17 Mayıs 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

17 Mayıs 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

F en Yolunda Emek Veren Bir Karı Koca Fuat Paşa Ecel Terleri Dö kuyordu Ahbdülhamidi Yola Getırmek Hiddetini Teskin Etmek İçin Bin Bir Dereden Su Getiriyordu Muharriri 4 Her Hakkı Mahfuzdur SİT gll Hakikaten bu son' sözler, Ab- dülhamidin kalbini büsbütün yu- muşalmış ve yüzünü güldürmüştü. Yavaş yavaş başını - kaldırdı, Fuat paşaya baktı. bir dizini yerö dayamış, ünün üstüne dolamış, önüne bakıyor; Abdülhamidin üzerinde lüzumu kadar tesir yap- tığina kani olduğu için artık onun söz söylemesini bekliyordu. Abdülhamit, mülâyim bir ta- wır ve lisan ile mukabele etti: — Bana olan sadakat ve merbutiyetini — bilirim... Evet... Dediğin gibi sana karşı elimden gelen herşeyi yaptım. Seni hiç birşeyden mabhrum yaşalmadım. Bunlara mukabil, sen de bana karşı cansiparane çalıştın. metlerini inkâr edemem. İşte bunu bildiğim için şimdi senden bir hizmet daha bekliyorum. Ma- lâm ya; ateş olmıyan yerden du- man çikmaz derler. Bu meselenin elbette bir aslı vardır. Eğer beni seviyorsan lerini söyle. Bu kimdir, — kimlerdir?.. maksatları nedir? uat Paşa, bekliyordu. olan bir meseleyi- büsbütün kâr etmiye de imkân yoktu. -Ar- tık plânını tatbik zamanı gel- mi; Başımı iki tarafa salladı. Söyleyip söylememekte tereddüt ediyor gibi bir tavır aldı ve sonra müteessir bir lisala: — Padişahım... Tabiatimi bi- lirsin. Kimseyi gammazlamak âde- tim değildir. Fakat, Fuat kuluna öyle bir surette soruyorsun ki, artık ben de her şeyi itiraf et- miye mecbur oluyorum. Günahı varsa, Allah affetsin. Ba itiraf mukaddemesi karşı- sında, Abdülhamidin vücüdü ha- fifçe ürperdi. Gözleri, Fuat Pa- şanın gözlerine temerküz etmiş bir hâlde, âdeta dişleri sıkışarak, sabırsızlıkla sordu: — Hakikati söylemek hiçbir zaman güsah olmaz.. Söyle.. Fuat Paşa, teessürünü muha- faza ederek söylemiye başladı : — Şekvketpenahım !.. Birkaç gün evvel, Ferik Çerkes Abdul- lah Paşa fakirhaneme geldi. Bir takun mukaddemelerden — sonra sözü, ( sui idare ) ye getirdi. Ve nibayet, zatı bümayununu hal'için bir komite teşkil etmek fikrin- de olduğunu ve bu. komitenin riyasetine de ben kulunu geçir- mek — arzusunda — bulunduğunu söyledi. Bu sözleri işitince, benim tepem attı. Kanım, beynime sıç- radı. — Defol şuradan alçak.. Hain herif.. Yoksa şimdi seni geber- tirim. Diye üstüne yürüdüm. Ken- disini kaj dar attı. Ve der- bal kaçtı. İşte, bu meselede bü- işin b Bunların esasen bu bildik- e | suali | Bu kadar dallanmış | - | , Yıldızda: Meşhur Çit Kasri tün bildiğim, gördüğüm bundan ibaret şevketpenahım.. Abdülhamit, bu — sözü işitmez: — Yaaa.. Diye haykırdı. işitir Yerinden fir- yna | dadı. Bir müddet odada dolaştı. üz- | yağa kalkarak elleri- n üstünde kavuşturan Fuat paşanın önünde durarak: — Peki.. O zaman niçin ba- na haber vermedin?... Fuat paşa, bunun cevabinı da hazırlamıştı. — İlâhi Nesini Padişahım... yim Senin — rahat değer her bozn ki... mağa Böyle güne ne ?... yaşı- Ben şey söylerim amma, onun bir değeri, kıymeti olmalı.. Veyahut, ona karşı gele- bilmek benim elimde olmamalı. Bu herifler kim oluyor ?.. Ne yapabilirler ?... Daha biz ölmedik padişabım... Fuat Paşa bunları söylerken Abdülhamit onun yüzüne bakı- yor, yüzünde yavaş yavaş bir inşirah ve itminan hâsıl oluyor- du. Abdülhamit, bilhassa son sözleri, çok samimi buldu. He- men, elini Fuat Paşanın omuzuna koydu. Bu sözlere tamamile inan- dığını gösteren bir vaziyetle: —Sağ ol. Var Fuat... Senin sadakatinden zaten emin- dim, Şimdi, büsbütün kanaat hasıl ettim. Sen, şuradan bir sigara alda iç.. Ben şimdi gelirim. Dedi. Altın yaldızlı. sigara sehpasının üstünde, kendi sigara kutusunu gösterdikten sonra içe- riki odaya girdi. Fuat Paşa henüz, vaziyete iti- mat edecek bir halde değildi. Olduğu yerde duruyor, kapılar- dan ve paravananın arkasından hücum edivermeleri melhuz. olan- lara karşı kendini müdafaa ede- cek bir köşe arıyordu. Büyük fırtına — geçtiği için, Arif Bey de sindiği köşeden meydana çıkmıştı. O da, sağına soluna bakındıktan sonra hafif bir sesle: — Geçmiş olsun Paşa Haz- retleri... Dedi. İkisi biribirine bakış- bir ol, tılar ve hafifçe gülümsediler. Fuat Pş. dudaklarını büktü: — Acaba geçti mi?... Demek istedi. Arif Bey için Süheyl Hanımla Zevci Nebil Bey Dikkate Değer Bir Alet Yaptılar Radyo merakı son seneler içinde, bütün dünyada olduğu gibi memleketimizde de umumt bir iptilâ Gderecesine çıkmıştır. Gün geçtikçe radyolu ve antenli evlerin — miktarı çoğalmaktadır. Fakat bu arada faydalı mesai tezahürlerine de şahit oluyoruz. Burada resimlerini gördüğü- nüz Süheyl Hanımla Nebil Bey, evlilik hayatlarının bin bir meş- galesi arasında radyo ile yalnız zevk tarafından değil, fakat tet- kik cephesinden de meşgul ol- muşlar ve çok mühim bir neti- ceye varmışlardır. Nebil Beyin izahata göre, uzun neticesinde bir alet meydana getirmiştir. Bu alet sesi, birçok defa büyültererek çok uzak me- safelere naklettiği gibi en hassas ve uzak istasyonları da almak- tadır. Nebil B. böyle bir rad- yunıın memleketimizde yapılmak bize — verdiği süren mesai Nebil Bey ve zevcesi Süheyi H. şartile elli liraya mal edilebilece- ğini ileri sürmektedir. Dı lerrÜskirdes Te Sağ- lam Olan Bir Çocuk fazla söze ve işarete imkân ve ihtimal yoktu. Çünki mabeynin kapı, tavan ve duvarlarının bile gözü ve kulağı olduğunu her- kesten iyi biliyordu. * « Çok geçmeden Abdülhamit göründü. Elinde, beyaz ve uzunca bir zarf bulunuyordu. Fuat Paşa ya yaklaştı. Zarfı uzattı: — Al bakalım deli çerkes... Sadakatinden, zaten emindim. Bu daha meselede hasıl ettim.. ziyade Şimdi beni dinle, kanaat Sabahleyin güneş doğarken yalı- önünde otur. | Bak bakalım, ne göreceksin?.. nn — penceresinin Dedikten döndü: — Arif Bey!.. sına kadar götür. Emrini verdi. Borsa Fiatleri Kambiyo Fransız Frangı İngiliz lirası Dolar Liret Belga Drahmi İsviçre frangı Çervonets L Dabili D. Muvahhide A. Demiryolu sonra Paşi (Ari 588a oRA-ERBUSORE Arif Beye ayı araba- | kası var) Kapanış SBASSESLEKRSAŞKESEE Bu çocuk henüz on üç yaşına yeni basan bir Almandır. ve Ber- linlidir. Adı Helmüt Lihterdir. Dişleri okadar kuvvetlidir ki, 35 mili- metre kalınlığında bir demiri dîşlsı ile sıkmakta ve bu demirin ucuna asilan iki kişinin ağırlığına rağmen en ufak bir isttirap duy- mamaktadır. Buna mukabil, bu asılma neticesi olarak demir parçası iki büklüı olmıklıdır methin konseri, DA RADYO K 17 Ilayıs Salı İstanbul — (1200 metre) 18: Gramo- fon, 19,5 Hafız Burhan Bey, “n.&grıuıo- fon, 21 Haftz Burhan Bey, tarafında muhtelif şarkılar orkestrası , Belgrad — ( 429 mötre ) 20 Çek li- sanı hakkında konferans, 20,80 konser, — (MAL metra berleri, 21 konser. Prag (486 metre ) rans, 92 Hayden konseri. Viyana — ( metre ) SİÇLÜ Ne> 0 halk konseri . (550 metre ) 91,10 Fendi- esi, 23 Hayden koönseri. Varşova (Ci4LL metre ) gramoton, 21,157 halk konseri, halk konseri, Berlin ( 1635 metra ) 2030 Kö- nisbergden makil. 18 Mayıs Çarşamba Tetanbul — (1200 metro) 18 gramo- fon, 195 Connet Hanım ile Yesari Asım Bey, 20,3 gramofon, Y1 Bedayi 20 günün ha 20,05 konle- 20,10 23,10 | müsiki heyeti, Z2 cazbunt. Bükreş — ÖS4 metro ) 20,10 grame- Bir Yunanistan Hapishanesinde İsyan Atina, 16 — Atina yakininde kâin Singros hapisanesinde mev- kuf bulunan 67 komunist isyan etmişlerdir. Gardiyanlar — silâh #kullanmışlardır. — Birkaç — yaralı vardır. Mahpuslar, haklarındaki muameleyi protesto için bu ha- reketi yapmışlardır. —- fon, 20,40 no konseri, Belgrat 20 gramoton, haber, konforana, 21,15 milli şarkılar. Prağ — ( 188 mötre ) 20 - Milli W yatrodan nüklen Puçininin Turandot operası 21 metre hetre ) 20,45 orkea- bo, 22,10 Strinberg'in , 23.25 könser. Peşi (ÖĞ0 moetre) 20 konlerans, 20,5 salon orkestrası Varşova — (1411 metre) 21 Musikili Husahabe, 21,15 dans havaları, 22,165 Leh müusikisi. Berlin -- ( 1035 koönseri, 21 Cifeonda tra, etre ) 20,10 Halk operası,

Bu sayıdan diğer sayfalar: