6 Kasım 1931 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

6 Kasım 1931 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ş Saay VA N LHAMİB VAS Dedikoduları Ve Sultanların SON POSTA Bin Bazı Münasebetsizliklerine Dair Naime Ve Fehime Sultanlar Niçin Gözden Düşmüşler Yazan & ZİYA: ŞAKIR Her hakkı mahfazdur — 132 — Hem bilseniz, bu şırıngalarla ne akıl ve hayale gelmez fena- lıklar oluyor. Naime Sultanı, bu- nunla zehirlediler. Azkalsın ölü- yordu. Bereket versin, vaktinde İş anlaşıldı da, güçhal ile zavallı sultanın hayatı kurtuldu. Zehir- lenmesine sebep te kocası İdi. Malâm ya, Naime Sultanın kocası Gazi Osman Paşa — merhumun oğlu Kemalettin Paşa idi. O za- manlar Naime Sultanın yalısı, Sul- tan Muradın kızlarından Hatice Sul- tanın yalısına bitişikti. Gerek bu Hatice Sultan ve gerek hemşiresi Fehime Sultan, çok münasebetsiz şeylerdi. Okadar sıki altında bile yapımadıkları şey kalmazdı. Bütün bunlar az geliyormuş gibi nihayet, Kemaleddinc de el atmışlar. İkisi de haysi- yet ve şereflerini ayak — altına almışlar. Hiçbir. vicdanın kabul etmiyeceği rezaletler yapmışlar. Bu da kâfi gelmemiş gibi nihayet Nalme — sultanın — vü- cudunu ortadan kaldırmayı ka- rarlaştırmışlar. Bunun için de bu a vasıta mışlar... m";: hiç ziı!= etf Nihayet, mesele meydana çıktı. Ben, derhal sultanı tatlik ettir- dim.Kemoleddini de Bursaya teb'- it ettim... Halbuki bilseniz, iki tarafa da ne iyilikler etmiştim. Babasının hatırı için o Kemaled- dine gen anda ( paşalık ) ver- dim. 'Feşıi::: ıııltıp:lı Halice sultani da kendi öz evlâtlarım ibi elimde yetiştirdim.. evlendir- âılm onları hiç birşeyden mah- rüm etmedim. İkisine de ayrı ayrı birer yalı verdim. Elmas- lara, pırlantalara garkettim. Bun- , ların kıyntetini bilmediler. Hem, benim evlâdımın hayatına kastettiler, hem de kendilerini düşürdüler... Şimdi öyle bir hale gelmişler ki, artık ne Hanedan arasına ne de saraylara sokmu- yarlarmış.. İkisi de kocalarından boşanmışlar. Biri ( Feshane ) ame- lesinden birini sevmiş, ona var mış. Öteki de bir başka ıdaı?ılı izdiyaç etmiş.. Allah ıslah etsin.. Başka ne denir?.. Yarıya kadar gelen cıgarasını tazeledikten sonra devam etti: — Selim Efendinin kızı Ne- mika sultanı de çok zaif buldum. e, vefakârlık buna derler. Zı— Vallı yavrucak, beni görmek için hasta yatağından kalkmış, 'bıırı- Ya kadar gelmiş. Halini hiç be- Yenmedim. Verem olnısığdln rkuyorum. Çünkü valdesi de Veremden vefat etmişti... Abıdîu' tadir Efendinin valdesi olan ikin- €i Kadınefendi gençliğinde, hayız rında çok kan zayi eder- Ü. Bunun için zaif kaldı. Bu Za İiyet tabü, sinir hastalığı yaptı: Ürasıra bayılma gelir. Âdeta(sar'a) gl anları geçirirdi. Abdülkadir endi de çok haylâz çıktı. Za- Vah anacığına yapmadığı kalma- Beylerbeyi sarayının meşhur havuzu ( Başka bir cepheden görünüşü ) mış. Bir aralık, bir Ermeni ka- dını sevmiş. Galiba bu yüzden bastalanmış ta.. Zevcesi çok iyi bir kadındır. Hem gayet dilberdir; hem de ahlâkı, melek - gibidir. Şimdi o da Naime Sultanın ya- nında oturuyormuş.. Bu saray dedikoduları epeyce uzun sürdü. Belki de, daha devam edecekti. Şöhreddin Ağa iceri girdi. Habeş Arapçasile birşey söyledi. Kadınefendilerin Abdül- hamidi görmek istediklerini an- llıljllîııı. ve müsaade İstiyerek 13 Teşrinisan! 329 Bugün Abdülhamit telâş için de.... Sarayın her tarafı inceden inceye temizleniyor ve bu temiz- liğe de bizzat hnezaret ediyar. Bütün köşe, bucakları dezen- fekte ettiriyor. Buna sebep, Kâ- ğithane — civarında — üç kolera vak'ası olduğunu sabahleyin ga- zetede okumuş. Ayak üzerinde görüştüğümüz zaman, koleradan bahsettikten sonra, Kâğıthaneyi metetti. — En sevdiğim — yerler - den — biri de — Kâğıthanedir. Biraz çukurda olmakla be- raber, havası gayet güzeldir. Orada, doksan yaşın geçmiş.. hat- ta yüz, yüz on yaşını gelmiş ih- tiyarlara tesadüf edersiniz. Şımdi- ye kadar o civarda sari hastalık olmamış gibidir. Hele suları, çok iyidir. (Cami suyu) ( Ayazma suyu), en saf menba sularıdır. Orada kolera olmasına hayret ediyor, Her halde sulardan biriğe hayvan leşi atmış olacaklar... Bir defa be- nim gencliğimde de olmuştu. Ben aradım buldum.Suları temizlettim. Hastalıktan eser kalmadı. * Bu su bahsi askerliğe, asker- liğin de son zamanlarde Askerle- rin siyasete karışmasına intikal tti. ; Askerlerin siyasete karışma- gına tamamen muhalif olan Ab- dülhamit, evvelâ Nâzim Paşa hakkmımda ittihamkâr sözler söy- Jedikten sonra sözü, Klı.nil Paşa- etirdi yine Kâmil Paşa b (Diklllö') oh.nık sevdasından hahsetti ve en nihayet: — Ah. Ah. Eğer bu fırka- cılık devam ederse, sonu fell- kettir. Eğer fırkacılık olmasa idi, hiç biz Balkan devletlerine mağlüp olur mu idik... Koca Rümeli kıt'ası elden gitti.. Hem de, hiyanete kurban olarak gitti. Dedi. 18 Teşrinisani 329 Bugün Abdülhamit, yine çok müteessir... Abdülhamit, Doktor Atıf Bey, ben.. üçümüz görüşüyorduk. Ab- dülhamit, teessürünün sebebini izah etti, Meğer, (Tasviri Efkâr) da İntişar eden (Üç şahsiyet ) makale bugünkü — mündericatı, ona pek dokunmuş. Bu babhis açıldığı zaman Ab- dülhamit, heyecanla söze başladı: — Bu üç şahsiyetten biri ben, biri Kâmil Paşa, öteki de Sait Paşa... Bizi, biribirimize karıştırı- yorlar. Halbuki, yanlış yazıyorlar. Hatta, iftira ediyorlar. Güya Bul- garistan ( Rumelil Şarki ) yi ilhak ettiği zaman, ben harp taraftarı değilmişim.. Hiç düşünmüyorlar ki bunun sebebi. nedir?.. Eğer o yaman ben barp. taraftan olup ta harp etseydim, Rumelinin bugün başına gelen hal, daha ©o zaman vaki olacaktı. O vakit Bulgarların yirmi bin kişilik mun- tazam bir kuvveti vardı. Ve bunu kırk bin kişiye de iblâğa muvaf- fak olacaklardı, Avrupanın siyast cereyanları da bize müsait bir vaziyette değildi.. Vak'a zuhür ettiği zaman düşündüm; eğer Bulgarlar gibi daha dün lîııdeıı ayrılan ve bize çobanlık Gıh';.m:kllh heriflere mağlüp ve rezil b tansa, işi tedbir ile halletmeyi muvafık gördüm.. Ruslara yalvar- dım, ne yaptım yaptım, muhare- benin önünü aldın... Sonra, yine bu makalelerde bahsedilen ( Mı- sır ) meselesinde do bir yanlışlık var. Filhnkika o zaman, ( Ağrabi Paşa) ya nasihat etmek için adam gönderdim. Fakat aymi zamanda İngilizler üzerinde de lâzimgelen tesiri yaparak (Mısır)ın elden çıkmasına mâni oldum. Mısır, daha © zamanlar ya bütün bütün İngi- lizlerin eline geçer, yahut ta istik- Mlini ilân ederdi. Ben buna mâ- ni oldum. Aradan bu kadar se- neler geçtiği halde, daha hâlâ Mısır bugün bizim sancağımızın z BURHANETTİN BEY: Has- sas ve tok gözlüdür. Baş- kalarına min- net etmekten müstağni dir. Kadın ve ha- yal —mevzula- rile alâkadar olmaktan zevk alır. Tenkit ve K mes'uliyetten endişe eder, hicap duyar. A. REMZİ BEY: (Fotoğrafı- | nın dercini İstemiyor ) Yüzüne gülenlere —karşı — xâfı — vardır. Başkalarına minnet etmekten çok sıkılır. Fazlaca alıngandır. Küçük birşeyi büyülterek İzzeti nefis meselesi yapar ve bir müddet kendini üzer. * DAVUT FİKRİ BEY: İnti- zamperver dir. İşlerinde dik- kat, ve toplu- luk — gösterir. Parayı ve men- faatlerini israf etmez, eşyası- ni hüsnü mu- hafaza ve is- timal etmesini bilir. Sokul- gan ve şarlatan değildir. Az ko- nuşur. Havaiyattan müçteniptir. x SÜLEYMAN BEY: Durendiş ve samimidir. İzzeti nefis ve geref — mesal- linde alıngan ve atak olur. Usul ve me- rasime pek riaâyet etmez, hürriyetini faz- la sever. Zevk ve eğlenceden | geri kalmaz. Ağırbaşlı ve kismen — tutuk ve mahçuptur. Temizliğe ve intizama ris- yet eder, Ta- yır. ve hare- ketlerile etra- fiıni — memnun etmesini bilir. İyi şeyleri tak- 2 saev 4! lüde mütema- yildir. Sözlerinde bir fikir ve mana vardır. altında yaşıyor. Eğer isterlerse, ben bütün bu meselelerin içyü- zünü meydana çıkarır, bütün bu söylediklerinin aksini ispat ede- bilirim. Fakat ne yapayım ki bu- rada mahpusum. Evrakım elimde değil. Maamafih, ben açıkça söy- lüyorum, Gitsinler, (benim hususi evrakımi arasınlar. Orada, çok şey bulacaklardır. Kâmil Paşa vefat etti ise, Sait Paşa ber- hayat, — Bilmem ki — bunlara, niçin Ccevap veremiyor?.. Ben, | (müddeti saltanatım) — esnasında gıeııleke! hüsnü muhafaza) ettim. | enden sonra, beş senede bu kadar yerler zayi oldu. Elbet, tarih bunu yazar. Benim hizme- Resminizi Bize Gönderiniz, * * : Size Tabiatinizi Söyliyelim... tim, iyi kötü, her ne İse geçti. Bundan sonrasına bakalım. Akı- * 100 ALİ BEY: Şakacı ve alaycı- dır. " -Rüfeka- sına muziplik yapmaktan hazeder, Di- mağını — fazla yormak İste- mez. Hürriye- tinin takyidine taraftar değil- dir. Bazan inatçı olur. İZMİR, M. ş.'(aı. Hanim fo- toğrafının dercini istemiyor) Has- sas ve hayalperestir. Başkalarının elem ve kederlerile çabuk alâ- kadar olur. Dertleşmekten haze- der, Daima bedbahtlığını ileri süren şikâyetli bir tavrı vardır. Yüzüne gülenlere menfaatlerini ibzal eder. x MUSTAFA KEMAL BEY: . Samimi ve uy- saldır. İş bo- Ş zanlık yapmarz, 9 israftan ve | dedikodudan $ müçteniptir. Müşkülât ve | bâdiseler kar- | şısında Ümit ve cesaretini zayi etmez, izzeti nefis me: ilinde kıskanç ve alıngandır. OSMAN NURİ BEY: Süse, tizama ve moda cereyan larına tâbi ol- mak ister, Ka- lâkayt kalmaz, üzüntüye ve yorucu — işlere tahammül gös termez. Noşe eğlenceden geri kalmak İste- mer, * , FUAT CEMAL BEY; Müte- azı ve kalen- dermeşreptir. Usul ve me- rasime riayet etmez, hürri- yetini İntizam | kuyudatile tebdile taraf- tar — değildir, İçki ve eğlen- ceden de geri İkalmaz. Neşesini muhafaza et- mek ister. Konuşkandır, sohbeti sıkmaz, para hususunda tutumlu değildir, İsrafa mütemayildir. Tahlil kuponu BumAarası, İsmi, meslek — veya san'ati? Hangi suallere cevap almak İstiyor ? Fotoğrafı iatlşar ede- cek mi? | betin |hayırlı olması için Allaha yalvaralım.. Aleyhimde bululunan- lar, istedikleri kadar yazsınlar, söylesinler. Benim nekadar ça- lıştığım, Allah şabittir. Ben başka birşey söylemem... (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: