15 Kasım 1931 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

15 Kasım 1931 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— Maamafih tereddütten kurtula- mıyorlardı, Gülsümü — yüzüstü bırakmak haysiyetlerine dokunu- yordu. Hızır aleyhisselâmdan ken- dilerine intikal eden bir vedia gibi aziz gördükleri bu çocuğu, evine we babasına teslim etmedikleri tak- dirde kutsiyetpenahın gazabına uğrıyacaklarını sanıyorlardı. Onlar, bu karışık tasavvurlar ve tehassüsler içinde bocalarken | Bostancıbaşı bir iki adım daha attı : — Beri gel yüzünü göreyim ! Kabadayı Sipahi, hiddetten kızıl kan kesilen gözlerini hünkâr kölesinin çehresine dikti: — Er yüzüne hasret çekiyor- O duk! içine baygınlık gelmezse bak. Doya, doya bak! Bostancıbaşı, ummadığı bu tahkir üzerine tehevvüre kapıldı: — Edepli ol habis!- dedi - Ben, Şu yere yıkıpta tuzlamasını yap- tığın heriflere benzemem, dilini koparır alnına yapıştırırım. Sipahi| Ahmet, oğultuya ben- ziyen bir kahkaha bıraktı: — Lokman hekimi de bize bu öğüdü vermişti, edebi edebsiz- lerden öğreniniz. Sana bakıp o öğüdü hatırlıyorum. Sarayağasının tahammülü artık tükenmişti. Hayli yüksek rütbeli insanlara bile el, etek öptürmiye alışan bu çalımlı adam bir mey- hane hovardasının hakaretine boyun eğemezdi. Binaenaleyh ağır bir küfür savurarak saldırdı, Sipahi Ahmedi sillelemek istedi, fakat havaya kalkan el, yine havada kaldı ve mütehevvir saray- hnın yüzü mosmor kesildi. Çünki Ahmet, onun bileğini çelik bir mengeneye koymuştu ve istihza ile karışık bir ciddiyetle kendisini terbiyeye davet ediyordu: — Beni tindana koyabilirsin, elinden gelirse boğdurursun. Lâ- kin” silleliyemezsin. Anladın mı devletli? Ahmet, — dedi, Bostancıbaşının acıklı vaziyeti, - meyhane eşiğinde mutacassıt bu- lunan — Sipahi 'cethüda — Yerile Yeniçeri — çorbacısını harekete getirdi. İki askeri âmir, telâşsız adımlarla içeriye girdi ve kethüda Yeri emir verdi: — Yoldaş, elini çek! Ve Osonra — Bostancıbaşıya döndü: — Siz de kerem edin. Yersiz eelâlanmayı geri koyun — Sipah takımı hoyrat olur! Bu söz, Sipahı Ahmedin eli ve dili kadar saray ağasını incitmişti, lâkin ağız açıp bir kelime söyli- yemiyordu. An'aneye hürmetsizlik ettiğini, usul haricine çıktığını anlamıştı. Hovarda Ahmede el kaldırmakla Sipah Kethuda yeri- ni de kızdırmış oluyordu. Çünki onlar, âdeta müştererek yanak sahibi askerlerdi. Birine vurulan sille, hepsinin yüzünde iz bıra- kırdı. Bu hakikati unutmak, işte böyle feci neticeler verirdi. Beşeri tesanüt denilen çok makbul ve çok memduh keyfi- etyle zümre gayretkeşliğinin mü- — Edepli ol hab masebeti yoktur. İnsaniyeti yükek- ten tesanüt, benibeşerin teavün duygusile müteharrik olmasından doğar. Hastalara bakmak, alil olanları kayırmak, yetimleri siya- net etmek, alelitlâk fenalıklar- la mücadeleye — girişmek işte ©o tesanüdün, o teavünün tecel- Hleridir. Bu mubark hareketin menşel insaniyettir, hedefi de insaniyettir. Cinsiyet, mezhep ve ve muhit ayrılığı — insaniyetin mühtaç olduğu teavün ve tesa- nüt rabıtasını gevşetmez. Haki- kt bir insan, denize düşen bir hemnevini kurtarmak için mezhe- bini veya milliyetini sormaz. Bir alili çukura düşmekten siyanet ederken büviyet cüzdanını gör- miye kalkışmaz. Zümre gayretkeşliği, ve ancak menfecat endişesinden tevellüt eder, onda insani mülâ- | hazaların yeri yoktur ve hedefi | dardır, mahduttur. Ayni züm- reden olanlar Kendi - varlıkla- rını, kendi -kazançlarını koru- mak - için biribirlerile alâkadar | olurlar. Ferdi menfaat kaygusila zümrevi bir tesanüt yaşatırlar. Yeniçerilerin, Sipahilerin o müt- hiş — kaynaşmaları, bir — kül halinde yaşamaları iyi ve fena günlerde yekdiğerini korumaları | hep menfaat mülâhazasından ileri geliyordu. Binaenaleyh — Sipahi kethüda yerinin Bostancıbaşıya huşunet ve onun da bu huşunete karşı — tahammül göstermesinde fevkalâdelik yoktu. Her ikisi de gayet tabii hareket ettiklerine kani bulunuyorlardı. Bunula beraber meyhanene uzun müddet — süklüm pükiüm durulamazdı. Bir şeyler söylemek, bir şeyler yapmak lâzımdı. Bu vazife, mevki itibarile, Bostancı- başıya düşüyordu. Öbürleri ancak kendisine yardım edebilirlerdi. Ağa, | HAYATINI KAZAN VİCTOR BOUCHER se DOLLY DAVİS tarafından temsil ediler. bu Fronsız eser” baştan başa eğlencelidir Sahnelerin inkişaf: çok muvaffak olmuş ve mizanseni fevkalâdedir &> Her gür b AF dd ANDRE ROANNE ile beraber temsil AŞKA ancak | ELHAMRA sinemas ve ARMAND BERNARD Fransızca sözlü ve şarkılı filmindeki muvaffakiyetleridir. bu zarureti anladı, saray ağalığı bhaysiyetini kurtarmak vecibesini de hatırladı. İşittiği sözleri unutmuş, kolunun — acısınıda — hazmetmiş göründü. Sipahi kethüda yerine ve Yeniçeri çorbacısına hovarda- ları gösterdi: — Bu yulsuzlari alın, zindanlı külleye götürün! Ahmet, kendi &mirine doğru yürüdü : — Emir senindir, dedi, diler- sen zindana, dilersen mezara giderim, fakat iznin olursa anla- mak isterim : suçum ne ? Sipah Kethüda yeri, bostancı- başıya döndü - — Yoldaş haklıdır. Cezaya rıza verirken suçunu da Ööğren- melidir. Lütfedin, günahını söy- leyin ! (Arkaz: var) | Bugün akaşam İSTI.IBIl lElEl"m | Saat 15.30 da 'N lmıı Yaklak TI | Umuma mahsus MUKADDES ALEV 3 tenzilatlı Doktor İhsan Komedi 3 perde “ Yazan: F. Laszlo Tuenme ıde Bugün MELEK sinemasında Müşkül itiraf Herkesin göreceği... Bu müessir film... jEAN PERİER ve COLETTE DARFEUİL tarafından temali edilen Fraosucu #Özlü — bir eserdir MİCKEY MOUSE ( Bimbe ) ve Paramount — Juraal, İlüveten : mektepte her seansta salonunu febalep dolduran HA AW C'i ettiği şayanı hayret TÖVBE * * N. M. S. HANIM: (Fotoğra- finın dercini istemiyor) Asabi, hırçin ve alıngandır. Sebepli sebepsiz gücenir, güler ağlar. Kararlarını sık sık - tebdil eder, Cömerttir. Talep edilen iyilikleri diriğ etmez. Başkalarının elem ve kederlerile alâkadar olur. A. SAİT BEY:; (Fotoğrafının dercini istemiyor) Gürültülü cazip bir hayatı sever, şöhret ve ikba- le zaafı vardır, her işte baş ola- rak bulunmak ister. Yüzüne gü- lenlere, izzeti nefsini okşayanlara karşı menfaatlerini açık bulundu- | rur. Tenkit ve tahakküme ta- hammül edemez. GALİP BEY. Azimkâr ve müteşebbistir. M enfaatlerine uygun gelmi- yen tekliflere rağbet etmez. İddiayı sever we fikirlerinin kabul edilme- sini İster, İş- lerinde acele- yi ihtiyar eder. Şıklığı ve tarzı telebbüsü ihmal etmez. HASAN RIFAT BEY: (Fo- toğrafının dercini istemiyor) Has- sas ve zekidir. Şöbret ve ikbali sever, bu yold tanınmak ister, cazip ve tantanalı bir hayattan bazzeder. Şeref ve izzeti nefsini hertürlü varlığın fevkinde tutar. MEHMET ALİ BEY: Girgin ve —müteşeb- bistir. Sayıl- mak ister, ken- dini küçük dü- şürecek hare- ketlerden, baş- kalarına min- net etmekten çekinir. Saka- cı, neşe ve eğlenceyi ih- mal etmez. M. VASFI BEY: (Fotoğrefı- nın dercini istemiyor) Atılgan ve ) ataktır. Çabuk parlar ve söner, konuşurken acul olur ve el ha- rekâtile sözlerine iştirak eder. Parayı israfla sarfa mütemayildir. Deli dolu hareketlerile kendini sevdirir ve muhit ve muhatabını sıkmaz . GÜZİDE HANIM: Fatoğrafı- nız bugüne kadar intişar edenler meyanında — değilse sıra bekle- mektedir. Bir müddet daha bek- leyiniz. Aksi takdirde zayi olması ihtimaline binaen bir diğerini gönderiniz efendim ŞADAN EFENDİ: Fotoğraf tahlillerinin — istikbalden haber vermekle bir alâkası yoktur. Ve böyle bir iddiaya inanmamanızı evvelâ biz tavsiye ederiz. Fotoğ- rafızın — tecrübeli bir nazardan ifade ettiği manayı öğrenmek isterseniz retüşsüz tabil bir fo- toğrafınızı gönderiniz efendim. Size Tabiatinizi Resminizi Bize Gönderiniz, * Souliyelim... EKREM BEY: Hassas ve na- — rindir. Gürük gacı olmak is- j zarar ve mes- uliyetten müç- teniptir. Yo- rucu ve müca- deleyi — davet eden işlere rağbet etmez. Temizliği ve inl. « a1 Sever, tücü ve kav- temez, tehlike, M. RECEP BEY: (S) (Fotoğ- | | rafının dercini istemiyor) Hiddetli ve şiddetlidir. İcraatında kat'iyet vardır. Çalıştırınasını bilir. olarak çalışmakta muvaffak olur. u KADIKÖYÜNDE HASAN REMZİ BEY: Fotoğrafınızda simanız pek belli olmuyor, tahlile esas olacak vuzuhlarından mah- rumdur. Bir diğerini gönderiniz efendim. - Nazariyattan hoşlanmaz. | Birlşlebıı CAZİBE HANIM: Fotoğrafı- — nız evvelce tahlil edilmiş ve ga- zetede intişar etmiştir. Mektubu- nuzu gönderdiğiniz tarihten sow- rakı nüshaları tetkik ediniz efen- dim. l ALİ MACİT EFENDİ: Mu- fassal tahliller yapmıya sütunu- muz müsait değildir. Hangi sual- lere cevap almak istiyorsanız l onları bildiriniz, merakınızı tat- mine çalışalım efendim. MARANGOZ İLYA Efendi: Fotoğrafınız. zuhür — etmemiştir. — Tahlillerimizin şans ile alâkası da yoktur. Yalnız simanızın ifade ettiği mana hakkında bir fikir edinmek isterseniz - fotoğrafınızı gönderiniz efendim. TAHLİL KUPONU BORSA — Gtanbul 14 Teşrinisani — 1031 — Kapanan fiatlar — NUKUT İsterlin 805,00 Dolar Amerikan 1200 20 Frank Framam 17100 20 Liret — İtalyan 219,00 20 Frank Belçika tıa, 20 Drahmi Yunas 55,50 — 20 Frank İaviçre *M, 26 Leva — Bulgar 30,00 * Florin Felemaak 64,50 20 Koron Çekoslovak 12400 — 1 Şilin Avusturya 30,00 1 Rayhşmark Almanya #” 1 Zeleti Lehistan 2300 20 Ley Romanya 25,00, 20 Dinat Yügoslavya 75,00 1 Çervoneç Sovyat Ve KAMBİYO Londra 1 İsterdlin — kuruş 198 Nüy. — 1 Türk İlrası dolar — | 0,47,31,60 Parla — 1 Türk İirası Frank 124600 Milâno 1 ç , Uiret DA Brükssl © , « Belgâ 33940 Cinevre 1 Ş 0 Prank | 2 at Üsürü Di ğ Mt sıTiSt Amesterdam © T. , — Florin 4ç47 Madrit —1 Tür lirası Pazta saker Berllin 1 , , Mark ıypa6 Varşova 1 , . Zeloli y Bükreş 20 Ley kuruş nl_ Rusya — 1 Çerveneviç kuruş wi U Sie ıt bikteslden Ö9

Bu sayıdan diğer sayfalar: