16 Mayıs 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

16 Mayıs 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

o Hul bunu işitince: ni “kendini alamadı. o Aradan birkaç dakika geçince Üç Serseri.. “Üç Mil Milyoner tın Peşinde.. Muharriri Stakpool Filhakika sabit olmuş bir keyfiyettir: İnsanların varlıkların- da gizli kalan hayvanlık en 2i- yade yemek yerken veya uyanır- ken göze çarpar. Tilman: —E... , dedi. Yola koyulmadan gvvel yemek yiyebiliriz | Paketlere saldırdılar. Şaya ci- var ağaçlardan biraz incir ile çile- ğe benzer kırmızı meyveler topladı ve başka bir şeye dokunmak istemedi. Fakat bir taraftan da kaptan Hul'ün yemek yiyişine bakıyordu. Kaptan Hul onu eğ- lendiriyor gibiydi. Karakterinin bir hususiyeti de bir çocuk neşesine malik olmasi idi ve bu neşeyi içinde bulum dukları tehlike bile izale edemi- yordu. Şaya bir taraftan topladığı meyveleri yiyor, bir taraftan da gizlice Hagtonun elini tutmıya çalışıyor, ayni zamanda da mu- havereyi dinliyordu. Fakat söy- lenen sözleri takipte güçlük çek- tiği aşikârdır. Üç arkadaş şimdi bu orman- dan kurtulmanın çarelerini tetki- ke başlamışlardı, fakat muhavere- nin en hararetli bir noktasında ağaçların arkasına saklana sak- lana kendilerine doğru yaklaşan bir mahlük Tilmanın nazarı dik- katini celbetti, Kaptan Hulde görmüştü; — Maymun! dedi. | Şaya ayağa kalkmıştı, bir | elini gözlerinin üzerinde siper ya- parak bakıyordu, birdenbire: — Fakat bu, benim maymu- numdur, diye bağırdı. Adı da Mitudur. Bir bayli zaman evvel Saji ormanda bir maymun öldürmüştü. Maymunun kolları arasında bir yavrusu vard. O sırada Saji- nin yanında bulunmakta olan Şaya yavruyu aldı, büyüttü. Hay- van kıza okadar alışmıştı ki Şaya gezmiye çıktığı zaman onu daldan | dala atlıyarak Ouzatkan takip | ederdi. Bir gün evvel yola çıka- | cakları sırada Saji o maymunu bağlamıştı, anlaşılan hayvan bağı- nı çözmüş ve onların izini bul- muştu, | Şaya bütün bunları birkaç | kelime. ile yanındakilere anlatt. Sonra maymunu karşılamıya koş- tu. Fakat Mitu korkaktı. Hiç şüphesiz beyaz insanlardan hoş- lanmamışlı, Derhal bir ağaca tırmandı. l Şaya ayakta,hayvanın tırman- | dığı ağacın altında Diyak lisanı ile ona hitap ediyordu. Kaptan | — Vallahi insana lâf söyler gibi söylüyor, diye bağırdı. Fakat Tilman kaptanı susturdu: — Rica ederim bağırmayınız, | bu hayvanın bizi buradan Çıkar- | ması mümkündür. Dün genç kızı adım adım takip etmiştir. Yolu| bilmektedir, ayni mesafeyi aksi | -islikamette olarakta katedebilir. | Kaptan Hul bu noktayı l düşünmemişti. İ — Vay canına | demekten | ağaçtan atladı, hanımının omuzu z üzerine olurdu ve oradan kederli gözleri ile kaptan (Hul) e ve — maymun Şayanın tesiri altında F ei arkadaşlarına kakmıya başladı. Ki Saat Kadar Şaya yavaş yavaş diğerlerine yaklaşmakla beraber güya may- muna izahat veriyormuş gibi onunla konuşmakta devam edi- yordu. Kafilenin oturduğu yere gelince : — Belki bizi buradan çıka- rabilir, dedi, bilmiyorum amma mümkündür.. Fakat hayvanı bağlı- yacak bir şeyim yok! Mitunun boğazında kuru ot- tan örülerek yapılmış bir tasma vardı. Fakat tasmanın ipini çe- kerek veya kemirerek koparmış- tı. Tilman genç kızın ne de- mek istediğini derhal anladı ve cebini karıştırarak yedi sekiz metre uzunluğunda bir kordele çıkardı, kıza verdi, kızda bu kordeleyi hayvanın tasmasına bağladı, sonra onu kordeleye alıştırmak için bir müddet hayvan ile oyalndı, sonra ayağa kalktı, tekrar bir şeyler söyledi. Zafiyeti umumiye, Hulâsası Kullanınız.. Her eczanede satılır Emlâk ve Eytam Bankasından: Bankamızın tahtı tasarrufunda olup ahiren ifraz edilen Beyoğ- lunda Teşvikiye mahallesinde Harbiye caddesinde krokisi aşağıda mevcut arsalardan cepheleri Harbiye caddesine müsadif 1, 9, ve 8 parsel numaralı arsalar kapalı zarf usulile satılığa çıkarılmıştır. Teklif edilecek bedelin beşte biri peşin olmak üzere müteba- kisi dört sene ve dört müsavi taksitte ve senevi yüzde on buçuk faize tabi olmak şartile öndenilecektir. İhale 30 Mayıs 932 tarihine müsadif pazartesi günü Ankara'da İdare Meclisi huzuru ile icra edilecektir. (1) numaralı arsanın teminatı (1.118), (8) numaralı arsanın teminatı (1.240) ve (9) numaralı arsanın teminatı da (1.262) liradır. Talip olanlar mufassal şartnamemizi görmek üzere İstanbul Şu- bemize veya Merkezde Emlâk servisine müracaat edebilirler. Harbıye-Nişantaşı Tramvay iştihasızlık ve kuvvetsizlik halâtında büyük faied ve tesiri görülen: FOSFATLI ŞARK iŞ | TABİBİ ALi RIZA FEYZULLAR ,BALIKPAZAR CADDESİ: | Rehberlik Eden Maymun Onları Bir Dolaştırdıktan Sonra i Tekrar İlk Hareket Noktasına Getirdi Mitu uslu uslu hanımını din- liyordu, nihayet genç kız ayağa kalktığı zaman hayvan yürümeğe başladı, geldiği istikameti takip ediyordu. Üç arkadaş paketlerini sırtla- yarak Şayayı takibe başladılar, kaptan Hul: — Günün birinde bir may- munu takibe mecbur olacağımı hiç hatırıma getirmezdim, dedi. Bu gidişle panayıra çıkmış bir cambaz kumpanyasına benziyoruz, yalnız bir armoniğimiz eksikl. Fakat şu hayvana bakınız, uzaktan beş ayaklı bir mahlüka benze- miyor mu? Filhakika Mitunun yerde sürti- nen kuyruğu beşinci bir ayağa benziyordu. Yürüyüşü seri değildi. Arasıra ağaç yapraklarını koklı- yor, sonra ipinin müsaade ettiği kadar uzakta bir ağaç kütüğüne sıçrıyordu. (Arkası var) MALT Çaddesi No. 3 TELEFON 1096 | taşır. HİKÂYE Bu Sütunda Hergün Muharriri: oo Esat Şefik — 18,35 VAPURU Vapur — kalabaliktı. erisin alt salonda yalnız bir kişilik yer buldu ve oturdu. Bir yanında ihtiyar bir yahudi madamı, öbür tarafında bir genç erkek vardı. Bir aralık Nermin biletini kay- betti. Ceplerini, çantasını araşir rirken © yanındaki gencin heye canlı, ahenkli sesini duydu. — Buyurun Nermin Hanıme- fendi. Biletinizi yere düşürmüş- sünüz. Nermin genç adamın uzattığı bileti alırken gözgöze geldiler. Genç adamın gözlerinde yanan ateş, Nerminin gözlerine aktı. Elleri biribirine temas etti, Biri- nin 42 derece harareti öbürünün buz gibi soğuk parmaklarını ka- vuruverdi. Nermin: — Sizi daha ilk defa görü- yorum. İsmimi nasıl biliyorsunuz, diye sordu. — Sizi her zaman görürüm ve çok iyi tanırım Nermin H. — Ben sizi tanımıyorum ki... — Bundan olmaz mı.. sonra (o tanışsak Nermin birden cevap vermedi. Aklından birçok şeyler geçti. Ve sonra ince dudaklarından başla” yıp gözlerinin içine kadar güzel yüzüne yayılan tatlı bir tebes- sümle güldü. Biraz sonra eli genç adamın avuçlarında konuşuyorlardı. 18,35 vapuru semtimin en kalabalık, şen ve neşeli vapuru- dur. Bu vapurun üst salonu bey- nelmileldir. Orada yerli, yabancı, memur, tüccar, seyyah herkes bulunur. Alt salonda bütün sima- lar az çok biribirine aşinadır. 18,35 vapurunun alt salonu güzel, şuh daktiloların iş sahibi kızla- rın, neş'eli gençlerin salonudur. Saat altıyı kırk geçe orada yalnız oturan kimse göremezsi- niz. Her çiftin bir köşesi vardır. Ve her köşe bir aşk sahnesidir, bir aşk macerasının hatırasını Burada benim de, elini avuçlarıma bırakıp, bir kumru gibi yanıma sokulup gözleri gö- zümde beni dinliyen bir sevgilim var mıdır acaba?.. Buna şimdi hem lüzum yok, hem de söylemek işime gelmez. 18,35 vapurunun alt salonunda onların arasına karışarak, zihnim- de birçok fotoğraf plâğı doldu- rarak gidip gelirim. Nerminle Cevat biribirlerini tanıdıktan sonra kendilerine - baş- ka bir çiftten münhal kalan - daha kuytu bir ribirlerinin yanında günün bütün gürültülerini, yorgunluklarını unu- tuyorlardı. Konuşurlarken Nermi- | nin koyu mavi gözleri sevgilisinin gözlerinde tutuşan alevlerin için- de erir, kulakları yalaız onün se- sini duyardı.. Cevadın o tavırlarında garip bir mana, daha fazla sokulmak istiyen bir hararet ve samimiyet vardı. Kim bilir biribirlerinden ne köşe buldular. Her | akşam iskelede buluşuyorlar, bi- | büyük bir fedakârlık, ne sonsuz bir vefa bekliyorlardı. Bir rüyada yaşıyorlardı. Ve bu rüyanın bit- mesini istemiyorlardı. İki ay sonra bir gün tesadüf beni onların karşısına oturttu. Cevat © düşünceliydi.. e Nerminin gözleri uzaklara dalmıştı. Konuş- mıyorlardı. Bir aralık yanımızdan uzun boylu esmer bir mektepli geçti. Nerminle gözgöze geldiler, selâmlaştılar, — Cemili nereden tanıyorsun. Nermin Cevadın çok sakin bir sesle sorduğu bu suale en sade, lâkayıt bir tavırla cevap verdi. — Geçen hafta tanıştık. Çok hoşuma gidiyor, iyi çocuk. Cevat fazla sormıya lüzum görmedi. İki arkadaş gibi birkaç şey konuştular ve yine sustular. Ertesi gün; Cevat cebinden bir kâğıt çıkardı, uzun uzadıya bir şeyler yazdı. Bitirip (zarfa koyarken Nermin sordu: — Ne yazıyorsun? — Handana mektup yaziyo- rum. Geçenlerde bir çayda ta- nıştık, görsen ne harikulâde kız.. Nermin kıskanmadı, kızmadı, isyan etmedi. Vapur iskeleye yanaşıyordu. — Cevat artık ayrılsak dedi. Biribirimizden bıktık öyle değil mi?, — Fena olmaz Nermin; ikimi- zin de yeni sevgilisi var.. — Hem ayni macera, ayni aşk insanı sıkıyor.. Biraz deği- şiklik olur. — Hayhay bugün son günü- müz olsun! İkisinin de sesi titremiyordu, gözlerinde ufak bir teessür gö- rünmüyordu, sakindiler.. Yıllar- danberi alışmış iki dest gibi kü- çük bir heyecan bile duymadan biribirlerinin elini sıkıp ayrıldılar. — Allaha ısmarladık Nermin. — Allaha ısmarladık Cevat! 18,35 vapurunun bu kuytu köşesi şimdilik münhaldir. Baka- İlim yeni sahipleri kim olacak. SON POSTA Siyasi, Havadis ve Halk gazetesi İdare ; İstanbul: Eski Zaptiyo * Çatalçeşme sokağı 25 Telelon İstanbul - 20203 Posta kutusu: İstanbul - 741 Yevmi, Telgraf: Istanbul SON POSTA ABONE FİATİ TÜRKİYE Ednebi 1400 Er. 27100 Kr. wo. 100» 0 > 800 » ww » 400 1 Sene 6 Ay Gelen evrak geri verilmez. İlanlardan o mes'uliyet alınmaz cevap için mektuplara 6 kuruşluk Pul ilâveşi lâzımdır. Mâres değiştirilmesi (20) kuruştur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: