14 Eylül 1930 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

14 Eylül 1930 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

T v a S T A L L ; e d NB A AA W ©&« Y G ©. e â v Bir Rica - Mektuplarınızın Gir- mesini — İstiyorsanız Kısa Yazınız.. Bayı karilerimiz dert ve şikâyetlerini Salatırken fazla tafsilAta giriyorlar. Bu hal birçok — şikâyet — sahiplerine —ait Mektupların günlerce beklemesini İntaç *diyor. Bu gibi mektupların mümkün Mertebe kasa olmasını bilhassa rica Narh 10 Kuruş Fakat Lokantalarda Ekmek 20 Kuruşa... Ekmek piyasada on kuruştur. Ahçı dükkânlarında 20 kuruşa satılyor. Be- kdiye narhi on kuruş İken ahçıların Ve lokantacıların ekmeği yirmi kuruşa fütması ne dereceye kadar doğrudur. Şehremaneti bunu görmüyor mu?.. LA ZİRAAT MEMURU İSTİYORLAR ... Kazamız doksan altı köyden mü- Tekkep birinci snıf bir. kazadır. Bir Siraat memleketidir. Buraya maaşı hu- Sf muhasebeden verilmek Üzere bir Ziraat fen memuru tayin edildi. Bu adam Teceyi gündüze katarak kazamızda rü- eden çekirge ve haşarat mikrobunu Kökünden kamdı. Fakat ziraat fen me- Muru tasarruf dolayısile açığa çıkarıldı. Merkezde bulunan iki siraat mem- Yandan birisi idare edecekmiş. Halbuki bu iş bizim için zararlı olacak. Merkez- den Bir ziraat memuru oa beş, yirm' İraya, otemobil ile kazaya, kazadan da Köylere çıkacak. — Tasarruf — böyle mi *lur ? Bu bususta şimdiden muhterem Son Posta ile alâkadarların nazarı dik- katlerini celp buyurmamızı ve çekirye- lerinin tohum zamanı olan teşrinisani- dön Hibaren olsun gene kazamıza zira- #bmemuru — tayini hususunun — temin edilmesini rica eylerim. —— Aydın vilâyeti dahilinde Çine kâ zası çiftçilerinden Eanrullah oğlu Doğan HAZİN BİR TEZAT Mütareke olmuştu; İngilin donan- Ması İzmire giriyordu; rıhtımda binler: ©e Rum, ellerinde Yunan bayraklari? düşman gemi'erini istikbale çıkmışlard . /Binalar Yunan bayraklarile - donanmışt.. Pusaport polis komiserine: “Ba hal Hedir ; kanınız döndu mu ; niçin me- Hetmiyorsunuz ?,, — dedim. — “ Validen İböyle emir aldık ! İslonla vallden serdum ve “ben, bir şimdi bu bayrakları yırtarsam Polie yine bitaraf kalacak m ?.,, dedim. “Sükünet tavsiye Çederim , cevabını Yerdi. Çekilen Türk bayrağı mı |di ?.. * İ Çarşamba günü İzmirliler ellerinde Türk bayrakları, yine, ayni meyki de Bir valandaşı Tetikbat içia 'Vakant bir Hezehür yaptılar. Türk polisi, Türk va- İsinin emrile, Türk vatandaşların Türk hayrağı taşımalarına mani &ldu. Sordur harı *Kanuna mühaliftir,, cevabı verildi. Çekilen Yunan bayrağı madı ... Kadıköy: Hüseyin Lütfü Cevaplarımız Samsunda “Mehmet Hulüsi bey& — Yanılarınız — çoküllkzün — olduğu — içle Vdercedli Gilğin içir. Tz Bülüyoruz. cevabinı verdi; te “SON POSTA, NİN Teftikası: No 28 eli Arsen Lüpen'in Son Sergüzeşti mammm — Denilebilir Çember Atlıyan Ger.ç Alman - Kızları Almanya ötedenberi spor memleketidir. Fakat bilhassa umumi harpten sonra Alman- lar spora çok fazla ehemmi- yet vermişler ve sporda büyük bir inkılâp vücuda getirmişlerdir. Spor eskiden disiplin dahi- linde yapılan askeri hareket- lere benziyen cimnastiklerden ibaretti. Halbuki şimdi bu te- lâkki değişmiş, yerine mümkün olduğu kadar tabiate yakın ve tabiat içinde yaşamak prensibi kabul edilmiştir, Bu prensip kabul edildikten sonra Almanyanın her farafın- da mektepler, kulüpler, cim- nazyumlar açılmiş, bütün Al- man milleti bu teşkilâtın içine girmiştir. Almanyada yeni nazariye- lere göre sporun şekilleri de değişmiştir. Şimdi daha ziyade vücude ahenk ve güzellik ve- recek hareketlere ve idman- lara 'ehemmiyet- verilmektedir. Yeni tarz hareketleri öğretmek için yüzlerce mektep açılmıştır. Bu mekteplere devam edenle- rin çoğu kızlardır. Yukardaki resimler bu mekteplerde yap- tırılmakta olan — hareketlerden birisini göstermektedir. Bundan maada Almanyada son zamatılarda tabiat içinde yaşmak fikrimi temin için Çıp- laklar " cemiyetleri — teşekkül letmiştiri. Bunlar — ormanlarda MUHARRIİRİ MORİS LÖBLAN İMDAD GELİYOR — Fakat bu kadar uzun | edecek noktalar arıyordu. Ameliyattan elde edilecek kâr ühim bir şey mi? — Değil ama, Mösyö Mon- tesyönün cümlesini hatırla: & “Zamanı gelince ben keş- Min sırrını iİzah edeceğim, Mmiyor mu? , Belki de bu sım ifşa etme- ' Zamanı! (elmemişti, fakat ;:;Y"nımq'lb hırsızi bunu ediyor ' Ay “ütlerin yerdi iriyor g, eS8i 'ıB*!u. Va. eualara kani Dedi ki: — Parlak nazariyeler. Fa- kat sence fail kim olabilir? * — Lâtin darbı meseli di- yor ki, ,bir vak'ada kimin menfaati varsa fail odur. Beşu itiraz etti: — Mümkün değil., Çünkü burada hissesi büyüyen ve kazanan madam Gersendir. Ondan da şüphe edemeyiz ya. Rual derhal cevap — ver- medi. Düşünüyordu, sözlerinin beraber, hâlâ itiraz | tesirlerini görmek için muha- FAŞ K | Ç | | tamamen iptidaf insanlar gibi yaşamakta ve şehir hayatının vücude getirdiği bozuklukları izaleye çalışmaktadırlar. Almanyadaki spor hare- taplarının yüzlerine ayrı ayrı bakarak ve nihayet gözlerini , Bertrandın yüzünde durdurarak - Beşuya cevap verdi : — AFf buyurunuz madam. Ben Beşunun zamnettiği gibi ) bir şey ima etmek istemiyo" ! rum. Ben yalnız vakayiin sil- | silesini birbirine bağlıyorum. -| Bertrand dedi ki: — Her şeyin - söylediğiniz gibi cereyan ettiğine şüphe | yok. Fakat benim lıeıbııu.î zahiren — çalışılmış. — Hakikati.| halde ne ben, ne de Katerin-! birbirimizin hisselerinden isti- fadeye çalışmayız. Anlaşılıyor ki bu işin esrarlı faili kendi menfaati için çalışmış. | Raul tasdik etti: | — Bu hususta tereddüde l zerre kadar mahal yoktur. ugün Almanya Baştanbaşa Bir Spor Mektebi Haline Gelmiştir_ ketleri bütün dünyaya nümune olacak kadar alâka uyandır- mıştir. Bütün milletler bu sa- hada Almanları taklit etmek- tedirler. Beşu sordu: — Fakat hiçbir fikrin 'yok mu? Sen vesikanın dosyaya konduğunu biliyordun. —Biliyordum. j — Kimden öğrendin? — Bu vesikayı © dosyaya koyan adamdan. İsmi nedir? Raul tafsilât vermekte acele etmek istemiyordu. Fakat Beşu ısrar ediyor, iki kız kardeş te cevap bekliyorlardı. Raul ihtar etti: — Beşu, bu sözler aramızda kalsın. Polis dostlarını bu işe karıştırma. — Kat'iyen. — Yemin et? —Yemin ederim. — Öyleyse — sana vereyim: — Sahtekârlık haber birzat Kadın Ve Kalp İşleri İhtiyar Kadın Sevilir Mi? Evli Kadınlara Musal- 'Tat Olmak Fenadır... İhüyaî Kadın Gedikpaşada —Ali isminde bir kariim bana garip bir sw- al soruyor? Bu genç, yaşlıca bir dul kadın sevmiş. Aradan biraz zaman geçince kadın bunu bir kenara atmış. Genç şimdi mü- teessir. Çünkü * kadını sevmiş bulunmuş. İhtiyar bir kadın hiç sevi- lir mi yavrum? Sen gençsin. Her işte azami ifrata gitmek tabiatin iktızasıdır. Fakat ka- din seninle sadece eğlenmiş, sonra bıkınca veya daha güze- lini bulunca seni bırakıp gi miştir. Bunda mütcessir nacak — birşey — görmüyorum. Bilâkis kurtulduğuna sevinme- lisin. EVLİ KADINLAR İki yıldız imzalı kariim, sev- diği bir evli genç kadınla na- sıl — evlenebileceğini — soruyor. Bu gence vereceğim nı sadece şudur: Evli kadınlara musallat olmayınız. Kadının za- yıf anlarından istifade ederek onları evlerinden uzaklaşmıya teşvik etmeyiniz. Zaten kokusu alınmış bir gülden size ne ha- yır gelebilirz? Onun için bu sevdadan vaz geçmiye, ve kendinize başka bir küfüv ara- mıya bakın. CEVAP VERİRİZ Karilerimin gönderdiği mek- tupları mümkün olduğu kadar cevapsız bırakmamıya çalışıyo- rum. Fakat bazı karilerim pek basit veya açık sualler soru- orlar. Bu gibi karilere ister- hususi cevap verebilirim. Bu takdirde mektuba altı ku- ruşluk bir posta pulu ilâve etmelerini rica ederim, Bana derdinizi yazınız, her halde cevapsız kalmazsınız. Hanım Teyze " Mevsim Robu I | Son derece zarif, krepten yapılmış, beli yukardan bir rop. nîüheda Yetilerine, alüllere Para Veriliyor Süleymaniye askerlik şube- inden: Şubemizde mukayyet malü- lini askeriye ile şüheda iyta- minin - ikramiyelerinin — tevzia- tına âşağıda yazılı günlerde devam edilecektir alâkadara- nin eyyamı mezi mektupculuk kalemine müra- mdü.y kadar kaydını imdiye kadar kayı icra ıhişımiyen)erinde 15 Eylül 930 püzartesi günü akşamına kadar şubemize müracaatları. noterin yazıhanesinde cereyan etmiştir. — ©O halde onun etrafında- kileri isticvap etmeli, Ben bu işi alıfıı * e KERENSİ Gi e < Ğ -—-_'thı noıeı:iı'!;ıhıne# le çahşanlârin he tanırim. Hıtş:. Boı'tı.ud!ı bunlardan biri kocanı görmek için gek mişti. — Öldürüldüğü — günün sabahı, saat sekiz vardı. Ben ona dehlizde rasgeldim. Gayet telâşlı görüni u. Ko- canla beraber bahçeye gittiler. Uzun boylu, zayıf, mahzun bir | adam: Adı galiba, Fameron. | — Raul bu ismin telâffuz edi- | leceğini biliyordu. |Sordu: P — Bir gece evvel, Mösyö Gersen şatodan çıktı mı? şu: — Evet, ben. hatırlıyorum. Başı ağrıyordu, berâber çıktık. İstanbul | Kırklareli Bele- diye Riyaseti Kırklareli, (Hususi) — Kırk- lareli Belediye riyasetine avu- | kat Ekrem Rifat Beyin intihap edileceği kuvvetle söylenmek- | tedir. Bu suretle Kırklareli be- lediyesinin teessüsünden bugü- ne kadar gelen belediye reis- leri arasında — birinci defa olarak âli tahsil görmüş bir | reis bulunacaktır. itti. "Rıııl ayağa kalktı ve odada boylu boyuna dolaştı. Sonra otuürdü ve dedi ki: * - İ " — 'Garip şey. Anlaşılmaz tesadüfler var. Dosyânm içine vasiyetnameyi koyan * adamın adı: Fameron. Bu adam, o gece saat on raddelerinde ve Lilbonda, bu vasiyetnameyi ken- disinden istiyen adamla bulu- şuyor. IO Lilbon taraflarına doğru -—-İ— Raul Davnakın sölerini bü- Pyük bir süküt takip etti. Bertrand, bir elini gözlerinin üstüne koymuş, düşünüyordu. Raule dedi ki: — İyice anlıyamadım. Söz- lerinizde aşikâr bir itham mi vaar? (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: