14 Temmuz 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

14 Temmuz 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dünya Garibeleri Bır İn giliz Kadeci Öi Yapar? Tarzının Hususi Londrada meraklı bir papas tarafından tutulan bir istatistiğe göre bir İngiliz kadım 20 sene- de 175,200 —sandoviç hazırlar 10,400 çorap yamar, 39,300 defa » yatağını düzeltir. Eyfelden Daha Yüksek Berlinden bildirildiğine göre, Gönnef isminde bir Alman mü- | hendisi bir kule projesi yapmıştır. Proje mütehassıs bir heyet tara- fından tetkik edilerek muvafık olduğu şeklinde bir karar ve- rilmiştir. Yakında Berlinde im şasına — başlanacak — olan — bu kulenin yüksekliği ( 400 ) metre olacaklır. Bu kule bilbassa elektrik tertibatı itibarile bir şa- heser olacak ve kulenin tepesin- “de vücude getirilecek olan elek- trik tesisatı bütün Berlin şehrini -aydınlatabilecektir. Paristeki Ey- fel kulesi 300 — metre olduğuna töre yeni kule müthiş bir re- ordur. Kızını Satan Adam Rüs çingenelerinden Mariya Kolombina isminde bir kadın pa- riste Pre Sen Jerve polis kara- kolana müracaat ederek 8 ya- şındaki kızi — Stellanın babası Paolo Demetru tarafından başka bir adama satıldığını iddia etmiş ve hâdiseyi şöyle anlatmıştır: *Kızım Stella bir müddet evvel sekiz yaşım ikmal etti. Bir gün ben evde yokken kocam Paolo frank mukabilinde uzak akraba- sından Nikolay Demetru isminde birine satmıştır. Ben bunu haber alınca Nikolayın yerini öğrendim ve onun haberi olmadan Stellayı alıp çadırımıza getirdim. Bugün Nikolay geldi, beni ölümle tehdit etti ve zavallı Stellayı fena halde dövdükten sonra alıp gitti. , Bunun üzerine faaliyete geçen =ıleı Nıkolıhl)ımotnıyu ya- mışlardır. olay tevkifinin sebebini anlayınca hiddetlenmiş ve polislere şunları söylemiştir : » Ben bu kızı çalmadım. Onu bana * babası bir sene evvel 3,000fran- ga sattı. O vakittenberi ben S!ellıyı diğer 7 çocuğuma bak- tığım gibi baktım. Niye hayret ediyorsunuz ? İşte şu karımı görüyor musu- nuz. Onu babam harpten evvel 250 franga satın aldı. O — vakit Salomey 12 yaşında idi. Büyü- dükten sonra biz evlendik. Stel- layı geri almak istiyorlarsa benim 3000 frangımı iade etsinler, yok- sa kızı vermem. ,, Polisler küçük kızı Nikolayın yanında bırakmışlardır. Meseleyi şimdi mahkeme halledecektir. Meşhur Serseri Öldü Vaktile Avusturya kralhı Frans Jozefin gayrimeşra oğlu oldu- ğunu ve kendisine — Adolf fon Habsburg unvanıni veren Adolf Slovaçek — İsmindeki serseri Çe- koslovakyada Eger şehrinde öl- müştür. En Şişman Adam İngilterenin dn şişman adamı 62 yaşlarında ve 305 kilo ağırlı- gında Jorj Lovaâat isminde bir ihtiyardır. Lovat şehir dahilindeki kantarlarda tartılamaz. Çünki bir defa üstüne çıkarsa kantar bo- zulur. Bunun için istasyonlarda eşya tartmıya mahsus büyük kan- tarlarda tartılır. Lovat trene ve tramvaylara binemez. Çünki ka- pılardan sığmaz. Bir defa otobüse binmiş, otonün biletçisi, muvaze- neyi temin etmek için diğer bü- — Hin müşterileri karşı tarafa oturt- — — miya mecbur dnuı!_,' | akip Aşıkını Olduren Mısıs Barneyın Muhakemesi Sualleri Müdd Reis Söz Londra, 5 (Temmuz) — Âşık- | Mister Stefensi öldürmekle maz- nun olan Misis (Barney) in muha- kemesinde ilk celsenin hâdisede hazır bulunan değil, çünki vak'- ayı hiç kimse görmemiştir, fakat mâznunu — tanıyan — şahitlerden umumi malümat dinlemekle geç- tiğini yazmıştım. Bugün de ikinci celseyi anlatacağım: Heyeti hâkime ile Jüri âzası içeriye girerlerken sırmalı müba- Şir salonun ortasına kadar ilerle- di ve bermutat: — Allah kıralımızi muhafaza etsin! diye bağırdı. Her- kes ayağa kalkıştı. Reis ile mmuavinleri yerlerine geçer geçinez olurdular ve rels — jüri — heyetine dönerek nazik bir tebes- | sümle sordu: —Hammefendiler, be- yefendiler, ümit ederim ki İyi bir gece geçirmiş, ra- hat etmişsinizdir. Filbakika harfiyen tatbik edi- len İngiliz kanunu mucibince jüri keyeti muhakemenin — başladığı Demetru kızımız. Stellayi 3,000 | dakikadan bittiği dakikaya kadar hariçten hiç kimse ile temas edemez, kendisine mahsus bir dairede yatıp kalkar, bir nevi mahpus gibidir, İşte bu ihtiyati tedbiriz - bir neticesi olarak, dün akşam Jüri heyeti ilk celseyi müte- Adliye sarayından — çıka- rılmış. Muhafaza — altında — ola- #sak Mancester oteline götürülmüş, hususi birer daireye yerleştiril- mişti. Fazla olarak mahkeme reisi, heyetin sıkılması ihtimalini düşünmüş ve akşam tenerzühü ı pmuı için kendilerine bir oto- üs tahsis etmişti. Jüri Heyeti bermutat muha- fızların nezareti altında — olmak şartile kırda bir gezinti yapmıştı. Binaenaleyh — jüri heyetinin reisi cevap verdi: — Lord Hz., çok güzel bir gece geçirdik, teşekkür ederiz. Sayircilar... Muhakemeyi dinlemiye gelen- lerin azim ekseriyeti davetiye ile, bir. kısmı da kapının önünde nöbet beklemek suretile içeri girmişlerdi, — sabırsızlıkla - bekli- yorlardı. Bugün dinlenen ilk şahit hâ- diseyi mütcakıp köşke — giden polis müfettişi — Mister Vinter oldu. Polis müfettişi — Birinci kat- ta bir erkek cesedi gördükten sonra zemin katında Misis Barney ile karşılaştım, ölünün zevci olup olmadığını sordum: Hayır zevcim Amerikadadır, — cevabımı - verdi. O zaman kendisinden bana hâ- diseyi anlatmasını istedim. Bağı- rip çağırmıya başladı, hattâ beni kendisine bu tarzda hitap etti- ğim takdirde sokağa atmakla tohdit etti. Eğer buifade bir başka mem- leketin mahkemesinde verilseydi gülüşmeleri, bağrışmaları, alay- lan ve İâtifeleri mucip - olurdu. Fakat burada et küçük bir tesir bile yapmadı. Bunun iki sebebi vardır.Birincisi halk en ufak bir nü- mayişte bile derhal salondan çıka- rılacağını bilir, ikincisi hissiyatını Ve iumumi “Bu Muhakemede İn iliz. Muhakeme yetlennı Görebilirsiniz Avukat Soruyor, Sırasını İdare Ediyordu Mahkemede sualler soran müddelumum? izhar etmeyi sevmez, barit ve lâ- kayt durur. * Halk bu hususiyetini ikinci şahit olarak dinlenilen diğer bir polis müfettişinin cidden beklen- mez bir mahiyette olan ifadesini dinlerken de izhar etti. Polis Müfettişi Mister Kampion meslektaşının karakola avdelini müteakip göşke gitmiş, Misis Barneyi komiser ile konuşmak Üzere merkeze davet etmişti. Polis Müfettişi — Misis Barney bu davete kızdı, tam çenemin Üze. rine bir yumruk salladı. “ Beni karakola çağırmanm ne demek olduğunu öğreniniz » dedi. Halk el'an sâkin — ve sessiz dinliyordu. Fakat bana öyle gel- | di ki hikâyenin bu noktasında Mis Barney'in dudaklarında belli belirsiz bir tebessüm uçuşmuştur. Maamafih üçüncü şabidin ifadesi | bu geçici tebessümü çabuk sile- cektir. Filhakika üçüncü şahit adliye doktoru Mister (Beraar) —uzun boylu, zayıf, söylerken yüzünün hiç bir hattı aynamıyan, âdeta bir heykel gibi bir adam! Masamın — Üzerine — maktulün elbiselerini koymuşlardı, doaktor bunları birer birer alıyor, göste- riyor, onlaliyordu. Onun noktai hazarına göre — revolverin — bir mücadele esnasında Mister Ste- fensin elinde iken patlamış ol ması ihtimali yoktu. $ Doktor — Cesedi muayene ettim, elleri temizdi, biçbir barut izi yoktu; dedi. Bir Silâh Münakaşası.. Doktor çekildi, yerine bir silâh mütchassısı geldi, cinayeti yapan silâhin Amerikan mamulâtından çok mükemmel bir âlet olduğunu söyledi. Maznunun Müdafüi — Sizin o kadar mükemmel bulduğunuz bu silâhın emniyet tetiği bile yoktu, elde kolaylıkla patlıyacak cinstendi. Şahitlerin dinlenmesi bitmiş- ti. Reis bizzat Misis Barney'i şa- hitlerin mevküne çağırdı. İşte İngiliz kanununun bir hususiyeti daha: Misis Barney maznun değil Gönüİle aei H ü e hei 2 — eee AAA AD e lll | istinat fakat şahit olarak dinlenecekti ve kendisine icap eden suallerin mühim kısmımı da bizzat kendi avukatı Sir Perik Hastings sora- caktı. Bu dakikada avukatm maharetine takdirhan olmamak mümkün değildi, soracağı sualb- leri ne incelikle, ne kumazlıkla, sıra ile tertip etmişti. Artık Madam Barney — ha- yatının hikâyesini anlatmıyor, sa- dece sorulan suallerin cevaplarını veriyordu. Ve bu cevaplardan da şü anlaşılıyordu: — * Misis Barney çok bed- baht bir kadındı. Evvelâ Amerikalı — bir - tenörle evlenmişti, çok geçme- den aldandığını anlamıştı, ayrılmışlı, ailesinin çinde maziyi unutmıya çalışarak yapyalnız yaşarken Ste- fens ile tanışmıştı. Bu defa da bedbaht ol muştu: — Maksadım — evlen- mekti. Bu dakikada avukatı birden- bire sordu: — Stefensin metresi mi idiniz? — Avukatın maksadı kadın ile erkek arasındaki bu münase- betin aşka — değil, — menlaate ettiğini anlatmaktı ve sorduğu suallere aldığı cevaplar hep bu noktayı gösteriyordu. Misis Barney — Evet bu mü- nasebette de — bedbaht — oldum. Stefens kumar oynuyordu, kay- bediyordu. — Açığını — dolurmıya mecbur kalıyordum. Çok geçme- den öğrendim, onu bu vadiye sevkeden başka bir kadındı, Avukat — Buna rağmen kem- disine sadık mı kaldınız? Misis Barmey — Evetl Avukat — Bu şerait içinde Stefansı öldürmeyi hiç düşündü- | nüz mü? Misis Barney — Asla! Avukat — Öldürdünüz mü? Misis Barney — Hayır! Dikkat ediyor musumuz? İngi- lizlerin muhakeme — usüllerinde reiz sadece &Öz sırasını - idare eder, nadiren sual sormaktadır. İsticvabı idare edenle muddeiumu- mi ile avvukatlardır. Karari verecek olan jüri, tat- bik edecek olan reisdir. Artık isticvabın son kısmına geldik, şimdi Misis Barney soru- lan süale cevaben son geceyi anlatmaktadır. Söylediklerine ba- karsamz o gece yine kumar ve kıskançlık yüzünden kavga et- mişlerdir. Stefan kadının bir. münase- betsizlik >etmesinden korkmuş, masanın gözünden revolveri alas rak cebine indirmiş, fakat kadın revolveri — istirdat için âşıkının Bzerine atılınca silâh patlamıştır. Misis Barney — Dostum ya- ralandığı zaman “Hemen doktoru çağırınız, bu kazada sizin dahliniz olmadığını benim ağzımdan din- lemesini isterim, dedi. Fakat doktor geldiği zaman ölmüştü. * İsticvap bitince Müddeiumuml Kari Mektupları Tasarruf Nasıl Yapılır? Vapurlarda, trenlerde, istas- yon ve iskelelerde velhasıl her tarafta kâh bir kumbara resmi- ne, kâh büyük barflerle tezyin edilmiş birçok levhalara tesadüf ediyorum. Bunların özerinde “ bugünden yarın için para biriktir,, ve yahut “ yarını düşün ,, ibareleri yazılı. Hakikaten tam yerinde bir ikaz ve isabetli bir fikir,. Fakat bu lev haları görüp te hayret etmemek | elde değil Kark, elli lira maaşla iki ço- cuklu bir aileyi geçindirip ayni zamanda da para biriktirmek bilmem ne dereceye kadar kabil olabilir ? Bana kalırsa bu lâvhaları kal- dırıp “bu sene buğday bol ve ucuzdur,, “Şeker bollaşıyor,, “süt- ler hilesizdir,, ibareleri altında lâvhalar talik edilse daha yerin- de bir hareket yapılmış olmaz mı? Zira !, Yavrusumun süt ve şe- kerine ailesinin da bir kürü ek- meğine kifayet edecek kadar bir üÜcret veya maaş alan bir aile reisine hiç olmazsa bu İlevhalar biraz teselli verir zannındayım. Bilvesile hürmetlerimi arz ve | takdim eylerim efendim. Eyüp okuyucularınırdan hürme ikârınız M. M. -- Cevap: Bu Iâvhılırdan kıılediî len tasarruf, mutlaka tirmek demek degıld israf yapmamak, lur irme- mek, parasım hakiki ç men- balarına harcamakla da yapılabilir. Bu itibarla bu lâvhalardan küçük maaşlı halk ta istifade edebilir. Bir Zayi Dördüncü Kolordu istihkâm taburu kumandanlığından aldığım terhis tezkeremi zayi ettim. Ye- nisini alacağımdan eskisinin hük- mü yoktur. İhtiyat Mülâzimi 322 doğumlu Orman oğlu Ayni Camları Açılmıyan Tramvay Geçen gün Aksaraydan tram- yaya bindim. Havâ çok sıcaktı, tramvayın iki tarafındaki camlar da kapalı idi. Biletçiye cam- ları açmasını söyledim, açmam dedi. — İsrar — ettim.. — Araba hareket halinde iken cam açamam araba Sirkeciye gelinco açabilirim, dedi. Halbuki - bütün yolcular sıcak- tan bunalıp bayılacak hale gel- miştik. Biletçiye “ araba hareket etmeden evvel neden açmadın ,, diye sordum. Cevap vermedi. Dehşetli kızmış - asabileşmiş- tim, Bağırdım, haykırdım ve ni« hayet camları araba yürürken açtirdım. Şu biletçi Efendi vazi- fesini vaktile yapsa, beni de bu kadar sinirlendirmeseydi - olmaz mı İdi? Şu ıçıtımıl iş bölümünde her fert kendine düşen vazifeyi bilse ne iyi olacak.. Aksaray: S, huık— — S A S et söz aldı: Hayır, o, hâdisenin bu şekilde cereyan etmiş olabilece- ğine ihtimal vermiyordu. Bu bir cinayetti, cinayetin saikı da kıs- kançlıktı. * Yarın müdafaa avukatı mi- dafasını yapacak. Mahkeme Reisi dinlenen sözleri - bitaraf olurak hulâsa edecek ve Jüri Heytinden karar istiyecektir. İ e M L *

Bu sayıdan diğer sayfalar: