15 Kasım 1931 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

15 Kasım 1931 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Saray-Bosna Faciası Nakleden: H. Yaya R Kaldırımının pi SÜ el Yazan Emil: Ludvig Sol Tarafından Nagihan İki El Silâh Patladı. Fakat Arşidük Dimdik Duruyordu Belediye dairesine gelinmiştir. Belediye tarafından istikbal. Hid- detten sararan prens azametle bağırıyor: Demek burada insanı bombalarla kabul ederler. Kimse cevap vermiyor. Fena halde korkmuş olan belediye reisi sabırsızlıkla bek- lenen bir nutuk irat ediyor. Arşidük buna cevap vermek için söze başladığı zaman sesinin tit- rediğini farkediyor ve sesine metanet vermek için gayret sar- fediyor. Haremi, rical haremlerini kabal ediyor. İkisi de büyük birşey olarak bekledikleri, hakikatte bir kasaba hayatı damgasını taşıyan bu sah- nenin gülünçlüğünü iyice fark etmiyorlar mı? Birkaç halı atı- larak olsun biraz resmiyet veril- memiş olan bu basık tavanlı evde şu iki maskara nultkun tea- tisi için mi hayatlarını nasılsa kurtarabildikleri bir — tehlikeye arzetmişlerdir. ? Çıkılıyor. Halk daha şiddetli alkışlar yapmaktadır. Kont Harrah valiye hayretle soruyor: — Asaletmaabın — muhafazası için asker getirtmediniz. mi? Bu sual karşısında yaralanan Vali: — Kont, Saray-Bosnayı katiller« le dolmuş mu> farzediyorsunuz? Suretinde mukabele ediyor. Sararmış ve kendini zorla tut- makta bulunmuş olan arşidük programı değiştirerek — mecrubu hapishanede ziyaret için yalnız gitmek istiyor. Bu sırada haremi de hükümet konağına gidecektir; kuşluk yemeği orada yenecektir. Fakat, hayır, kadin refakat için israr ediyor, —arşidük te işaretle muvafakat ediyor. İhti- yaten ayrı bir yol tutmasına ka- rar veriliyor. Kont Harrah daha iyi bir şeye muvaffak olamadı- ğından arabanın solunda, — arşi- dük tarafında bulunmak - istiyor. Fakat arşidük hiddetle : — Böyle bir divanelik yap- maymiz! diyor ve dört araba evvelce olduğu gibi yola düzülü- yor, şu fark ile ki bu defa daha hızlı gidilmektedir. Ahali safları daha ziyade ke- safet peyda etmiştir, daha ziyade heycanlıdır, zivyo! sesleri az uyu- ka çıkıyor. Bir koca karı"nazdar!,, diye bağırdı zamandır ki Sofinin sararmış dudakları gülüyor. Bi- rinci programa dahil olan Fran- suva-Jozef caddesinin başlangı- eında, yine polisin hiçbir. mü- daha'esi olmaka zın halk araba- lara serbest bir geçit bırakmıştı. Meşam bir hata neticesi olarak ilk araba bu caddeye girdi. Bu manevraya kapılan ikinci araba onu takip etti. Fakat bütün mes'uliyetler kendilerine — müte- veccih bulunan ve — müstahkar *bir surette cevap vermek ısra- rında kalmış olan vali Potiorek şoföre yanıldığını ve rıhtimi ta- | küyor. | lince kıp etmesini söy- lüyor; şoför yavaş hyarak arabasın sağ yaya kal dırımına — yaklaş tırıyor. Bu andi sokağın bu sağ tarafından nagi- han iki el silâh bo- şanıyor . Kimse vurulmuş görün- müyor. Saray - Bosnanın — katil- lerle dolu oldu- ğunu pek geç anlıyan vali hemen kalkıp şoföre gerile- mesi ve di- ğer bir köprüden geçmesi — emrini veriyor. Bu ma- nevre — esnasında düşes — kocasının Üstüne yıkılıp çö- Vali karı kocanın bir iki kelime — mırıldan- dıklarını - işitiyor. Acaba bir hâl oldu mu? diye ancak © zaman | düşünüyor. Arşidük yerinde dik durmak- tadır. Maiyet koşuyor. Daha | arşidükün — vurulduğunun kimse farkında değildir. Haremine ge- onu korkudan — bayılmış zannediyorlar. Fakat işte arşidü- kün ağzından kan gelmiye baş- lamış ve sol tarafına devrilmiştir. Üniforması açılıyor. Orada, sa- ğında, kanı başa yolhyan damar- lardan birinden kan boşandığı ve yeşil renkteki ceneral yele- ğinin ve Aarabanın yastıklarının kıpkırmızı kesildiği görülüyor. Düşes ondan himaye gibi üzerine dayanmıştır ve hiç- isler bir yarası görünmediği — halde | kendine malik değildir. Arabalar hükümet konağına sürülüyor. Her ikisini şampanya şişelerinin soğutulmakta olduğu odanın yanındaki odaya götürü- yorlar, Hekimler kadının karnının alt tarafından -vurulduğunu, Arşido- | kun sabaritten musap olduğunu görüyorlar. Papas gelip okuyor ve daha sonra Arşivek geliyor, | ! bundan bir çeyrek sonra Avus- | turya ve Este Arşidoku Habsburg | | saltanatı veliahti Fransuva - Fer- | dinant, ve ondan birkaç dakika I evvel de o merdümgirizin yegâ- I ne sevdiği kimselere hüsnü ka- bul ettiremediği Hohenberg Dü- ! şesi Kontes Hotek, ölmüşlerdir. | Bu iki vücut son sözlerini biribi- rine söylemiş olacaklardır; fakat bunu kimse anlıyamamıştır. Buna bir teessüf eden yoktur; yalnız Belveder sarayında çacukları çok | ağlamıştır. Bununla beraber balk katili yakalamadı. Katil süyanür içmiş- se de hemen çıkarmıştır. Bu, Sırp milletinden, Avusturya tebe- İmparator Fransova Jozefin oğlu Arşidük Rodolf ve sevgilisi Kontes Vetsera asından, on dokuz yaşlarında or- ta mektep talebesinden biri idi. İsmi iki suretle remz taşıyordu. | Gabriyel Prençip. Gabriyel, mü- beşşir? Neyi bildiriyor? Prençip! hangi prensibin, umdenin mübeş- şeridir? TI Kumbarayı Çocuğunuzu, Siz de sevindiriniz !.. çocuğunuz vasıtası haline getirmekle, ona istikbalini kazandırmış - olursunuz! İTÜRKİYE İŞ BANKASI| Bu Sütunda _Hergün ÂYE Nakledeni S. . AŞK FELAKET İSTER! Enver Bey İzmit - Haydarpaşa yolunda, vaktini geçirmek - için bir Hintli şairin son eserini oku- yordu. Bir cümle gözüne dikkatle çarptı. Tekrar okudu. Bu cümle: “Aşk kederi doğu- rur. Aşkı olmiyon insan kederden mahfuzdur., Enver Bey bir lâhze şöyle düşündü : — Nekadar doğru! Kitabı kapadı, vagonun pen- ceresinden, gözünden mütemadi- yen uzaklaşan manzaraya bakı- yordu. Dört ay evvel nekadar mes'uttu, ne zevkli bir hayata girmişti. Yaşamak onun için bir eğlence idi. Şimdi bedbaht, usanmiş hiç- bir şeyden zevk duymaz bir hale düşmüştü. Niçin? Avukatlık vesi- kasmı aldıktan sonra, kısa bir zaman Baro Reisinin yanında staj yapmıştı, sonra da kendi başına avukatlık yapıyordu. Bir gün, kabinesine alelâde bir iş için genç bir kadın geldi. Konuşması, hazin edasi ve güzel- liği, —Enverin —üzerinde tesir yapmıştı. Bundan sonraki günler- de birkaç defa Beyoğlunun kibar salonlarında, sinemalarda, tiyatro- larda buluştular, Nihayet fırsattan istifade ede- rek Enver Bey bir sefaret balo- sunda genç kadına bir kadeh şampanya ikram ederek: biraz size — Buyurun oturalım, görüşelim Rezan — Hanım, | bir şey söylemek isterim. — Hay, hay!. Görüşelim. Enver Bey, gençliğin verdiği cesaretle kalbinde Rezan Hanıma (Arkası var) | karşı hissettiği bütün aşkı ile için bir eğlence bir yuva kurmak istediğini ve onunla evlendiği takdirde, bah- tiyar ve mes'ut olacağını söyle- miştir. Rezan Hanım, elindeki şam- panya kadehini bırakarak kah- kaha ile: — Enver Bey, siz çok sevimli, ciddi, faal ve namuslu bir genç- siniz, Sizinle hiçbir. kadın bed- baht olamaz. Fakat sizinle ev- Tenemem. Bu sözlere Enver hayret et- mişti. Kadının ağzından baloda fazla - birşey alamamıştı. Aradan zaman geçti. Bir gün sualine cevap olarak, Rezan Hanım ilk ve son nişanlısı aşkı- nın ebedi ve kendisinden başka hiçbir kadın sevmediğine yemin etmesine rağmen, — nişanlısının barlarda — dolaştığını — öğrenmiş, arkadaşından alay ettiğini duy- muş. Ondan sonra kendisi de evlenmemiye yemin etmişmiş. Kat'i görünen Rezan Hanımın bu kararı, Enveri hayattan adeta nefret ettirmişti. Tren Tuzlaya geliyordu, Enver Bey Hint şalirinin eserindeki cümle dimağımı işgal ediyordu. Kalbinin çarpıntısını işitiyordu. Enver hayatının. bu kısmını düşünmekte iken, birden yere çarpıldığını bhissetti. Sesler.. Fer- yat edenler.. İmdat istiyenler.. İzmit - Haydarpaşa treni bir marşandiz trenile müsaade etmişli, Başı yaralı, kolunda müthiş ağrılar, bütün vücudu — ıstırap içinde husust bir İmdat trenile öbür yaralılarla İstanbulda bir hastaneye yatırmışlardı. * Hastane kovuşunda Enver B. yatıyordu. İki gün evvelki kazayı hatırlıyordu. Neden mişti ? Fiyevrin tesiri altında gözleri kapalı, Rezanı düşünüyordu. Elini bir el tuttu. Gözlerini açtı, başı ucunda Rezan : — Bu sabah gazeteyi açar- ken, Tuzlada foci bir — tren kazası gördüm, okuduam. Yara- hların listesi içinde senin is- mini görünce, deli gibi evden çıktım buraya geldim. Enverciğim seni seviyorum. Sensiz yaşamak benim için artık mümkün değil. Gülerek Enver: — Bu kazaya, nekadar min- | nettarım Rezan Hanım. SONPOSTA ——— Yevmi, Siyasi, Havadis ve Halk gazetasi İdare: Alemdar mahallesi Çatalçeşme sokağı Telefon — İstanbul - 20203 Posta kutusu : İstanbul - 744 Telgraf: İstanbul SON POSTA müsademede — ölme- ABONE FİATI TÜRKİYA —— ECNEBİ 1400 Kr. — 1Sene — 700 K 70 . 6Ay 00 , 0 , $ . 800 4 26 4 e Şlİş 300 » — Gelen evrak geri verilmez. İlânlardan mes'uliyet —alınmaz. Adres değiştirilmesi () kuruytar. Son Posta Matbaası —— — Ali Exrem, Selin Rağtf Neptiyat Müdürü — Salim Ragif “LaEEEEN A LA dA e eee dit döz KİK Tanaaldr aP AAAT ÜG AD EUDA L GEĞMRÜ AÇA N BAD DA

Bu sayıdan diğer sayfalar: