31 Ekim 1931 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

31 Ekim 1931 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Siyaset Âlemi İntihabatından Çıkardığım Mana Selim Ragıp İngiliz intihabatı bitti. Gelen neticeler gösterdi ki, Amele Fır- kası, ömründe bir misline daha tesadüf etmediği ağır bir mağlü- biyete uğramış, Muhafazakâr Fır- | ka ise aklından geçirmediği bir Rafer kazanmıştır, Harpten sonra milletler ara- sında başlıyan iktisadi mücade- lede, İngiltere en müsait olmıyan şartlarla karşılaşmıştı. İngiliz lira- l sının kıymeti yüksekti. Bunun bir icabı olarak İrigiliz amelesi çok yüksek yevmiye alıyordu. Bu yev- miyelerin, bayat şeraiti ile müte- Basip surette azaltılması teklifleri kabul edilmiyordu. Vaziyeti bo- zan da bu oldu. İngiliz sanayii bir taraftan pahalı mal yapiyor, harice sata- mıyor, elinde kaliyordu. Bundan dolayı İngiliz fabrikaları, yavaş, Yeni İngiliz iKabinesi Ve Meb'usları Londra, 30 — Taamül muci- bince Londra Şehremini, ikinci- teşrinin o dokuzunda büyük bir ziyafet verecek ve bu ziyafette bütün İngiliz kabinesi azaları hazır bulunacaktır. Ertesi gün de, büyük merasim ile yeni İngiliz Meb'usan Meclisi açılacaktır. Bu ziyafette M. Mak- Donalt çok mühim siyasi bir nutuk söyliyecektir. Nazırlar mec- lisi bugün toplanarak intihabat- tan doğan meseleler hakkında uzun boylu müzakerelerde bulun- muşlardır. Ayni zamanda mecliste, kıra- hn bir nutku okunacak, yeni kabine de mecliste hazır buluna- yavaş, faaliyetlerini daraltıyor, bu yüzden birçok amele işsiz kalı- | yordu. Bu amele bakılmıya muh- | taçtı. Bunlara işsizlik yevmiyesi ve- rilmek esası kabul edildi. Zamanla bem işsiz amelenin miktarı arttı, hem de bu adetle beraber verilen yevmiyelerin (omiktarı (o kabardı. Böyle bir) mirasyedi tarzı ha- reketine İngiliz hazinesinden baş- | ka biri tahammül edemezdi. Fa- kat bir gün geldi; onun da mu- | kavemeti kalmadı. Bir gün, İngiliz | maliye nazıri Mister Snovden İn- Devlet Bankasından bir mek- p aldı. Bu mektupta, İngiliz maliyesi- nin Amerika ve Avrupada tek bir santimlik itibarı kalmadığı bildiriliyordu. Bu hal, İngilterenin başına gelmemiş bir şeydi. Hü- kümet ve Devletin bütün nâzım teşkilâtı heyecan ve endişeye düştü, Uzun tetkik ve müzakere- lerden (sonra muayyen bir derecede bütçe tenkihatı Yapilması, (o ameleye (verilen İşsizlik yevmiyelerinin makul bir hadde indirilmesi kabul edildi. Mak Donalt kabinesinden bu kararlara üç kişi iştirak etti: Maliye Nazırı Snovden, Tomas ve bizzat Mak Donalt, Obürleri, bu arkadaşlarını tel'in ederek İstifa ettiler. Buna mukabil Liberal ve Mu- “SON POSTA, nin Milli Tefrikası : AH, MİN — Pek niyetim yok. Mamak. kartviziti çantasının İçine attı, Ümit ve korku içinde: — Eyvah, dedim, yâ beni ara- — Ne olur aramazsam? Bir — at evvel beni tanıyor mıydınız — Doğru... doğru. Elini uzattı. Öyle kurnaz V* tatlı bakıyordu ki... Hafif gölüm- sedi; — Belki ararım, dedi. — Minnettar safa se gibi Hiç o garip kız değilmiş n nazik bir hareketle; — Rahatsız etmeğe çalışırım. dedi. Ve kalabalıkların arasından ma“ Me süzülerek, çabucak, uzak” MUHARRİRİ : caktır. Yeni hükümet azasınin yirmi kişiden mürekkep olacağı söylenmektedir. M. Mak Donaldın, Amele Fırkasının menfaatları da dahil olmak üzere, yeni kabineye bütün milli menfaatları temin edici bir şekil yermiye çalışacağı söyleniyor. hafazakâr Fırka, bu esaslarda Başvekil Mak Donalt ile muta- bıktı. Fakat Liberallarla Muha- fazakârları ayıran başka bir nokta vardı: Gümrük himayesi. İngiltere, dünyanın gümrüğü olmıyan bir memleketidir. Bu b İngiliz sanayiini hari s0- or, hariç emtiasmı, İngiliz em- tiasile kolayca rekabette bulun- ie 2 hi m göclyeklni ginayesine de lüzu: mukabil liberaller ve muhalifleri buna mı " ta Loit Corç by Hat İngiliz intihabatının son ne- tcelerinden çıkan mana, İngiliz milletinin gümrük meselesi hak- kında muhafazakârlar ve milli hükümetle (beraber (olduğunu gösterdi. Yeni mecliste azim bir Oekseriyet (kazanan o hü- kümet için şimdi yapılacak şey, devlet makinesinin klık gös- teren taraflarını tamir, aksayan itibarını iade ve Iktısedi sahada a milletlerle rekabet edebile- cek bir vaziyet hazırlamaktır. 6 EL AŞK! SERVER BEDİ Anladın mı azizim? İşte ben, o gün, o saatlerde, o kıza tutulmu- şum. Fakat abayı yaktığımın pek de farkında değildim. Yalnız onu bir daha görmekten memnun ola- cağımı hissediyordum. Okadar. Fakat düşün bir kerre... Benki | metelik sektirmeyen bir heriftim, anlıyormusun? O gün bu kıza o çantayı vermekte niçin ısrar ettim? O paraları cebime indirmek hiç hatırımdan geçmedi. Hatta çanta- | yı sevinçle ona verdim. Ne o? Gidiyormusun? Bir kadeh daha İçe Tabii... Bütün bu hikâye bir defada anlatılmaz. Seninle yine buluşuruz. Nasıl? Bir roman olur değil mi? Yahut böyücek bir hi- kâye? Ha?.. Bak daha neler var.. Muhafazakârlar, | i ten başıma kan çıkmıştı. Kendimi Yeni İngiliz Meclisi Ve Yeni Hükümet Kıbrısta Tevkifler Ve Yeni Tedbirler Milli Ingiliz hükümetinin intihaptan bir hafta evvel alınmış bir resmi (Soldaki gat Maliye Nazırı Snovdendir ve siyasl hayattan çekilmiştir. Avam Kamara- | sında Fırkaların Vaziyeti Londra, 30 — Yedisi müs- tesna olmak üzere İngiliz Avam Kamarasında fırka azalarının va- ziyeti şudur: Hükümet Bloku Muhafazakâr 471 Milli Liberal 63 Mili Amele 14 Müstakil Milliyetperver a 551 Muhalefet Bloku Amele Fırkası 48 Liberal Meb'us Vi Mustakil Meb'us <3 57 Uzm EN Ir, Mihal sandalye kazanmış, Amele Fırkası da (292) san- dalye kaybtmiştir. KARE İngiliz Ttihabatının Tesirleri Londra, 30 — Paris, Vaşing- ton, Tokyodan gelen haberler, İngiliz intihabat neticelerinin bü- yük bir memnuniyet uyandırdığı- nı gösteriyor. Fakat İngiliz mak larını haricin rekabetine karşı i il. bir kadeh bir şey değil: Fakat e di) Garson... Beye bir daha... ben de içerim. Uzatmayayınm- Aradan on gün daha geçti. Kızdan bir ses şıkma- dı. Ben önüme gelene bu hikâ- yeyi anlatıyorum. “ Âdeta sen bu kıza tutkunsun, dediler. “Yok canım, diyordum, hoşuma gitti. Hem macera da biraz tuhaf. Onun için anlatıyorum.,, * Fakat, işin doğrusu, dörtgözle kızdan ME A Liber bekliyordum. Ümidim gittikçe arar Dz , Bü çrınnn, telefon. ö Se Kasalı? diye sordum. «.- Tahmin ediniz, dedi. Sesini derhal tanıdım. Sevinç- toplamıya çalıştım. Fakat sesimin çatlakları arasından öyle bol bir sevinç boşaniyordu ki sakin gö“ Kıbrısta Yeni Tevkifler Londra, 30 — Kıbrısta, asa- yişi temin eden mahalli hükümet, yeniden birtakım tevkifat icra- sına İlzum görmüştür. Kıyam teşvikçilerinin o yakalanmasından dolayı herhangi bir halk hareke- tinin eee ailen acağıni sö; Wi noktai a valiye bildir. miştir. Vali, alınan tedbirden do- ğan mes'uliyetin kendisine ait olduğunu ve kimsenin kargaşalık çıkarmasına müsaade edilmiyece- mami al Sir R, mumi vali Sir Ronald Storrs hükümetin salâhiyetlerini genişle- ten yeni bir nizamname neşret- miştir. Famagusta sokaklarında askeri devriyeler dolaşmaktadır. Burada, iki tahrikçi daha tevkif edilmiştir. Adanın bazı noktala- rında ve bilhassa Salam da bazı askeri mevkilere ateş verilip ya- ik söyleniyor. ısırdan Kıbrısa bir süvari bölüğü gönderildiği haber veril mektedir. “Timaye etmek için konulacak vey bu memnuiyet hissini azalttığı bildiriliyor. diye bağırdım, telefonda nefesi- nizi bile hissediyorum. Güzel kokunuzu duyuyorum. “— O gündenberi nasılsınız? “ — Şu dakikaya kadar git- tikçe fenalaşıyordum; fakat şimdi keyfim pek yerinde. Biraz durdu. Sesi değişmişti, Gayet ciddi bir perdeden başladı: “ — Beyefendi! dedi, kartvi- zitinizden sizin bir dava vekili olduğunuzu öğrendim. Hem epey | de şöhretiniz varmış, Babam söyledi. Çünkü ben babama nasil tanıştığımızı o anlattım. Beraber güldük. Bizim ailevi bir davamız var, Bunun için babam ve ben sizi yazıhanenizde rahatsız etmek istiyoruz. , mesleğime ve şöhretime taallük edince bana da bir cid- diyet geldi: “ — Emredersiniz, dedim. “ — Sizine gün rahatsız ede- rünmek mümkün değildi: “ — Tahmine bacet var mı? İ biliriz? | (Arkası var) | Gönül İşleri ii Tuzağa Düşürülen Erkekler Bir gençten aldığım şu me- raklı mektubu hulâsaten nakledi- yorum okuyunuz ve ibret alınır: “22 mayıs 9228 tarihinde İstan- bulda Eyüpte (M..) Hanım is- minde bir genç kızla nışanlar- dım. Nışanlandığımızdan bir mtid- det sonra muamelei resmiyeye mübarşeret ederek biran evvel maili emel olmak istedik. Kâğıt- larımızın asıldığının dokuzuncu günü idi; edilen davet Üzerine akşam eve gittim. Evde. bir er- kek oturuyordu: Kızın annesi bu erkeği bana amcası olarak takdim etti. Esasen pek kıskanç olmadığımdan buna inandım. Bu adamın bir gözü kördü. Bir müddet otorduktan sonra kendi- lerine veda ederek evime gitmek Üzere ayrılırken, ertesi akşam için tekrar gelmekliğimi mussira- ne rica ettiler. Ben de bu Ficayı kabul ettim; bilhassa meshun oldum. Aksilik olacak. O gece daire- de nöbetçi kaldım. Nışanlıma gi- demedim. Eve onda döndüm. İçeriye girer girmez kapı vuruldu. Bir polis ve bekçi beni karakola davet ettiler, Nışanlımın orada beklediğini söyledier. Merakla karakola gittim ve nı- şanlımı hakikaten orada gördüm. Gecenin bu saatinde buraya ne için geldiğini sordum vo şu cevab” aldım: “Annem bugün bana; Sen bana Yunusu ver ben sana baş- ka bulayım, dedi. Ben de seni çok sevdiğim için buna razı ol madım. Bizi yekdigerimizden ayr- racağına yeminler ederek beni evden attı.,, Annesine bunun sebebini sordu- . ğum zaman büsbütün başka bir cevap aldım. Annesi kızı akşam deniz kenarında bir erkeğin ya- nında gazel söylerken gördüğünü ve benim geldiğimi söyliyerek eve çağırdığını ve evde temizce bir dayaktan sonra kendisini eevlât- lıktan reddederek evden attığın söyledi. Ertesi akşam eve gittiğim zaman kızın annesinin yanında gazel söylerken gördüğünü söy- lediği erkeği karşımda görmiye- İ yim mi? Oda kapısından içeriye girdiğim zaman kız doğrudan doğruya bu kör adamın yanına oturdu; ken- disini ufak bir işaretle yanıma çağırdım, gelmedi ve bana yum- ruğunu salladı. O vakit bana kurulmuş bir tuzak olduğunu anladım ve der- hal şaşkın bir halde evden dışa- rıya fırladım. Ertesi günü lâzım- gelen yerlere müracaat ederek henüz muhtarın yedinde bulunan senedi meşrutumu aldım ve bir çok külfetli masraflardan sonra bu kızdan ayrıldım. Şimdi işitti- ğime göre bu kız gizli surette fa- hişelik etmektedir. “ Meşbur bir Türk darbımeseli vardır: Sütten ağzı yanan yoğur- du üfler de içer, derler. Talip olacağım her kızın böyle çıkaca- gını zannediyor ve işte bunun için evlenmiyorum.,, Ne denir, Fateboru ya ulnk ebsar! : Karilerinizden Yunus Nadi

Bu sayıdan diğer sayfalar: