, Yatakta, yarı çip- lak, hiç ın'mldalmyı:n'c'hı. Bu son h_ezimet onu bitirmişti. Ali Şakir ağır ağır odadan çıktı, İhsam bitişik odadan aldı ve islık çalarak otelden çıktı. Roma sokaklarında, ikisini de ilık ve tatlı bir cenup gü- neşi karşıladı. — SON —