3 Temmuz 1931 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

3 Temmuz 1931 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ke hı za e aşa SON POSTA KEfganistanda Kadınlar İki Kin Örtünen » Şehirliler, Açık Gezen Köy Kadınları... YAZAN: M. KÂZIM ka YY Sordum; — EN ta kaç tane veli dır — Biri kadın, onu da er- olmak üzere on bir tane diler. Artık hareket (hazırlığına lamıştık. İlle iş olarak ka- eni tasfiye ettik. Kervancılar- Bağdatlı ve İranlı olanlar dikleri takdirde memleket- e dönebileceklerdi. Bunların aplarinı görerek alacakla- anı tesviye ettikten sonra sıra endimizi düşünmiye geldi. Kış i dden yaklaşıyordu. Soğuklar- > - lan korunmak mecburiyetin- eydik. Binaenaleyh elbise ve ım tedarikine koyulduk, ei ne öğrensek beğe- sirsiniz? © Vali Server Han çarşıdan übayaa edeceğimiz herşeyin elini hükümetin kasasından iyeye karar vermemiş mi! hakkımızda (gösterilmiş büyük bir nezaket eseriy- i. Fakat bizi müşkül bir mev- bıraktı: e hükümetine (fazla iasrafa mal olmamak için ih- cımız olan şeylerin bir kıs- an vazgeçrek münhasıran m olanlar ile iktifa ettik. * taraftan yol hazırlığı kle beraber, bir taraftan aa göllerinde çektiğimiz ikkatin acısını çıkararak eniyorduk. Bugünler zar- Hintli Prens (Herat) ta ik ettiği bir nevi otu fıstık, badem ve çekir- özüm ile karışlırarak ; macun yaptı, bokkaya dol- Seyahatte lâzım olacak- diyerek sakladı. Maamafib şimdiden O yapa- miktarını bana verdi. b akşam birer tatlı kaşı- yemekliğimi tavsiye etti. n hakikaten hayrete şayan tesiri vurdı. Sinirlere kuv- t veriyor, yıpranan vücuda bir hayat usaresi ilâve ordu. nsin iddiasına bakarsa- bilmediği birçok ilâç- medeni Efganistanda şehir kadınının kıyafeti budur. Resminizi için gidip bu ilâçları yerinde tetkik etmek büyük bir kazanç acaktır. * “Herat, ta ikametimiz yirmi gün sürdü. Bu iki haftayı bu: rada geçirmekliğimizin sebebi şu İdi, Herat valisi muvasalatımızi Kâbilde Emir Habibullah hana bildirmiş ve hükümet merke- zine hareketimiz icin müsaa- desine intizar etmekte oldu- ğumuzu da ilâve etmişti. Şimdi arizasına cevap gel mesini bekliyordu. Fakat ma- alesef bu cevap gelmiyor, ge ciktikçe gecikiyor, buna muka- bil kış mevsimi de yaklaştıkça yaklaşıyordu. Bu vaziyet karşısında bir gün Server hana müracaat ede- rek beklenen müsaadenin gel- mesine intizar etmeden yola çıkmaklığımıza müsaade ver- mesini rica ettik. Naibülhüküme O mes'uliyeti Üzerine alarak şahsi teşebbü- | sile bu ricamızı is'af etti, Bize Gönderiniz, * * * a Size Tabiatinizi Söyliyelim... Meliha kanım: Uysaldır. Bazan hırçın olur. o Menfa- © atlerine karşı basis ve haris değildir. Hür- riyetini o fazla sever, o Methü takdirden hoş- i lanır. Tenkit- ten süratle münfail (olur. Iğbiran kinsiz ie devamsızdır. Kemal ri Mağrur ve iz- zeti nefis me- sailinde hassas ve kıskançtır. Fikirlerinin kabul edilmesi için iddiadan, münakaşadan çekinmez. Bo- gazını, şıklığı ve temizliği r, İNGİLİZLERİN YAKIN ŞARKTA CASUS TEŞKİLÂTI -Yazan: Makenzie - — Ne yapayım? Tahtelbahirin Öyle ise derhal benim mi yolcu listesinden siler- olur biter. — Onu yapamam. Sonra irede beni mes'ul ederler. ithal etmeden yelcu talimatnameye muga- | Ne. 75 — Pire önlerinde henüz Alman O tahtelbahirleri (oyok. Oraya vâsıl olunca seni mös”- ul ettirmemek çarelerini ben bulurum. — Dediklerinizi yapmıya im- kân yok. — Pekalâ. öyle ise vapı- run ve tahtelbahirin tayfala- rından bir kaçı da vurulma- ik m de esir almalarına imkân ea ae » kararınırı verini; Ruhi Doğan bey: Zeki hassastır. Sü- ratle mütehey- yiç ve münfail olur. Fül ve hareketlerinde aceleye müte- mayildir. Soku- lur, kendisini sevdirmesini bilir, 5 Sabri Efendi: Gürültücü ve kavgacı de- * ğildir. Kendini idare etmesini İ muhafaza etme sini bilir. İğbi- , Farı devamlı olur. Kadın ve sevgi mevzula- rını. ihmal, sır ve hususiyetle- İ rini ilân etmez: i Kaptan, ellerini (kollarını sallaya, sallaya benim bu de- İiliğime mırıldana mırılda çıktı gitti. Fakat aradan beş dakika geçmemişti ki, yolcu listesiyle döndü, Listede ismimiz yoktu | Fakat kaplanın içi hâlâ rahat etmiyordu. — Ya tahtelbahirin süvarisi bütün yolcuların pasaportlarını görmek isterse? dedi, — Öyle birşey yapmaz. Bi- zlkiler tarafından görülmek- ten korkar ve deniz üstünde fazla kalmıya cesaret edemez. dedim. — Her ne İse, sizi esir almamaları için elimden geleni yapacağım. — Ben de, dedim. Ve böylece seyahatimize de- yal İŞİ | beterin ve haysiyetini İ O sırada mevcut Efgan me- murları en küçük bir teşebbü- sü şahsiyi bile göstermekten çekiniyorlardı. Hattaz bizzat Efgan emiri Habibullah han bile hayetimizin vürudundan edeceği istifadeyi takdir ede- memişti. Buna mukabil Herat valisi * mühim bir meselede mes'uliyeti Üzerine almaktan çekinmemişti. Bu hareket kendisinin ne kadar büyük bir devlet adamı olduğunu göstermiye kâfidi. Maalesef böyle Devlet adam- ları o vakit Efganistanda kü- çük bir akalliyet halinde idi. Bu ekalliyet te ekseriyetle men- feata istinat eden ekseriyeti tahrik edemiyor, Efganistanda içinde bulunduğu cografi ber- zahtan bir türlü kurtulamr yordu. (Mabadı yana) BORSA İstanbul 1 Temmuz 1931 — Kapanan Hatlar — NUKUT Dolar Amerikan 20 Frank Frans 20 Liret İtalyan 20 Frank Balçika 70 Draheml Yunus 20 Frank İsviçre 10 Lara Bulgar 1 Florin Pelememie 20 Korn Çekoslovak 1 Şilin Avusturya 1 Rayhışmark Almanya 1 Zeloti Lehistan 2 Ley Romanya 0 Dinar Yuzoalavya 1 Çervonaş Sovyet KAMBİYO Londra 1 İsterlin o kuruş Nüly, 1 Türk lirası dolar Paris 1 Türk lirası Frank Milâne 1 Uirat Belga Frank Leva Florin Penta Mark Zeloti 1030,00 7L— 167,— 2,50 16,— iç 814, Amesterda: Madrit 1 Berlin 1 Varşova 1 ALKAZAR — Garp resmi geçidi ALEMDAR Çenet bed ASRİ — Sessiz hane İK isteyince ETUVAL — İd kalp birleşince — uamına — Şehrazat — Bedavacılar şahı — Deli Şaricen — Bir kadın yalanı — Yılmaz — Muhtelif temsiller — Aşkan Terenatmil — İspanyol Aşkı Taksim (— Varyete Çittlikpark— Ha ola Kır kalesi parkı SAHİR OPERETİ OPERA Yaşar ve Aleko ar de * Darüittalim Lozan sulbu | (Beşiktaşın) nalı idi ki tabtelbahirlerin bize bir oyun oynaması imkân yoktu. Akşama doğru firma çok gddetli idi. Vapurun içi âdeta bir kıyamet günü hâlini almıştı. Ertesi (o sabah (o erkenden Patrasa vasıl olduğumuz zi- man soğuk bir yağmur yağı- yordu. Rıhtım bomboştu, be- reket versin vapurumuz bir sa- attan fazla kalmadı ve nihayet Korent kanalının sakin sularına irdik. Bu sükünet içinde bir id saat uyuyabildim ve Pireye elince kendimi daha iyice issettim. Pirede Tucker bizi bekli- yordu. Derhal bir arabaya bi- nerek oVisarionos > sokağında Tuckerin ihzar etmiş olduğu eve gittik. Ben Capride iken Klimada in geyler — 7) Kariler, Mülazrimleri Nasıl Görürler? Anketimize Gelen Cevapları Bu- günden İtibaren Neşre Başlıyoruz Anketimiz şudur: Matbuatta İmzaları kendilerini gok görülen, birçok © eserlerile tanıtıp sevdiren muharrirler vardır: Piâim Hikmet, size Vâlâ Nürettin, Peyami Safa, Mahmut Yesari, Ahmet Haşım gibi. Şimdi mize soruyoruz 1 — Bu mubharrirleri hayalinizde mami tasavvuf ediyorsunuz ? (Genç mi, ihtiyar mı, başı ss Talas; 2 *- Ne kazandıklarını tahmin güzel mi, çirkin el, edersiniz? züpbe mi, ağır 3 -- Nasil yaşadıklarım zannedersiniz? Bu üç sualin ıminizi cevabını yazıp ilâve ediniz. Gelen ocsvaplar sıra bize gönderiniz. Arzu ederseniz ile e dilecek ve anketin sonunda bu muharrirlerin ber birl hakkında bu üç sualin, garetemir tarafından, hakiki cevapları verilecektir. Hakikste en ziyade yaklaşan karilere © muharririn imzah bir fotoğrafini ile, imzalı eserleri hediye edilecektir. Edebiyat anketimize bergün birçok cevaplar alıyoruz. Bu cevapları bugünden itibaren neşre © başlıyoruz. (e Karilerin şahsen tanımadıkları omuhar- rirler hakkındaki (Otahminleri bazan öyle gülünç ve garip oluyor ki merakla okuyaca- ğınıza şüphemiz yoktur. Büyükadada Muallâ İhsan H. okuduğu mubarrirleri nas! tahayyül ediyor: 1 — Nâzım Hikmet Sarışın ve sıhhatli bir genç olarak ( tahayyül © ediyorum. Yazılarının gürültülü ahengin- den kendisinin farfara olduğu anlaşılıyor. Sesi, tatlı ve coş- kun, yüzü kırmızı gözleri açık renk, belki de mavi. Hayatı muntazam değil bilâkis dağr- nık ve kopuk kopuk. Böyle bir adamın kazancı da nihayet ayda yüz lira olabilir. * 2 — Valâ Nurettin Tahminimde aldanmıyozsam otuz, otuz bir yaşlarında bir gençtir. Hergünkü mesaisi na- zarı dikkate alınırsa sihhatli ; olmadığına hüküm edilebilir. Büyük başlı, gözlüklü bir zat olsa gerek. Yazılarındaki güzel- ! liğin aksine olarak çehresinde -İ güzel olduğunu zannetmiyorum, Tiyaro Ve Sinemalar Hayatının oldukça O müreffeh ve bir seyrüsefer tarifesi ka- dar muntazam olduğunu tah- min ediyorum. Böyle bir mu- harrir Akşam gibi bir gazete- den her balda 250-300 lira alır. 3 — Peyami Safa Yaşça (Vâ - Nü) Bey aya- rında. Fakat eserlerindeki ha- leti ruhiyeye göre ondan daha wariz, »> belkide bir alkolik olduğunu tahmin ediyorum. ! Ben, onun yanrılarında karlini mesteden kuvvetli ispirto ko- kusu o duyarım. Hayalimdeki şekli: Sapı ince, kendisi iri bir meyva. ( Sözde kızlar) mu- harririnin hayatı epeyce ava- redir. Kazancı, (Va-Na) Beyin kazancı kadar olmasa gerek. 4 — Mahmut Yeseri Kıyafetine pek ehemmiyet vermiyen 35lik bir zat. Bo- ğucu cigara dumanları arasın- da kaybolmuş çirkin fakat sevimli bir çehre. Çok okumuş bir adam vw- kufu ile konuşur ve kendini sevdirir. Ufak tefek, dalgın bakışlı bir ( Edebiyatı Osma- niye ) mubarriri tipidir. Hayatı maceralı; çat orada, çat kapı arkasındadır. Kazancı ayda yöz ile yöz elli arasında bu- calar. 5 — Ahmet Haşim Türk şiirinin bu büyük üs- tadının eserlerini okurken ( her nedense) iki cepheli bir in- sanın bir cephesini görür gibi garip bir tesir altında kalır ve asl bakiki şahsiyetinin şairin ortaya koyduğu (şahsiyetten başka, hatta aksi bir insan olduğunu (Otahmin o ederim. Meselâ: (Göller) deki kamışlardan şilr yapan mariz, sarı, kara, veremli şair yerine, irl yapılı, karilerini hasta şairliğine inan- dırdığı için müstehzi bir kırar- ta zattır. Eski şöhretine nazaran ya- şının kırk beş sularında oldu- gunu zannediyorum. Hayatı - yaşlılık icabı » ol- dukça muntszam olsa gerek... Büyükada: Muali& İhsan am a Bu meyanda Lort Kiçner ge lerek Kıral Kostantin ile yi rüşmüş ve kendisine açıkça Selânik seferini hiç tasvip et- mediği, çünkü bir Almana atılmıyan her kurşunun fikrine havaya atıldığını söylemiş, Şüphe yek ki Kiçner Ça- nakkaleain tahliyesi ve Mısırı bir Türk-Alman O taarruzura karşı > müdafaa” etmekle çok fazla meşgul olduğundan Yu- vanirtandaki ovaziyeti tetkik elmiye vakit bulamamıştı. Se- | lânik seferine kanaatı hilâfına olarak rey vermişti. Binaena- leyh Yunanlıların harbe iştirâk simemesini istiyordu. Çünkü o zaman Selânik kuvvei seferi- yesi bayağı ciddi telâkki edilmiye başlanacaktı. Her ne ! hal ise, Kiçnerin ziyareti Kral Kostantinin o bitaraf kalmak arzusunu takviye etmiş, fakat o kadar kindar bir bitaraflığla tebdil etmişti ki, İtilâf devlet- lerinin Selânikteki vaziyeti son derece müşkülât kesbetmişti. Sefarete gittiğim, vakit, Lort Kiçnerin ziyareti, “müselliha- ne,, abluka, Vardar ricatı, Se- lâniğin karargâh olarak işgali ve yeni intihabat havadisleri ikinci dereceye inmişti, Colonel Napier ile Harbi- ye nezareti koryası ve meb'us Captain Stanley o Wilson'un, selarethane postası ile birlik- te Spetzal vapurundan bir Avusturya tahtelbabiri tara- fından esir alınmaları keyfiyeti sefareti altüst etmişti. Zavallı V herkesten ziyade şaşırmıştı, Çünkü sefarethanenin kuryesi meyanında İstanbuldaki casus- larımızın bir listesi mevcuttu. (Arir © van

Bu sayıdan diğer sayfalar: