8 Mayıs 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

8 Mayıs 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kari Mektupları Teessür Ve Teessüf İnsanlık — camiasından — uzak kalmış canavar duygulu bir hain kurşunile — şehit düşen sevgili hemşerimiz, kıymetli vatandaşr mız Serkomiser Şakir Beyi ebe- diyen aramızdan kaybettik. Her zaman göstermekte ol- duğu tabiat ve fıtratındaki cesa- ret ve celâdetin sevkile atıldığı cidalden zafer ve muvaffakıyetle çıkan bu kıymetli uzvuna müfrit aşkile Aatıldığı vazife uğrunda kurban gitti. Kendisi cihan harbinde korku bilmez bir ihtiyat zabiti, müta- rekede ve istiklââ — mücadele- sinde Fedakâr ve atılgan bir asker, — istıraplara, — felâketlere göğüs gererek sabır ve — taham- mülü şiar- edinmiş ve namerde muhtaç olmamış — azimkâr ve milliyeti uğrunda köpüren ateşin bir Türk. Dostlarına ve meslek- daşlarına mültefit ve munis bir insan, tahsil hayatında bulunduğu mekteplerde ve sınıflarda daima birinciliği muhafaza ederek te- mayüz eylemiş zeki ve müstait bir talebe. Mesleğinde mustakim ve ha- rekette mukaddem ve çalâk bir memur. Ve en sonra vazife uğ- runda vatanına kurban giden bu kıymetli şehidin kalbimizde açtı- | ğı ziya ve firak yarasının iltiyamı ve bıraktığı bu acı düygü ve bhatıranın nisyanı kabil değildir. Cuma günü mukaddes vücudü — Başa baş var! — Büyük horoza beş lira benden ! — Karttan - iki... | — Onlira verdim Ahmet Bey. İstanbulun sayılı horoz dö- | vüşçüleri, geniş bir halka halinde toplanmışlardı. Bu halkanın orla- sında iki Hint horozu, biribirle- rinin canlarına susamış gibi, ibik- leri kan — içinde, — durmadan dövüşüyorlardı. Heyecan ©o kadar ziyade ki, seyirciler nefes bile almıyorlar. Bütün — gözler, er meydanında başbaşa kalan bu iki horoza dikilmiş. Arada bir teşvikkâr sözler: — Yamansın kanlı pençe !.. ebedi. habgâhına — teslim eder- ken kabri başında akıttığımız de- | vamlı — gözyaşlarının. — mansabı | kalbimiz oluyordu. Biriken Ml: binlerce ziyaretçinin aldığı pek hazin bir vaziyeti huşuane ve mü- | teellimane cidden ilâhi bir hal idi. Bu acıklı akıbet karşısında Gergükteki ihtiyar babası Mus- tafa Bey, ağabeyisi lise muallim- lerinden Kasım Bey, küçük kar- deşi Edirne Erkek — Muallim Mektebi — talebesinden Mehmet Nuri Bey ile — İstanbulda elup hükümetin himayesine ter- keylediği masum - yavrularile ke- derdide ailesine bütün Gergüklü hemşerilerim namına samimi .kal- bimizden taziyet ve kederlerine iştirakimizi arz için kıymetli ga- zetenizin tavassutunu rica ede- riz efendim. Müderris Zade: SELÂHATTİN SAİT, | ZİYA SAİT, BAHA S*İT, AVNİ —<— 33 Çıplak Kadın Mahküm Oldu Nelson, 7 — Çıplaklar Cemi- yetine mensup 33 kadın daha üç sene hapse mahküm olmuştur. Müddeiumumi bu kadınların umu- mi mahallerde çıplak gezmekten vazgeçmezlerse nefyi edileceklerini söylemiştir. Kadınlar yine çıp- | lak gezmekte devam — etmekte- dirler. aai | Almanyada Bir İstifa — | Berlin 7 (A.A.) — Umumi iktısadiyat nazırı M. Wanboldun istifası Reisi Cümhur Hindenburg tarafından kat'i surette kabul edilmiştir. Mumaileyhin — vazifesi halefi tayin olununcıya kadar M.Trend- Tenburg - tarafından — ifa — oluna- caktır, — Vur ulan Tortumlu... Galebe — ümitleri çoğaldıkça bahsi müşterek kızışıyor: — Yavruya yedi lira.. — On benden.... — Ön iki de ben veriyorum! Kart' horozun — taraftarları, partiyi - kaybetmek üzere iken, vaziyet birdenbire değişti. Hay- van uzun boynunu çarpıtarak, küçüğün tepesine biribiri üstüne yedi sekiz darbe indirdi. Küçük bu darbelerden baya sersemlemişti. Fakat, dövüşmekten hâlâ yıl- miyordu. — Başından — kuyruğuna kadar bütün tüyleri didik didik edildiği halde, Arı firarı irtikâp etmedi. Her tarafından kanlar sızan vücudünün bütün Mecalsiz- liğine rağmen, tekrar yeni bir hamle ile ileri atıldı. Bu sefer, tam manasile mez- buhane döğüşüyordu. Böyle yirmi dakika kadar, | kıyasıya dövüştükten sonra spor- cuları ayırdılar, Ağzına kadar su ile dolu, tekneye sokarak, kanlarını yıkadıktan sonra, onları üçüncü defa, karşı karşıya bırak- mışlardı. Büyük horoz, bu sefer, daha ateşli, daha atılgan ve daha cesurdu. Birisi bağırıyordu: — Hey gidi kart.. Ne de ol- sa eski toprak.. Dayan - oğlum.. Biraz sonra netice anlaşıl- dı. Galebe, — ihtiyar — horozda kalmıştır. Fakat, bu galebe, ha- sım tarafın, mücadele meydanını terketmesile — vukua — gelmedi. İhtiyar horoz sayı hesabile galip addedilmişti. Bu hint horozları, yaman şeylermiş. — Ölürler, fakat mücadeleyi — terk etmezlermiş. Maamafih, damarında bozukluk olanlar, birkaç darbeden sonra: | vüşe gelmez. İSTANBULDA HOROZ DÖVÜŞÜ Kanlı Pençe, Adem Baba, Tortumlu Ve Hallaç Nedir? Bir Kanat Çarpmasıle İnsanı Yere Deviren Horozlar Var!/ Aörelk Vuraş horozile, sürü hororu başka, başka mahlüklardır | Cins horozlar böyle yetiştiriliyor — Gak gak! diye bağırarak kaçarlarmış. Bu bağrılış, “pes! yenildim! bırak benil,, — manasına geldiği için hasmin karşısında “gak!,, diyen horozu bir daha dövüşe çıkarmazlarmış. Dövüşe çıkarsalar bile, kendi ayarında olan horozlarla dövüştürürlermiş. Eski döğüş — meraklılarından birine usulca yaklaşarak sordum: — Bu horozlar, çok — cins şeyler galiba... Velev bir an için horoz ma- çından kendisini ayırdığıma canı sıkılmıştı, baştan savma bir ce- vap verdi: — Elbette öyledir.. Sonra maç bitince anlattı: — Efendim, bu dövüş horoz- larınım ilk damızlıkları -Aptülâ- ziz zamanında getirilmiş, sonra gitgide burada üretildiler. Cins- leri islah edildi. İstanbuldaki Hint horozları, Hindistandan yeni getirilen horozlardan daha iyi dövüşürler. Çünki dediğim gibi cinsleri ıslah edilmiştir. Hint horozları, ayni tohum mahsulü olan tavukla çifleştiril- mez. Çünkü bunlardan doğacak yavru, cılız ve korkak olur. Dö- Bizdeki horozların birkaç cinsi vardır. En meşhur- larını sayayım : — Kanlı pençe, Çeki Koğan, Hallaç, Âdem baba, Tortumlu.. aa Fehim Paşa Bir pazar günü bir kanlı saldırma ile on beş kişinin yere seril- mesi hâdisesinin. iç yüzü nedir? “30 Sene evvel idare edenler , Pek yakında başlıyor bizi oldu: Öyle horozlar vardır ki, üç, dört, bazan beş saat dövüşüyorlar. Bu arada, gözü çıkan, kulak zarı patlıyan, beyni dışarı uğrıyanlar da olur. Fakat, horoz sahipleri, buna pek ıııeydın vermezler. Horoz d diyip geçme- yin.. Biz, Iıuögnqe:düınyu:le 'nçç ay- lık bir dövüş horozunun bir ka- nât çarpmasına zor dayanırız, Vurdukları zaman, Allah yarattı, demezler. Dövüş horozları içinde senelerce baş kalanlar — vardır. * Hintli ,, isminde bir horoz, ta- mam iki sene, birinciliği muha- faza etti. Böyle horozları, 300 — hatta 400 lira verseniz bulamazsınız. Yunanistandan, Mısırdan, Bul- garistandan — buraya her “sene dövüş horozu satın almıya gelir- ler, Dövüşken horoza erbabınca paha biçilmez! ,, Meşhur horoz dövüştürücüsü bana bu izahatı verirken birden- bire sustu: — Sonra yine konuşuruz, de- di, şimdi dövüş başlıyacak! Bu sefer sahneye çıkan ho- rozlar, daha müthişti. Sivri pen- çeleri, uzun boyunları, azemetli duruşlarile insanda birer kuvvetli boksör tesiri yapıyorlardı. Maç, başlamıştı. — İspanyada buğa 1 seyredenlerde bik- meşn b:ml::dır ıyldkı var mıdır? Ortada, dövüşen — horozların kanat vuruşlarından başka, ses yok... İki horoz, kelimenin tam ma- nasile — horozlanarak — biribirleri üstüne çılgın gibi atılmışlardı. O kadar, kıyasıya dövüşüyor- lardı ki, çok geçmeden, bir ta- nesi geri geri çekilmiye başladı. O sırada yere yuvarlanan kanlı bir şeyi göstererek; bağrışanlar — Gagası çıktı, gagası çıktı! Böyle hâdiseler, horoz dövüş- lerinde basit işlerden sayılıyor. Gagası düşmüş, —gözü çıkımış... | Beyni sakmış!.. Pek - ehemmiyeti Fen Aleminde Atom Londra, (Hususi) — İki genç Alimin Kavendiş lâboratua- rında radyo - aktif maddesi kuk: lanmadan bir lityum — atomu- nu ikiye ayırmıya — muvaffak olmaları, İngiltere —san'at âles minde büyük bir alâka uyan- dırmıştır. Bu iki genç âlimin biri 34 yaşında olan Doktor Kokrof di: ğeri de henüz 30 yaşına bile gelmiyen Doktor Valtondur. Kavendiş, lâboratuan Mü- dürü Lord Rüter Fort, atomları tetkik hususunda dünyanın en büyük &limidir. Profesör bu tecrübeden bah- sederek diyor ki: * Bir Suakom tübü içerisine milyonlarca lityum kısımları va- zedilerek saniyede on bin ki- lometre — süratle — müthiş — bir bombardıman husule getirilmiştir. ÇLok tanınmış bir âlim olan Sör Leonar Hil de: “Birinci defa olarak cüz'i bir kudretten azim bir fizik kudreti istihraç edildi,, demiştir. Atomun parçalanması, yalniz fizik âleminde değil, bütün dün- yada müthiş bir alâka uyandıra- cak bir keşiftir. Atom, maddeyi - teşkil eden en küçük cüzüdür. Fakat içinde milyonlarca elektronlar, proton» lâr, notronlar vesaire, bulunan muazzam — bir kâinattır. Atomu parçalamak, bu kâinatın içinde geri kalan kuvvete inkişaf kabi- Hiyeti vermek demektir. Atomun içindeki kuvvet, ne elektrikte, ne radyumda, ne de diğer bir maddede mevcut de- ğildir. Bu kuvvetle bütün bir şehrin elelıirlk ihtiyaçlarını temin olacaktır. Bu sebeple Atomun parçalan. ması, insanların hayatında buha- rın keşfinden daha mühim bir hâdisedir. <—— ———0 yok!.Yeter ki, dövüşten kaçmasın.. Maamafih benim aklımin er- mediği bir nokta var: Horoz dö- vüştürmek bir nevi spor merakı- dır. Ve dövüşenler de nihayet birer hayvandır. Böyle olduğu halde zabıta, horoz dövüşlerini yasak etmiş... İnsanlar, güreş ismi altında pekâlâ dövüşebiliyor- lar, Hatta birde resmen teşekkül etmiş Gürş Federasyonumuz var, Boks maçlarında çenesi kırılan- lara, dişleri ağzına düşenlere her yerde sık sık tesadüf edili- yor! Acaba, dövüşenler insan olmayıp ta horoz olunca iş neden değişiyor? — Sormayın, diyorlar. Dövüş meraklıları büyük bir kabahat işler gibi böyle gizli gizli topla- mniyoruz! Dünyanın her; tarafında horoz dövüşü serbesttir. Bizde de serbest bırakılsa, bahsı müşterek hasılatından Tayyare Cemiyetine mühim bir para vermeyi de şim- diden taahhüt ederiz. Horoz dövüştürücülerinin bu arzularını yerine getirmekte ben bir mahzur göremedim. Yok, eğer bu memnulyet, Himayei Hayvanat cemiyetinin teşebbüsü ile yapılıyorsa, memlekette hi- mayeye muhtaç, bunca insan varken yirmi otuz horozun istira- hatini düşünmeyi doğrusu çok tuhaf bulurum. a

Bu sayıdan diğer sayfalar: