3 Ekim 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—i Muharrir 1: # * Güzel Kız Seni Mutlaka Yaşatacağım B Olcay Hatun, S z Turhan, Dilşat Ağa Te Tuğa Ağa, Toman Ağa, Ç?lpan Melek Ağa, İkinci Dilşgat Ag.a._Sultan Baht Beğim, şimdi gelinlik kostümlerile, €en nefis tebessümlerîle. en hararetli cil- velerlerile karşısında bululunyor- lardı, Onlardan, ©o herbiri bir güzellik örneği, bir zarafet perisî olan güzellerden çoğu toprağa Sarığımıştı.. » Dağ - kalanlar da Smürlerinin hiç olmazsa, hazanını ğaşı_yorlardı. Kısa bir zemheri eçirmeyi müteakıp — onlar da hayal olup gidecekrerdi. Tevekkülün bunlardan ne far- :lll_?nrd.ı? O da nihayet bir kadın eğil miydi? Olcay Hatunun ölümü © açılan hicran yarası nasıl apanmışsa, Tuman ağanın aziz a _tlra!arı Zaman geçtikçe nasıl silinmişse Tevekkülün bırakacağı yavaş yecek ve kapanmıya- Timur' kendî lendirmek için iyaslar tertibedi hindeki güzeller kendini kuvvet- böyle mânasız P dururken zih- Tz git sürüsünün çekil- diğini, yerinde yalnız Tevek- külün kaldlğmı gördü ve ihti- Yarsız titredi. gibi e Mezardan kalkmış ü ve ölgün bir yüzle EZZZebekl:erinde irtisameden bu Yal, bütün o - silik yüzlerin fevkinde Müessirdi. lef_eı_nmsı beyaz libas bile öbür- €rinin — gelinlik kostümlerinden ıı:c?zıp görünüyordu. O, ihtimal , Can Ççekişen bir hayat id; :i..lkın .berhayat güzellerinyhepsıiîl; ioı! ziyade heyecan veriyordu ACizap uyandırıyordu. İ Timur, bu müşahede ve bu temaşa Üzerine şöyle bir silkindi: —Ölzel kızi « 4 Z seni mutlaka ; v bağırdı - Yaşatacağım, ne ahasına — olur : üğüm, sa olsun yaşata- | Va bir lâhza sonra onun ça- " rına hocaları, dervişleri yollar- en dört tarafa da çıkın çıkın sadakalar dağıtmıya, mescitlerde Ve tekkelerde dualar okunma için îıer vilâyete fermanlar göı:-l de_nnıye koyulmuştu. - İmparator- 'u.îîn sü hücra köşelerinde Te- ül için bir alâka uyanmasını ve her yürekten ona selâmet ve Onun taşıdığı sıhhat istiyen bir dua yükselme- sini temine uğraşıyordu. Bu düşünce sırasında misafir- lerini, Anadoludan gelen Beyleri hatırlamıştı. Evvelce onları siya- set dalgalarının atıp yuvarladığı bir küme gibi telâkki ediyordu ve kendilerinden yine siyasi ga- yeler gözeterek istifade etmeyi tasarlıyordu. Şimdi bu beylere de acıyordu, onlara iyilik ederse Te- vekkülün iyileşmesine hizmet et- miş olacağını umuyordu. Her Türk gibi o da “ iyiliğin yerde kalmıyacağına ,, inanıyordu. ve o günlerde nekadar iyilik yaparsa okadar iyilik göreceğini sanıyor- du. İstediği iyilik ise ancak Te- vekkülün afiyet bulmasından iba- ret olduğu için bütün kudretini her tarafa iyilik dağıtmıya tahsis etmek, bu meyanda Beyleri de saadete erdirmek istiyordu. (1) Mülteci Beylere yüksek mik- yasta ve alelacele iyilik etmek düşüncesi kafasında uyanır uyan- maz merasime riayet etmek mec- buriyetini unuttu, onları huzuruna çağgırttı. Halbuki o, rasimeyi çok severdi, hayatı esaslardan sayardı. Eli kanda olsa teşrifat — kaide- lerini — ihmal etmezdi, — ettir- mezdi ve o kaidelere kelime kelime, — satır, satır riayet olunmasını isterdi. İlk defa ola- rak bu hususta lâübali davranı- yordu, Mülteci Beyleri alaysız, merasimsiz yanına getirliyordu. Çünkü Tevekküle iyilik getirecek bir iyilik daha yapmak için sa- bırsızlanıyordu. Germiyan, Aydın, Menteşa Beyleri yıkanmışlar, taranmışlar, zarif elbiseler geymişlerdi. Artık maymuucu, derviş ve cambaz değillerdi. ( Arkası var) (1) Timurun, yüksek zekâsile müt- hiş iradesine hiçte uygüun düşmiyen tuhaf huyları, garip inanışları vardı. Herşeyden tefe'ül etmekte bu gara- betler cümlesindendi. Bir gün, deli bir derviş, onun başına bir koyun Böğsü atmıştı. Herkes, bu cür'etin çezalandırılacağını beklerken o, bilâ- kis dervişe iltifat etti. Çünkü başına * göğüs» atılmasından “Asyanın sine- Bİ,, di_ye yadolunan Acemistanı zapte- deceğini teefo'ül etmişti. ee haney e hergü bir , Palamut Bolluğu Şehrimizd. p-aBılıklııınedıı palamut küfeleri lamut bolluğu dev i i İ yüZbinlercgeu çi&am ediyor ve cıvar volilerden — palamut gelmekte, bunların Smi satılamadığı için imha edilmektedir. Ey İlsanı üdebayı eşher Vey beyanı şuarayı eş'ar Ey nigârı suhanarayı edep Vey peril çemenistanı hüner Habbezâ goöncel gülrarı kemal Habbezâ membaı feyzi ezher Habbezâ natıkai sihri helâl Levhaşallahü tealel'ekber Elveda bülbülü bağı bülega Elveda tutii şirü şekker Elveda aksi heyahayi cenan Elveda gulgul huldü enver * Ey benim şaşaalı, şanlı dilim Vey, bana sevgili mirası peder Nice yüz bin üdebayı kudema Bu dili söyliyerek etti güzer Nazmü nesrü gazelü methiyye Hep seninle yazılırdı yer yer Sen düzelttin dilini etrakin Sen ki vermiştin ana revnakü fer Bilmedi kadrini asla bilemez Bir alay derbederi ilmü ve hüner Sen © hallâkı meanisin kim Sana eclâf edemexz hiç zarar Bu senin ulviyeti şanındır Seni Türk anlamıyorsa ne keder Ruh idrak olunur mu, nitekim Künhü bariyi hiç anlar mı beşer? Sana yıllarca emekler verdim Bilmeden aslını ettim ezber Bu kadar cehdü cidale rağmen Yine ben anlamadım sertaser. Sana merbut bütün irfanım Sana matuf bütün güşişler. Seni yıllarca okuttum okudum Şimdi olsun mu mesaim ebter Milketi nesre hükümran idim Vadii şiirde açmıştım per Sevemem hiç avam lehçesini Olamaz şivei (Türki) de eser Hepsi üçyüz kelime Türkçe denen Kim bulur fikrini takrire zafer Kim eder şiirde tasviri hayal Kim Açar ufku beyâna şehper Hiç alır mı sokak ağzı âyâ Gülşeni nazmü nesirdu bir yer? Anladım ki edeceksin hayfa Benden evvel öte dünyaya sefer Belki ben de*gelirim arkandan Bana sensiz çehi zindan heryer söyle ukbada bulup ta babamı Ne ki geçmişse başından yekser Harf beharf nokta benokta kıldım Seni kurtarmağa cehdi evfer Ne yazık dinlemedi zalimler Seni berbadü harap eylediler Güy'ya oldu musallat dilime Bürci bağdadı yıkan ceyşi Tete Bunca âsarı güzini üdeba Bir inat uğruna olsun mu heder? * İki ishak gelüptür dehre Biri nezzamı meanii dürer Biri cellâdı izafatı beyan Kastı kı!lmak dilimi zirüzeber O kızıl çehreli türkmanı yaban Lehçemi cehline kurban eyler Bir belâdır ki lisana (Atalay) Sanki tahripte badı sarsar Savleti kahrı Hu âgüya şebih Nesli bi şüphe ki Cengize değer, Bir yörük oğlu, boğon bir softa Atası bir göçebe kıllı kaçer. Belki deccalı kıyamettir bu; Belki pişdarı cünudi asfer Bir tazaftan dahi Mösyö Masaroş | Dilime başkaca bir tarz ister Almalı hayli Lâtince kelimat Bozmadan şeklini hemçü efser Dokupahmazınış anın tek teline Bu da püsküllü belâyı diğer İki ceryan da muzırdır dilime Hepsi birdir; se lâmem şoz monşer Kara sırtlan gibi azgın, azılı Yarıgarın o ( Nazif) etti güzer Şimdi ( Ekrem ) le benim meftunun Kalmadı âh o ateş, o şerer Ne onun nuru süyünmüş kafası Senli bu badireden hıfzeyler Ne de bu harcı zayıf kullarımın Pek yaman saldırır âdayı eşer Sen ölürken de dokundu lütfün Nankörüm tutmaz isem matem eğer İl lügât yapti ben imza attım Çektim üçyüz papeli sanki poker, * Ey benim kimsesiz, öksüz lehçem Sanekallahü anilmüsted ber Sen idin bülbülü Sa'dabadın Sen idin neş'edili sertasor en Mersiyei Alâi unen Berayi Lisanı Osmani — İbrahim Alâeddin Bey ağzından — “ Şaka » İbrahim Alâeadadin Bey Nerde ol devri mutarra nerde? Esiyor şimdi yerinde yeller. Ah o demler ki hayali i'şi Bin cihanı tarbebzaya değer. Ol zamanlar yaşanırmış bunda Şevkü şadii bihişti enver, Söylenir namı anın dillerde Devr kıldıkça semavatı kamer Dinle tasvir edeyim gör ne imi; Neş'esi cana değen âlemler Allah Allah o nasıl âlemdi Göremez gayri anı çeşmü beşer “Oynaşır havzda simin tenler,, “Huru gılman sunar kevserler, “Açarak cümlesi de şehperi nur, “Uçuşur anda periler yeryer,,. “Kimi “Kimi “Kimi cazipti fevriştehlerden.ı “Kimi palüze gibi naimüter,, “Alacak olsa birinden buse,, *Ömri Cavit bulur fâniler,, Kiminin mayei aslı nurdan Kiminin dayesidir ebriseher billür gibi sertapa,, favvarei nura benzer,, Kimi bir hârei ebri nisyan Kimi bir hâlei nevvarı kamer Sanki yer yer dolaşır bin ahter Süzülür sakfı zerendududen Renk renk şaşaayi dürrü güher. | Her kucak sineye bir büt bâsmış Her dudak yepyeni bir buse emer. Kılıyor herkesi sermesti safa Neşvei eamü humarı keveser Belki cennet dediğin işte budur? Belki bu kıt'ai dünyal diğer ? Bir zamanlar şuarayı kudema Sürdüler böyle hayatı ekser Çöktü birdenbire zulmet edebe Şimdi biz çekmedeyiz derdü keder. x FAHRİYE “ Brr gazel tarh ede görkim olsun » * Cevdeti sanihanızdan bir eser , “ Hâkipayinde kabul olmak için ; “ Kudretl harikanı sen göster. “Kıldın İhya selefin mesleğini,, “Oldun asrında Nedimden eş'ar!, “Ki unutmuştu bu tarzı çoktan, *“Ukalâ dümbeleği şairler,, Şiri de şairi de asrımızın Dai efrence tutulmıştu meğer Menem ol şairi şirin güftar Kalemimden dökülür dürrü güher. Menem agâhı ulümu şetta. İbnisina bana şakirtlik eder Çıksa eslâfı da, ahlâfı da hep Edemezler bana izharı hüner Şarkın irfanına garbin fennin Kim bulan bencileyin mezce zafer? Ben'de ayvah ki oldum eslâf Gibi amaçgehi kahrükader. Bilmedi kadrimi hâlâ bilemez Hayf kim dehrde ebnayı beşer “Kim ki nadanü müralse eğer, “Yükselir, nahveti ta arşa erer,, Böyledir Şarkta teamül ekser Kırılır nura uçan her şehper — Gazel — Handei canbahş o mehrunun lepbi- harındadır. güherbas- rındadır. Gör ne Afettir ki bir ma'budu müz- tesna gibi Misli varsa âşıkın yalnız dili zarındadı! Hüsnü miktarınca artarmış güzeller Neşvei dil camının — 1â'li Düuyulan handei lebrizi tarap T SU6 Sürülen zevki leyali muzmer G ON UĞN CKN ş:ıhi(l'n Görünen manzarai cennettir M M NL Zevki yoktur vuslatın bimi firakı Yaşanan ömrü hayatı ezher. yar ila Çınlatır kubbei minafamı Zevki aşkın mihnetile eşki serşa- Lâhnı canbahşi sürurü evfer. rındadir. Akseder künkürei eflâke Hayf kim geldi (Besima) — hat l_:ıı' Nağmei cuşu huruşi dilber k , ELE * vine Çağlayanlar dökülür her yerden Liyk hâlâ gönlümüz keysıvyü zîrl;a- Ötüşür şamüseher bülbüller, dariyar Fer verir tarha çirağanı safa Besim Atalay —— — — —— İ Ht AAA CA HLA Gd ddd AAA AAA $A AA w $ RADYO ; Bdi ; DÜ v b>-044461004 AAA GAOGAO AAA DA GAO AGA A AAA AA 3 Teşrinievvel Pazartesi İstanbul — (1200 metre) 18 Müşerref Hanımın ve Hafız Ahmet Beyin işti- raklerile alaturka saz,19,5 orkostra, 21 Safiye Hamınm iştrakile alaturka saz, 243 gramolon. Bükreş — (404 metre) 22,15 gramo- fou İle; cazbant. He'grat — | 43) metra ) 20,3) gra- mofon, Si M li opera'dan nakil. Roma — (4dd1 metre) 20,10 günün haberleri, 2),80 Bal şehrinden naklen Avrupa konstri . Prağ — ( 488 metre) 20 Milli tiyat- rodan naklen Louiz operası. Viyana — ( ÖLT matra ) 20,25 Millt operadan nakil, 22,03 cazbant. Peşte — (550 metre) 20,15 cazbant, 21,30 studyoda oörkestra, Varşova —(1411 metre) 21 (Lehar')- ın Eva ismindeki oöporeti. Berlin — (1635 metre) 21 orkestar. 4 Teşrinievvel Salı İstanbul — (1200 metre) 18 orkostra, 19,ö alaturka saz, Kemal Niyazi Bey | ile arkadaşları tarafındaun, 20,5 Fahri- ye Hanım, 2i Nimet Vahit İlanım tas randan taganni, Bükroş —( 994 metre) Bu hafta programı gelmamiştir . Belgrat — ( 430 matra ) 20 Fransız- €a ders, 20,5 gramofon, 21 ses konseri, Roma —( 441 metre )21,45 karışık konser, 22,30 stüdyo temsi leri, -23 konser. Prağ — ( 483 metra ) 20 Brüno'dan nakil, 21,45 koönser, 22 rady» guazete- sinin konseri 23,20 neşe veren havalar. Viyana — ( SI7 metre ) 20,d0 halk konseri, 23,10 cazbant. Peşlte —(550 metra) £0,90 Çigan or- kesirası, 21,30 küçük haberle:, 322,16 oörkesira . Varşova — (1411 matra) 20,80 musa- halbe ve gî]nün haberleri, Zi Leh şar- kıları, 21,80 koenser. Bezlin —(16353 metre ) £0 Fulsefe kanleransı, 21 Münibten nak'eü konser.

Bu sayıdan diğer sayfalar: