11 Şubat 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11

11 Şubat 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HİYANET SKEÇ -RADYO İÇİN Kaynana — Halide ( Habibe Molla , Handan — Şaziye Celâl — H. Kemal Handanın uzaktan sesi — Terbiyesiz, rezil, kepaze, kalpsiz, yicdansız.. Celâlin uzaktan sesi — Sus diyorum sana.. Bırak şu elinde- kini,, Sus.. Şirret... Handanın uzaktan - sesi Susmıyacağım işte... *Çek elini.. Vallahi,.. Şimdi masaya bir tek- me vürursam ne var ne yok bepsini kırarım.. Celâlin sesi — Kırarsın am- ma ben de senin kafanı kırarım.. Beni hiddetlendirme.. Bırak şunu.. Ver bana şu sürahiyi.. Handanın sesi — Bırakmıya- cağım.. Al sana sürahiyi.. Eğer ©o karının kim olduğunu söyle- mezsen bepsini birbir kıracaca- Celâl — Ne yaparsan yap.. Benim delilernen işim yok.. Hem sus.. İçeriden annem işidecek.. Handan İşitirse işitsin.; Benim ondan korkum mu var? Celâl — Sus diyarum.. Kes şu kısılasıca sesini.. Kaynana— ( Mikrofonun ya- nında) Allahallah.. Ne oluyor bu çocuklara., (içeriye, yemek ada- sına bağrrarak) Çocuklar.. Ne oluyor.. Bu gürültünüz nedir kuzum ? Handan — ( .Ağzı tıkanır gibi boğuk sesle, fakat daha fazla haykırarak ve mikrofa- nuan yanına yaklaştıkça, ağlı- garak) Ay... Bırak ağzımı.. Bo- ğgacaksın beni Rezil, haydut.. bırak ... Celâl — Susacaksın Handan sus.. — Vallahi kendimi — tutamı- yerum. Kaynana — (Yakından) A... Bunlar azıttılar galiba.. (sesle- nerek) Celâl.. Celâl.. n Celâlin sesi — Ne var Anne? Kaynana — Buraya gel... (Handanın ağlaması işitilir) Handancığım kızım. Handanın sesi — Ne Hanımanne ? Kaynana — Sen gel bari kızım... (Handanın ağlama sesi yaklaşır. Celâl ve Handan kagynananın bulunduğu odaya girmişlerdir) Ne var Celâl.. Ne eluyor? Neye ağlatıyorsun kızı? Celâl — Anne.. Bilmiyorsan ki ağuna geleni söylür., Ben şirret- liğe gelemem.. SA irret zenin gübi” oları Haydt Kadr haydut.. Celâl — Bak.. Bak işitiyor- musun anne? Kaynana — Handan yavrum.. #nasıl söz ya? Handan — Boğazımı — sıktı., #lbette haydut derim.. Celâl — Yalan.. Ağzını tıka- dim.. Handan — Evet tıkarken bo- ğazımı sıkan kim? Kaynana — Durun bakayım., Yine başlamayın,.. Ben de anla- Şayım.. — Ne imiş? Bana da Böyleyin.... Daha biraz evvel fath tatlı yemek yedik.. — Siz yerken — şuraya — gel var ! dim.. Cigaramı kahvemi içe- yim, dedim. Birden gürültüye, kavgaya başladınız... Hizmetçiden olsun utanın canım.. Hem söyle- yin bakayım.. Ne imiş bu kavga- nızın sebebi? ( süküt ) Söylese- nize ayol.. ( süküt ) Size söylü- yorum — Handan.. —( süküt )... Celâl, ( sükât ) A.. ben eşek başımıyım — ayol? Size adam gibi sual soruyorum.. — cevap versenize... — Şımarık — mektep çocukları gibi biriniz ağlıyor, bi- riniz somurtuyor. ( Süküt ) A... Şimdi çıldıracağım.. Celâl — diyo- rum. Celâl — Bırak allahaşkına anne! Kaynana — Bu ne dimek?. Bu da cevap mı?Nedir, ne oluyorsunuz? Hanği kozunuzu pay edemiyor- sunuz? Böyle birden bire kavğa- nizin — sebebine? Handancığım Sen söyle bari.. Ne yaptı sana kocan? Handan — ( Ağlayarak-içini Ççocuk gibi çeke çeke) Ha- nımanneciğim bu adam beni öl- dürecek |.. Celâl— İnnallahe minessabirin! Kaynana Dur Celâl.. (Handana) neden yavrum? Handan — Neden olacak.. Üstüne — toz kondurmadığınız, gözünüzün bebeği beni aldatıyor. Kaynana — A.. Allah yaz- dıysa bozsuu, © hnasıl söz?.. Aldatmak mm? Durun bakalım, daha evleneli şurada dört ay olmadı. Radyomusun sevimli spikeri Mes'ut Cemil Bex;(Mikrofen önünde) Daha şimdiden bu sözü söyler- sen sonra ne yapacaksın.. Ah.. ::——İlhioıaiminhhıhı Handan — A.. Yok.. şeye tahammül ul.bm,:'“fı.:; hiyanete, — aldatılmağa — kat'iyen anlıyormusunuz? Celâl — Canım seni al, kim? Siz kıskanç lıı&.ı.,d“:: manasız, ne beyinsiz. mahlüklar- sınız.. Handan — Ya siz pek manalı, pek beyinli geylersiniz değil mi? Söyliyenler: Şaziye - Halide - ( Habibe Molla ) H. Kemal Beraber yere atılan Yazan: /. Galip, ÇUzaktan, içerki yemek odasından Handanın — seslle bardak, tabak gibi şeylerin kırılmanından doğan — şangırtılar...) Skeçin muharriri L Galip Bey ve Kaynana — Çocuklc... - Ma- nasızlık etmeyin.. Bu nasıl söz? Handan — Hanımamne.. İşte sizin yanınızda söylüyorum.. Kaç zamandır. Celâlin benden soğu- duğunu görüyordum.. Celâl — Yalan vallahi.. Handan— Sus.. Evvelâ dinle.. Biraz adabı münazare öğren.. Celâl — Ah canım.. Bana adap öğreten hamfendiye bakın. Senin bunu bildiğine içeride ye- mek odasındaki bütün bardaklar yere serilmiş binbir parça şahit.. Kaynana — Celâl sus baka- hm ı:h.ndın ne diyecek?.. landan — Diyeceğim şu ki... gözümle görürsem.. Kaynana — Ah bu kabil olur mu yavrum.. Erkek aldatmak isterse karda gezer de izini belli etmez.. Handan — Evet amma.. Ka- dın da isterse kaşnan göz ara- sında aldatabilir. Hem ben onu bunu bilmem.. Celâlin haberi olsun beni lldl“'lğmı emin ob duğum gün... Kaynana — Göznen görme- dikçe emin olmak kabil değil- dir ki.. Handan — Ne gibi göznen?.. Hiyanet mutlaka gözle görüle- cek maddi bir şey midir? Seven kadın kocasının sevgisi artıyor eksiliyor mu derhal sezer., kontrol saalı gibidir.. Öyle bir saat ki ibresi erkektedir.. En ofak bir sarsıntıyı ta.... içinde kadın hissetmiyen sevmiyor demektir. Celâl — İşte kendi ağzınla Halide Hanım (Habibe Molla ) tılan kadın kocasına mükabele için iffetini kirletmiye kalksaydı dünyanın nüfusu yarı yarıya aza- hr, ne aile kalırdı ne de yuva.. Handan — Belki siz zama- nınızda - kocalarınızın. hiyanetine göz yumardınız amma biz, afe- dertiniz, buna tahammül edeme- yiz, Hanımamne.. Kaynana — Ah büyük söy- leme kızım.. Büyük lokma yede büyük söz — söyleme.. Marifet kocaların gözünü harice baktır- mamaktır.. Emin ol ki aldatılan kadınların çoğu kacalarını kendi ellerile hiyanete sevkedenlerdir, dedim a... Evinin saadetini istiyen akıllı kadınlar kocalarının yuları- nı iyi tutmasını bilirler. O yara- mazlara Ööyle bir gem takmak lâzımdır ki ne fazla kızışıp dört nala lüzumundan fazla koşsunlar, ne de miskin miskin yerlerinde oturup kalsınlar.. Onların yula- yını öyle maharetle kullanmalı ki istediğiniz kadar ve istediğiniz yere kadar yürüsünler.. Yoksa başıboş kalan bir erkek önüne çıkan yola sapar.. Celâl — Teşekkür ederim anne.. Doğrusu erkekler hakkın- daki tabirlerinizle bir aileyi, bir yuvayı çok temiz bir yere teşbih ediyorsunuz... Kaynana — Darılma amma Celâl.. Baban akhlıma geldikçe erkekler için daha 1lâyık bir tabir bulamıyorum... (Handara) Handancığım hiyanet mescelesine gelince; bir kazaya mani olmak için lâzımgelen tedbirleri evve- linden almalı.. Yoksa kazadan sonra başını dövmek neye yarar. Erkeklerin bizi aldatmasına mani olmalıyız. Güç olan şey budur. Yoksa mukebeleye geçmek çok kolaydır. Celâl — Hah.. İşittin mi.. Hay ağunı öpeyim anne.. Handan — (Hiddetle koca- sının — taklidini — yuparak ) Evet. Hay ağzını öpeyim... bu küflü örümcekli felsefe işini- şeye aklım ermez.. hiyanet ediyor. Hissiyatım beni al Kaynana — Peki.. Neden biliyorsun? İsbatın nedir baka- yım T.. Celâl — Canım anne bırak şu çılgını. O ne söylediğini bilmiyor.. - İşitiyorsun değil mi? Ortada fol yok, yumurta yok,. Handan — Fol yok, yumurta mı yok...Beni aldatmıyor musun? Celâl — Sen deli misin Han- dan? Yoksa beni mi delirtmek istiyorsun ? Handan— Yemin et bakayım aldatmadığına... Celâl — Aman — Yarabbi.. Mahkemede miyiz.? Buna lüzum bile görmem.. Handan — Tabii.. Gördün mü korkuyorsun işte.. Beni tatmin için en küçük bir zahmete bile katlanmıyorsun... Kaynana — Oğlum.. — bari yemin ediver de kurtul.. Handan — Hayır.. Hayır.. Bin rica il2 yapataksa istemi- yorum.. ; Celâl — Peki buyurun ba- kalım.. — Handan vallahi billâhi seni aldatmıyorum.. İ.lc. arzunuz ifa edildi. Yüreğiniz müsterih oldu mu? Handan — Yalan yere ye- min ettikten sonra.. Kaynana — A... Bu olur şe deği aç Celâl — Hoppala.. (beraber) Kaynana — Kızım sen ken- dini papucu büyüğe okut.. Artık bu derecesi akıllara zarar... Celâl — Sana söylememiş mi idim anne. Bu günlerde Handan çekilmez bir hale geldi. Pek titiz, pek muvazenesiz oldu diye. Handan — Ya.. Demek ki ana oğul yalnız kalınca başbaşa verip aleyhimde konuşuyorsunuz öyle mit Kaynana — Hayır yavrum seni çekiştirmiyorduk.. Celâl — ( Ters ) Senin bu mü- nasebetsiz kıskançlıklarından bah-” sediyorduk. Hem seninki kıskanç- hk değil, hastalık.. Seni bir sinir hekimine, Hüseyin Kenana götü- rüp göstermeli.. Vaktile bir - ilâç versin. Bu gidişle ya kendini yi- yeceksin, ya beni... Biliyor musun anne, kendisini aldattığımı nere- den çıkardı? Handan — Kendine yardımcı arıyorsun değil mi, şunu bil ki ben yamyam değilim.. Kimseye saldı- racak deli de değilim, asıl siz ikiniz ana oğul beni aramıza almış saldırıyorsunuz.. Kaynana— Ne? Bana bak kızim. Biz kuduz köpek değiliz.. Sen bir parça ağzını topla bakayım.. Handan — ( Bağırurak ) Ne bağırıyorsunuz lıııımıquıe ben size köpek dedim mi? Celâl — Aman yarabbi Handan seni İşiden hiç tahsil, terbiye görmüş bir kadın demez.. Şu haline bak.. Ayıptır.. Senin hesa- bına ben utanıyorum.. Handan — ( Ağlıyarak ) Ne? Şimdi de ben utanılacak, terbi- yesiz bir kadın mıyım? Celâl — Meğer kadın kıs- kandı m- ne tahsil, ne terbiye on para etmiyormuş.. Kaynana — lir yavrum.. Seven ve kıskanan kadınlar için sınıf farkı yoktur.. (Devamı 13 öncü saytada)

Bu sayıdan diğer sayfalar: