19 Mayıs 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

19 Mayıs 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

"4 Sayfar a Te K SA Cen 10 Denızlerınde Bir Seqahat Macerası Altın Peşınde.. Üç Serserı.. Uç Milyoner Gemiye bindikleri ve yola açıldıkları zaman kaptan (Hul ) e karşı hissetmekte olduğu kin günden güne ziyadeleşti ve © zaman zenci Ceki yine kendi- sine yardımcı almak ihtimalini düşündü. Tatbik edeceği plânın ana hatları kafasına yavaş yavaş doğmıya başladı. GCerek ( Sıkrid ) de ve gerek diğerlerine anlattığı — hikâyede Tercelling gemisi enkazının ve bilbassa definenin hakiki yerimi kat'iyen göstermemişli, — bilâkis gerek gemi enkazının ve gerek | derede bulunduğunu | definenin söylemek — su etile arkadaşla- rına yanlış bir iz göstermiştir. Hakiki yeri adaya varıncaya kadar söylememek ve bu sayede son dakikaya kadar vaziyetin hâkimi kalmak kararındaydı. Paha ilk dakikada verdiği bu kararın isabetini seyahat esna- sında büsbütün tasdik etti, gemide kaptan Hulün tahkirlerine maruz kaldığı zaman kendisini sadece azimkârlığı ile tutmuş değildi, soğuz kanlılığına saik olan baş- ka bir âmil vardı: Mademki sırra yalnız başına sahipti, günün birinde intikam alabilirdi. O hal- de şimdi sabretmek lâzımdı, bep bunu düşünüyordu. * Adaya vardıkları zaman yine bir şey söylemedi, gemiyi gölde bıraktı, arkadaşlarımı Diyak kö- yüne götürdü, orada kendisini sıkan adamları şu veya bu vasıta ile — başından — defedebileceğini düş inüyordu. Bir defa buna muvaf- fak oldu mu, Cekinin yardımı ile işin Üüst tarafını başarmak zor değildi. Zencinin — karakterini tetkik elmişti. Siyahiye biraz azimkârlık ile istenilen her şeyin yaptırıla- bileceğini anlamıştı, kendisinde de büu azimkârlık ziyadesile mevcuttu. Makar çok kurnaz bir adam- dı. Fakat maalesef çok — kuürn>2 adamlar da kendilerini — hayale kaptırmaktan kurtulamazlar. Dünyayı dolaşmakla geçirdi- ği bu cn beş sene Makara on beş asır kadar uzun gelmişti. Bu müddet zarfında başından geçen şeyleri o derece unutmuş- tu ki, kendisinin de unutulduğunu zannediyordu. Küçük köylerde herhangi bir hatıranın büyük şehirlerden daha uzun zaman yaşadığını bilmiyordu. a beraber hafif bir endişe hissetmekten de kendisini alamıyordu. Yalnız kaptan Hul ile kat'i surette hesaplaşmak v bütün — defineye yalnız başına sahip olmak arzusu o kadar kuv- vetli idi ki ona bu müphem en- dişeleri — unulturuyordu, — şahsi emniyet tedbirlerini ihmal etti- riyordu. Hareketinde başka bir âmil daha vardı, o da bütün canilere has olan müşterek — histi, Landı öldürdüğü —yeri görmek | arzusuydu. * Makar plânını çizdiği zaman bu plâna harfi harfine riayet etti, gemiyi gölde bıraktı ve arkadaş- Tarını köye kadar götürdü. (Viyar) a ilk tesadüf ettiği zaman biraz canı sıkılmıştı. Fakat adam ile birkaç defa konuşması d aa Tüka ]Kaptan Hul lle Hesaplaşmak Ve Bütün Defineye Yalnız Başına Sahip Olmak | İhtirasile Yanıyordu Viyarın şahsında kendisi için bir. için bir yardımcı bulacağını anlamasına kifayet etmişti, Biraz zaman kazanmak ıçın | arkadaşlarına şurayı burayı İ dırmak suretile küçük bir kome- ! di oynadı. ve nihayet (Viyar) 1 ı tamamen olçun hissettiği zaman da kerdisine vak'ayı anlattı. Kavuçuk - tacirini cezbetmek için bundan daha mükemmel bir mevzu olamazdı. memuru - sifatile Ticarethanesinin burada senede | Tel. 21128 YEDİKULE YÜN toğar büker Grizet Pamuk İpek ve BOYAR KASARLAR Mensucat ve Trikotaj Fabrikalarına lüzumu olan noksanları TAMAMLAR. Himayeyi S A NTRAL dan arayınız. SANTRAL riyetinden: Kiıymeti muhammenesi Çelebioğlu Alâettin mahallesinde Tahmisönü caddesin- 13 No.lı. dükkânın ( 345600 ) hisse Lira K. 162 19 Tamamı takriben ( 12 ) de eski (9) yeni itibarile (12456) hissesi. 83 34 250 00 50000 Zafiyeti umumiye, işlihasızlık ve kuvvetsizlik halâtında büyük faled ve tesiri görülen: FOSFATLI ŞARK Hulâ Kullanınız.. Her eczanede satılır PAMUK Boyar Büker Kasarlar Parlatn' (Merserize eder) Yapar. Tamamı (35) arşın terbünde bulunan Tavukpazarında Mollafenarı mahallesinde yağcı hanında orta katta atik ve cedit (6) numaralı odanın 1 - 6 hissesi. Temamı (36) arşın terbünde bulunan Tavukpazarında Mollafenari mahallesinde yağcı hanının alt katında atik ve cedit (7) No. lı odanın nısıf hissesi. Tamamı (180) arşın terbiinde bulunan Balatta Hacıisa mahallesinde Tahtaminare caddesinde atik (234) No.lı —| maa müştemilât kârgir bir bap mağazanın 1-6 hissesi, Balâda muharrer emlâki mahlüle satılmak üzere dört hafta müd- detle ilân ve müzayedeye vazolunmuştur. Müzayedesi Mayısın otu- zuncu pazartesi günü saat on beştedir. Talip olmak istiyenler kıy- meti muhammenenin yüzde yedi buçuğu nisbetinde pey akçelerile beraber yevmi mezküra kadar İstanbul Evkaf Müdüriyeti bina- sında Mablülât kalemine müracaatları ilân olunur. Muharriri Stakpool —| | —62— | | iki bin Gdolâr ücret alıyordu. Bu ücret pek çok bir şey değil- di. Alelhusus bu parayı kazana- yım derken iklim müsait gelme- dığinden hıhhatini harap ediyor- du. Farzedelim ki bu teşebbüs boşa çıktı. Ne kaybedecekli, tek- | rar kauçuk — ticaretine devam edebilirdi. — Muvaffakıyet — ihti- | mali halinde ise para | sayesinde medeniyetin en — ince zevklerinden öl fade edebilirdi. ciye kadar isti- (Arkası var) Dokitor Orfanidis —-—| l Zührevi ve cilt hastalıkları mütehassısı Beyoğlu, Tokatlıyan karşısı No. 251. Tel, B. O. 3734 MENSUĞAT SANTRAL v sirke ”| İSTANBUL Tel 21128 FL O Şişlikle büker boyar Yün Bezleri ÜTÜLER GENİŞLETİR arşın — terbiinde bulunan MALT sası | lamıştı... tığı | du; şişman göbekli | Yüzündeki kaba hatlarından ka- | fası işlemiyen, kıyafetinden ve Bu Sütarda İHergün Allah — Son çan çalındığı zamca ww birdenbire sarsıldı. Yolculavap e teşyiciler arasında — ağlaşanlar, öpüşenler, gülüşenler, el sıkan- lar, sarılanlar ve şapka sallıyan- lar vardı. — Allaharsmarladık, — Güle güle, — Selâm söyle!.. Sesleri lo- komotifin ağır ve muttarit gü- rültüsü arasında silikleşmiye baş- Artık makinenin gürül- tüsü ve hışırtısından başka bir şey duyulmuyordu. Katar Haydar- paşayı arkasında bırakıp Ankara- ya doğcu ilerliyordu. Trenin penceresinden başımı sarkıtmıştım, her saniye biraz daha uzaklaştığım ve belki haya- tımda bir daha göremiyeceğim İstanbula büyük bir hırsla bakı- yor, onun iyotlu havasını içime sindire sindire teneffüs ediyordum. Kafamda birçok mefhumlar, ha- tıralar, intibalar girift ve bulanık bir halde kaynaşıyordu. Hiçbir şey his halinden fikir şekline inkılâp edemiyordu. Istanbuldan ayrılmakla bütün bir aşinalar muhitinden, eski ve yeni sevgililerden, senelerdenberi alıştığım itiyatlardan; kadın, ku- mar, kadeh arkadaşlarından ve muhitlerinden, herkesten ve her- şeyden uzaklaşıyordum. İşte son gecemi çılgın bir macera ile ge- çirdiğim Kızıltoprak ta arkamda | kaldı.. Teessürün — kafamda ilk — ihtilâl ve — sarsıntı hafifledi. — Pen- Kompartı- yap- yavaş yavaş cereden — ayrıldım. | manda oturduğum zaman, yepyeni İstanbul Evkaf Müdü- bir muhitte bulunduğumu ve be- nim için meçhul bir âleme doğru ilerlediğimi anladım. Öyle ya... Ankaraya evlenmiye gidiyordum. Dostlarım bana çok zengin bir kız bulmuşlar, herşeyi hazırla- mışlar ve beni davet etmişlerdi. Karşımda bir yolcu oturuyor- bir adam. çenesindeki kejmürde sakalından basit, parmağındaki yüzük ve göğsündeki altın kordondan zen- gin bir adam olduğu anlaşılıyordu. Aptal aptal yüzüme bakıyor, benimle konuşmak — için bahane arıyordu, böyle tiplerle konuşma- yı pek severim. Bunların kurnaz- lığını, riyakârlığımı, hatta içinden geçenleri evvelden okumak ka- bildir. Herif konuşamazsa kudu- racaklı, haline acıdım: — Ankaraya mı? diye sor- dum. Vay efendim, sen misin soran! Açtı çenesini, yumdu gözünü... Ankara zenginlerinden olduğunu, şu kadar arazisi, bu kadar fabri- kası bulunluğunu en basit tefer- rüatına kadar anlatmıya başladı. Yol arkadaşım, ayakkabılarını çıkardı, Üüstü kırmızı, yeşil işle- meli yün çoraplı ayağını kıvırdı ve üstüne oturdu. Bir elile sa- kalını okşuyor, bir elile tesbih çekiyordu. Mütemadiyen — çene çalıyorduk. Bir ara bizim komparlımana Muharriri : ıarladık bir genç kız. girdi. Yol arkada- şımla konuştu ve çıktı gitti. Göbekli zat yüzüme bakarak: — Nezahat, kerime cariyeniz! dedi. Genç kız amma, ne kıiz Yarabbiml!.. Kız diyince bizim aklımıza neşenin, şuhluğun, inceliğin, ci- velekliğin, kahkahanın, aşkın bir timsali gelir. Hayatımda kork- tuğum ve önünde irademi kay- bettiğim kuvvetlerden biri de genç kızdır. Şuh bir. genç kız irademi, gençliğimi eritip beni aciz haline getirecek bir kuvvet- tir, Bu genç kız, genç yaşında bir hanım nineden farksızdı. O ne yabani ve bayağı girişti, o ne kıyafetti, o ne vücut tena- sübü idi Yarabbim. Bu kıpkır- mızi yanakları ve şişman vücu- dile, güneşli ve iyi gübreli bir toprakta yetişmiş bir domates hissi uyandırıyordu ! Yol arkadaşım durmadan din- lenmeden anlatıyordu. — Ketime cariyeniz Nezahati akrabalardan — birinin düğününe getirmiştim. İstanbulda iki gün kaldı Nezahat te... Ne, Nezahat mi? Yarabbim, benim —Ankarada evleneceğim kızın ismi de Nezahatti. Müstak- bel zevcemden iğrenmiye başla- mıiştim. İçıme bir şüphe girmişti, o, bu olmasın diyordum. Hemen sordum: — Zatıâliniz. İsmail Hüseyin Bey misiniz? — Evet efendim.. — Teşerrüf ettik Beyefendi. * Tren Eskişehre gelmişti : — Teşerrüf ettik İsmail Hü- seyin Bey, Allahaısmarladık, yine görüşürüz İnşallah ! diyerek ayrıl- dım. Kendimi Eskişehre zor at- mıştım. Mütemadiyen söyleniyor- dum : — İsmail Hüseyin Bey... Ne- zahat Honım... İsmail... Ertesi gün İstanbulun yolunu tutmuştum ! Ve belki dönmemek üzere ayrıldığım İstanbula bir daha çıkmamak üzere yerleştim. SON POSTA Yevmi, Siyasi, ve Halk Havadis Eüzetesi İstanbul: Eski Zıplıxo Çatalçeşme sokağı İdera : Telelon — İstanbul. - 20203 Posta kutusu: İstanbul - Ti Telgraf: İstanbul SON POSTA ABONE FİATİ TÜRKİYE EBenebi 1400 Kr. —1 Sena — 2700 Kr. 150 » G Ay 1400 » 400 » 8 » 800 » ıiü » ı » 300 » Gelen ovrak geri- verilmez. Uünlardan — mes'aliyot —alınmaz cevap için mektapları 6 kurüşluk Pul ilâvesi lâzımdır. Adres değiştirilmesi (20) küruştar.”

Bu sayıdan diğer sayfalar: