19 Ocak 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11

19 Ocak 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA NK Umumi Harp Nasıl Patladı ? H.R — Kızım Doktor Nakleden : emi Ekreme — “Çar Tarafından VerilenSöze NedenitibarOlunr — Rus umumi seferberliğinin da yapacağı tesiri zatı etmeabi lerine ihlâs ile arzet- Bu, yalnır Almam bir tehdit ve tahrik © suretinde kalmıyacaktır; < islerim, a kargı Almanyayı iğ ki edilmökle bizzat O Alman k alınacaktır. Halbuki müşarünlleyb aleddevam bir tavassut fikrinin galebesine çalışmaktadır. Dedi. Çar dinledi ve ne düşündü güne dair zerre kadar bir ammu- müteskıben sordu: mânasına re vermedi, — Buna sahibten musunuz ? Purtales Şimdi o barbi bertaraf ettirecek yegâne çare seferberlik iradesinin iptalidir. — Siz sebeple kabil emirler fenni yısile tâlik edilemezler. İnanıyor de zabit bilmeniz idiniz, bu lâzımgelir ki esbap sözü söyledikten sonra telgraf ve Kaysere yazılmış bir mektup gösterdi. Bunlarda hitaben müsveddesi Berlins bir Jeneral yollıyacağın- | dan bahsediliyordu. o Avusturya Başvekili (o Berbtold'un İngiliz teklifini kabul ettiği haberi Lon- draya nasıl tebliğ edilememiş bu Rus Jeneralının Berline git- | mesi de o şekilde kabil olama- mıştır sulhü durdurulma- Almanya (harp PL veya Rus ıt bıraktığından ve sefer- in bilâ tehlike taliki kabil adığından (harbin önline geldiği tamamen anlaşıl- Ertesi gün gece yarısına doğ- ru Kont Ültü Purtales Almanyanm satomunu yolladı. Sazanof soruyor: — Çar tarafından za imperato- runu namusu üzerine verilen söz ile neden iktifa olunmuyor ? — Çünki bu söz Sırbıstana mütealliktir. Avusturya - Rus ib- tilâfının o hüsnü tesviyesi ümit edildiği müddetçe (muteberdir. Rusyanın, Avusturya ile uyuşma dığı takdirde de sulhu muhafa- İmparatorunu da | kapı | zaya müheyya bulunduğuna dair | bana teminat verebilir misiniz? — Bu suale evet diyemem. — Şu halde teslim edersiniz ki Rusyanın, seferberliğinde bize daha ziyade takaddüm etmesine rar olamayız. Zaten Sırbistan Pe'vesburgtan çektiği bir şunları söylediği bilâhare “Rusya ordularını Üzere şimdi müzakeratı uzatmıya | bakıyor. Bu ameliye bitam bular bu , Avusturyaya harp edecektir, —öö— Namus Üze Yazan: Emil Ludvig | rine or?,, beş gün evvel omdan bahse- lik hisse- TT 1117. ağ Ayım 31 inci günü TE Ültima- tom daha Petresburga gönderil- | İ | meden evvel kayser Berlin kas- Umumi Harpte Almanyanın Afrikadaki “müstemlekelerinde bulunan kuvvetlere kumanda eden Lettov Farbek Bu telgrafın neticesi oyanlıştır.. dakikanın şu yukarıda yazdığı- mız mülâkatından iki üç saat evvel Sazanof Avusturya sefirini kabul ve gayet dostane bir eda ile şunları söylemiştir: — Viyana ile bir mutabakata müstenit müzakerat cereyan ettik- çe Oo kımıldıyamıyacağız. Zaten seferberliğe siz daha evvel baş- yalnız Filvaki son etmiş adınız. Sefir diyor Sa ukları m bunu anof şiddetle redde- mektep ço nakaşasını şöyle kapar: bu aten ehemmiyeti var? ruznameciliğin ne istidlâli | | İ rında ilk harp nutkunu İ rından bahsetti. | kelimesinin söyledi, | lâhlardan haktaalâdan, hasımla- | Diğer taraftan ilânı harp meselesi hayli sıkıntıyı mucip | olmuştur. Herhalde iki müsvedde | hazırlanmıştı. Evvelâ “Accepter la | guerre octroyde (*) tabiri kulla | nılmıştı. “Bahşedilen müharebeyi | kabul ediyoruz. , demekti. Bunu Obeğenmediler, Kamusa (mürâcaatle octroyeğ başka manayı da gördüler. Bundan (3) keli- | ve bun | çünki | ifade ettiğini sonra mesini da (contrainte) yi kullandılar da karar © kılamıyarak İ bunu da çizdiler ve daha müna- | İ telgraf | buki sip bir k bulamayınca ilânı harpte sebebi harbi zikretmeyi ettiler! ve sadece relev& (4) ibaresini koydular, eydan kabul | J okumayı ediyoruz ,, d i tir. İlânı Obarbın metni öğleden sonra saat bir de telgrafla sefa- rete çekildi ve ancak beşte tevdi olunması bildirildi. Saat ikide Berlinre (o Çardan © beklenmiyen bir o telgraf geldi. Bunu alır | almaz osefarete yeniden bir çe ilânı harp no tasının tebliğ edilmemesini ihtar etmeyi düşünen bulunmadı; hak Çarın telgrafı pek makul idi, -Çar Alman imparatoruna : ( Arkası var ) İBir Cüiyein İzi13| En Güzel Sene Sonra Bulundu r köyüne senelerden- yarı yıkılmış içinde birkaç çocuk sadece kemikten iba- ret kalan bir insan kafası bul- muşlar korkarak hâdiseyi mişlerdir. Polis şler, hangarı kaz- mışlar, toprağın altında bir insan iskeleti bulmuşlardır. Bu iskelet anlaşıldığına göre (elbisesi ile gömülmüş bir erkeğin imiş, fakat elbise meydanda ( sadece duran, ve çürümüş, bir potin İ ile bir kaç tane kemik düymeve sefirinin de | tel- | toplamak | İ İ ilân bir pantolon askısile demir ak- samı kalmıştır. Hâdisede buraya kadar bir fevkalâdelik - yoktur. Meselenin hayreti mucip olan noktası şudur: Zabıta bu ufak telek eşya sayesinde iskeletin hüviyetini tes- bite Bu, Jean Chanconi isminde genç bir adamındır. Bu adam 14 H 1919 tarihinde ortadan kaybol- muş, öldürüldüğüne hükmedil- miş, fakat cesedi meydana çık- madığı için katili de bulunma- mıştır. Anlatıldığına göre şimdi muvaffak © olmuştur. iran ka- iskeleti | İ | İ güzel Fransız e yorsanız Kanenusani: 19 HİKÂYE Bu Sütunda Heri gün Nakıli Feridun ABİ Da Aik (Öçünü (Öçünü vg ğa Talât — İN vada şey. kbahar geldi birşey dolaşıyor. Ilık Ortalık kadın Emin — kuyor. Sait — Pöh! Emin — Sen bu fikirde değil misin ? Sait — Hayır! Talât — Ben Eminin fikrine iştirak ederim. Sait — Öyle ise sizin burun Jarınızın tertibatı başka türlü. "Ben havada kadın kokusu hissetmiyorum. Şimdiye kadar da böyle koku bir hissetmedim. "Esasen kadın denilen nesne beni İ zannettiğiniz kadar alâkadar et- miyor. Talât — Bari yavaş söyle de kimse duymasın! Bu iftihar edi- Emin — Evet, lecek birşey değil. Sait — Ne demek istediğinizi Aşktan bahsedi- herkes altı anlamıyorum. ben de On mahalle gibi yaşında bekçisinin âşık oldum. iken bizim karısını seviyordum. Hatta onun benden gayet güzel bir çocuğu vardır. Şimdi büyüdüm. Meşguliyetim çok, K meşgul ola» cak vaktim yok. Siz belki ikiniz de birer kız seviyorsunuz. Birer belki dınla aşkla Talât — de daha fazla. Sait — Allah versin, dalar menfaat ediyorlar, anlıyabilir miyim ? Bu sev- size temin Emin — Hayhay.. Evvelâ eğ- leniyoruz. Talât — geçiriyoruz. Evet. Hoşca vakit Emin — Sonra bu kadınlar gençliğimizi süslüyorlar. | Yirmi yaşına gelen bir adamın Şüre, hülyaya ihtiyacı vardır. İleride de tatlı bir haha kalır. Sait — Tatlı bir hat; acı bir teessür. Ben sizi hayalperest değilim. İ kalabalık istemiyorum. Ben kendi | kendime | Hatta fazla hile. Matmazel Arlet Dübröy Son Fransız güzellik kıraliçesi- nin intihabı bir hayli dedi kodu- yu mucip oldu. Bilbassa bu inti- haba itiraz edenler Fransa yüksek mektep talebeleri olmuştur. nın ev- safını daha ziyade tehdit ederek bilhassa aralarında “en lü Fransız kızı,mı inti- hap “etmişlerdir. Bunlar kıraliçe in neticesine göre Da- fakültesi talebesin- y yaşında tatmazel | Arlet Dübröydür. Fakat müru- | ru zaman olduğu için maalesef | hakkında takibat yapılmayacaktır. yetiyorum. Bu kâfi, Zaten kadın dalaveralarının sonu daima fena çıkar. Emin Fakat okadar tatlıdır ki. başlangıcı Talât — Benim seve görsen parmağın .ağ Sait — Neden? Zengin bir İ aileye mi mensup? Talât — Ondan daba iyi. Sait — Prenses mi? Talât — Ondan da iyi. Sait — Ya nedir? Gi kıraliçası filân mı? Talât — Hayır. Dikişçi.. Sai — Ne dikiyormuş? Hayatımda | | Ha- | bir- | | reden ko- | ellerinden., Talât, Emin lilse sekseni bulmaz) lahi bi ». Sor madım. Sait — Dikişçi olduğunu ne- anladın? Talât — Lisanından.. Sonra Parmakları iğneden İ delik deşik olmuş. | lekeler gibi saatlarca y r | Kaçak et aln Emin — İşçilere hürmet etme- sini bilelim! Talât — Dur bakayım, şimdi hatırlıyorum. Galiba kadın kor saları dikerek hayatını kazanı yormuş. Ben inanmıyorum ya, ne ise. Sait musunuz? Sık — sık buluşuyor Talât — Arasıra. Sait — Demek hergün bera- ber değilsiniz? Talât — Ne münasebet. Haf- tada bir kere buluşup geziyoruz. Sait — Evi nerede? Talât — Samatyada. Sait — Vay kader gidiyor musun? Talât — Ne yaparsın? Bütün kadınlar Beyoğlunda oturmaz ya. Sait — Güzel mi? Talât — Değil fakatçokşirin.. Sait — Pek budala değil ya? Talât — Cin gibi akıllı. Sait — Şen mi? Talât — Oldukça. Ağlamadı- ğı zamanlar daima gülüyor Sait ağlıyor ? Talât — Ara canımal.. Oraya birşey — Demek ara sıra da sıra, Sait — Neye ağlıyor ? Talât — Kendisi de bilmiyor. Bazan dünyaya geldigi için, ba- erkeklere vakfı vefsettiği ötesine beri- zan için, bazan babası sine vurarak vücudunda siyah hâsıl ettiği için. Kaç kere gelip bana gösterdi. Emin — Lekeleri mi? Talât — Evet. Çok tuhaf bir kız.. Ne kadar tuhaf olduğunun kendisi de farkında değil, Sait — Demek bu kızı yorsun? Talât — Eh, şöyle böyle.. sevi- Sait — Yalnız kaldığınız xs man naşıl vakit geçiriyorsunuz? Talât — Oh, öyle zannettiğin nız kalmıyoruz. söyliyeceğimi söylüyo- rum, sonra Allaha ismarladık.. (Arkası var ) Ben ona ayınız. Parça et almayınız Çünki hastalıklıdır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: