11 Ağustos 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

11 Ağustos 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA T YYAR T —50— MURLE NK * 4 Mubarriri : Timur, İtiraf Karşısında Hayretlere Iğömülmüştü! | D dm benliğinin — Vay Emir Hüseyin — vay. Harp etmeyi bilmezdin, iyi yob daş seçmeyi bilmezdin. Fakat kadının alâsını bulmakta mahir- mişsin. İşte bu hatuncuk ta Tuğu turhan kadar güzel ! Timurun hükmü, tam bir ha- kikat ifade ediyordu. Çünkü İs- lâm hatun, güzeller şabinşablığına lâyık bir hilkat bediası idi. Sa- çından topuğuna kadar kusursuz bir güzeldi. Geçirdiği kaza, y_ü— züne donuk bir renk getirmişti. Bu renk, sarımtrak bir. örtü gibi çehresindeki müstesna saba- hati perdeliyordu. Timur, seri bir tedaviden sonra bu perdenin kalkacağını ve şimdi biraz ko- | luklaşan bu canlı mehtabın o va- kit göz kamaştırıcı bir parlayışa | bürüneceğini anlıyordu. Hastanın yanında bulunanları dışarı çıka- rarak yatağın yanmma çömeldi. — Hanım, dedi, gözünü açar mısın? Kadın, bariz bir titreyişle baştan aşağı sarsıldı. ve kapalı gözlerini açtı. Aman yarabbil.. © ne ilâhi açilışti? Gökte ansızın iki yıldız doğsa, bu baygın yüzde- ki kapalı gözlerin açılması kadar ihtişamlı olmazdı. Bir. Melek uy- kudan uyansa bu gözlerdeki kadar mahmur ve mücessir bir bakış takınamazdı. Timur, yöreğine ezgi geldiğini î duydu ve kekeledi: — Seni İnciten mi var? Kadının cevabı uzun bir hiç- kırık oldu. Güzellik semasının yıldızları, — şimdi — katra katra içini döküyorlardı.- Timur, —her> biri bir nokta elem gibi do- | laştıkları yüzde matemler be- nekliyen bu yaşları silmek İsti- yordu. — Fakat bunu - yapınadı, yalnız inledi: — Ağlama, beni de ağlata- caksın ! Ve hemen ilâve etti: — Neh var, neyin eksik, söyle ki çaresini bulalım. Hasta kadın, büyük bir gay- ret gösterdi, kolunun — üstüne dayanarak yarı kalktı, dağınık saçlarını elile arkaya attı: — Derdimin dermammı, dedi, Tuğu Turhan aldı, beni ölüme saldı. Sen onu öldürüp beni mi yaşatacaksın? Timur tatlı bir hayret içinde 'SON POSTA | ' ve Halğ | | Yevmi, Siyası, Havalı gazetesi v - Tİstanbul: Eski Zaptiya — | idare: Çatalçeşme, sokağı 23 | Telefoa İstanbul - 20203 — | Posta kutusu: İstanbul - 741 | Telgraf: İstanbal SONPOSTA — | — ABONE FıAT TÜRKİYE Koneb 1400 Kr. — 1 Send 270) Ke. 180 » G Ay 1803 » 400 » 8. &) » Wt od 3 8) * Gelen evrak gerl vörilmez. Hanlardaa — mes'uliyot gevap için mektuplara” Ö kuruylak | Put ilâvesi İkarodir. 1 | Aüren değiştirilmes? (20) kuruş tar. alınmazs || *l denizdir. | idi. — “ Fesüpbanallah, — sen de mi ..? , demek istiyordu... | Lâkin — cesaret edemiyordu. | Kadının — sözleri sarih ok- makla — beraber — içinde te- reddüt —ve hatta — itimatsızlık | vardı. Tuğu Turhan gibi bunun da kendisine teaşşuk — etmesini tubaf buluyordu. Maamafih nef- sini düşünmiyecek kadar irade kuv- veti veya za'fı gösteren bu mefis mahlükun ölümle henüz alâkası- | m kesmemiş olduğu bir sırada yalan söylemesini de istib'at edi- yordu. Bu sebeple, hayran hayran istizah etti: — Tuğu Turhan, senin eski kumandır. fortak). Fakat bugün benim — karımdır. Onunla neyi paylaşamıyorsunuz? — Seni! — Beni mi, ne münasebet? —- Dinle ve unut! Şimdi o, yanık ve çok yanık bir sesle anlatıyordu. Emir Hü- seyin ile Timurun dost geçin- dikleri sırada bir gün kendisine nasıl tesadüf ettiklerini, o tesa- düfte Tuğu Turhanla beraber nasıl iç ateşine düştüklerini, gün- lerce ve günlerce bu hatırayı nasıl yaşattıklarını inliye, — inliye hikâye ediyordu: — Biz, diyordu, hak aşığı idik, seni Tanrıyı sever gibi seviyor- dak. Her savaşta Üst çıkman İçin | gece gündüz. dua ediyorduk, adaklar yapıyorduk, sadakalar dağıtıyorduk. Tanrı bu halimize acıdı ve bizi senin eline düşürdü. Tuğu Turhan, el çabukluğu yaplı, kendini sana verdi. Ben | bir köşeye atıldım, mutfak kedisi gibi kıymetsiz totuldum. Eb, be- ı nini de yanan yüreğim, içimi ke- miren dileğim vavrdı. Timur, ummadığı bu itirafı | aşk sahnesinin zevkini lâyıkile massedemiyordu. Çünkü bir ka- | | dının bu şekilde gönül ateşinden bahsedişini aykırı buluyordu. Fa- kat o zevke yüreğini de tamamen kapay diğini işilmek hoşuna gidiyordu. Biribirine uymuyan bu mütehalif duygulardan kurtulmak için kuv- vetli bir hakikatten yardim aradı: İyi amma banım, dedi, 'Tuğu Turkan bana temiz geldil! — Benim kirli olduğumu kim söyledi? — Emir Hüseynin karısı de- ğil miydin ? — Tuğu da öyle idi. — O Hüseynin nikâhını ta- şıdı, eşi olmadı. — Merbumun sarayında âdet öyle idi ! Timurun gözleri açıldı, du- daklarından uzun - bir hayret ni- dası döküldü: — Yaf. Şimdi içinde elemle karışık bir. sevinç vardı. Elem, Tuğu Turhanın tatlı bir hakikati ya- kışıksız bir yalana sararak kendi- sine takdim ettiğini anlamısından doğuynrdu. Koca cihangir, bir kadın yüreğine bihakkın tasarruf edebilmekliğin en çetin kaleleri zaptetmekten daha güç olduğunu biliyordu. Kadın kalbi, engin bir ( Arkası var ) amıyordu. Sevilmek ve sevil- | En Güzel Ayaklı Kadın Hangi Millettedir? Sayfa 13 İfrata Gitmemek Şartile Spor Ayak- ları Bozmaz, lâilâkis Düzeltir Fakat Müfrit Spor Ayağı .Perîşan Eder Ayak ve bacak güzelliği ka- ve umuümi ma- nasile kadın güzelliğinin en mü- kim sebeplerinden biridir. Gü- zel bir yüz, fakat güzel olm- yan bir ayak,.. İşte güzelliği ha- rap eden esaslı bir noksan. Fakat —güzel ayak nasıl ve hangi — ayaklar güzeldir. ve en nihayet bugün memleketimizde Türk camiası al- tında yaşıyanlar arasında — hangi ci kadınlar — daha (. [ güzel — ayaklara sabiptir. Bu su- allere şehrimizin maruf kundura- cıları şayanı dik- kat cevaplar ve- riyorlar. Bugüne kadar bunlardan bazısını — neş- vi rettik. & Bugün de şeh- rimizdeki maruf kunduracılardan M. Mihailidisin cevaplarını neşrediyoruz. M. Mihailidis diyor ki: — Türk, Rum, Ermeni ve Musevi — kadınlarının - ayaklarını gözden geçirecek olursak, birin- ciliği muhakkak İstanbullu Türk kaâmları alır. Ben bu hususta doğru bir fikir söylüyorum. Çünki İstanbul ka- dınlarının harikulâde zarif, yum- şak, küçük ve düz ayakları var- dır. Bu ayaklar sayesinde bizim hatali iskarpinlerimizin - çirkinlik- leri ortadan yok olmaktadır. Fa- kat tabiatin verdiği bu güzelliğe rağmen Türk kadınları vücutle- rine itina ettikleri halde, nedense ayaklarına pek bakmazlar. Fakat yine bu lâkaydiye rağ- men ayakları diğer kadınlardan iki üç misli güzeldir. Bence güzel ayakta ikinciliği Rumlar alırlar... Rum — kadınlarının — ayakları Türk kadınlarınınki kadar değilse de onlarda da güzelliğin hissesi çoktur. — Sizce güzel bir ayak nasıl olmalıdır? — Bir ayağın güzel olması için kadının sabah, öğle, akşam ayrı ayrı Üç ayakkabı giymesi lâzımdır. Sabahleyin spor ayak- kabisı.. Meselâ, — lâstik — ve topuksuz iskarpin.. Öğleyin gez- mekte, şurada burada kullanmak üzere, topukları az yüksek iskar- pin.. Akşamları da - kadınlığın zarafetini gösterebilmek, ayağa ve vücude bir güzellik ve ihtişam verebilmek - İçin _ynkıık topuklu iskarpin giyilmelidir. Bu süretle, kadınin ayağı, muhtelif zamanlarda, — mühtelif şekillerde ayakkabılarla, zarafeti- ni kaybetmez, güzelliğine halel gelmez.. ç Bence güzel bir kadın ayağı, parmakları küçük, ayağın üst tarafındaki kemik görünmez ol- | malıdır. Bu süretle ayak bir ka- hp gibi kendisini- gösterir. Bun- dan başka, ayak aşık kemiğine doğru incelip genişlemelidir. — Kadının sSpor yapmasına ne dersiniz? — Kadin #por yapmahdır. Spor ayağı kat'iyen bozmaz.. Bil- hassa adalelere şekil ve biçim ve- XS ODiT KĞÜ G *% Ayak ve bacak güzelliğine sahip bir çitt rir.. Bacağı güzelleştirir.. Ayağını iyi kullanmasını bilen #sportmen ] ? kadın ayak güzelliğini kaybetmez.. Bence bugünkü birçok ka- | dınların güzelliği spordan gelir.. Bazan ham ve hareket etmemiş kadınlar #spor yüzünden pek çabuk değişiyorlar. Vücutlerinin her uzvu bambaşka bir güzellik alır. — Fakat bizim İstanbul ka- dınlarının hemen ekserisi sport- men değildir. Bunların ayakları niçin güzel kalmıştır. — Onu da söyliyeyim, bizim İstanbul kadınları, Şark memle- ketleri içinde en ziyade güzelliğe ve cazibeye sahip kadınlardır. Bunların güzellikleri irsidir. Aynl zamanda, Türk ka- dınları — bilmiyerek spor yaparlar. Mese- 1â apartıman merdi- veni çıkarlar. Çok gezerler. İstahbul ve civar — sayfiyelerinde koşmaca oynayarak koşu — yaparlar, sahncak — salla- nırlar ilh.. On- larca bütün bu hareketler spor değil, bir nevi eğlencedir. — Siz bu çe- şit kadınları mı, yoksa sporu de licesine — seven, mütemadiye ha« reket eden ecne- bi kadinları mı tercih edersiniz? — Şüplesiz bu çeşit kadın- ları... Meselâ Rum, Musevi ve Ermeni kadınlarının İstanbul ka- dınlarından farkı yoktur. Bu nevi kadınlar hem ruhi hem de bedeni bir güzelliğe sahiptirler. Yalnız korkulacak bir şey var- dır. İsveç, Norveç veya Alman kadınları sporu ifrat derecede yaptıkları için ayakları hayli bos zulmuş ve uzamıştır. Eğer bizim kadınlar da sporu dikkatsiz ve ifrat şekilde yapacak olurlarsa istikbalde bugünkü ayak güzek- liğinden hiç eser kalmaz. İşte bu hâdise korkulacak birlşeydir. Xe (O VEmLekeT HaABERLERİ )| Küçük Kendi Gelen Bir Kaçakçı Malatya (Hususi ) — Şiddetli L takip faaliyeti kaçakçıları sindir b 3 miştir. Adıyaman kazasının k | köyünde Şeyho isminde Iılılnk tütün meye verilmiş, altı ay hapls ve ( 140 ) lira para cezasına mahküm edilmiştir. n Yine Adıyamanlı Yusuf oğle Hüseyin isminde bir kaçakçı da, hareketinin tekerrürü Üzerine bir sene hapse ve 20 lira para ce- zasına mahküm olmuştur. Bunlar-« dan başka birçok kaçakçılık hâ- diselerinin faili olan firar! çolak Vehap jandarmaların takip hare- ketinden kurtulamıyacağını anla- ı yınca kendiliğinden gelerek İhti- | sas mahkemesine teslim olmuştur. | Meyva Pahalılığı Konya ( Husust ) — Memle- ketimizin birçok yerlerinde mey- | va ve sebzeler bedava denilecek | derecede ucuz — olduğu — halde Konyamız bu şekilde bir ucuzlu- ga henüz marzhar olamamıştır. Burada — salatalığın — okkası - henüz 15 kuruştan aşağı düşme- diği gibi karpuz 10, üzüm 20, şeftali 40, armat ve elma 20 kuruştur. Bu sene burada meyva kıtlığı var gibidir. Şimdiki halde | meyvalarımızın pek çoğu Adana, Mersin ve Sapancadan geliyor. ı öi Ca kaçakçılığından ıııhk..İ v |Müvezzi Burada gördüğünüz genç ço- cuk, “ Son Posta ,, yı İstanbulda ve memleketin dört köşesinde sevgili — okuyucularına dağıtan binlerce müvezziden biridir. Bu küçük delikanlı “ Son Posta ,, nın Ankara müvezzilerinden İbrahim Turgut Efendidir. ve çok çalış- kan bir gençtir. Faydalı Yağmurlar Edirne (Husul) — Uzun za- mandanberi bavalar gayet kurak gidiyordu. Fakat son günlerde feyizli yağmurlar yağdığı için hepimiz sevindik. — * Bi : KA Z

Bu sayıdan diğer sayfalar: