3 Ekim 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

tt —Sayfa <T ha © adD Ç y 4 Te NUN SON POSTA TeşrînîeWeİ €â Bir Hırsızın Başından Geçen Vak'alar : Parasız Milyoner Muharrirt: Arnold Galopen — AĞ — Evime Döndüğüm Zaman Edith Beni Bedbin Görünce Tekrar Eski Mesleğime Dönerek Hırsızlığa Başlamaklığım İhtim_alinden Korktu t Elimde kala kala yalnız bir | M. Pirlat'ın işi kalmıştı. Ve bit- tabi bütün kuvvetimle bu işin üzerine yüklenecektim. Hiç ol- mazsa bu işi neticelendirmiye ça- hşacaktım ! ' Doğruca evime dönerek yazı odama kapandım. Fakat aksiliğe bakınız bitişik odada (Edith) mü- temadiyen geziniyor, fazla* ola- r.ak ta şarkı söylüyordu. O tarz- da ki kafamı dinliyerek yeni bir plân üzerinde çalışmaklığıma im- kân olmadı. Fena bir/ tabiatım vardır: Neşem yerinde olmadığı zaman küçük birşey beni sinirlendirir, yok yere hırçınlaştırır, kavgaya sevkeder, Yumruğumu vurarak masanın yanından uzaklaştık. Tam sesle- nerek (Edih)e susmasını söylüye- ceğim sırada kapı açılarak biz- zat kendisi içeri girdi: — Beni mazur görl Diye baş- ladı. Belki seni rahatsız ettim. Fakat okadar memnunum ki... — Allah versin! Keşki ben de senin yerinde olsaydımi,. — Nasıl yoksa - canıni sıkan bir şey mi var? — Elbette! Zira bütün işlerim altüst oldu! — Ne münasebet? Korka-ım Kontesin bir tuzağına düşmüş olmıyasın! Eğer böyle - ise . hiç hayret etmem! Kadımın gözleri velfecri okuyordu. Edith zannında çok aldan- mıştı. Gayri ihtiyari olarak gül- düm: — Kontes mi? Dedim, o da benim gibi avuçlarını yalıyor! — Bahse girişirim ki şu ma- hut vasiyetname sahte idi? — Hayır, sahte değildi. Fa- kat parayı — muhafaza — eden banker — pıliyi pırtiyi tophyarak sırra kadem bastı. Müessesesinde he var, ne yok onu da alarak birlikte götürdü ve maalesef bir kumarhanede yiyerek — bitirdi, Herifin —tutularak çaldıklarının bir kısmını — olsun geri vermesi ihtimali bile yoktur. Zira kumar- haneden çıkar çıkmaz ölmüştür. Ne dersin — bukadar çalışayım, çabalıyayım da sonunda para yerine ava alayım, itiraf ederim ki hidde- fimden kabıma sığamıyorum ! &e— —— - 'SON POSTA Z MERD SAT S SN ; Yevmi, tiyasi, Havadis ve Halk a gazetesi | Id . İBltanbul: Eski Zaptiye are: Çatalçeşme sokağı 25-1 — L Telefon: İstanbul - 20203 | Posta kutusu: İstanbul - 741 l 'Telgrafı İstanbul SONPOSTA ABONE FİATİ 'TÜRKİYE ECNEBİ Il 1400 Kr. 1 Sene 2700kKr | 750 , GAyY — 1400 ,, İ AĞE a S 800 ,, 1960 , t 300 , ; — İ Gelen evrak geri verilmez | ll:'ıul:_ırdan mes'uliyet alınmaz cevap için mektuplara (6) kuruşluk f pul İüvosi lâzımdır. Adres değiştirilmesi (20) kuruştur. Gazetemizde çıkan resim ve yazıların bütün haklârı mahfuz - ve gazetemize —- —X | | | | | i ! | ı İ — Çok üzülme camm ! Başka bir şey bulursun ! Edith ile konuşurken bütün bedbinlik damarlarım kabarmıştı: — Doğru butün bu işleri yüz Üstüne bırakıp başka bir âleme çekilmenin daha müvafık — olup olmıyacağını düşünüyorum. Edith telâş etti: — Ümit ederim ki yeniden bırsızlığa başlamayı hatıtına ge- tirmezsin | — Hayır, fakat eninde - so- Nunda bu noktaya avdet etmek Zarüretinde- kalmamdan — köorku- yorum! — Edgar doğrusu seni bu ha- letirubiye de ğörmek istemezdim. Benim bildiğime göre sen fikri geniş bir adamsın! bayalin kuv- vetlidir. Giriştiğin işlerden biri bozulunca ye'se düşmezsin! gülü- necek hal değilmi? bugün beni Edith teselli ediyordu. Bozulan sinirlerimi — tamire — çalışıyordu. Kendisine bundan dolayı müte- şekkir ve minnetdarım! Kadın ruhu işte buna derler! bir dakika evvelinden bir daki- ka sonrasını anlamak kabil de- ğildir: — Bana açık söyle! diye sor- du. Ceman.ne kadar paramız var? Bir müddet evvel ihtiyaten küçük bir. kasa satın almıştım açlım, İçine kemali itina ile yerleş- | tirmiş olduğum deri cüzdanı çı- kararak muhteviyatını saydım ve: | — Dört bin dokuz yüz frank! Diye cevap verdim! — Ben biraz daha fazla zan- nediyordum! Fakat ne yapalım, bu kadarı ilede iktifa edebiliriz. mit ederim ki neredeyse buda- lanın - biri gelir. peşinat olarak az çok birşey bırakır. ( Arkası V_lll Almanya Şimdilik İntizar Halinde Berlin, 2 — Bütün Almanya balkı, son zamanlarda bazı de- ğişiklere uğrıyan İngiliz kabinesi- nin tahdidi — teslihat —meselesi harşısında nasıl bir vaziyet ala- cağını düşünüp araştırmaktadır. ngiliz Hariciye Nazırı Sir — Jon Simonla — Londra'da - bulunduğu sırada yeni talimat verileceği umumiyetle ümit olunmaktadır. Bundan başka, Landra kabi-< nesinin Fransayı silâh kuvvetle- rini daha fazla miktarda azalt- mıya sevk için Fransız kabinesi üzerinde bir tazyik yapmak iste- diği emnü selâmet meselesinde Fransaya yeni müsaadelerde bu- lanmak niyetinde olmadığı da beyan edilmektedir. Fon Nörat, Almanyanın nok- tai nazarı baklkında Cenevrede Sir Jon Simona malümat ve iza- hat vermiştir. Alman hükümeti intizar hâlinde kalınıva karar vermiş gibi görünmektedir. Berlin hükümetinin biraz daha fazla uysallık göstermesi belki de temenniye şayandır. Faşist Meclisi Birdenbire Dağıldı Roma 2 — Büyük Faşist Mec- lisi bugün toplanmış ve biraz sonra nihayet bulmuştur. İçtima- da İtalyanın dahili ve harici siya- setine ait mühim meseleler tetkik edilmiştir. Pek kısa süren bu toplanışta Faşist idaresinin on beş senelik faaliyeti. bu müddet zarfında elde ettiği neticeler hakkında takrirleri havi olan takrir kabul edilmiştir. Meclis müzakereleri 5 teşrini- saniye bırakılmıştır. Meclisin çok kısa bir celse aktetmesi ve mü- zakeratın talik edilmesi hiç bek- lenilmiyen bir hâdise olduğundan hayret uyandırmıştır, Bir Gemi Buza Çarptı Ve Battı Ottava 2 — Buğday yüklü Brigtfan vapuru Huden boğa- zında büyük bir buz parçasına çarpmış ve batmıştır. Gemi 3 saat su üstünde durabilmiş, ve 30 kişilik mürettebat bir vapur tarafından kurtarılmıştır. —. el Mi - KĞÜ $ ( Kremlerin kraliçesi ) Krem Sidi cildinizi yumuşak, taze ve nermin tutacakt'r. Pudranin altına — biraz Her yerde satılır. a CÇ - z | Gt ÜüT ika ö İstanbul YVedinci İcra Me- murluğundan: Bir borcun temini zunnımda mâahcuz ve paraya çevril- mesi mukarrer kanepe İskamle ve odu Mmuşambası — 5/10/932 — tarihine müsadif çarşamba günü Beyoğlunda Mis sokağında morkezin — alttaralında 16 buçuk İlâ 17 buçuk arasında hazır | bulunacak memuürü taralından açık arttırma suretile satılacağı ilân olunur Ü muntazamcn kullandığınız taktirde .' | kremi koyduğunuzda yüzünüz parla- B madan bütün gün sabit kulacaktır. K | GLANDOKRATİN Zayl — Beyoğlu 19 uncu mektep- ten aldığım 52/3183 No. lu şahadetna- meyi zayi ettim. Yonisini alacağım- dan eskisinin hükmü yoktur. 377 Mehmet Haşim ist. 6 ıncı İcra Dalresinden. Bir borçtan dolayı tahtı hacze alınıp satışı takarrur eden Veznecilerde Yor- gâarcı sokak - Bait Bey — apartımanı d üncü kat, 4 nümarada mevcut yalar 6/10/932 Harihinde saat 9/10 a kadar paraya , .çavrjle ceğinden taliple- ep- Görülmemiş Parlak blr mMmuvaffakiyet Ademi iktidara, belgevşekli- ğine ve zaliyeti umumiyeye karşı kat'i tesir yösteren Meşhur prof.. Brown Seegurt ve Stenach'ın keşfidir. Kadın ve er- kek farkı yoktur. Her kutu deru- nünde türkçe olarak tarifesi mev- cuttur. Umum deposu İst, Bahçekapı'da ZAMAN ecza deposudur. Her ec- zane ve ecza depolarında bulu- nur. Kutusu 200 kuruştur. Dokfor beylere tesirini tecrübe için mak- buz ınıılıııtılllııdîli bir kutu gönde- rihir . | kendiliğinden gelsin. Meselâ bu- Lenin Bu adam nerede, kimlerden doğ- du? Neler okudu? Kimlerle düştü, kalktı? Fikirlerini nereden, nasıl aldı. Bolşeviklifi nasıl kurdü? Husustf ahlâkı, siyasi ahlâkı nedir? Terceme Haydar Rifat Beyindir. Her kitapçıda 100 Kr. c AAUAAAAAOAAAAAA rin mezkür günde ve mahallinde ha- zır bulunmaları ilân olunur. - Dü;ögill(urultaîînda Çe- tin Münakaşalar Yapıldı Cahit Hüseyin Beyin Tekâmül Nazariyesi İtirazlara Sebep Oldu (Baş tarafı | inci - sayfada ) Dil sun'i bir alet midir, yoksa tabil bir müessese mi? Dil içtimat bir müessesedir ve içtimai hare- ketlerle yürür. Türk milletinin eskiliği, me- deniyeti muhakkaktır. Dilimiz de aynen böyledir. Eski, büyük bir dil olduğu şüphesizdir. Türkçe, otuz sene evvelki mahlüt hsamn tereddisinden kur- tulmuştur. Ecnebi kaide ve keli« melerin tahakkümü bir dil için tahammül edilmez lekedir. Sade lisan cereyanı terkipleri- mizden söküp götürmüştür. Bu cereyan o kadar — kuyvetlidir ki bir akademi olsa da aksine uğraş- sa muvaffak olamar. Yeni harflerimiz sadelik cere- yanında büyük âmil olmuştur. Eski harfler baki kalsaydı bu inkılâp güç olurda. Son günlerde yeni kelimelerle yazılmış — makaleler — bazılarını Jürkütüyor, — bazılarını istihzaya sevkediyor. Halbuki bu çarpışma şayanı memnuniyettir. Sadelik tedricen olacaktır. Bir muharrir istediği kelimeyi kullansın, kimse ona iştirak etmezse manası kalmaz. Edehiya- tı cedide lısanının bugün geri gelmesi ihtimali var mıdır? Onr- lari kaldıran Ceza Kanununun bir maddesi değildi! Dil; ekseri- yetin zımni kabulü sayesinde yo- luna devam eder. Mümkün olduğu kadar sade kelime kullanalım, fakat yeter ki bunlar kalemimize gün taksimi amal dersek herkes anlarlar, fakat iş bölümü ter- kibini —anlamaz. Çünkü — dilde yerleşmemiştir. Bu yolda yapmak icap eden şey tüyrkçeniîl plıuhtelif plehçe- lerinden mükemmel bir — lü- gat yapmmak — ve sonra ecnebi kelimeleri mümkün olduğu kadar az kullanmaktır. Halk diline yerleşmiş kelimeleri değiştirmek imkâsızdır. Tayyare icat olunduğu zaman Arabın dilin- den bu ismi alacağımıza, “uçku, uçak, uçucu,, kelimelerimizi kullan- saydık mesele yoktu. Fakat artık bugün tayyare kelimesi muhak- kak ki türkçedir, halk benimse- miştir. Yabancı kelimeler, bir dile tarihi bir zaruret ve icap neticesi girerler. Bu itibarla pek benim- sediğimiz — kelimeleri — atarak yerlerine eski türkçeyi getirmek lisanda yeni müşkülleri ve ihti- lâtları mucip olabilir. Lisanda tasfiye zaorla olmaz, kendiliğinden ve tekâmül merha- lelerile olur.,, : Hüseyin Cahit B. ıstılahlar meselesine de temas ederek bu meselenin bir heyet tarafından neticelendirilmesini , türkçede karşılığı — olmiyan — astılahların Lâtince ve Yunancadan alın- masını söyledi ve alkışlar ara- sinda kürsiyi terketti. Mütaakıben kürsiye Dil Cemi- yeti namına —Hasan Âli Bey elerek Faik Âli ve Hüseyin ahit Beylere — cevap — verdi. Dil işlerinde terakkinin müdahalesiz ve kendiliğinden ol- madığını, — olamıyacığını, — tekâ- mülün bu işte yeri bulunmadıgını söyliyerek dedi ki: “ Lisanın hakiki unsurları hal- kın dilinde yaşar. Dil kendiliğinden ilerliyemez. Müessir ister. Tekâ- lü bekliyemez. y Aı—keıdkıglır, şu elektrik lâm- vilâflar balarındaki elektrik evvelce bizi- V roli "i Pu el Hkeğl.... Ü, eli n üla nni d aöi b İ Kİ A _gğ;ülerek celseye nihayet verildi t yıldırım halinde — öldürürdü. Fa- kat bunun kanununu bulduk, lâmbalara doldurduk. Dil işinde de buEıu yapacağız, kanununu bula- cağı. , , Bundan sonfa yine Dil Cemi- yeti namına Âli Canip Bey kür- süye — gelerek: evvelâ — Faik Ali Beye cevap vermek için Faik Âli Beyin terkiplerle dolu bir şiirile bir halk şairinin man- zumesini okudu ve: —*" İşte, dedi, edebiyat maderi vatandır. diyen Faik Âli Beyin şiirile şu ismimiz halk şairinin dilile cevap vermiş oluyorum..,, Ali Canip Bey edebiyatı ce-s Gidecilerin zaruret olmadığı halde birçok garip kelimeler icat ettik- lerini de ilâve etti. Bundan sgonra da kürsüye Fazıl Ahmet Bey gelerek tekâmül meselesine itiraz etti.. — Bunün — artık — içtimal işlerde yeri olamıyacağını — ve; “ Medeniyette — tehlike süratle gitmek değil, şuursuz ve pro- gramsız gitmektir. Dilde inkılâp lâzım ve zaruridir.,, dedi, Müteakıben — Sadri Ethem, muallim Namdar Beyler de Hüse- yin Cahit Beyin tekâmül nazari- yesine itirazlarını söylediler. Bundan sonra kürsüye tekrar Hüseyin Cahit B. gelerek fikir- lerine yapılan itirazlara cevap verdi ve dedi ki: “ — Bu pek güzel mütaleala- rın bir. yazılmışını bulsaydım, altı- na ben de tamamen imzamı atardım. Yalnız bana Fatalist demelerinden hoşlanmadım. Determinist dese- ler daha iyi olurdu. Ben insan iradesi bahsini inkâr etmedim. Bunu inkâr etmek hiçbir şey görmemek, okumamak demektir. Âli Beyle hiçbir noktada ihtilâ- fımız yoktur.,, Cahit Bey, diğer itirazlara temas ederek Fazıl Ahmet Beyin nükte ve zerafetle ilmi bahsi halletmek istediklerini ve bazı sözlerinde zebunküşlük kokusu sezmekle beraber bunları sö- zün gelişine Aatfettiğini, Sadri Ethem — Beyin beliğ — sözleri arasından maksadı sezemediğini, Namdar Beyin kendisini yeni hareketlerin aleyhtarı göstermek istediğini söyliyerek dedi ki: “ Ne yapılmak isteniyor da — ben ona muhalefette bulunuyor- muşum?” Ben bu İisan hareketinin hem ilmi, hem nazart çalışmak istiyen bir amelesiyim. Nazari ih-s ederek açık kapıları zorlamamalıdır,, dedi, tevehhüm Cahit Bey, halkı yükseltmek için ne İâzımsa yapılmasına eski Türk lisanında ve lehçesinde tetkikat — yapılmasına, — bunlar- dan — kelime almak ihtiyacı varsa, alınmasına, bunlarla meş- gul olacak bir heyetin teşekkül etmesine, sarf ve nahvin yapılma- sına taraftar olduğunu söyliyerek (Hangi — noktadan — ayrıldım beni diğerlerinden ayıran nokta neresidir, — hâlâ — anlıyamadım ) dedi ve alkışlandı. Müteakiben kürsüye — gelen Samih Rifat Bey Cahit Beye uzun ve etraflı bir cevap vererek Cahit Beyin iddialarının çürük olduğunu, esasen sarih sözlerin- den bile izahatının sonuna doğru döndüğünü söyledi ve dedi ki: “— Velevki zühul şeklinde de de olsa, bu, ittihada uzanan par- mağı acıtmalı ve bizi bir daha söz söylemek mecburiyetine sevket lidir. , mçı'ğîı:ıdan sonra müzakere kâfi.- N “ Bd LA & —P bedin.. Ükke U

Bu sayıdan diğer sayfalar: