5 Mayıs 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

5 Mayıs 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

. Perşembe Günleri Neşredilir. Haftada Bir Defa Muallim Sayfası Her Haft: Tek Mektep “Ne Demekdir? k Bir zamanlar tek mektep bah- si, bütün dünya matbuatını kap- lamıştı. 1926 dan sonra bizde, tek mektep tahakkuk ettirilmiş demektir. O seneye kadar bizde altı senelik ilk mektepler vardı; buna mukabil sultanilerin ilk k- sımları, bu tahsili beş sene- de veriyordu. İlk mektebi altı senede bitiren — çocok ta, - sulta- nilerin ilk — kısmında — beş sene okuyan çocuk ta, tali dere- cenin birinci senesine dahil olu- yordu. Bundan başka üçer sene- lik liva idadileri — vardı. — İlk mektebi bitirdikten sonra, ço- cuk isterse, sultaniye, isterse girerdi. Fakat — idadi sultani — program- muhazat — bulun- madığından, —idadi tahsili yap- '. makta olan çocuk, sultani tali — Meselâ — Fransa t ettirdiğimiz bu sislemi, Ahiren Sosyalist kısmının muadil bir sınıfına nak- ledemezdi. Binaenaleyh, — idadi tahsili gören bir çocuk, sultani ikinci devreyi takip edemediğin- den darülfünuna, yüksek mek- teplere giremezdi. Vakıâ — devlet, — sultanilerde meccan! tahsill geniş tulmuşlu ; leyli talebenin yarıdan ziyadesi devlet parasile meccanen tahsil ediyordu. Fakat bu bir halk bükü metinin şiarı olan vatan yavrula- rına her derece tahsili açıcı bir - kapı değildi. 1926 senesinde İllkmektepler beş seneye indirildi. Bu suretle İlkmekteplerle Liselerin ilk kısım- ları ayni programı takip eder oldular. Sultanilerin tali birinci devreleri, üç seneye - indirilerek isimleri Liseyo tahvil — olundu. Liva idadileri de Liselerin birinci kısmı programını takip etmek üzere ( Ortamektep ) unvanını aldılar. Böylelikle — ortamektebi bitiren çocuk, isterse liseye gider, oradan da mezun oldu mu Da- rülfünuna, diğer yüksek mektep- lere kaydedilir. oldular. İşte bu tarz, bir ( tek mektep ) sistemi idi, Bizim bu tahakkuk birçok memleketler hâlâ beceremefğiler. gibi kendisini demokrat ilân eden bir. memle- kette, tek mektep meselesi hâlâ Omünakaşa olunup gitmektedir. meb'uslardan Leon Blum “Yeni Fransaya Doğ- ru,, unvanile yazdığı bir makalede ( tek mektep) ten şu suretle suretle K lııhudiyor < *ie Ne meccanilik prensibi, ne de ıstıfa prensibi yalnız baş- larına kifayet etmezler. İşte işçi- — nin çocuğu ile köylünün çocuğu, — tahsilde bulundukları müddetçe, — bütçesinin zaruri mesnedi — her türlü mektep ücretlerinden muaftırlar. Lâkin, onun çıraklık Ücreti, yahut sâyi, ekseriya aile idiş bunu, cemiyetten başka kim — telâfi edebilir? İşte, — tabiatin — takibe müstait kıldığı bütün halk — gocuklarına, bütün beşerl bilgile- — rin yolları açıktır; lâkin tahsilleri bitince, faideli bir surette ifa edecekleri işleri cemiyet vaktin de hazırlamazsa, © bilgileri, o - diplomaları ne yapacaklar? Bu süretle meccanilikle ıstıfa, cemiye- seuğu âdeta koıdi üzerine 1 p DKT vv İtalyada Conti Ballet Mektebi | namile bir mektep vardır. Balet malâmdur ki, tiyatrolardar revü- lerde veya operetlerde balet he- yetleri vardır. Bunlar, ekseriyetle kızlardan mürekkeptir ve oyunun raks kısmını icra ederler. Bir zamanlar Rus baletleri çok meş- hurdu ve Rus balet heyetleri Av- rupa tiyatrolarında pek ziyade takdir olunurlardı. Vücudü raksın istilzam ettiği her türlü inhinalara ve çeviklik- lere alıştırmak için, balet rakıs- larına daha küçük yaştan başla- Atnlyesız, Mektepler, artık, kafayı kum- kuma gibi, bumbar gibi malümat- la dolduran müesseseler olmak- tan çıkmıştır. Mektepler hayatın kendisini olduğu gibi talim etmek mecburiyetindedir. Bugün, lâbo- vatuvarsız, atölyesiz mektep tasav- yur. edilemez. Müterakki millet- ler, mekteplerini — âdeta birer fabnkı. atelye haline koymuş- | bazdarını mak icap ediyor. Bu rakislar, çok bedit şekilleri ve biçimleri haizdir. Rakıs hareketlerile ruhun bütün heyecanları ifade olunur. Resmimiz, İtalyadaki mek- tepte raks öğrenen çocuklardan gösteriyor. Bu hare- | ketler, en iptidai şekillerdir. Bu- Lâboratuvarsız nunla beraber ne kadar güç ol- duğunu takdir edebilirsiniz. lardır. Zaten elişleri diye istihfaf edilen şeyler bile, bu faal mek- tep hayatına bir hazırlıktan başka bir şey değildir. Bundan başka el- işleri çocuklarda yalnız el kabi- liyetlerini inkişaf ettirmekle kal- mıyor, ayni zamanda Zzihninin inkişafına da büyük — mikyasta yardım — ediyor. İlkmekteplerde MUALLIM A YFASI Balet Mektebı Darülbedayi, bu seneki ( Ya- lova Türküsü ) ve ( Saatçi ) piyes- lerinde baletler de yaptı; fakat bu baletlerde oyniyan genç kız- larmız, rakısların istilzam ettiği bütün incelikleri ve maharetleri hakkile gösteremediler. Halkın fevkalâde rağbetinden anlaşılıyor ki baletli operetler çok İâzımdır. Şu halde balet oyunlarını küçük yaştan göster- miye başlamalıdır. Ümit ederiz ki, tedris sene- sinde, Darülbedayiin Tiyatro Mek tebi, ebeveyni arzu eden küçük yavrulara balet oyunlarını termek için tertibat alır. Mektep gös- » Olmaz elişlerinden hakkile İstifade ede; çocuklar, ortamekteplerle lisele- rin İlâboratuvarlarında ve atel- yelerinde, istidatlarını adam akıllı inkişaf ettirirler. Bu resimlerimiz İngiltere lise- lerinden birinde atölye ile kimya Iâboratuvarında çalışan çocukları gösteriyor. Bu işler, muallimin nezareti altında, bizzat çocuklar tarafından yapılmaktadır. -—T aC ı!ıııııııı. hem ferdi - istidatlarla, hem de içtimal ihtiyaçlarla taay- yün eden bir nevi “ Mesleki is- tikamet ,, e, mizaçlarla zekâların bir nevi içtimal işe hasrü tahsi- sine netice verir. Şimdiki halde tedris hürriyetinin sebebi vücudü yoktur, tasavvur da - edilemez. Mesleki istikamet ve İçtimal bir işe tahsis,'mücssir olabilmek için, bizzarure — çocukların kâffesine taallük eder; bir mektep neslinin kâffesi, tatbikı ancak milli cemi- yete ait olan ayni kaidelere göre seçilmiş ve sevkedilmiş bir dev- let sisteminde mündemiçtir. “ İşte biz sosyalistlerin tek mektep hakkındaki — telâkkimiz | budur. Bu iki kelime bizim için, tek — milli tedrisat — sis- temini ifade eder; — bu, tek sistemdir, çünkü bir kül teşkil eder, çünkü başka bir sistem mevcut olamaz, çünkü tamamile lâiktir, çünkü içtimal teşkilâtın vahdetini hazırlar. — Bu — siste- min vazifesi istidatları öğrenmek, ferdi mizaçların tenevvüü, içtimat Faaliyetin muhtelif ' kısım- larına tevzi etmek, her kısma da sevdiği işi vermek, onu yaptığı işe temayüle müstait kılmaktır. Demek ki Ferdin menfaati, ce- miyetin — menfaatine — tamamen tetabuk - ediyor. Bu, şüphesiz, atiye ait bir görüştür. Fakt ted- risat meselelerini eski inkılâp prensiplerine göre halletmek - is- tiyenler de, bazen farkına varmı- yarak bu atiye doğru yürüyorlar. Doğum imtiyazlarının en fenasını imha etmek istiyorsak, tek mektep yapmalıdır.Cümhuriyeti hür vatan- daşlarla — doldurmak - istiyorsak tek mektep yapmalıyız, zira ce- halet - mutlak veya nisbi - esa- retlerin en fFenasıdır, her ferde tabit hakkını tamamile temin etmek — istiyorsak tek mektep yapmalıyız, zira Ferdin talim hakkı — talime olan istidadile hudutlaşmıştır. — Fikir biraz da 'Yeni terbiye cereyanları - Büyük ter- biyecilerin hayati - Türkiyede yenl Bazariyelerin — tatbikatı - Muallimlerin dertleriz Yeni tecrübeler — vespire. Anormal Çocuk Bizde, mutlakıyet — devrinde Bir sağır - dilsizler mektebi açıl- mıştı; fakat © devrede, herşey gibi, bu mektep te aksak - bir eda ile yürümiye çalışmış ise de, — ilerlemiye — muvaffak — ola- mamıştı. — Meşrutiyetten — sonra, Fuat Bey isminde bir dilsiz, bu mektebi Selânikte açmıya teşeb- büs etti ve açtı. Lâkin bu da yürümedi. Fuat Beyin — İzmirdeki, — İstanbuldaki teşebbüsleri de semere vermedi. Halbuki — anormal — çocuklar yalnız sağır - dilsizlerden ibaret değildi. Mekteplerimizin hepsinde, mu- allimin her an gözü önünde bir hayli anormal çocuklar — vardı, hâlâ da vardır. Muallim, muallim mektebinde — yetişirken, normal çocukların tedris ve terbiye esas- Tarını öğrenir. Sınıfındaki çocuk- lar içinde, gerek beden, gerekse ruhça mevcut olan anormalleri arıyabilecek hazırlıktan mahrumdun Anormal çocuklar, o biçare mablüklardır ki, böyle — oluşları hiç te kendi kusurları değildir. Oaların neden ve ne suüretle anormal olduklarını takdir” ede- miyen muallimler için, Ssınıflarda mevcut oluşları, bütün sınıfın ted- ris ve terbiye ahengine uyamama- ları gayret kır.cı bir hadisedir. ı Ken, an normaller gibi yetiştirmek iste- se de bir mana olmamak İâzım gelir. Fakat muallimin bunu tak- dir edebilmesi için anormal ço- cukları, normallerden ayırt ede- cek malümata ibtiyaçları vardır. İşte, Yüksek Muallim Mektebi Müdür Muavinlerinden Mehmet Naci Bey, bu elim noksanı göre- rek müteezzi olmuş ve müallim arkadaşlarına bu yolda bir hiz- nette bulunabilmek için (Anormal çocük ) isminde, 165 sayfalık bir kitap yazarak bastırmıştır. Naci Bey, Fransada tahsilde iken anormal çocuklar üzerinde tetkikler yapmıya muvaffak ol- muş bir gençtir. O, bu tetkik- lerinden ettiği istifadeyi neticesiz bırakmak istemediği için, Erzurum Muallim mektebinde bulunduğu vakit, talebesini bu hususta tenvir etmiye de çalışınıştır. ( Anormal çocuk ) eseri, şahst tetkiklerle beraber birçok mute- ber mebazlerden istifade edilmek suretile düşünülerek yazılmıştır. Bu kitabı yazmak ve basmak için Naci Beyin maddi fedakâr- lıklar da ihtiyar etmiş olduğunu biliyoruz. Bundan dolayı kendisini muzaaf bir şekilde takdir ve tebrik ediyoruz. Kitabın nihayetinde anormal çocuk - tiplerini gösteren on üç fotoğraf ta vardır. Fiati yetmiş beş kuruşa olan bu kitap, İstan- bulda Ahmet Halit kütüphanesin- de satılmaktadır. Bütün muallim arkadaşlarla — asabiyeci doktor arkadaşlara — hararetle — tavsiye ederiz. G derinleştirildi mi, görülür ki (tek ,mektep), ergeç içtimai mektep olacaktır... Yahut hiçbir şey ol- miyacaktır. ,

Bu sayıdan diğer sayfalar: