2 Ekim 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

2 Ekim 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İngiltere Niçin Açık Konuşmuyor ? Cenevrede son cereyan eden bazı hâdiseler, ehemmiyetle, ne d saklanmak İstenirse is yi N m, Avru pa siyaset vfkunu aydınlatmaktan sok uzak şeyler olduğunu söylemek, ve mübaliğa etmek, nede vazi- yeti kasten karartmak olur. Bu hâ- diseler şunlardır: ! — Fransız Başvekili M. Heriyo- nun nutku, 2 — Alman hariciye nazırının bu alk Ginlememek için Cenevredea 3 — Konferans Reisi M. Hender- sonun ortaya attığı proje. Frans 2 Başvekilinin nutkü, ifade ettiği fikirler itibarile bize yeni bir tey öğeetmiyor. N M. Heriyo, Cemiyeti Akvamın wdret ve nüfuzunu küçültmiye iatuf hareketlerden şikâyet ediyor, . müssseseye karşı bütün dünyada âsıl olan emniyetsizliği haksız bu- luyor, *ski itiyatların yeni esaslarla ir ilmesine atfettiği bu cereyan İ “ie berçibadıabat sulhe karşı lisan Tansız sadakatinden bahse. e tez, şimdiye kadar tekrar aülegelmiş olan sözlerin bir defa a ilânından başka dığı bir şey olma- sadece kaydedilmek kâfidir, Buna mukabil, Alman “Hariciye N aldır 95 Nöyral, hükümetinden iğ talimat Üzerine “derhal Cenev- " Ye terkediyor. — Maksat açıktır: ue ya, Fransanın sulh “sözlerine na miyor. Biraz da sümayişkâr bir ürctte Cenevreyi boş birakıyor. me istiyor ki, biz, arlık bu gibi we sözlerden usandık, iii em Tahdidi Teslihat Kon- NM M. Henderson bir proje yetinin iyor. Konferans umum! he- Proje, ayüzakeresine arzedilen bu MM, EYE Aran m przi d 5 er kuvvetli a silâhlarını . azaltmaları yi None Jeraata geçilmesini isti- dkiğ Projeyi kabul odecek olan evletler bahsinde sahibi olacaklarını tavşana kaç vo ta- manasına gelen onuşmak istemi- tut demek ve bir türü sarih k va İnsanların kafa; or ve İngiliz Hariciye Nazırı Sir a onun iltihakını temin etti. he göre, İngiliz Hariciyesinin ilha- kaş TİCUĞA getirilmiştir. aydettiğin, Yudur ki İngi onüşmak ç. ranlık kalm, nutulmama e, Ervelce gibi benim kanaatim iltere, bu bahiste açık stemedikçe vaziyet ka. k lâzımdır ki a il n yni İngil. yük Harbin patlak verdiği yine ie söylememiş, a onuşmuştu. İki va- İnsana daki bah iz, li pe Perma eriyor, — Süreyya bep kaçama TEFRIKAN UMARASI;85 ÇOCUKLUĞUM | ç etti, “Hatırlıyor musun hani ben İ sana bir kere beni ziyaret etme | demiştim!,, Başımı salladım. Meşhur Rug — Evet, — Evet yavrum, çok acıklı! > nihayet ona yol göründü, m sabah çayından sonra oda- e gitmiştim, o Yer, €şyalarını topluyor, san : öm hazırlıyor ye hafifçe arun gülü) şarkısını söylüyordu. — Ehh, Aliha ısmarladık yay- rum, ben gidiyorum! > Nedan?, M a iç «kikane yüzüme bakarak sından çıkmış bir | ata devam edecektir, | | Almanya Israr Ediyor Fakat Alman Hariciye Nazırının Nutkuna Fransa Aldırış Etmedi Cenevre, 1 — Alman hariciye nazirı Fon Nörat bir nutuk söy- lemiştir. Alman hariciye nazırınn yalnız M. Heriyoya karşı değil, ayni zamanda İngiliz hariciye nezare- tine ve tahdidi teslihat konferan- sı reisine karşı kullanmış olduğu lisan hayreti celbetmiştir. Bu ihtiraslı nutuk ile M. He- riyo'nun Milletler Cemiyeti büyük meclisinde söylemiş olduğu âki- lâne ve mutedilâne nutku arasın- daki şayanı dikkat (o tezattan bahsedilmektedir. Alman zimamdarlarının tah- didi teslihat hakkında resmen görüşmekten çekinerek bu mese İ Tenin hallini müşkülleştirmelerine ve efkârı umumiyeyi hiçbir sebep olmaksızın mütemadiyen tehyiç etmelerinde teessüf olunmaktadır. Alman tezi gayet vazıhtır. Ya diğer devletler teslihatlarını Versay muahedesinin Almanya'ya bırakmış olduğu teslihat seviyesi derecesine indirecekler veyahut Almanya kendi teslihatını arttı- İ racaktır. Hariciye Vekili, Fransız hükü- i metini tahdidi teslihat bakkında gizli müzakerata iştirakten fmtina eylemekle itham ediyor. | Alman (Hariciye ONazırının, | Fransız Başvekilini görmemesi, gör- mek istememesinden ileri gek miştir. Paris Gazeteleri Protesto Eciyarlar Paris, I — Paris gazeteleri Fon Nöratın obeyanatını pro- testolarla karşılamakta beyanatın tariz edici edasını işa- ret etmektedirler, Maten gazetesi “ Berlinde uydurulan ve M. Heriyonun Ce nevrede Alman beyetine göster- diği Omezakete mukabil (o bir usulü takip etmekle olduğuna dair olan efsaneye , karşı isyan etmektedir, Bu gazeteye nazaran M. He- riyo bunun tamamile aksini yap- mıştır, Ordu Mevcutlarının Tetkiki Cenevre, — Tahbdidi Tesli- lihat konferansının ordu mev- cutlarını tetkik edecek olan ko- mitesi bu sabah toplandı, Ame rika mümessili M. Vilson, komi- te divanına bir takrir vermiştir, bunla Amerika Reisicümhuru M. Huverin evvelki | teklifleri bazı rakamlarla tasrih edilmiştir. Bu Edihi Maksim Gori... NN vesikaya nazaran müsellah kuv- -i hayal romau Türkçeye Çevir.n: Muvaffak , > Bilmiyer musun? Odanın | annen için lüzumu varmışl, — Bunu kim söyledi? — Büyük baban! — Yalan söylemişl, ( Pekâlâ ) beni elimden tuta- rak yanına çekti. Beraberce düşe- menin üstüne oturduk. O yine sessizce dedi kiz — Bana sakın gücenme yav- rum! Ben bunu sen biliyorsun ve benden saklıyorsun zannettim ve bunu ondan beklemezdim diye düşünüyorduml. ve bu | | | Felemengin şimalinde bulunan fennin vâsıl olduğu en asri usullerle kurutuyorlar. 1988 #6: mamen kurutulmuş olacaktır. Bu suretle takriben 12.000 yer denizden alınmış ve ziraate elverişli « Züyderze » körfezini, beş senedenberi e körfez ta murabbaı bir hale konmuştur. Arazisi çok küçük ve mahdut olan bu memleket bu usulle senelerdedberi toprak âlmak- $a ve arazinin miktarını kismen çoğaltmıya uğraşmaktadır. Resmimiz « Züyderze > körfezinin kurutulmuş kısmında yetişen mahsu- İla hasadını göstermektedir. Avrupa Maliyesinin Islahı Bir Milyar Altın Frank Beş Sene Zarfında Nasıl Tedarik Edilecek Avrupa ittihadı komisyonu Stresa konferansının elde etmiş olduğu neticeleri tetkik etmek üzre gece toplanmıştır. Bu münasebetle Fransız mu- rahhası M. Eebel müşterek bir sermaye ihdası meselesine müte- allik olarak şayani dikkat bir teklif ileri sürmüş olduğu haber verilmektedir. M. Elbel, bu bir milyar frank (altın) miktarındaki sermayenin 5 sene zarfında tedrici bir surette ve ibracat ve ithalât ticaretlerinden alınacak binde iki nisbetinde bir resim ile lemin edilmesini teklif eylemiştir. Esas itibarile sermaye nakdi ve mali vaziyetin islâhına tahsis edilecektir. Bununla beraber bir kısmını, meselâ yüzde otuzu vetler iki sınıfa ayrılacaktır: Biri İ polis diğeri müdafaa kuvvetleri, Avrupa Birliği Komisyonu Cenevre, | — Fransız Baş vekili M. Heriyo Avrupa birliği tetkik komisyonu riyasetine inti- Sözleri beni hem müteessir ediyor ve hem de kızdırıyordu. “Dinle, bak!, Diye gülerek fısıldar gibi hafif bir sesle devam» — Sen o zaman buna gücen- miştin değil mi? — Evet! — Ya, işte ben seni hiç te gü- cendirmek istememiştim. Benimle düşüp kalkarsan akrabalarının se- ni tekdir edeceklerini biliyordum. Böyle de olmadı mı? İşte şimdi © zaman niçin sana öyle söy- leğimi anlıyorsun değil mi?, O benimle tıpkı ayni yaşta bir insanla konuşur gibi kon şuyordu. Onun sözlerile ta içim den sevinç duyuyor, ferahlıyor- | | Komisyonda Ni nu merkezi ve şarki avrupanın zirai memleketlerin iştira kuv- vetlerini kâfi derecede ıslaha tahsis olunabilecektir. Alâkadar devletlerin mümessillerinden mü- rekkep bir heyet bu sermayeyi idare edecektir. ler Görüşülecek? Cenevre 1 — Yarın, Avrupa birliği okomisyonunun ( tasvibine arzedilecek olan karar syretinde şöyle denmektedir: Avrupanın içinde çırpınmakta olduğu buhranın debşetine ve bu buhranın merkezi ve cenubi Av- rupada daha had bir şekil almış olduğuna ve izalesinin ancak Avrupa devletlerinin teşriki me- saide bulunmaları ve bn uğurda faaliyet sarfeylemeleri ile kabil olabileceğine kanidir. bap, edilmiştir. çtimada komüsyonun ilk reisi sulhçu M. Briyadın hatırası taziz edilmiştir. Bütün aza matem alâ- meti olarak- bir dakika ayağa kalkmiştır. dum, Şimdi bana öyle geliyordu ki onun bu kastını daha © zaman anlamıştım ve ona bu mawada cevap verdim. — Ben çoktan anlamıştım! — Eh, görüyorsunya, O işte onun için söylemiştimli. Üstüme tahammül bir yeis çökmüştü: — Niçin seni kimse istemiyor? Diye sordum, Beni kolları arasına aldı, göğ- süne bastırdı. Çok manalar ifade eden gözlerini kırpıştırarak cevap verdi: — Ben onlar için yabancıyım işte onun içini. anladın mı? Ben onlar gibi değiliml, Ceketimin kollarını çekiyor, ne söyliyeceğimi (o bilmiyordum. olunmaz burada hiç 45 Lira Maaş Fakat Iki Karı “ 23 yaşındayım, bir çucuğum var. 45 lira maaş aliyorum. Ailemden pek te memnun değilim. Esasen babamın ısrarı üzeri evlendim. Şimdi de 20 yaşlarında asılzade bir kızla sevişiyorum. Onun bana ve benim ona karşı olan kalbi rabıtamız pek fazla; bana ikinci bir yuva kurmamızı teklif ediyor. Çok arzu ediyo- rum, fakat bir taraftan da kalbi ıztırap o duyuyorum. OEğer bu hanımla evlenecek olursam refah ve saadet içinde yaşıyacağımız şüphesizdir. Amma diğerinin de zulmet ve masumiyet içinde yaşı- yacağinı biliyorum. Malümya sev- da, bunları bertaraf ettiriyor.Ayni zamanda bu meseleden hâlâ birinci (o ailemin haberi yoktur. Henüz duymadı. Ne yapayım, hareketimi tayin ediniz, pür me- lâ) vaziyetteyim. Bir an evvel cevabunıza muntazırım. ,, Serim Mektabu okudunuz mu? 45 lira maaşı var. Fakat birinci ailesi az geliyor, şimdide ikinci bir karı almak istiyor. Oğlum evvelâ birinci karını boşayamazsın. Onu boşamadıkça da ikinci bir kadınla evlene- mezsin, Saniyen 45 lira maaşla İki ev değil, bir ev bile geçindire- merzsin, Salisen: Evlenen ve baba olan bir adam yeni mes'uliyetler altına girmiş demektir. Bu mes'uliyetleri bir kenare atıp kazancını bir yabancı kadınla paylaşamazsın. Nihayet bütün bu maddi meseleler haricinde bir de vicdan meselesi vardır. Bu hare- ketiniz (esnasında £vicdanınızın feryadım duymuyor musunuz? Bence başınızı büyük felâ- ketlere sürüklemeden bu yoldan dönünüz ve saadetinizi evinizde arayınız, * “ 18 yaşındayım. Birkaç kişi bir yerde oturuyorduk. İşimize bakmak üzere 19 yaşlarında sarr şın, mavi gözlü bir dul aldık, Bu kadın beni sevdi. Ben bir müddet, sarışınlar vefasız olur diye, sevmek istemedim. Niha- yet ben de tutuldum. Fakat ara- dan birkaç ay geçince, kadın her nedense benden uzaklaşmı- ya başladı. Ne yapayım? Na, Me Ne yapacaksın? Dul bir ka dın evlenmek niyetile (sevmiş değildin a. Bırakır geçersin. HANIMTEYZE m m m fısıldadı. “Ve aynı zamanda hiç ağlamamalısın!,. Fakat kendinin bulanık gözlük camları arkasında gözleri dolu dolu olmuştu. Sonra, her vakitki gibi uzun müddet susarak oturduk. Yalnız vakit vakit bir iki kelime savu- İ ruyorduk. Akşamüstü O berkesle candan vedalaştı ve beni kucak- ladıktan sonra gitti. o Kapının önüne çıktım. Tekerlekleri, dom muş çamurların Üstünde sarsıla- rak giden köylü arabasının için- de onun oraya buraya sersildığı- nı gördüm. O gittikten sonra hemen ninem odayı temizlemiye başladı. Ben onun işine mani olmak için mahsus odada dola” şıyor, bir köşeden bir O köşeye gidiyordum. Ninem bana çe az kaldı üstüme devriliyordu. “Bana” darilmal,, diye kulağıma (Arkas var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: