30 Temmuz 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

30 Temmuz 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yastık İçinde Mühim Bir Define Pariste Dru isminde meşhur bir otel vardır. Yaz mevsiminde otelin foaliyeti tamamen durur ve bir sükünet devresi başlar. Geçenlerde burada birçok eski eşyalar mezada çıkarılmıştır. Me- zada 15-20 kadar eskici iştirak ediyordu. Müzayede — komiseri dünyaya geldiğine pişman olmuş gibi tembel tembel yerinden kı- mıldanarak eşyalara kıymet biç- Meye ve üzerlerine numaralar koymaya başlamıştı. Artık satış başlamıştı, ihtiyar bir eskici köşedeki eski bir gard- roba bakmak için eşyaların ara- sından geçerken kırık bir kane- penin üzerinde bulunan eski bir yastığa takılarak yastığı yere dü- şürmüştür. Yere düşen yastık geçidi kapatmıştır. İhtiyar bir tellâl yolu kapatan yastığa hid- detle- bir tekme atarak salonun bir köşesine fırlatmıştır. Fakat yastığın fırlamasile beraber orta- hk allak bullak olmuştur. Çünkü tellâhn tekmesini yiyen yastığın çürük kılıifı tekmeye tahammül edemiyerek parçalanmış ve için- den pamuk veya yapağı yerine bin franklık banknotlar yere dağılmıştır. Bunun üzerine tembel komiser ve ihtiyar tellâllar pire gibi çevik kesilmişler ve derhal faaliyete geçerek halkı salonun bir köşesine doğru kovalamışlar, sonra da yerdeki binlik banknot- ları toplamıya başlamışlardır. Yarden toplanan paralar her- kesin hayretli bakışları önünde sayılmış ve tamam 104.000 frank olduğu görülmüştür. Yastık henliz satılmamış oldu- ğgundan mesele mühimleşmiştir. Esasen otelin eşyaları hükümet hesabina mezada çıkarılmış oldu- ğgundan paralar hazineye geç- miştir. Yapılan tahkikat neticesinde bu yastığın vaktile bu otelin bir odasında oturmakta iken ölen ve hiçbir. mirasçısı olmıyan ihti- yar bir kadına ait olduğu anla- şılmıştır. Mezada iştirak eden ihtiyar bir eskici Şu sözleri söy- lemiştir: “Ben zaten kırık kana- penin üzerinde duran o yastığın tekin bir şey olmadığını anla- mıştım.,, Asri Robenson Londraya 24 #saat mesafede ve Skontland sahilinden 100 mil uzakta küçük bir adacıkta yalnız başına yaşıyan bir adam vardır. Bu adam Skontlandlı Ressel isminde biridir. Ressel para ne- dir, siyaset nedir bilmez ve bun- larla hiç alâkadar olmadığı gibi dünyadan tamamile bihaberdir. Ressel adada ekin eker, toplar, beslediği koyunların yün- lerinden bizzat kumaş örerek el- bise yapar. Denizden enles ba- hıklar tutarak nefis yemekler pi- i şirir. Gündüz işleri bittikten sonra | Ressel kulübesine avdet eder, ye- | meğini yer; bu iş te bittikten son- | ra dint kitapları okumaya başlar. Ressel insanlarla karşılaşmak- tan çok çekinir. Geçen intihap esnasında bir meb'us namzedi Resselden rey almak için onu adada ziyaret etmek istemiş, fa- kat ihtiyar münzevi, meb'us nam- zedini kabul etmemiştir. ı - geu SON POSTA Yüz _İi_işi Karşısında Tek Bir Polis Memuru Nasıl Hareket Eder? “İki Kardeşimizi İdam Cezasına Çarpılmaktan Kurtarmak Mecburiyetindeyiz!,, Diye Bağıran Büyük Bir Kalabalık.. Paris, 25 (Hu susi) — Bu hafta içinde Avrupada Üç perdeli bir facianın temsiline başlanmıştır. Pi- yesin ilk perdesi Romanya, ikinci perdesi ise Fran- sa - payitahtında oynanmıştır. So- nuncu perdenin nerede, ne vakit ve nasıl temsil edileceği henliz malüm değildir. İlk Perde: Bir Temizleme Romanya za- bıtası memleketi tehlikeli telâkki edilen unsurlar- dan temizlemeye karar vermişti. Bu kararını hafta başında tatbik ederek bir gece yarısı (Bükreş)in şüpheli mahallelerinde umumi bir araştırma yaptı. 33 kişi tuttu. Hepsinin hüviyetlerini ayrı ayrı tetkik etti ve gördü ki bunların arasında Sallai ve Karikas ismin- de cinayetle maznun iki tane Macar komünisti vardır. Bunları tuttu, divamharbe verdi. Bu kısım bahsettiğimiz facia- nın ilk perdesidir. İkinci Perde: Galeyan.. İki Macarın Romanyada tutul- ması ve divanıharbe verilmesi Pariste şüyu bulduğu zaman Fran- sa payitahtında oturan Macarlar hiddete geldiler ve bir içtima yaparak bu hâdise karşısında Macar hükümetinin Atıl kalma- ması icap ettiğini düşündüler. Fakat ne yaparsınız ki hâdise Romanyada cereyan etmiştir ve tutulan adamlar Macar - ırkına mensup — olmakla beraber Ro- manya tabiiyetinde bulunmakta- dırlar. Binacnaleyh Macar hükü- metinin herhangi bir teşebbüs yapması mümkün değildir. Fakat vaziyeti, sıcağın tesirile kanları galeyana gelmiş olan ameleye nasıl anlatırsınız? Bir Nümayiş Kararı Bunlar bu sabah umumt bah- çelerden birinde toplanarak o gece sefarethane önünde bir nü- mayiş yapmağa karar verdiler. Macaristanın Paris sefaretha- nesi Berri sokağında küçük, fa- kat çok zarif bir binadır. Bu binanın önünde de hemen bütün Hücuma uğrıyan Paristeki Macar sefareti Nümayişçi Macarlar sefarethaneler olduğu gibi bir Fransız polisi nezaketen nöbet beklemektedir. İşte dün gece saat (22,5) ta nöbet bekleyen bir polis memuru sağ, sol ve ön köşelerden otuzar, kırkar kişilik birer kafilenin be- lirdiğini, sefarete doğru yürüdü- ğünü görür. Hemen koltuğunun altına — sıkıştırdığı kiısa — sopasını çıkararak: — Durunuz! emrini verir! Tek bir polis memurunun önünde bağıran, çağıran, tepinen tamam yüz kişilik bir kafile var- dır. Buna rağmen polis memuru korkmaz, kafilenin içine saldırır. Nümayişçilerden bir tanesini en - sesinden yakalar. Fakat o ânde omuzuna bir yumruk yer, yere düşer, tuttuğu adamı bırakmıya mecbur kalır. Duvarda Kırmızı Boya! Artık nümayişçiler sefaretha- nenin — kapısına dayanmışlar- -— Dünyada Olup Bitenler — dır. Ve cam, çer- çeve — inmekte, kapı pencere kı- rılmaktadır. İşin — dabhası var: Nümayişçi- lerin bazıları yan- larında su kovası ile kırmızı boya getirmişlerdir ve sefaretin beyaz duvarlarını — ve kapılarını boya- mıya koyulmuş- lardır. Bu sıra- da uğultu ara- sından — İşitilen sesler şunlardır: — Romanyalı- lar iki kardeşi- mizi kurşuna dizeceklerdir. Hal- buki siz burada uzaktan seyirci vaziyetindesiniz. Bu mevkie lâyık değilsiniz! Bununla beraber nümayiş uzun sürmemiş, kafile Macaristanın o güzelim binasını bir harabeye çevirdikten sonra savuşmaya baş- lamışlardır. Paolisin Soğuk Kanlılığı.. Şimdi gelelim nöbetçi polisin yaptığına: Bu zat kafileyi durduramayın- ca, fazla olarak bir de dayak yiyince bir köşeye çekilerek nü- mayişin bitmesini beklemiş ve kafile dağıldığı zaman en geriye kalan amelenin üzerine atılmış ve herifi karakola götürmüştür. Tutulan nümayişçi Macardır. Fakat Romanya tabiiyetindedir. Orada askere alındığı için Parise gelmiş, amele olarak çalışmakta- dır. Söylediği şudur: — Romanyalılar iki kardeşi- mizi idam edeceklerdir. O biça- releri kurtarmak — meeburiyetin- deyiz. x Fransız zabıtasının bu mese- lede yapacağı şey kaçan 99 ki- şiyi bırakarak tutulan bir kişiyi hudut haricine çıkarmak olacak- tır. Üçüncü perde Yukarda da söylediğim veçhi- le facianın Üçüncü perdesi henüz oynanmamıştır. Yani Romanyada tatulan iki Macarın muhakemesi daha yapılmamıştır. Ne vakit, ne şekilde yapılacaktır, onu anlat- mayıda Bükreş — muhabirimize bırakıyorum. 4x En İhtiyar Ressam Dünyanın en ihtiyar ressamı olan Lui More, Nevyorkta öl- müştür. Geçen nisanda More yüzüncü seneyi devriyesini tes'it etmişti. İşsizlik Artıyor Cenevre (Hususi) — Beynel- milel mesai bürosu tarafından tutulan bir istatisliğe göre, bu sene her devlelte işsizlerin adedi son derece artmıştır. Yapılan cedvel şudur. Haziran 1931 Haziran 1902 Almanya 4,211,000 — 5,675,307 İngiltere 2,577,916 — 2,821,840 Fransa 51,354 315,502 İtalya 609,133 — 1,082,754 Çekoslovakya — 93911 482,000 ı Vergiw Vçfrmifyer; Adam Var Mıdır? Evet, Vardır Ve Elyevmİngilterede Bulunmaktadır Herkesin, her tarafta vergi ağırlığından şikâyet edegeldiği şu devirde en hafif vergiyi veren adamı bulmak, Amerika Maliye İdaresi için bir Tetkikat yaplırmış ve görmüş ki azim varidatına rağmen bir İngiliz merak olmuş. ailesi, İngiliz hükümetine vergi namına tek bir santim bile ver- memektedir. Bu aile, meşhbur İngiliz Jene- rali Vellingtonlardır. Jeneral Vel- lington, malüm olduğu — üzere Vaterlo ! | | muharebesinde Napol- yonu mağlüp eden Jenaraldir. O zaman, İngiliz parlâmento- sunun muvafakatile bu Jeneralin evlât ve ahfadı her türlü vergi mükellefiyetinden affedilmiştir. 1 Her sene, sadece, ailenin en büyük rüknü, krala ipekten küçük | bir İngiliz bayrağı hediye eder, © da, bunu, sarayındaki Jeneral Vellingtonun heykelinin kenarına | iliştirir. Bu âdet, bir asırdanberi i böylece devam edip gitmektedir. | hifzissihha Kari Mektupları Gece Yarısından Sonra Cümbüş Olur Mu? Aklımda kaldığına göre ka- nun gece yarısından sonra gü- rültü yapmağı, şarkı söylemeyi, çalgı çalmağı menetmiştir. Kanun bunda cemiyetin huzur ve sükü- nunu düşündüğünden, herkesin rahat ve istirahat zamanı olan bu saatte —gürültüyü haklı olarak menetmiştir. Fakat Beyoğlunun birçok yerlerinde maalesef bu kaideye hiç rlayet edilmiyor. He- le apartımanlarda gramofon ça- hp sabaha kadar — dansede.- ler, odalarında gazel söyleyen- ler okadar çok ki.. — Son« ra bazı eğlence — evlerinda gece sabahlara kadar davul zur- na, def ve dümbelek, ince saz çalıyorlar. Dün akşam da ayni hâdise ile karşılaştım. Sabaha kadar uyuyamadım. — Alâkadar makamın nazarı dikkatini celbet- menizi rica ederim, Beyoğlunda bir Alyon sokaklı Yemekler Dört Misli pahalıdır Ben evli bir adamım. Karı koca aylık yemek masrafımız yirmi lirayı bulmazdı. Karım iki aydanberi Anadoluya annesinin yanına gitti. Lokantada yemek yemiye mecbur kaldım. Es- kiden ikimizi mükemmel — su- rette doyurmiıya — kâfi — gelen 20 lira ile ancak öğle yemekleri yiyebiliyorum.Akşam yemekleri * hesap edilirse ayda yalmız benim yemek param 40 lira tutuyü, Şu kısa ve basit hesabı göre, lokantadaki —yemek fia leri ev yemeklerinin atgartidört misli fiatine malolmaktadır. Bu doğru bir hareket midir, bekâr olanların günahı nedir ? Neden bu kadar fazla para ver-« miye mecbur tutuluyorlar? Alâka- dar makam bu lokantaları kon- trol edip her yemeğe ayrı ayrı bir fiat tayin edemez mi? Bu hu- susta nazarı dikkati celbetmenizi rica ederim. Sultanahmet Üçler: Ali Cevaplarımız Akbisarda A. A. Hikmet Beye: Kitap İkbal kütüphanesinde 100 kuruşa satılmaktadır. * Kastamonide — Uzun Rana Hanıma: Sorduğunuz tedavi usul ve kaideleri hakkında Besim Ömer Paşanın eskiden yazılmış kitapları vardır. Bunlar- dan istifade edebilirsiniz. Maama- fih her şeyden evvel kendinizi bir doktora göstermelisiniz, * Ankarada Işıklar 0. O, O, Beye: Bu işte muvaffakıyet tamamile mümarese meselesidir. Çok çalış- manız lâzımdır. Şüphesiz ki şahsi kabiliyet ve istidatlar da bu sa- hada mühim rol oynar. * Yozgatta bir lise mezunu im- zalı mektup sahibine: Mutlaka Avrupaya gitmek bir zaruret değildir. Darülfünunumu- zun mühtelif şubeleri sizin iht- yaç ve arzunuzu tatmin edecek mahiyettedir. sokakta caddesinde x Neriman Hakkı Hanıma; Bu hususta bizi mazur gö- rünüz. Aile hayatına ve aile mahremiyetine ait yazıları neş- redemeyiz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: