19 Temmuz 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

19 Temmuz 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

€ Sayfa Bir İdare Bahsi Kooperatif İdaresi —ti1— İstihlâk kooperatiflerinin ga- yelerinden biri de müstahsil ile müstehlik arasında bir haltı vasıl teşkil etmeaktir. O halde müba- yaatımızı tabiatile istihsal saha- larından yapmaklığımız — icap eder. — Acaba — buna teşkilât noksanlığımızla bu suale müsbet cevap verilemez. Çünki müstahsile kadar uzan- mak ancak toptan mübayaatta faydalı olabilir. Her cins emtla- mın toptan mübayaası İçin ev- velâ, azim sermayeye ihtiyaç vardır, saniyen külliyetli sarfiyat temini İâzımgelir, Bidayette ne birincisi, ne de ikincisi <le geç- mez, — Müstahsil — i stehlik arasındaki mülevassılı kuldurmak keyfiyeti zaman ile husule gele- cek bir tekâmül neticesidir. Şu halde biz, toptan mübayaa şekillerini tetkikten evvel genç kooperatiflerimizin bugünkü ser- maye ve vaziyetleri icabı yapa- cakları mübayaa usullerini göz- den geçirelim: Piyasa merkezi olan şehirler- de muayyen birtakım emtia üze- rine toptan muamele yapanlar vardır ki piyasanın birinci elini teşkil ederler. Bunlardan yerli emtia üze- rine — işliyenler ya — doğrudan, doğruya istihsal mahallinden ge- tirtiler, yakut iskele ve borsalar- dan piyasa fiatile alırlar. Ecnebi mamulâtile uğraşanlar da doğru- ca fabrikalarından celbederler. İşte geçen makalede bahsettiğimiz ko- operatif toptancı teşkilâtının ga- yesi bunların yerine kaim olmaktır. Ticaretin bu kısmile iştigal ednlerden mesleklerinde okadar Heri gidenler vardır ki ayni emti- Ayı ayni mahalden, ayni fiate mü- bayaa ve hattâ ayni — vesait ile naklettirdikleri — hâlde — biri diğerinden — daha ucuza — ma- letmek — kudretini — gösterebilir. Çünki tüccar arasındaki rekabet hisleri, ispatı hâlinde cezayı istil- zam edecek nihayetsiz hud'a ve desiselerin istimaline yol açmış- tır. Her hususta dürüst harekete | mecbur olan kooperatil teşkilât- ları ise meşru ve ahlâki olmıyan vasıtaları kullanamıyacakları için hususi müesseselerin toptan fiat- lerinden daha Aaşağıya — temin edemezler, Kooperatiflerimizin ihtiyaçları- mı tedarik — edecekleri yerleri şimdilik bu toptancı ticarethane- lerdir. Bunlar arasında hüküm #üren ezeli rekabetten istifade edilmek Üzere mübayaatı yapacak olanlar hepsini dolaşır, herbiri- nin fiat ve malını tetkik ve mu- kayese eder, en muvafık hangisi ise onu satın alır. Fakat tatbik yazılış kadar ba- sit değildir. Mübayaa fiati te- karrur ettikten sonra teslim ve tesellüm meselesi çıkar. Alınan emita bidayeten gösterilen nü- muneye muvafık mıdir? Mev- duat daraları - ticari teamüle uy- unmudur ? — Vezni — tammıdır? &ılımcn veya — tamamen tağ- şiş, yahut tebdil edilmiş midir? Üh... Hep bunlar nazarı dikkate alınmalı. Ticaretin esrarımı tarife kân yoktur, bu nazariyatı olm- yan bir ilimdir; - kitaptan değil, tecrübeden öğrenilir. Yalmız bu zeminde bazı tavsiyeler yapılabilir ki onu da gelecek makaleye bı- rakalım. — Ahmet Ekrem olanı muvaf- | fak olabilir miyiz? Hâlihazırdaki | | | İ —Dünyada Olup Bite SON POSTA Temmuz 19 <————— ——t İer — Şose Uzerinde Otomobil Soyan Bir Haydut Çetesi Kimsenin Aklına Gelmiyen Küstahça Bir Firar Çaresi sı Lâzım Gelen Bir Nokta: Dünyada Cezasız Unutulmama- Kalmış Her- Romanyada tipki birde olduğu gibi satılır, müvezxilerin kıyar fetleri bile bizimkilere çok yakındır. Bükreş, 14 (Temmuz) — Ro- manyalıları aylarca işgal etmiş olan çok garip bir bâdisenin son safhası birkaç gün evvel kapandı: Bir Ziyafet Gecesi Romanyanım en eski ailelerin- den birinin son mümessili prens Bibesku payitahttan on beş kilometre uzakta kâin olan köş- künde " muhteşem — bir ziyafet vermişti. Müsamereye Bükreşte tanınmış olan zengin ve kibar ailelerin birçoğu davet edilmiş- ti. Bunların arasında ecnebi se- firlerin bazıları da vardı. Eğlence sabaha kadar devam etti, misafirler evlerine ancak sa- bahin ilk aydınlığı arasında dön- düler. Fakat bunlardan Romanyanın gazeteler Amerika sefiri Mösyö Davilâ'nın | zevcesi ile Lehistanın Romanya sefirinin zevcesini ve Amerika Varşova maliye mümessili Mister (Davey)i hâmil olan otomobil köşkten az şosenin müsellâh beş kişi tarafın- dan kapatılmış olduğunu görünce durmak mechuriyetinde kaldı. Vaziyet nazikti: Mukavemete teşebbüş edildiği takdirde ile karşılaşılacak, muhakkak can verilecekti. Esasen haydutların reisi iler- lemişti: ayrıldıktan sonra ateş | hangi Bir Cürüm Mevcut Madam Dasvilayı soyan haydutlar şktt civarına sak fotoğrafın enin cürüm aptığı tetkikatı gö rüy i, ya hayatınızı! Ü kayorde Akıllıca Bir Hareket Otomobilin içinde bulunanlar tehlikenin — büyüklüğünü takdir ederek ellerini kaldırdılar. Hay- dutların reisi büsbütün yaklaştı ve iki kadın ile bir erkeğin cep- lerini karıştırarak para ve mü- cevhere dair no bulduysa aldı, sonra da otomobile: — Artık gidebilirsin! emrini verdi. Şiddetii Bir Takip Soyulanların ( Bükreş ) e va- rır. varmaz ilk işleri zabıtaya müracaat etmek oldu. Romanya polisi Balkanların en muntazam teşekkülü olmakla maruftur: Der- hal muhtelif kollardan harekete geçti. Teşebblsün vukua geldiği sabayı sardırdı. ve nihayet hay- dutları metruk:- bir taşocağında yakalayarak — çaldıkları - eşyayı ve parayı istirdat etli. Hikâyenin bu noktaya kadar olan kısmında bir garabet yoktur, değil mi? Muhakkak ben de bu fikirdeyim, fakat alt tarafını din- leyiniz: Hatıra Gelmiyecek Bir Teşebbüs Haydutlar mahkemeye verildi, müsellâhan yol kestikleri için küreğe mahkümiyetlerine hük- medildi. Evvelki rinde anlatmıştım: idam cezası yoktur, müebbet ve- ya muvakkat kürek vardır. Fakat kürek cezasına mahküm edilenler tuz madenlerinde mağara içinde çalıştırıldıkları için bu ceza ha- kikati halde idam cezasına mua- dildir. Binaenaleyh otomobile taar- mektuplarımdan - bi- Romanyada ruz edenler filen idam edilmişler, | demekti. Fakat bunların içinden Bayku adımı taşıyan haydut bir af istidası verdi. Romanya kanu- | ederek kelepçeli elini Deği!dir Romanyada küreğe mahküm edilen haydutlar taz madenlerinin kapısı önünde nuna göre mahkümlar tarafından verilecek istidanın Müddeiumumi Muavini huzurunda imza edilmesi tar. Haydut hapishaneden çıkarıldı, elleri ayakları zincirli olduğu hâlde Adliye dairesine getirildi. Süngülü bir jandarmanın nezareti altında intizar odasına konuldu. Saat tam on birdi, yani adliyenin nisbeten tenha olduğu bir za- mandı. Haydudun — zevcesi zevcinin geldiğini işitmiş, adliyeye koş- müştu. Zevcile konuşmasına mü- saade edilmesini rica ediyordu. Bunda bir mahzur görmediği jandarma müsaade etti. Zeve ve yevce konuşurlarken Kadın zevcinden aldığı bir tavsi- yeyi yazmak istedi. Cebinde kurşuün kalemi yoktu. Jandar- madan rica eltti, jandarma eli- ni cebine soktu, bu sırada biraz eğilmiş, biraz da dönmüştü. | Önünüde kadın kapıyordu. Haydat bu fırsattan istifade kaldırdığı gibi jandarmanın başina indirdi. Zavallı nefer bayılmıştı. Haydut jandarmanın cebinden | kelepçelerinin — anahtarını — aldı, | Kari Mektupları | Bir Ezan Ve Bir Radyo Sesi Geçen akşam Amerika Sefiri ve sefire Cenapları refakatlerinde Boston Asarıatika Enstitüsü Müdü- rü Profesör “Whittmore,, olduğu halde delâleti âcizanemle yatsı ezanımı dinlemek Özere Aksarayda | Valde camiine teşrif ettiler. | Minarelerin her iki şerefesinde | yükselen ezan sesleri camlin şirin bahçesinde oturmakta oluün Mü- şarünileyh Hazeratını pek çok mütehassis etmiştir. Fakat tam bu sırada camiin karşışındaki bir kahvede yaygarası bülün civarı iz'aç eden bir radyo bu muhte- rem misafirlerime ezamı İâyıklle dinletmiye mâni Bil- hassa sefir cenaplarının bu hüle cam sıkılarak (ne kadar yazık ki oluyor) — cümlelerile canmin sıkıntısınt anlatmıştır. Alâeddin Yusnt Mahkümların Otomobili Geçen gün Sultanahmetten geçiyordum. Süngülü jandarmala- rın önünde elleri kelepçeli bir sürü mahküm gördüm. Bu adam- lar, cemiyete karşı yaptıkları zararların cezasını çekmelidirler. Ve çekeceklerdir. Fakat — Avrupa olduğu gibi bu efendileri etomobil — derununda — götürüp getirmek kabil değil midir? Be- | nim gibi masum birçok vatam- | daşları bu manzara ile karşılaş- tırmak doğru mudur. lıvrıv nunu Medenisini ve İt Kanunu Esaslarını kabu! etti göre bunlara merbut olanbazı za- rüretleri de kabul etmemiz lâzım- dır kanaatindeyim. —Volhbi Tarık Bu Ayıp Miıdir ? Geçen günbir mektepli efendi göğsümerozet taktı. Yanı vardı bozuk param yoktu. Ce. bimde ancak 30 para çıktı. Ben de bunu kumbaraya attım. Mok- tepli Efendi yüzüme baktı ve *ayıptır!,, dedi. Neden ayıp olu yor. Evvelâ biz mutlaka rozet takmıya mecbur muyaz. Haydi taktık, istediğimiz parayı vermek- te muhtar değil miyiz.. —— zincirlerinden kurtuldu ve sevce- sile birlikte intizar salonundağ çıkarak güya alelâde bir ziyaret- çi imiş gibi sokağa fırladı. Gazetelerde Feryat Hâdisenin uyandırdığı alâkayı tahmin - edebilirsiniz: Gazeteler feryada başladı, hergün hâdisenin etrafında sütun sütun yazı yazdılar, okuyucularını tatmine çalıştılar, Bir Sergüzeşt Hayatı Hikâyenin neticesi şudur: Za- bita derhal — faaliyete — geçti, fakat haydut Bayku zevcesi ile birlikte şehri bırakmış, ormana kaçmıştı, bulunması güçtü. Ara- dan günler ve haftalar geçti. Fakat nihayet kadın bu uzun meşakkate dıyauamıyırık Bükreşe döndü, bir mahkümu kaçırmıya yardım ettiği için yakalandı. Baykuya gelince: dünyada ce- zasız kalan bir cürüm yoktur. Herif te bu kaideye tâbi olarak günün birinde bir köyde yaka- landı ve nihayet kat'i olarak zin- dana atıldı. Bu dakikada haydudun arka- daşları ile birlikte ölüme çok yak- laşmış olduklarma hükmetmekte | hata yoktur. olmuştur. | radyo mâni şehirlerinde bir

Bu sayıdan diğer sayfalar: